PİRHA – Gözaltında kaybedilen Mikdat Özeken, Abdülkerim Yurtseven ve Münür Sarıtaş’ın akıbetinin açıklanması için Galatasaray Meydnaı’nda buluşan Cumartesi Anneleri Türkiye’nin sözde değil gerçekte adalet ülkesi olduğunu söylemek istediklerini vurguladılar.
Haberin Videosu
656. kez Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi Anneleri 27 Ekim 1995 tarihinde gözaltında kaybedilen Mikdat Özeken, Abdülkerim Yurtseven ve Münür Sarıtaş’ın akıbetini sordu.
“22 YILDIR ÇOCUĞUMU BEKLİYORUM”
Eylemde geçtiğimiz gün gözaltına alınan Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabirleri İsminaz Temel ve Hacca Cuştan’ın serbest bırakılması istendi. Eylemde ilk olarak Münür Sarıtaş’ın annesi Mahbut Sarıtaş’ın gönderdiği ses kaydı dinletildi. Ses kaydında 22 yıldır çocuğunu beklediğini söyleyen Mahbut Sarıtaş, oğlunun başka bir köye odun toplamaya gittiğini bir daha da geri dönmediğini ve oğlunun tabura götürüldüğünü bildiğini kaydetti. Mahbut Sarıtaş, “Bana göre oğlumun kemikleri hala taburunun bulunduğu alanda gömülü. Oğlum masumdu” dedi.
“DEDEMİZİ ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Mahbut Sarıtaş’ın ses kaydının dinletilmesinin ardından Yurtseven Ailesi adına Abdülkerim Yurtseven’in torunu Berivan Yurtseven konuştu. Dedesinin davasında Türkiye’nin AİHM’de oy birliğiyle mahkum edildiğini belirten Berivan Yurtseven, 90’lı yıllarda olduğu gibi şimdi de bölgede insanların katledildiğini söyledi. Dedelerinin akıbetinin açıklanmasını istediklerini ve Yüksekova’da baskılardan dolayı kayıplarını anamadıklarını ifade eden Berivan Yurtseven, OHAL’in baskıları karşısında susmayacaklarını, dedelerini aramaya devam edeceklerini vurguladı.
Haftanın basın metnini cumartesi insanlarından Gönül Sonbahar okudu. Sonbahar, 1995’te Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü’nde yapılan baskın sonrası gözaltında kaybedilen Abdulkerim ( Şemsettin) Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın davasında yaşanan hukuksuzluğu dile getirmek istediklerini belirterek şunları ifade etti:
“GÖZ ALTINA ALINDIKLARINI İNKAR ETTİ”
“27 Ekim 1995 günü Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburuna bağlı askerler Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü’ne baskın yaptı. Baskın sırasında köylülere ağır şiddet uygulandı. Askerler köyden ayrılırken işkenceden ayakta duramayan 73 yaşındaki Abdulkerim Yurtseven ile köye odun toplamak için gelen 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münür Sarıtaş’ı da gözaltına alarak askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Taburuna götürdü. Yüksekova Komando Taburuna başvuran aileler yakınlarının durumu hakkında bilgi istedi. Binbaşı Yurdakul yakınlarının gözaltına alındığını inkar etti.”
Ailelerin ‘Onları siz aldınız’ diyerek itiraz etmeleri sonucu Binbaşı Yurdakul tarafından tehdit edildiklerini söyleyen Sonbahar, gözaltı işlemini gerçekleştirenler arasında bulunan itirafçı Kahraman Bilgiç’in anılarını yazdığı kitapta ve savcıya verdiği ifadede anlattıklarını şöyle ifade etti:
“BİNBAŞININ TALİMATIYLA KURŞUNA DİZİLDİLER”
“Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul talimatıyla, askerler üç köylüyü döverek arabalardan birine bindirdi. Dayak o kadar şiddetliydi ki. Yüksekova’daki tabura ulaşmadan yolda köylülerden yaşlı olanı ölmüştü. Tabura gelince Uzman Çavuş’un biri telaşla koşarak yanımıza geldi. Binbaşıya ‘Komutanım köylülerden biri öldü’ dedi. Binbaşı Uzman Çavuş’a, ‘Peki diğer iki köylü onun geberdiğini gördü mü?’ dedi. Uzman Çavuş gördüğünü söyleyince, Binbaşı tereddütsüz bir yüz ifadesiyle, ‘Diğer ikisini de gebertin’ dedi. Askerler Binbaşının talimatıyla diğer iki köylüyü Yüksekova Tabur Komutanlığı atış poligonunun olduğu bir yere götürüp, ellerine kazma kürek vererek kendileri için mezar kazdırdı. Binbaşının talimatıyla kurşuna dizilen köylüler kendi kazdıkları mezara gömüldü.”
“TÜRKİYE AİHM’DE OY BİRLİĞİYLE MAHKUM EDİLDİ”
Yüksekova Komanda Taburunda görevli bir askerin de terhis olduktan sonra, Abdülkerim Yurtseven’in dövülerek, Mikdat Özeken ve Münir Sarıtaş’ın ise Binbaşı Yurdakul’un talimatıyla itirafçı Kahraman Bilgiç ve Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğünü açıkladığını söyleyen Sonbahar, 12 Kasım 1999 tarihinde açılan davanın delil yetersizliği nedeniyle beraat ile sonuçlandığını kaydetti. AİHM’e taşınan davada Türkiye’nin oy birliğiyle mahkum edildiğini ve tazminat ödemeyi kabul ettiğini belirten Sonbahar, “Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın akıbeti açıklanmadan, failleri ve sorumluları yeniden yargılanarak cezalandırılmadan bu dava bizim için kapanmayacak.” dedi. (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.