PİRHA – Siyasetçi Ali Kenanoğlu, Hacı Bektaş Anma Törenleri’ne dair izlenimlerini paylaştı. Kenanoğlu, bu yılki etkinliklerin Alevi örgütleri ile bakanlık arasında bir mücadeleye dönüştüğünün altını çizdi. Kenanoğlu, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın “Dergaha kayyım atandı. Maaş alan dedeler korucudur” tespitinin en çok beğeni alan konuşma olduğunu söyledi. Etkinliklerin İBB öncülüğünde yapılması da Kenanoğlu’nun eleştirileri arasında.
25. ve 27. Dönem HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinlikleri’ne ilişkin değerlendirme yaptı. Kenanoğlu, 61 yıldır yapılan etkinliklerin bu yıl Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile Alevi örgütleri arasında bir mücadeleye dönüştüğünü vurguladı.
“ALİ RIZA ÖZDEMİR BAKANI DA TAKMIYOR!”
Siyasetçi Ali Kenanoğlu, toplamda 4 gün süren etkinliklerin bir çekişme içerisinde yapıldığını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“İtiraz şu konudaydı: Geleneksel olarak yapılmak istenen etkinliklere ilk önce Cemevi Başkanlığı, Kültür Bakanlığı üzerinden müdahil olmak, etkinlikleri belediye ile birlikte yapmak istedi ama Alevi kurumları en başından itibaren Cemevi Başkanlığını tanımadıklarını ve ortak iş yapmayacaklarını ifade etti. Bunun üzerine Cemevi Başkanlığı 15-16-17 Ağustos içerisinde kendi programını yaptı. Horasan Erenleri Derneği-Federasyonu gibi bir kurum var, çok yaygın olmasa da bu kurumlar vardı. Diğer taraftan da Alevi Vakıflar Federasyonu da Kültür Bakanlığı’nı destekliyordu.
“ALEVİ KURUMLARI EYLEMLERİNDE BAŞARILI OLDU”
Hacıbektaş’ta ilginç olaylar da yaşandı. Bunlardan bir tanesi Alevi kurumlarının, Kültür Bakanlığını dergahta protesto edeceklerini söylemesiydi. Çünkü alternatif bir etkinliğin yapılmasını istemiyorlardı. Ayrıca dergahın, kimi Alevi kurumlarının etkinliklerine kapatılması iddiaları da vardı. Kültür Merkezi’ni belediye ve Alevi kurumlarına vermeme gibi bir tavır da söz konusuydu. Kültür Bakanlığı, kendisiyle birlikte hareket eden kurumlara salonları tahsis etti. Bu nedenle Alevi kurumlarının protestosu oldu. Alevi kurum başkanları oturma eylemi yaptı ve Kültür Bakanı, Alevi kurumlarıyla görüşmeyi kabul etti. Kültür Bakanlığının aylardır talep edilen randevuya cevap vermediği konuşuluyordu ancak bu eylem neticesinde kendisi bizzat Alevi kurumlarıyla görüşmeyi talep ediyor. Böylelikle Alevi kurumları eylemlerinde başarılı oluyor.
“ALEVİLİK KONUSU MHP’YE BIRAKILMIŞ DURUMDA”
Bu esnada İlginç olan konu şu: Alevi kurumları ‘Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı tanımıyoruz ve bu görüşme içerisinde kesinlikle AliRıza Özdemir olmayacak’ diyor. Kültür Bakanlığı da bu talebe karşılık ‘Tamam’ diyor. Ancak görüşmenin yapılacağı yere AliRıza Özdemir de giriyor. Ali Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı değilmiş gibi hareket ediyor. Bundan kastım şu: AKP iktidarı, Alevi meselesinde hiçbir zaman muhataplık kurmadı. Geçmişteki çalıştaylarda bu işi Fethullah cemaatine devretmişti. Hatırlarsak 15 Temmuz girişiminden sonra kapatılan Alevi kurumları da vardı. Bunlar da Fethullahçıların kurdurduğu kurumlardı. Şimdi ise izlenimim şu yönde: Alevilik konusu Milliyetçi Hareket Partisi’ne bırakılmış durumda. Yani Ali Rıza Özdemir, AKP’nin değil MHP’nin bürokratı gibi davranıyor.
“ALİRIZA ÖZDEMİR BAKANI DA TAKMIYOR”
Arkadaşlarımızın söylediğine göre, Hacıbektaş’taki o görüşmeye AliRıza Özdemir’in girmesine Kültür Bakanı da şaşırıyor. Çünkü öncesinde söz verilmiş ama buna rağmen Özdemir, odaya gelmiş. Yani Ali Rıza Özdemir, Bakanı da takmıyor.
Netice itibarıyla Alevi kurumları, Özdemir’i konuşturtmuyor, söz almak istediği anda kalkıp orayı terk ediyor. Sonrasında Bakan, ‘Eylül ayında tekrar bir görüşme yapalım, bize misafir olun’ diyor.”
“BAKANLIĞA BAĞLI KURUMLAR SİLAHLARIN GÖLGESİNDE CEM YAPTI”
Ali Kenanoğlu, Alevi örgütlerinin yaptıkları diğer eylem ve etkinlikleri de yorumladı. Halkın, Kültür Bakanlığının programına dahil olmaması için alanda yapılan etkinliklerin başarılı olduğunu söyleyen Kenanoğlu şöyle devam etti:
“Kültür Bakanlığı’na bağlı olan kurumlar, salonlara hapsolmuştu ama Alevi Bektaşi kurumları bir bütün olarak sokak ve meydanlara hakimdi. Yapılan yürüyüşler, meydandaki etkinlikler ile bunu net bir şekilde görebiliyorduk. Ayrıca Kültür Bakanlığına bağlı olan kurumlar, dergah içerisinde bir de cem yaptılar. Alevi toplumundaki insanların çoğunun bu çekişmeden haberi yok tabii. Hele ki bu durum Hacıbektaş’a gelen Romanların hiç umurunda değil. Dolayısıyla dergah içerisinde yapılan cemde sayısal anlamda bir sorun yoktu ama cemi yürüten Baki Güngör’e yönelik çok itirazlar okudum. Güngör’e yönelik Cem Vakfı’ndan dahi itirazların olduğu söyleniyor. Netice itibarıyla silahların gölgesinde bir cem yapılması şık olmadı. Ayrıca Ceme katılan kimi dedeler de rızalıkları olmadıklarını söyledi.
“ETKİNLİKLER İBB’YE HAVALE EDİLMEMELİYDİ”
Belediye ve Alevi kurumlarının yaptığı etkinliklerin tamamına yönelik olumlu bir bakış açımızın olduğunu da söyleyemem. Özellikle HacıBektaş Belediyesi’nin kimi nedenlerden dolayı bu işi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne havale etmiş olduğu görüLdü. Bu nedenlerin başında ekonomik sıkıntılar olduğu söyleniyor. Ancak her ne olursa olsun Alevi toplumunun bunu yapacak gücü vardır. Kültür Bakanlığı’na bu kadar karşı çıkılırken bu etkinliklerin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne havale edilmesini de doğru bulmuyorum. Sadece bu sene ile de sınırlı kalınmamış. Ekrem İmamoğlu’nun kürsüden de ifade ettiğine göre önümüzdeki 4 yıl boyunca da birlikte organize edilmesi konusunda protokol imzalanmış.”
“ALEVİ TOPLUMU ORANIN MİSAFİRİ DEĞİL, MİSAFİR KARTIYLA DOLAŞTIRILMASI UYGUN OLMAZ”
Ali Kenanoğlu, Hacı Bektaş Veli’yi Anma etkinliklerine damga vuran bir diğer olayın ise katılımcılara takılan misafir kartları olduğunu söyledi. Hacıbektaş’a gelen kişilerin “zapturap altına alındığını” ifade eden Kenanoğlu şunları kaydetti:
“Birçok insanın boğazında takılı bir kartla dolaştıklarını gördük. Valilikler, Türkiye’nin birçok yerinden otobüs kaldırıp, muhtarları da seferber etmişler. Tabiri yerindeyse oraya getirilen insanlar fişlenmiş ve boyunlarına kart asılmış. Ve bu insanlara ‘Kartları çıkartırsanız yemek yiyemez, etkinliklere katılamaz, konaklayamazsınız’ denilmiş. Bu konu büyük tepkiye neden oldu. Çünkü Alevi toplumu oranın misafiri değil, ev sahibiydi. Orada bir misafir varsa bizzat Kültür Bakanlığının kendisidir. Alevi kurumları bu konudaki itirazlarını dile getirince birçok kişi o kartları boyunlarından çıkartıp cebine koydu. Kimisi, bu kartları ‘Pir Sultan’ın boynuna asılan yağlı urgan’, kimisi ‘Alevilik idam ediliyor’ benzetmesi yaptı. Benim de bireysel olarak çok yanlış gördüğüm bir durum bu. Alevi toplumunun asla bu şekilde damgalanamayacağını, misafir kartıyla Hacıbektaş’ta dolaştırılmasının uygun olmayacağı konusunda itirazlarımızı yaptık.”
“ERCAN GEÇMEZ ORTAK METNİ OKUDU, İYİ BİR KONUŞMAYDI”
Kenanoğlu, etkinliklerdeki protokol konuşmalarına da değindi. Önceki yıllarda konuşmaların kapalı salonlara hapsedildiğini belirten Kenanoğlu, bu sene söz konusu konuşmaların meydana taşındığını söyleyerek şöyle devam etti:
“Eskiden sadece ana muhalefet partisinin lideri ya da bakanlar gelirse onlar konuşuyordu. Bu durum, oranın CHP’li Belediye olmasından kaynaklıydı. Bu sene Hacıbektaş’ta bağımsız bir Belediye Başkanı Ali Kaim var. Dolayısıyla Erkan Baş da DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da bu sene konuştu. Saygı gereği Kılıçdaroğlu’na da konuşma verildi. Ekrem İmamoğlu zaten artık bu etkinliklerin bir ortağı ve o da konuştu.
Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmalarında birbirlerine gönderme yaptılar. Vatandaş bunun pek farkında değil ama siyasetin içerisinde olan insanlar bu göndermelerin ne anlama geldiğini biliyor. Alevi kurumları adına Ercan Geçmez ortak bir metin okudu ve iyi bir konuşma oldu.
“AÇIK ARA EN İYİ KONUŞMA TUNCER BAKIRHAN’IN”
DEM Parti Eş Genel Başkanı (Tuncer Bakırhan), ilk defa bu sene Hacıbektaş’ta konuşma imkanı buldu. Açık ara en iyi konuşma olduğunu söyleyebilirim. Bakırhan’ın özellikle 2 vurgusu Alevi kamuoyunda çok dikkat çekti. Bu konulardan birisi Kayyum meselesi. Kürtlerin yaşadığı kayyum meselesinin ilk önce Aleviler üzerinde uygulandığı ve ilk kayyumun Hacı Bektaş Veli Dergahı’na atıldığı meselesini anlattı. ‘Alevi toplumu, bu kayyumlara nasıl direndiyse biz Kürt halkı olarak da aynı direnişi sergileyeceğiz, bu kayyumlara teslim olmayacağız’ dedi. Aslında Alevi ve Kürtlerin ortak kaderi noktasında önemli bir tespitte bulundu.
“MAAŞLI DEDELERE ‘KORUCULUK’ TANIMLAMASI ÇARPICI GÖRÜLDÜ”
Diğer tespit daha da çarpıcıydı. Koruculuk sistemi… Korucular, Kürt halkının demokratik mücadelesini kırmak için devletin yarattığı kolluk güçleri. Tuncer Bakırhan, Kültür ve Cemevi Başkanlığı üzerinden işe alınan ve maaş bağlanan dedelere yönelik ‘korucu’ tanımlaması yaptı. Bu tanımlama Alevi toplumunun aslında hoşuna giden bir tarif olmuş. Dedelerin memura dönüştürülmesi, Alevi toplumuna yönelik bir koruculuk sistemi olduğu ifadesi toplum tarafından son derece çarpıcı ve önemli görüldü.
“ALEVİ TOPLUMUNUN SORUNU SİYASALDIR”
Nihayetinde Alevi toplumunun sorunu siyasaldır. Bütün bu talepleri gasp edilen hakların tamamı siyasi sebeplerledir. O nedenle siyasilerin, Alevi toplumunun taleplerini benimsemesi, onları kürsülerden dile getirmesi Alevi toplumunun bir kazanımıdır. Onun için Hacı Bektaş etkinliklerinde kürsüye çıkan siyasetçilerin tamamı Alevi toplumunun taleplerini sahiplendiler.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.