PİRHA-Ankara Kadın Platformu, kadınlara yönelik şiddetin cezasız kalması sonucu kadın ölümlerinin artması ve Mahsa Amini’nin ölüm yıl dönümü nedeniyle açıklama yaparak, “Mahsa Amini’nin anısına ve İranlı kadınların hayatı için mücadelelerini sürdürme kararlılığından aldığımız güçle İran’da, Türkiye’de ve tüm dünya genelinde geleceğimiz için birlikte mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Ankara Kadın Platformu Mahsa Amini’nin ölüm yıl dönümü nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında AKP-MHP iktidarının baskı ve zor aygıtlarını kullanarak başta Kürt kadın hareketi olmak üzere, feminist harekete, LGBTİ+ ve bir bütünen kadın hareketine yönelik şiddet ve saldırganlığı körüklediği vurgusu yapıldı. Açıklamada geçen yıl 16 Eylül’de İran’ın Rojhilat bölgesinde öldürülen Jina Mahsa Amini’ni de anıldı.
“JİN JİYAN AZADİ SLOGANI HER SINIFTAN KADININ TALEBİNİN ORTAK SESİ OLDU”
Kadın Platformu adına Sibel Göktaş açıklamayı okudu.
Göktaş, yaptığı açıklamada, Jina Amini’nin ölümünün İranlı kadınların özgürlük mücadelesinde bir dönüm noktası olduğuna vurgu yaparak, “Kadınlar, örgütlü bir şekilde sokaklara çıkarak seslerini duyurdu ve toplumsal muhalefeti güçlendirdi. Türkiye’de Kürt kadınların da yıllardır özgürlük mücadelesinin sesi olan ve İranlı kadınların da direnişinin önemli bir parçası olan “Jin Jiyan Azadi” sloganı bölgede ve tüm dünyada yankılandı. “Kadın, Yaşam Özgürlük” her dilde, her sınıftan kadının ortak talebi ortak sesi oldu” dedi.
“BU SALDIRILAR TÜMÜYLE KADIN MÜCADELESİNE YÖNELİK”
Sibel Göktaş, ülkede yaşanan kadın katliamlarını hatırlatarak, iktidar eliyle kurumsallaşan ve artan erkek şiddetinin cezasızlık politikaları ile körüklendiğini belirtti.
Sibel Göktaş, açıklamanın devamında şunları ifade etti:
“Bugün Kürt kadınlar üzerinde özel savaş politikaları devam ederken, Türkiye’nin batısında da kadınları katleden fail erkekler çeşitli bahanelerle erkek yargı tarafından salıveriliyor. Cinsel saldırı ya da kadın cinayeti faili erkekler türlü bahanelerle ceza indirimi alıyor ya da serbest bırakılıyor. ‘Çok seviyordum, beni aldattı’, ‘kadınlık görevlerini yapmadı’ dedikleri için serbest bırakıldılar. Takım elbise giymek, milliyetçi duyguları besleyen anlatılar iyi hal indirimine sebep; kadın düşmanı iktidarın faillere sağladığı bir çıkış yolu olarak sunuluyor.
AKP-MHP iktidarı eliyle kurumsallaşan, artan erkek şiddetini görüyoruz, biliyoruz, tanıyoruz. Bu saldırılar tümüyle kadın mücadelesine yönelik; özellikle Kürt illerinde de devletin özel savaş politikasının bir yansıması olarak sürmektedir. Kadına yönelik şiddetin failleri cezasız kaldıkça, devlet bu faillerin arkasında durdukça hiçbirimiz güvende değiliz. Ancak bizler bu örgütlü şiddete karşı nerede olursak olalım kadın mücadelemizi büyüterek ve şiddete maruz bırakılan tüm kadınlarla yan yana durmak zorundayız.
DEVLET DESTEĞİYLE NEFRET VE AYRIMCILIK YAYGINLAŞTIRILIYOR
Kadınlar, LGBTİ+’ların iktidar tarafından hedef gösterildiğinin altına çizerek, onur yürüyüşlerine katılanlar işkenceyle gözaltına alınarak, LGBTİ+ların barınma, sağlık, iş yaşamı, eğitim hakları engellenerek devlet desteğiyle nefret ve ayrımcılık yaygınlaştırılıyor. Çocukların istismar edildiği, gençlerin, kadınların LGBTİ+’ların şiddet, baskı ve katledildiği aile karşısında hayatımızı nasıl yaşayacağımız, kimi sevip sevmeyeceğimizi biz seçeriz.
Nefret eylemi için yapılan kamu spotu RÜTÜK tarafından onaylanıyor, yürüyüşleri valilik tarafından destekleniyor. LGBTİ+’lara karşı ayrımcılık, şiddet ve nefret devletin tüm kurumları ile güçlendiriliyor. Devletin işlediği bu nefret suçu karşısında bizler de hayatın her alanında birlikte ve bir arada mücadele etmeye devam edeceğiz. Birlikteyiz, bir aradayız.”
“DEVLET ALENEN NEFTER SUÇU İŞLİYOR”
AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı politikalar uyguladığını belirten Sibel Göktaş, şunları aktardı:
“Aile politikaları ile Diyanetin bütçesini artıyor, tarikatlara kaynak aktarıyor. Kadın dayanışma merkezlerini kapatırken aile irşat bürolarının sayısını her geçen gün artırıyor. Din ile aile üzerinden toplumsal yaşam dizayn etmeye çalışıyor.
Aileyi merkezine koyan AKP-MHP faşist iktidarı, Kürtlerin 5-10 çocuk yaptığını söyleyerek milliyetçiliği körüklüyor. Kadınlara biçtiği annelik görevini milliyetçilik üzerinden pekiştiriyor.
Mücadele ederek kazandığımız İstanbul Sözleşmesi’nden aileler dağılıyor bahanesiyle çıkarak, kadınları şiddet dolu ilişkilere mahkum ederek boşanmaları engelleyerek nafaka hakkını gasp etmeye çalışan devlet alenen nefret suçu işliyor.
İstismarcılara af getirmeye çalışırken, çocuk istismarının yaşandığı aileler birer suç şebekesi gibi çalışıyor.
Biz kadınlar, bu ayrımcılığa karşı durmaya ve nefreti reddetmeye, nefrete ve şiddete karşı dayanışma içinde mücadele etmeye birbirimizin yaşamını ve özgürlüklerini savunmaya kararlıyız.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.