PİRHA- KESK Samsun Şubeler Platformu, memur ve memur emeklilerine 2022 ve 2023 yıllarında yapılacak maaş zammı için teklif veren hükümete yaptığı basın açıklamasıyla tepki gösterdi. BES Samsun Şube Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Yılmaz Tuluk yaptığı açıklamada; “Hiçbir kamu emekçisi hanesi yoksulluk sınırı altında kalmamalı” dedi.
Memur ve memur emeklilerine 2022 ve 2023 yıllarında yapılacak maaş zammının belirleneceği toplu sözleşme görüşmelerinde hükümetin sunduğu ilk teklif sendikalar tarafından tepki ile karşılandı.
KESK Samsun Şubeler Platformu, yaptıkları basın açıklamasında hükümetin yaptığı teklifin kabul edilemez olduğunu belirterek, gerçek enflasyon rakamlarına göre zam oranı istediklerini dile getirdiler.
“BÖYLE BİR TEKLİFİN YAPILMASINI KINIYORUZ”
KESK Samsun Şubeler Platformu adına basın açıklamasını okuyan BES Samsun Şube Başkanı ve KESK Dönem Sözcüsü Yılmaz Tuluk, şunları dile getirdi:
“Sizler de takip ediyorsunuz. 3.5 milyon kamu emekçisinin 2 milyon emeklinin yaşamını doğrudan etkileyen toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor. 2 Ağustos tarihinde başlayan “toplu sözleşme” görüşmelerinde Kamu İşveren Heyeti teklifi açıklanmıştır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin tarafından açıklanan teklife göre; kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarında 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde %5 +%6, 2023 yılı için ise %6 +%6 artış önerilmiştir. Büyük bir lütufmuş gibi, altışar aylık dönemlerde enflasyon farkının oluşması durumunda söz konusu farkın maaşlara yansıtılacağını ifade edilmiştir.
Teklif açıklanırken her zaman olduğu gibi “Büyüyen Türkiye’de işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik, ezdiremeyeceğiz. Hedeflenen enflasyon, büyüme rakamlarına ulaşacağız” nakaratı tekrar edilmiştir.
Büyümeden sermayeye değil, emekçiye kaynak istiyoruz! Vaatlere Karnımız TOK! İcraat İstiyoruz. Gerçek Enflasyon Rakamları Esas alınmalıdır!
Öncelikle KESK olarak 5,5 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin yıllardır biriken yüzlerce sorunu orta yerde dururken sadece bir kaç başlığı içeren üstelik vaat niteliğini aşmayan bir yaklaşımın “Toplu Sözleşme teklifi” gibi sunulmasını kınıyoruz.”
“ÖNERİLEN RAKAM TÜİK ENFLASYONUNUN BİLE ALTINDA KALMIŞTIR!”
Siyasal iktidarın, ‘İşçiyi, memuru, asgari ücretliyi, emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz’ söyleminin artık bıkkınlık verdiğini vurgulayan Tuluk sözlerine şu şekilde devam etti:
“Defalarca altını çizdik. Bu ülkenin emekçi sınıflarını, dar gelirli vatandaşlarını ezen Ali Cengiz oyunları ile takla attırılan TÜİK enflasyonu yani resmi enflasyon değildir. Bu ülkede hiç kimsenin neredeyse siyasal iktidarın talimatları ile belirlenir hale gelen resmi enflasyon verilerine, yine işsizlik verilerine güveni kalmamıştır. Bizleri yıllardır ezim, ezim ezen sokakta, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız hayatın gerçek enflasyonudur.
Bu erimeyi çarptırılmış, takla attırılmış TÜİK verilerinde görmek artık mümkün değildir. Bunun yerine yaşadığımız gerçek hayat pahalılığını yansıtan döviz ve altın fiyatlarına, açlık ve yoksulluk sınırı verilerine bakmak yeterlidir.
- 2012’de başlanan Toplu Sözleşme sürecinden bugüne aradan geçen 9 yılda ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 450 dolar azalmıştır.
- Yine son dokuz yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı %216 artarken en düşük maaşta yaşanan artış %174’te kalmıştır.
- Son beş yılda ortalama maaşla alınan çeyrek altın sayısı 6,5 adet azalmıştır.
- Yine en düşük maaş ile alınan dolar son iki yılda 84 dolar azalmıştır.
- Son iki yılda asgari ücret %40 artarken kamu emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış %29,85 ‘te kalmıştır.
- Son iki yılda temel tüketim maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış %70’i aşmıştır.
Ücretler Belirlenirken Yoksulluk Sınırı Esas alınmalıdır!
Biz KESK olarak maaş artışlarımız konusunda en başından beri bu verilerden, 4 kişilik bir ailenin insan onurunun gerektirdiği zorunlu ihtiyaçları karşılayabilmesi için yapması gereken harcama düzeyi olan Yoksulluk Sınırını esas aldık. Tekliflerimizi “Hiçbir Kamu Emekçisi Hanesi Yoksulluk Sınırı Altında Kalmasın” diyerek hazırladık.
Önerilen Rakam TÜİK Enflasyonunun Bile Altında Kalmıştır!”
“KİMSENİN KAMU EMEKÇİLERİNDEN GİZLİ PAZARLIKLAR YÜRÜTMEYE HAKKI YOKTUR”
Sadece maaş artışları konusunda değil, kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, farklı adlar altında güvencesiz-sözleşmeli istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi, ek gösterge adaletsizliğine son verilmesi başta olmak üzere temel sorunlarına yönelik hiçbir çözüm sunulmadığını belirten Tuluk şunları kaydetti:
“Torpilin, kayırmanın kapsını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesinden, kamu emekçilerini Hakem Kurulu vasıtası ile siyasal iktidarın iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkûm eden-grev hakkımız yok sayan mevcut sistemin değiştirilmesine, OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesinden kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına kadar bir dizi önemli başlıkta tek bir kelime dahi edilememiştir.
Bunun yerine üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hala ‘üzerinde çalışacağız’ melalinde cümlelerle, yine yıllardır kadro bekleyen, sayıları beş yüz bini aşan sözleşmeliler konusu ‘haklarının yeniden düzenlemesi için çalışacağız’ gibi vaatlerle geçiştirilmek istenmiştir.
İktidarın 5,5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine yaptığı teklifin adı “Toplu Sözleşme Teklifi” değildir. Açlık sınırının 3 bin, yoksulluk sınırının 9 bin 500 TL’yi bulduğu, yaşanan gerçek hayat pahalılığının %40’ı aştığı koşullarda yapılan aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye yapılan teklifin adı sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklifidir.
Hiç kimsenin bu teklife değer yükleme çabasına girmeye, “maaş artışlarının üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür” yaklaşımı sergilemeye, kamu emekçilerinden gizli kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeye hakkı yoktur.”
“BİRLEŞİK MÜCADELE YÜRÜTÜLMELİDİR”
Bu süreçte de asıl ‘yetki’nin kamu emekçilerinde olduğunu ifade eden Tuluk son olarak şunları katardı:
“Bugüne kadar sizin adınıza ‘yetkili’ olarak masaya oturanların yaptığı yanlışların, eksiklerin faturasını maaşlarınızda her yıl daha fazla erime, daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme ile ödediniz. Ödemeye de devam ediyorsunuz.
Artık yeter demenin vakti çoktan gelmiştir.
Bilin ki bu dönem diğer konfederasyonların özellikle maaş artışı tekliflerinde KESK’in teklifine yakın rakamlar sunar pozisyona gelmesi sizin tabandan yarattığınız baskının eseridir.
Ancak bu yeterli değildir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönem toplu sözleşme sürecinin de hayal kırıklığı ile bitmemesi hangi sendikanın üyesi olursanız olun sizlerin elindedir.
Aslolan, ekonomik, sosyal, özlük haklarımızda yaşadığımız kayıpların doruk noktasına çıktığı bu kritik dönemde taleplerimiz için birlikte birleşik bir mücadelenin büyütülmesidir.
Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir.”
PİRHA/SAMSUN
Yoruma kapalı.