PİRHA- Muş Varto Gadız (Ozankent) Köyü’nde yaşayan Emran Beyazyıldırım, 17 yıldır bostan ekerek çocuklarının eğitimini sağalamaya ve evine destek olmaya çalışıyor. PİRHA’ya konuşan Emran Beyazyıldırım, ürettiği ürünleri paylaşmaktan ve kadının üretken olmasının kendine güven getirdiğini ifade etti.
Haberin Videosu
Muş Varto’ya bağlı Gadız diğer adı ile Ozankent Köyü’nde yaşayan Emran Beyazyıldırım havaların ısınmasıyla bostanını yapmaya başladı. 17 yıldır aynı toprakta bostan eken Beyazyıldırım, kil ve gübre dolu verimsiz olan toprağı işleye işleye canlandırmış. İlk yıl bostanından hiçbir verim alamayan Beyazyıldırım, o yıl ihtiyaçları olan meyve sebzeyi satın almak zorunda kalmış. Şimdi ise bir yıl boyunca tüketebilecekleri sebze ve meyveyi kendi topraklarında üretebilmenin mutluluğunu yaşıyor.
KÖY YAŞAMI BİRLİKTE ÇALIŞMAYI GEREKTİRİYOR
“Bostan bizi de eş dostumuzu da doyuruyor” diyen Beyazyıldırım, “En azından çocuklar organik bir şeyler yiyebiliyorlar. En önemli şey yediğimiz şeyi biliyoruz. Yeşil fasulye, biber, domates, patlıcan, patates gibi birçok şeyi kışın tüketiyoruz. Eşim, çocuklarım ve ben her konuda hep beraber çalışıyoruz. Köy yaşamı onu gerektiriyor, birbirimize yardımcı oluyoruz” ifadelerini kullanıyor.
“KENDİNİ GÜVENDE HİSSEDEN KADIN DAHA BAŞARILIDIR”
Toprağı işleyerek yaşama üretkenlik katan Beyazyıldırım sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Kadının üretken olması kendine güveni getirir. Kendini güvende hisseden kadın da her zaman daha başarılıdır. Çünkü eşe, çocuğa bağımlı olmak güzel bir şey değil, en azından sen bunu ürettiğinde biliyorsun ki kendin ürettiğini eşine çocuklarına yedirebiliyorsun. O mutluluk en güzeli bence.”
“HER ŞEYİN DOĞALINI YİYORUZ”
Bostanın yanı sıra bahçesinde de elma, erik ağaçları, kuşburnu, çilek ektiği çok çeşitli sebze ve meyve bulunuyor. Beyazyıldırım, “Elmaları toplayıp pikapla köy köy gezip satıyoruz. Kirazımız, ayvamız ve kara eriğimiz var. Bahçemizde her şey var. Yaz kış meyveye nadiren para veriyorum. Kışın elmalarım var, yazın da çileklerim var. Çileklerle reçel yapıyorum. Kuşburnu marmelatı yapıyorum. Yani her şeyin doğalını yiyoruz” diyor.
“HER ŞEY ORGANİK”
Tüm bu bahçenin geliri ile 4 çocuğunu okutan Beyazyıldırım, “Çocuklarımı okutmak için üretim yaptığımız bu bahçeye kimyasal hiçbir şey koymadık. Koyun, keçi gübresi ve bir yılda güvercin gübresi toprağa koyduk. İlaç da kullanmıyoruz. Anlayacağınız her şey organik” diyor.
“PAYLAŞTIKÇA BEREKETİ ARTAR”
Köyün girişinde olan evi ise gelen her misafirin uğrak noktası. Beyazyıldırım, ürettiği ürünleri paylaşmaktan da misafirlerden de oldukça memnun:
“Ben misafiri seviyorum. Gelen misafirime evimdeki her şeyi ikram etmekten satmaya zaman kalmıyor. Satmayı düşünsem bile ikramla geçiyor o daha güzel. Kiminin duası kiminin parası dersin ya bence dua almak en güzelidir. Çocuklarıma dua etsinler yeter, başka bir şey istemem. Paylaşmak en güzeli yani. İyi ki var, iyi ki paylaşıyoruz. Derler ya sevgi paylaşıldıkça çoğalır, bence bir şeyi paylaştıkça bereketi artar. Üç tane verirsen yerine altı tane gelir ben ona inanıyorum ki bizim öğretimizde öyledir. Bir lokma ekmeği paylaşabiliyorsan en güzeli odur. Çocuklarımıza da onu aşılıyoruz. Onlarda öyle yapıyor.”
Sevim Kahraman-Semra Acar/MUŞ-Varto
Yoruma kapalı.