Alevi Haber Ajansi

Reklam

Kamil Ateşoğulları: Hem Kürtler hem Aleviler açısından bu çalışma eksik-VİDEO

PİRHA – Hukukçu Kamil Ateşoğulları, Millet İttifakı’nın kamuoyuna açıkladığı yeni anayasa metnini yorumladı. Ateşoğulları “Parlamenter sistemi getirip ondan sonra ne düşünecekleri belli değil. Yani eski dille atiye bırakılmış bir konu. Böyle bir anlayış yurt içindeki bütün çatışmaların, kavgaların, tartışmaların devam etmesi demekten başka bir şey değildir” vurgusunu yaptı.

Altı muhalefet partisi, güçlendirilmiş parlamenter sistem için Ankara’da bir araya gelerek uzlaştıkları anayasa metni önerisini paylaştı.

Reklam

Güçlendirilmiş parlamenter sistem için ortaklaşan 6’lı parti, üzerinde uzlaştıkları anayasa metni önerisinde ne vaat ediyor Sosyal Demokrat Halkçı Parti döneminde milletvekilliği yapmış Hukukçu Kamil Ateşoğulları ile konuştuk.

“GÜVENLİK KONSEPTLİ BİR CUMHURİYET YERİNE…”

Altılı masanın, “Anayasaya özgürlükçü anlayış kazandırılacak” iddiasına karşılık Kamil Ateşoğulları’nın ilk yorumu “toplumsal beklentiye şu anda yanıt verecek bir metin değil” yönünde oldu.

Hukukçu Ateşoğulları, “Siz bu koalisyondan gerçek manada özgürlükçü bir anayasa çıkacağı umudunu besliyor musunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Bizler 2011 yılında Demokratik Anayasa Konferansı yapmıştık. Orada da Alevi Bektaşi Federasyonu olarak Alevilerin taleplerini sonuç bildirgesinde anlattık. Çoğulculuğu esas alan demokratik, sivil ve özgürlükçü bir anayasa belirlemiştik. Bir takım çatışmaların, anlaşmazlıkların çözüm noktası burada yatıyor. Öyle bir durum olunca Anadolu’da yaşayan tüm etnik yapılar, vatandaş olarak, yaşayan tüm etnik yurttaşlar olsun gerekse inançlar olsun hepsinin çözümü buradan geçiyor. Çünkü güvenlik konseptli bir Cumhuriyet yerine çoğulculuğu esas alan özgürlükçü bir anayasaya ihtiyaç var.

Yeni metine de göz attım. Görev yerine yükümlülük getirilmiş, ‘özgürlük’ sözü de hiç kullanılmıyor. Özgürlük ismi ‘Hürriyet’e çevrilmiş durumda. Bu çalışmayı okurken aklıma şu olay geldi: Ankara Hukuk Fakültesinde Anayasa Profesörümüz Bülent Nuri Esen esprisi bol bir adamdı. Özgürlük yerine baba ev içerisinde ‘Hürriyet’ diyor, oğlu ise tam tersine Hürriyet yerine ‘özgürlük’ diyor. Çatışma devam ederken bir gün çocuk, anayasa dersine giriyor ve eve geliyor. Diyor ki ‘Baba, senin dediğin ‘Hürriyet’ de benim dediğim ‘Özgürlük’ de yanlış’. Baba ‘Neden?’ diye soruyor. Çocuk ise ‘Baba, bizim Bülent Hoca hep ‘Hörriyet’ diyor’ diye eklemiş.

Altılı masanın anayasa çalışmasına göz gezdirdiğinde aklıma bu geldi. Yani özgürlükler hep kalkmış, onun yerine ‘hürriyet’ gelmiş. Bazı yerlerde de görev yerine ‘yükümlülükler’ gelmiş. Zaten baktığımız zaman toplumsal beklentiye şu anda yanıt verecek bir metin değil. Çünkü metnin adı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’ diye geçiyor.

“ALEVİ VE KÜRT SORUNU ES GEÇİLMİŞ!”

“Daha çok siyasi haklar, talepler üzerinde durulmuş. Örneğin Alevilerin beklediği 24. Madde hiç yok. 24. Madde, vicdan ve din hürriyeti dedikten sonra 2. fıkrasında zorunlu din dersleri var ki Alevilerin en çok beklediği konulardan bir tanesi oydu. Bir de ana dil konusunda yine es geçilmiş. Resmi değil Türkçe olabilir ama değişik kesinler kendi dillerini kendi yerellerinde okuyup, öğrenip, konuşabilmeliler. Mesela bu da yok. Yani Hem Kürtler açısından hem Aleviler açısından bu çalışma eksik. Üzerinde durulmadan geçilen ciddi maddeler var, sanıyorum bunu geride bırakmışlar. Anlaşamadıkları hususlar olabilir diye düşünüyorum. İşte onlardan biri de 24 maddedir.

Ayrıca çalışma yaşamı, sosyal ve ekonomik haklar konusu da pek işlenmemiş. Lokavt hala devam ediyor. Ancak bunların tek amacı bir an önce parlamenter güçlendirilmiş sisteme geçmek.”

“ESKİ ANLAYIŞ SÜRERSE ÇATIŞMALAR, KAVGALAR BİTMEZ”

Altılı masanın anayasa taslağında ‘Eleştiri hürriyeti güvence altına alınacak’ vurgusu da yapıldı. Buradan yola çıkarak “Anayasanın 25 Maddesi’nde yapılacak değişiklik ile cezaevindeki binlerce düşünce suçlusu da özgür kalacak mı?” sorusuna ise Kamil Ateşoğulları şu yanıtı verdi:

“Bu doğru bir tespit. Ama biliyorsunuz ki biz de bir maddenin 1. fıkrasında çok güzel şeyler söyler ama geri kalan fıkralarında ‘ama, lakin, çünkü’ diyerek onu geri alır. Sunulan metinde çeşitli kurumlar üzerinde de durulmuş. Ama orada Diyanet İşleri Başkanlığı’nın genel idare yapısı içinde kalınmasına hiç değinilmiyor. Yani inançla ilgili ne varsa hep sessizce geçilmiş. Acaba bu taslağı hazırlarken şunu mu düşündüler: ‘Biz şimdi bunları yapalım, geçelim. Hükümeti kazanır da bu dediklerimizi yaparsak ondan sonra bunları gündeme getiririz’ falan mı diyorlar. ‘Yani biz gidelim İslim arkadan gelsin’ diye bir laf var, ben öyle bir yaklaşım gördüm.

12 Eylül’ün tasfiyesi gerekiyor. Bu tasfiye için de sırf anayasada yapılan bir değişiklik değil 20’nin üzerinde yasada değişiklik yapılması gerekiyor ki gerçekten anayasanın uygulanabilmesi için ilgili yasaların da bir an önce gündeme getirilmesi lazım.

Şimdi vurgulanması gereken noktalardan birisi de ‘Eşit Yurttaşlık hakkı’. Yani inancı, etnik yapısı, kültürü ne olursa olsun Türkiye’de çok sayıda çeşitlilik var. Eski anlayış sürerse çatışmalar, kavgalar bitmez.”

“BU HALK LÜTUF İSTEMİYOR HAK VE ÖZGÜRLÜK İSTİYOR”

Hukukçu Kamil Ateşoğulları, hazırlanan çalışmanın içerisinde temel hak ve özgürlüklerle ilgili “pek bir şey yok” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“ ‘Zülfü yare dokunmak’ diye bir söz var ama burada dokunulamamış. Temel hak ve özgürlükler bağlamında esas konular var onlar bu çalışmada yok. Devletin yapması gereken şeyleri kimi çalışmalara koyuyorlar ve onu da sanki bir lütufmuş gibi sunuyorlar. Bu halk lütuf istemiyor; hak istiyor, özgürlük istiyor, baskıdan kurtulmak istiyor. Her şeyden öncesi aç kalmamak istiyor. Ayrıca bu çalışmada ekonomik ve sosyal haklar geriye itilmiş. Gerçekten bugün toplumun en büyük sorunu ekonomik ve toplumsal haklardır. Çünkü bir toplumda eğer ekonomi bozuksa o toplumsal yapıyı da belirliyor. İnsanlar toplumsal değerlerini kaybediyor. Muazzam bir dejenerasyon var.”

“ATİYE BIRAKILMIŞ BİR KONU”

Kamil Ateşoğılları, açıklanan anayasa metninde Alevi ve Kürt toplumunun görmezden gelindiğinin altını çizdi. Mevcut anayasa taslağının ülkedeki çatışma ve tartışmalara bir karşılık olamayacağını söyleyen Ateşoğulları şu yorumda bulundu:

“Avrupa Birliği sürecinde cami ve mescit esas alınmıştı. Ve ardından parantez açıldı ‘Cami, Mescit, Kilise, Havra, Sinagog’ denildi ama cemevi yok. Bir tek Enerji Piyasası Kurumu’nun 2003 yılında aldığı bir kararda ‘Cemevi’ diye konulmuştu. Bu yanlışlıkla olmuştu ki sonra geri çıkardılar.

Yahya Kemal İstanbul’da bir lokantaya gidiyor ve kuzu kapama istiyor. Biliyorsunuz ki kuzu kapamanın üzeri yeşil marul, yeşil soğan ile kaplanır, altında da hep et olur. Yahya Kemal, yemeğin üzerini bir açıyor ki bir parça et var. Ama yemeğin adı ‘kuzu kapama’dır. Garsonu çağırıyor ve diyor ki ‘oğlum şuraya yanlışlıkla bir et karışmış. şunu da al götür’.

Devletin cemevi politikası her aklıma geldiğinde bu fıkrayı da anımsar oluyorum.

Şimdi ‘Aleviler şudur, Süryaniler böyledir’ diye tek tek anayasaya girmez. Onun yerine şunu yapabilirler: parantezin içerisine cemevini de eklerlerse büyük oranda bu konu çözülmüş olur. Ama bunlar onu yapmıyorlar. Gizli çalışmalarla ‘işte 1.500 cemevine gidip konuştuk. onların isteklerini aldık’ diyor ama kendi kurdurdukları kaba tabiri ile çakma Alevi örgütleri ile konuşmuşlar. Toplumda karşılıkları olmayan insanlarla konuşmuşlar ve onların su, elektrik talepleri sanki herkesin talebi gibi anlatıyorlar. Avrupa Birliği İlerleme Raporunda da değinildiği gibi 2004 raporunda cemevlerinin yasal statüye kavuşması Avrupa Birliği’nin aldığı bir karardır. Bunlara yaklaşmıyorlar, böyle küçük küçük lütuflarla Alevileri oyalamaya çalışıyorlar. Alevilerin isteği sloganlarında da belli; ‘Cem ibadetimiz cemevleri ibadethanemizdir’ diye bir söz var. Bizler yurttaşız, lütuf değil hak istiyoruz. Bir başka kesime ne veriliyor, ibadethaneleri nasıl tanınıyorsa bize de o şekilde yaklaşılması lazım.

Bunlar eski dille muhataralı konular. Anlaşmazlık çıkmasın diye anlaştıkları ortak paydada bir an önce güçlendirilmiş parlamenter sistemini getirip ondan sonra ne düşünecekleri de belli değil. Yani eski dille atiye bırakılmış bir konu olarak bu devam ediyor. Böyle bir anlayış da yurt içindeki bütün çatışmaların, kavgaların, tartışmaların devam etmesi demekten başka bir şey değildir.”

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak