Alevi Haber Ajansi

Kanser hastası Şener: Hapishane koşullarından kaynaklı kanser oldum

PİRHA- 4 yıl önce bir itirafçının ifadesi gerekçe gösterilerek tutuklanan ve hapishanede kaldığı koşullar nedeniyle kansere yakalanan Umut Şener yaşadığı zorlu süreci PİRHA’ya anlatarak, “Eğer daha erken tahliye edilseydim ya da ev hapsi, yurt dışı yasağı gibi kararlar olmasaydı daha farklı tedavi seçenekleri de deneyebilir, sakatlığa, proteze mahkûm kalmayabilirdim” dedi.

Ankara’da yaşayan 39 yaşındaki Umut Şener, bir itirafçının verdiği ifade gerekçe gösterilerek 4 yıl önce tutuklandı. Tutukluluğunun ikinci yılında ise kansere yakalandığını öğrendi.  İstanbul’da İdil Kültür Merkezi’nde misafirken yaşanan polis baskınında gözaltına alındığını ve bir itirafçının ifadeleri üzerine hiçbir somut delil olmamasına rağmen tutuklandığını belirten Şener, bu süreçte tedavi olamadığı için sakat kaldığını aktardı.

“KAĞIT ÜSTÜNDE TAHLİYE EDİLİP TEKRAR TUTUKLANDIM”

Yaşadığı tutukluluğun 3 yılını hapishanede, 1 yılını ise elektronik kelepçe takılarak evinde geçirdiğini söyleyen Şener, yaşadığı süreci PİRHA’ya anlatarak şunları ifade etti:

“2017 Mayıs’ında tutuklandım. Yaklaşık 1 yıl sonra Berk Ercan adlı bir itirafçının beyanlarına dayanan komplo dava dosyasına dahil edildim. Kağıt üzerinde tahliye edildim önce. Yani mahkemeye hiç çıkmadım. Mahkeme ara duruşma yaparak hakkımda tahliye kararı verdi. Gardiyanlar gelip tahliye olduğumu söylediler. Tahliye olup hapishaneden çıkacağım sırada tekrar gözaltına alındım. Gözaltının ardından da hiç dışarıya çıkamadan tekrar tutuklanarak hapishaneye gönderildim.”

“SİYASİ ŞUBEDE GÖZALTINDAYKEN HASTALANDIM”

2018 yılında tahliye edilip tekrar tutuklandığı arada gözaltında siyasi şubede kaldığını ve orada hastalandığını ifade eden Şener, şunları kaydetti:

“Hapishaneye tekrar döndüğümde hastaydım. Ondan sonra hep idrar yolları ve böbrek ağrısı çektim zaten. 2019 Ağustos’unda kanamalar başladı. Ekim’de şu an hala devam etmekte olan davanın duruşması için Çorum’a götürüldüm. 4 gün hiçbir ihtiyacımı karşılayamadığım insanlık dışı bir hücrede tutuldum. Oradan geldikten sonra yavaş yavaş yatağa düştüm. Tahliye edildiğimde başarısız olan iki ameliyat geçirmiş, yürüyemeyen, tek başına kendine bakamayan biriydim.”

“HAPİSHANELERDE Kİ TECRİT HASTALIK ÜRETİYOR”

Kaldığı hapishane ve gözaltı koşullarından kaynaklı hastalandığını vurgulayan Şener, “Çünkü koşullar değiştiği anda ölümcül bir sınırda olmama rağmen tedavi edilebildim. Kapitalizmin bir sonucu olarak koşullar yoksul halkları hasta ediyor. Kanser de bunlardan biri. Hapishane ise tecrit politikasına bağlı olarak hastalık üreten, olan hastalıkları ise hayati tehlike yaratacak seviyeye taşıyan bir yer. Polis-jandarma, mahkemeler, devamında da hapishaneler adeta bir değirmen gibi çalışıyor. Hasta tutsaklar konusu binlerce insanın yaşamını doğrudan etkileyen bir sorun bu nedenle” diye konuştu.

“VERİLEN HUKUKİ KARARLAR TEDAVİ SÜRECİNİ İŞKENCEYE ÇEVİRDİ”

Hastalığını tutukluluğunun ikinci yılı olan 2019’un sonunda öğrendiğini dile getiren Şener, şunları dile getirdi:

“Doktora götürüldüm ve mesane kanseri olduğumu öğrendim. Ultrason (USG) sonucunda kitle görüldü. İdrar kesesinin içinde 6,5-4,5 cm’lik kitle tespit edildi ve bunun çok büyük ihtimalle kanserli olduğu söylendi. Hastalığım, hukuki durumdan ayrı ele alınamaz. Nisan 2020’de kanser hastası olduğum için Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda İzmir Şakran Kadın Hapishanesi’nden tahliye edildim. Dışarı çıktım ama bu kez de elektronik kelepçe takılarak ev hapsine konuldum. Ev hapsindeyken hastaneye gidip gelmek, tedavi olmak çok zor.

Hastalığım sürecinde kemoterapi aldım, ağır bir ameliyat geçirdim. Sonuç olarak sakat kaldım. Bağırsağımın bir kısmı karnıma açılan bir delikle dışarı çıkarıldı. Bunun üzerine ömür boyu kullanacağım bir protez idrar torbası takıyorum artık. Kanser kalçama ve bacağıma kadar yayılmıştı. Temizlemek için çok fazla doku kesildi ve kazındı. Bu nedenle bacağım da aksıyor artık. Tedavim sürüyor. Kanser için sürekli tarama yapılıyor. Ek olarak öncelikli risk oluşturduğu için rahim ağzı, meme kanserleri takip ediliyor. Yine yara bakımı, alınan organların (mesane, rahim, yumurtalık, biraz bağırsak ve lenf) uyum tedavisi ve protez takibi de sürüyor. Eğer ev hapsi olmasa daha fazla olanağa ulaşabilirdim. Yurtdışı yasağı olmasa ki hala sürüyor, farklı tedavi seçenekleri de deneyebilir, sakatlığa, proteze mahkûm kalmayabilirdim.”

“ÇEŞİTLİ BAHANELERLE ÇOĞU ZAMAN TEDAVİM ENGELLENDİ”

Hapishanede iyileşmeye yönelik hiçbir tedavi almadığını ve tedavisinin çeşitli bahanelerle engellendiğini ve hakkında açılan davanın hala sürdüğünü belirten Şener, “Dosyanın adil yargılanma hakkını gözetir bir işleyişle, bağımsız hakim ve savcı aklıyla yürüdüğünü düşünmüyorum. Elbette bu Türkiye’deki nerdeyse tüm siyasi dava dosyaları için geçerli. Çok ironiktir, yasalara uymamakla suçlanan bizler onları yasaya uymaya çağırıyoruz uzun bir süredir. Kararların siyasi oluşu bir yana –ki benim 1 yıl sürdürülen ev hapsim de tamamen siyasi bir karardı- siyasi konjonktür neyi gerektiriyorsa, o karar diye yazılıp imzalanıyor. Hakkımda hiçbir delile dayanmadan sadece itirafçı ve gizli tanık ifadeleriyle onlarca yıllık hapis cezası isteniyor” şeklinde konuştı.

Melis CİDDİOĞLU/ANKARA

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak