Alevi Haber Ajansi

Kete: Cemevi Başkanlığı, Alevi süreklerini Türk İslam Bektaşiliği içerisinde eritmek amacıyla kuruldu

PİRHA-DAD Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevi süreklerini Türk İslam Bektaşiliği içerisinde eritmek amacıyla kurulduğunu vurguladı. Kete, “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın ağırlıklı olarak Kürt Alevi coğrafyasındaki ocak sistemine yönelmesi ve çalışmalarını bu alanlarda yapması boşuna değildir. Devlet, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Aleviliğin kültürel direniş damarı olan ocak sistemini yok ederek Alevi toplumunun toplumsallığını parçalamayı esas almaktadır” dedi.

AKP tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Alevilik inancından uzak faaliyetleri sebebiyle toplumda tepki görüyor. Alevi toplumunun kesin olarak reddettiği Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Alevi inancını asimile etmek, dejenerasyon yaratmak için birçok yerde etkinlikler yapmaya devam ediyor. Alevi Bektaşi Ansiklopedisi hazırlamak için Sünni akademisyenler ve ilahiyatçılardan oluşan kadro kurulması, dedelere maaş teklif edilmesi, Hacı Bektaş Veli Anma, Kültür ve Sanat Etkinlikleri’ne müdahale edilmesi, başkanlık tarafından düzenlenen Hacı Bektaş Gençlik Kampı’nda bir gencin bozkurt işareti yapması ve bu fotoğrafın resmi sitede paylaşılması gibi olaylar kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu tür faaliyetler, Alevileri asimile etme ve iktidarın ‘kendi Alevisini’ yaratma projeleri olarak adlandırılıyor.

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete ile AKP iktidarının/devletin Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kurma nedeni, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Kürt Alevi bölgesindeki ocak sistemine yönelmesi ve cumhuriyetin ikinci yüzyılında Alevilerin ne yapması gerektiğini konuştuk.

“CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA ALEVİ SÜREKLERİ ETKİSİZ HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR”

PİRHA-Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile Alevilere verilmek istenen mesaj nedir?

ZEYNEL KETE: Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, isimlendirilmesinin kendisi devlet eksenli siyaset anlayışının ürünüdür. Kavramlar, anlamlar dünyasının dayandığı yapının aynası durumundadır. İsimlendirme, kavramlardaki anlam, değer değişikliği düşünce ve anlam dünyasındaki değişiminde göstergesi durumundadır. Bu mana ile söz konusu başkanlık Aleviliği, devletin resmi Türk İslam Bektaşiliği ile eşitleyen, her iki süreği cemevine sığdıran, kontrol ve denetim altına alan, egemen kültür ile özdeş tutan bir resmi akıl söz konusudur. Her ne kadar AKP-MHP ittifakı döneminde kurulmuş olsa da sonuç itibariyle bir devlet aklıdır. Esasında bu kuruma karşı olduğunu söyleyen muhalefet partilerinin hepsi Alevi süreklerini “Türk İslam Aleviliği ya da Türk İslam Bektaşiliği” içerisinde eritme konusunda hem fikirler. Başka bir ifade ile resmi ideoloji ile birleşen tüm partilerin, kurumların “ötekilere” ait tüm değerleri tahakküme ve devletçi ideolojiye dayalı politika anlayışı söz konusudur. Bu yönü ile söz konusu kurum bir iktidar alanı olarak rıza toplumu politikasının inkârı üzerine kuruludur.

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Alevi süreklerini, özellikle Kürt Alevi ocak sistemini etkisiz hale getirme, sistem içileştirme, karşıt Aleviliği oluşturma amacıyla kurulmuş bir devlet kurumudur. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kendisini yöneten, Alevileri ise “yönetilen” ikilemi içerisinde ele almaktadır. Söz konusu “kültür” kavramı ise inançlardaki demokratik kültürden ziyade erkek egemen esaslar üzerinde kurulu olan milliyetçi, dinci, cinsiyetçi bir kültürü esas almaktadır. Ayrıca her biri özerk, özgün sürek olan ve zaman, mekan içerisinde özgünlükleri olan süreklerin hepsini Türk İslam Bektaşiliği içerisinde eritmek esas alınmıştır. Reya Heq, Nusayri, Tahtacı, Çepni vb. sürekleri ve bu süreklere ait toplumsal hafızayı, kültürel mirası, özgür yaşam iradesini büyük bir kırıma uğratmak amacı söz konusudur.

“FARKLI İNANÇLAR VE KİMLİKLER YA YOK EDİLMEYE ÇALIŞILDI YA DA KÜLTÜREL SOYKIRIMA UĞRADI”

-Alevi kurumları, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı Alevi diyaneti olarak tanımlıyor. Böyle bir tanımlamanın tarihsel arka planında neler var?

Birçok Alevi kurumu, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kayyum olarak ya da Alevi diyaneti olarak tanımladı. Bu tanımlamaların tarihsel arka planına bakmak gerekiyor. Özellikle 16. yüzyılda Hacı Bektaş Veli Dergahı, zamanın Osmanlı iktidarına muhalif halifeler, dervişler yetiştirince Balım Sultan bu dergaha kayyum olarak atandı. Alevi dernek hattının, Balım Sultan ve kayyum ilişkisini bu topluma anlatması lazım. Dergahlar toplumsal dayanışma, birlik, beraberlik, komünal yaşam temelinde var olan, devlet dışı ahlaki, politik kurumlardır. Daha sonraları bu manevi kurumlar sistem içileşerek bu hakikatten uzaklaşmışlar, devletin imtiyazlı kurumları haline gelmişlerdir. Kanuni döneminde kentlerdeki Bektaşi kurumlarına kayyum atanması söz konusudur. 2. Mahmut döneminde başlayan Bektaşi ve Alevi katliamı, Abdülhamit döneminde özellikle Kürt Alevi ocaklarına yönelik bir asimilasyon, kontrol ve denetim altına alma, asimile etme, Dersim bölgesine asimilatörlerin gönderilmesi, misyoner çalışmalarının yapılması, devletin kendi kızılbaşını yaratma siyaseti söz konusudur.

İmparatorluklar döneminde başlayan bu resmi anlayış, daha sistemli bir şekilde ulus devlet döneminde devam etti. Ulus devletin hakim bir etnisite, din, mezhep veya başka bir grupsal olguya dayanarak toplumu, ulusu homojenleştirme sürecinde “öteki” dinler, inançlar, kültürler, mezhepler, kimlikler yok edilmeye çalışıldı. Cumhuriyet Modernitesi’nin ulus devlet anlayışı içerdiği dinci, milliyetçi, cinsiyetçi anlayışına karşı direnenler katliamlara uğradı. Farklı inançlar, kimlikler ya yok edilmeye çalışıldı ya da asimile edilip kültürel soykırıma uğradı. Birçok resmi kurum ideolojik aygıt görevi görerek bu amaca hizmet etti. Alevi sürekleri de bu süreklerin yaşadığı mekânlar ve halklar bu katliamlardan nasibini aldı. 1924 yılındaki anayasa ile devlet resmi dinini ve muteber vatandaşını tanımladı. 1924 Anayasası ile resmi ideoloji hukuki hale gelmiş ve o günden bu güne kadar toplumu tekleştirme anlayışı bir kayyum anlayışıdır diyebiliriz. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı da bu zihniyetin devamıdır. Alevi kurumları, Cumhuriyetin tekçi anlayışına, resmi ideolojiye karşı olmadıkları müddetçe, Cumhuriyetin demokratikleşmesi mücadelesinin öznesi olmadıkları sürece bu kuruma karşı olduklarını söylemelerinin bir karşılığı olmaz.

“ESKİDEN ALEVİLER YOK SAYILIYORDU, ŞİMDİ İSE ALEVİLİK YOK EDİLİYOR”

-Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın daha çok Kürt Alevi bölgesindeki ocak sistemine yönelmesinin nedeni sizce nedir?

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın ağırlıklı olarak Kürt Alevi coğrafyasındaki ocak sistemine yönelmesi, çalışmalarını bu alanlarda yapması boşuna değildir. Alevi kurumlarının bu anlayışı görmeleri gerekiyor. Bu kuruma bağlı resmi, gayri resmi görev yapanlar Balım Sultan’dan Abdülhamit ve İttihat Terakki’den devriye olan anlayışın günümüzdeki izdüşümleridir. Bugünkü iktidar din, mezhep ve milliyetçilik adına görev yapmaktadır. İmparatorluklardan başlayan Müslümanlık adına hüküm süren bir devlet geleneği söz konusudur. Din ve mezhep hiçbir zaman siyaset aracı olmaktan çıkmamıştır. Cumhuriyet Modernitesi söylem boyutunda laik ve seküler olduğunu söylese de kullanılan argümanlar tekçilik üzerinedir. Alevi kurumlarının bu zihniyet ile hesaplaşması asimile olmalarını önleyecek en önemli duruştur. Cumhuriyet olma sevdası batıda laiklik üzerinde dil oluştururken, cami açmazken, Kürtlerin yaşadığı kentlerde şeriat propagandası, cami ve kuran kursu, tekke ve tarikatları açma, uçak ve helikopterlerle ayet ve hadislerin yazılı olduğu bildirilerin atılması çalışmalarının nedenini, nasılını bilmek gerekiyor. Başta Dersim olmak üzere Alevi çocuklarının laikliği savunanlarca Kuran kurslarına gönderilmesi, laikliği savunanların buna ses çıkarmamaları bilinmelidir. Dersim’e vali olarak atanan Korgeneral Kenan Güven’in Dersimlilere “Gerçek Türk, gerçek Müslüman sizsiniz. Aslen horasandan geldiniz. Soy olarak Ahmet Yesevi’ye bağlısınız” demesi son derece önemlidir.

Söz konusu Kürtlerin ve Alevilerin demokratik talepleri olunca sistemin seküleri, laikliği savunanı ile dinci olanı el ele vermektedir. Aynı mantık günümüzde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı üzerinden Kürt Alevi toplumuna yapılmaktadır. Bu kurum daha çok Kürt Alevi toplumunu ve ocaklarını esas almaktadır. Mekan olarak da daha çok Dersim merkezli Fırat havzasını ve Maraş merkezli İç Toroslar havzasını esas alması boşuna değildir. Bu havzalar Kürt Alevi inancının kadim mekânlarıdır. Binlerce yıldır ocak sisteminin varlığını devam ettirdiği, hakikat ve özgürlük arayışının devriye halinde olduğu mekânlardır. Bu mekânlarda Kürt Alevi hakikatinin kültürel direniş damarı hala devriye halindedir. Bütün asimilasyona rağmen direnen kültürel fay hattı aktiftir. Bu sürek yok edilirse diğer sürekler çok rahatlıkla kontrol altına alınır, bu gerçeklik biliniyor.

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Dersim’i hedef aldığı bilinmelidir. Son günlerde mülki amirlerle Dersim’de çalışmalar yapması, Sarı Saltuk Türbesinde vali ile beraber cem erkanına katılması bunun en somut örneğidir. Yaşananlardan hareketle şunu diyebiliriz; Alevilik tarih boyunca günümüzdeki kadar asimile edilmemiştir. Eskiden Aleviler yok sayılıyordu şimdi ise Alevilik yok ediliyor. Dersim’deki cemevinin çalışmaları, burada görev yapanların icraatları, ocaklara yönelik ele geçirme çalışmaları, seçim döneminde Hüda-Par adayının kendisini Alevilerin temsilcisi sayması bu kurumun anlayışının bir sonucudur. Bir taraftan Türklük üzerinden inşa edilen bir Alevilik, bir yandan Müslümanlığın alt kültürü olarak tanımlanan bir Alevilik, bir taraftan da İran üzerinden ilişki sağlanan bir İran Şiiliği. Son dönemlerde Dersim’den İran’a ocak evlatlarının gezi seferleri, eğitim almaları resmi bir anlayışın ürünüdür. Dersimli kendi hakikati ile ikrarlaşmasını isterse Humeynici olsun fark etmiyor. Kendisi olmasın ne olursa olsun. Bir çok ocak evladı adeta birer misyoner gibi çalışmaktadır. Bu çalışmalar için özel bir bütçe hazırlandığı muhakkaktır.

“İÇİ BOŞALTILMIŞ BİR REYA HEQ İNANCI HEDEF ALINMAKTADIR”

-Devletin, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı olarak Kürt ve Alevi olan birini seçmesinin altında yatan neden nedir?

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı’nın Kürt, Erzincanlı ve bir ocak mensubu olduğunun söylenmesi boşuna değildir. Yazdığı kitaplar, makaleler, üniversite ortamına ve savunduğu düşüncelere bakıldığında hedefinin ne olduğu hakkında bir fikrimiz oluşur. Hemen hemen bütün kitaplarında Alevi yol ulularını Türkleştirmesi, Alevi süreklerini Türklük üzerinden tanımlaması hedef kitlesinin Kürt Alevi toplumu olduğu netleşir. Ayrıca Hacı Bektaş-ı Veli’yi ve dünya görüşünü Türk-İslam anlayışı üzerinden tanımlaması amacının ne olduğunun ifadesidir. 1925 yılında gizlice hazırlanıp uygulamaya konulan Şark Islahat Planı’nın “Kızılbaş Kürtlerin öncelikle asimilasyona tabi tutulması” fikrinin aleni olarak uygulanmasını esas almaktadır. İttihat Terakki ile başlayan “Alevi-Bektaşi tetkikleri-raporları”, Fuat Köprülü’ nün Alevi-Bektaşilere yönelik tarih tezinin yeniden uygulanmasıdır.

Süleyman Soylu’nun 1558 Alevi kurumunu gezdiğini, bu kurumlardaki raporların esas alındığını, bu çerçevede çalışmaların planlandığını söylemesi, İttihat Terakki raporlarının yenilendiği anlamına geliyor. Bu raporlar doğrultusunda oluşturulan çalışmalar ve kurumlaşma ile Cumhuriyetin ikinci yüzyılında çerçevesi çizilmiş, içi boşaltılmış Reya Heq inancı hedef alınmaktadır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında tekçi anlayışın tekrar egemen ulus olması için diğer halkların, inançların, kültürel kimliklerin kontrol ve denetim altına alınması gerekiyor. Demokratik siyasetin öznesi olma potansiyeli güçlü olan Reya Heq süreğinin kontrole alınması bu açıdan çok önemlidir.

“ALEVİLİĞİN DİRENİŞ DAMARI OLAN OCAK SİSTEMİ YOK EDİLMEK İSTENİYOR”

-Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanının cemevlerini gezmesi, cem erkanlarına katılması ve cemevi açılışlarını yapmasını nasıl yorumlamalıyız? 

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanının devletin mülki amirleri ile beraber cemevlerini gezmeleri, cem erkanlarını katılmaları, her ocaktan kendine bağımlı kişilerin olması bir iktidar alanının söz konusu olduğu manasına gelir. Bir plan dahilinde her türlü rıza imalatı yapılarak bu inanca ait rıza toplumu değerleri ve ocak sisteminin yok edilmesi esas alınmıştır. Alevi dernek hattının ocak sisteminden çok dernek sistemini esas alması bu kurumun çalışmalarını kolaylaştırmıştır. Ayrıca Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na karşı olduğunu söyleyen bir çok kurumun onlarca derneğinin, cemevinin, vakfının, dergâhının Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ndan hizmet alması son derece düşündürücüdür, Alevi dernek sisteminin bu kurumla nasıl iş yaptığının resmi belgesidir. Ocak sistemi ve pirlik kurumunun binlerce yıldır yarattığı komünal değerlerle ayakta durmuştur. Tekçi, iktidarcı, dinci, milliyetçi, cinsiyetçi anlayışlara karşı farklılıkların ikrarlı birliğine, kadın mürşidi kamilullahtır anlayışına, ahlaki politik toplum modelini esas almaktadır.

Ocak sistemi, devlet dışı ya da devlete rağmen varlığını devam ettiren talip topluluğunun toplumsal yaşam formudur. Bu anlayış Cumhuriyetin ikinci yüzyılında egemen olmak isteyen sınıfın önünde engel teşkil edecek potansiyele sahiptir, bu biliniyor. Bu hakikatin önüne geçmek için, uzun vadede rahat etmek için, yüzyıllık bir proje söz konusudur. Aleviliği reddetmektense içi boşaltılmış bir Alevilik çok rahatlıkla kontrole alınır. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Dersim’deki bazı Alevi kutsal mekânlarını vali ile ziyaret etmesi, cem erkânına katılmaları, Sarı Saltuk Türbesi’nde cemevi açılışına katılması buna örnektir. Biyolojik Alevilerle “Türk İslam Aleviliğini, Karşıt İslam Aleviliğini” inşa etme çalışmasıdır. Devlet, mülki amirler, rızasız lokma yiyen ocak evlatları, siyasi partiler, üniversiteler, parlamento hepsi Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Aleviliğin kültürel direniş damarını, ocak sistemini yok ederek, bu toplumun toplumsallığını parçalamayı esas almaktadır.

“ALEVİLERİN BUGÜN YAŞADIKLARI SORUNLAR TEKÇİ ANLAYIŞTAN KAYNAKLANMAKTADIR”

-Alevilerin, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ne yapması gerekiyor?

Alevi toplumunun Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile ilgili söz kurması, karar gücü haline gelmesi, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında katliamlara uğramaması, kendi eylem dilini oluşturması, demokratik siyasetin öznesi olması için bir karar vermesi gerekiyor. Sorunların çözümünde engel olan, sorunun kendisi olan, toplum üstü bir yapılanma olan, toplumu homojenleştiren sistemin iyisi ile mi yoksa Aleviliğin hakikatini esas alarak, arsızdan, hırsızdan, nursuzdan uzak durarak resmi ideoloji ile zihinsel olarak hesaplaşarak demokratik siyaseti mi esas alacak. Alevilik için asıl önemli olan anlamlı yaşama ikrar vermektir. Alevi sürekleri her dönemin hakikatına ikrar vermişlerdir. Aleviliğin anlamlı yaşam arayışı tarihseldir. Arsızdan, hırsızdan, nursuzdan, pirsizden uzak yaşam anlamlı yaşamdır, bu yaşam inancın toplumsal özüdür. Hakikat ise bu anlamlı yaşamın ifadeye kavuşmuş biçimidir.

“ALEVİ DERNEK SİSTEMİ, YOLDA BİRLİK ESAS ALINMALIDIR”

Bu bakımdan Alevi dernek sistemi, bu sistemin inşacıları anlamlı yaşam için dernekte değil “yolda birliği” esas almalılar. Alevi inancının bir doğrultusu, yönü ve hakikati vardır. Kendi hakikatini ve doğrultusunu esas almayan bir dernek sisteminin yaratacağı sonuçlar ne olacak, nelere yol açacak? Soruları acilen cevap bekleyen sorulardır. Aleviler, ‘Alevilerin kıyameti nedir?’ sorusuna cevap vermeliler. Bu sorunun sağlıklı bir cevaba kavuşması, Alevilerin Cumhuriyetin ikinci yüzyılında katliamlara uğramaması için, hakikat çalışmaları yapmaları gerekiyor. Bu minvaldeki çalışmalar başta Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın etkisiz hale gelmesini ve diğer asimilasyon çalışmalarının önünü alacaktır.

Son dönemlerde bazı Alevi kurumlarının Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na radikal eleştiri yaptığı halde elektrik ve su paralarının bu kurum tarafında karşılanması kabul ve ret ölçülerinde Alevi hakikatını esas almadıklarının ifadesidir. Ayrıca bu kuruma karşı olduğunu söyleyen bir çok Alevi kurumunun yerelde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile birlik içinde olarak etkinlik yapmaları, panellere katılmaları, aşure dağıtmaları, cem erkânına katılmaları da toplumun gözünden kaçmamaktadır. Alevi kurumları söylemleri, pratikleri, ilişki ağları ile toplumsal hakikatten, Alevi kimliğinden, tarihsel hafızadan, yaratılan değerlerden, pirlerin kelamından, rıza toplumu perspektifinden kopmamalıdır. Kapitalist modernitenin, nehak anlayışın zor ve rıza aygıtları ile toplumsal hakikati, yaşamın büyüsünü bozduğu, toplumu parçaladığı bir demi devranda Alevilerin demokratik siyaset için mücadele veren Adorno’nun “düzen kurucu faaliyeti” olarak tanımladığı ideolojik duruşu esas alan, bunun mücadelesini veren demokrasi güçleri ile ikrarlaşmalıdır. Unutulmamalıdır ki an geçmişin yükünü omzunda taşır. Alevilerin bugün yaşadıkları sorunlar Cumhuriyetin birinci yüzyılındaki tekçi anlayıştan kaynaklanmaktadır.

Cihan BERK/DERSİM

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak