Alevi Haber Ajansi

Kameralar kapandığında işkence başlıyor – VİDEO

PİRHA – İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyeleri, 302. haftasında sokağa çıkma yasağının yaşandığı Nusaybin’deki bodrumda mahsur kalan ve şarapnel parçalarının bacağına gelmesiyle yaralanıp tutuklanan Dilber Tanrıkulu’nun durumuna dikkat çekti. Tanrıkulu gönderdiği mektubunda yaşadığı işkenceyi anlattı. İleriki süreçlerde sakat kalabileceğini ifade etti. 

HABERİN VİDEOSU

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyelerinin hasta tutukluların durumuna dikkat çektikleri eylemleri 302. haftasında. İstanbul Galatasaray Meydanı’nda  gerçekleşen eylemde “302 haftadır hasta mahpusların sesiyiz. Sesi olmaya devam edeceğiz”, “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın” pankartlarının açıldığı eylemde, “Tedavi haktır engellenemez”, “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır” sloganları atıldı. Hasta tutukluların fotoğraflarının taşındığı eyleme çok sayıda kişi destek verdi.

“OHAL SÜRECİYLE HAPİSHANELERDE HAK İHLALLERİ ARTTI”

Basın açıklamasını okuyan İnsan Hakları Savunucusu Tuncer Yiğit, OHAL süreciyle birlikte hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin arttığını söyledi. Yiğit, sürgün sevklerin ne hukuki ne de vicdani bir gerekçesinin olmadığını belirterek, psikolojik, fiziki işkence yapmak amacıyla sürgün sevklerin gerçekleştirildiğini vurguladı.

Yiğit, Dilber Tanrıkulu’ya ilişkin şunları söyledi.

“Cizre’de katliam bodrumlarından sonra Nusaybin’de 62 kişiyle bir apartmanın bodrumunda mahsur kalır. Cizre’deki gibi Nusaybin’deki bodrumda bombalanır. Şarapnel parçaları bacağına gelir ve kan kaybetmeye başlar.”

“İLERİKİ SÜREÇTE SAKAT KALABİLİRİM”

Yiğit, Dilber Tanrıkulu’nun Mardin E Tipi Hapishanesi’nden gönderdiği mektubunu okudu.

Tanrıkulu, mektubunda durumunu şöyle anlattı:

“2 gün boyunca acılar içinde kaldıktan sonra 26 Mayıs 2016’da 42 kişi ile birlikte açılan koridordan güvenlik güçlerine doğru geldik. Yaralı olduğum için arkadaşlarım beni sedye üzerinde getirdi.”

Kameraların çekim yaptığını vurgulayan Tanrıkulu, “Kameralar kapandığında beni sedye üzerinde taşıyan 2 özel harekat polisi beni sedyeyle birlikte yere attılar. Tampon ile duran kan akışım tekrar başladı. Bana ve diğer tüm arkadaşlara sürekli işkence yapıldı. Her geçen polis yüzüme tükürdü, tekme attı. Daha sonra ambulans geldi. Ancak darp ile alındığım ambulansta dahi, polis silahının dipçiği ile yarama bastırdı. Sağlıkçılar duruma müdahale yerine polis ile birlikte bana hakaret edip darp ettiler. Hastaneye götürülünceye kadar durdurulduğumuz her noktadaki polisler beni darp etti. Hala ihtiyaçlarımı tek başıma karşılayamıyorum. 1 yıldır hastaneden taburcu olmama rağmen her ay kontrole gitmem gerekirken, hastaneye ya götürülmüyorum ya da gittiğim zaman yüzeysel yaklaşılıyor. Doktorlar dosyama bakıp, hiçbir tedavi yöntemi uygulamadığı gibi doğru düzgün bacağıma bile bakmıyorlar, ‘neyin var, şikayettin ne diyerek’ geri gönderiyorlar. Bacağımın ne durumda olduğunu bilmiyorum. Ağrılarımla tek başıma mücadele ediyorum. İleriki süreçlerde sakat kalmakla karşı karşıyayım.”

İnsan hakları savunucuları olarak Dilber Tanrıkulu’nun vakit geçirilmeden bir an önce tedavi edilmesi ve serbest bırakılması istendi. F Oturumu, atılan sloganlardan sonra son buldu. (HABER MERKEZİ)

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak