Alevi Haber Ajansi

‘İstanbul’un birçok bölgesinde toplanma alanı olarak sadece mezarlıklar var’ -VİDEO

PİRHA- HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, Deprem Araştırma Komisyonu tarafında hazırlanan rapor üzerine Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. Kenanoğlu; “İstanbul’un birçok bölgesinde toplanma alanı olarak sadece mezarlıklar var. Yani deprem olduktan sonra, sağsanız da ölüyseniz de gideceğiniz yer belli” dedi.

Geçtiğimiz yıl İzmir’de yaşanan deprem sonrasında Meclis’te grubu bulunan partilerin ortak katılımıyla kurulan komisyonun 4 aylık bir çalışma sonucunda 467 sayfalık bir rapor hazırladı.

Hazırlanan deprem raporu üzerine Meclis’te konuşma yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, konuşmasında daha önce Meclis’te hazırlanan deprem raporlarındaki önerilerin sözde kaldığını ve gerekli adımlarım atılmadığını vurguladı.

1948’den günümüzde dek geçen 73 yılda 23 kez imar affı yapıldığını söyleyen Kenanoğlu, bu imar aflarının 11 tanesinin son 19 yılda AKP iktidarı döneminde yapıldığına dikkat çekti. Komisyon görüşmelerinde olası İstanbul depremi üzerinde çokça durulduğunu da aktaran Kenanoğlu, iktidarın depremlere karşı tedbirlere yatırım yapmak yerine Kanal İstanbul gibi projelere yatırım yaptığını belirtti. Kenanoğlu konuşmasının son bölümünde ise 1999 Marmara Depremi sonrasında başlayan ve 21 yıldır toplanan deprem vergilerinin akıbetini sordu.

“AYNI ŞEYLERİ TEKRAR ÖNERMEK DURUMUNDA KALIYORUZ”

Depremin yaşamımızın bir gerçeği olduğunu ifade eden Kenanoğlu, şunları dile getirdi:

“Dünya çekirdeği, yer kabuğunun altı soğuyana kadar da bu depremler sürecek, bunu biliyoruz. Şimdi, önceden şöyle bir şey vardı “Deprem öldürmez bina öldürür” sözü vardı artık bu söz de değişti. Ya, bina da öldürmüyor çünkü birçok bölgelerde, ülkelerde artık binaların öldürmediğini aslında o binaların nereye yapıldığı, hangi şekilde inşa edildiği bütün bunların öldürdüğünü gördük. Bu da insanların kendilerinin oluşturduğu bir durumdur yani kapitalist yaklaşım, rantçı yaklaşım, denetimsizlik gibi bir sürü sebebin etkin olduğunu bu konuda görüyoruz.

Deprem raporu hazırladık, çok güzel bir rapor, bizden önceden de hazırlanmış bu deprem raporu. 1962’de, 1966’da, 1976’da, 1977’de, 1978’de, en son 2010’da da deprem araştırma raporu hazırlanmış Meclis tarafından. Yani Mecliste komisyon kurulmuş ve bu araştırma raporları ortaya çıkmış. Şimdi, özellikle 17 Ağustos 1999 depreminden sonra toplumda oluşan etki nedeniyle bir bölümü medyaya da yansıyan bu raporların sonucunda farklı bir farkındalık oluşmuş şüphesiz. Ancak araştırma komisyonu raporlarına, önerilere baktığınız zaman, tartışılan konulara baktığınız zaman aslında şu anki -en son- bizim komisyondan farklı da değil. Şimdi, baktığınız zaman 2021 yılında da bizler bu önerileri tekrar ediyoruz, tekrar bunları söylüyoruz. Dolayısıyla bu konularda demek ki iktidar gerekli adımları atmamış, yeterli sonucu elde etmemiş ki aynı şeyleri tekrar önermek durumunda kalıyoruz.”

“SON 19 YILDA 11 KEZ İMAR AFFI YAPILDI”

1948’ten günümüze 23 kez imar affı yapıldığını belirten Kenanoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bunun 11’i AKP iktidarı döneminde olmuş yani elli dört yılda 12 kez, on dokuz yılda 11 kez imar affı yaşanmış. Bütün bunlara baktığınız zaman bu imar aflarının neye yol açtığının sonuçlarını hep birlikte biliyoruz aslında. Yani o raporlarda da, bizden önceki raporlarda da bu imar aflarının önüne geçilmesi gerektiği öneri olarak, uyarı olarak yapılıyor. En son çıkarılan imar barışında da belediyeler devre dışı bırakılarak bir yapı kayıt belgesi verilmiş. Aslında imar hakkı, ruhsat verilmesi, bütün bu işler belediyelerin yetkisinde ancak merkezî iktidar, yapı kayıt belgesi sistemiyle belediyeleri de saf dışı ederek kendisi bu işlemi yaptı. Birçok yerde de yine merkezî iktidarın imar planlarına ve imar mevzuatına müdahale ettiğini biliyoruz. Birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi, Deprem Dairesi Başkanlığı ülkemizin jeolojik araştırmalar kurumu niteliğinde olan MTA Genel Müdürlüğü bünyesine alınmalı, deprem araştırmaları ve alınacak önlemler bütünlüklü olarak koordine edilmelidir.”

“KANAL İSTANBUL’LA ÖVÜNECEĞİNİZE İSTANBUL’U KURTARIN”

İstanbul’daki deprem senaryosuna değinen Kenanoğlu, “200 bin bina, 3 milyon insan etkilenecek, 3 milyon insan İstanbul depreminden etkilenecek. Tabii, bunun içerisinde 100 bin insanın yaşamını yitireceği öngörülüyor yani böyle bir tahmin var, 100 bin insanın yaşamını yitireceği. 3 milyon insanın etkilenmesi ne demektir? Yani, 3 milyon insanın yaşadığı ev, mahalle, bölge hasar görecek” diye konuştu.

Kenanoğlu, “Burada, İstanbul’daki vatandaşların nasıl tahliye edileceği biraz önce de konuşuldu; deniz yoluyla, hava yoluyla, kara yoluyla, işte, demir yoluyla filan… Nereyi, nasıl tahliye edeceksin? Kimi, nereye götürebileceksin? Yani, insanlar kapılarından dışarı çıkabilecekler mi, çıktıkları kapıdan sokaklarının başına kadar gidebilecekler mi, bunu bilmiyoruz yani. Böyle bir durum İstanbul açısından bir felaket senaryosu olarak karşımızda duruyor. Bütün bunlara karşı yapılması gereken, Kanal İstanbul değil; bütün bunlara karşı yapılması gereken, yeni bir İstanbul oluşturmak değil; bütün bunların karşısında yapılması gereken, İstanbul’u kentsel dönüşüme sokacak bütçeyi oraya aktarmaktır. Yani Kanal İstanbul’la ve yeni bir İstanbul yaratmakla övüneceğimize mevcut İstanbul’u kurtarmanın yol ve yöntemlerini aramamız ve kaynakları oraya aktarmamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

“TOPLANMA ALANI OLARAK SADECE MEZARLIKLAR VAR”

Kenanoğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Arkadaşlar, İstanbul’un birçok bölgesinde, birçok ilçesinde toplanma alanı olarak sadece mezarlıklar var, toplanma alanı olarak sadece mezarlıklar. Yani, deprem olduktan sonra, sağsanız da ölüyseniz de gideceğiniz yer belli yani oraya gidecekseniz, mezarlığa gideceğiz, ya diri ya ölü orada duracağız çünkü başka alan kalmamış yani toplanma alanı yok. Barınma alanı neresi? Birçok ilçe açısından barınma alanı da sadece AVM’ler kalmış. Ya, bu tablo bile aslında bütün bir iktidarın bakış açısını ortaya koyuyor. Yirmi yıldır, yirmi beş yıldır bir iktidar yönetiyor burayı. Yani, toplanma alanı mezarlıklar, barınma alanı da AVM’ler olmuş yani başka yer kalmamış İstanbul’da, böyle bir durumla karşı karşıyayız.

İşte, kentsel dönüşümde para ihtiyacı var, işte burada kullanman gereken bir paradır bu. Dolayısıyla, bütün bunların yapılmayıp sadece “Ya zaten biz bunu bütçeyi koyup oradan da harcıyoruz.” demek de olmaz, kimse babasının parasını harcamıyor. Bu para hepimiz açısından, bütün vatandaşların ödediği vergilerle oluşturulmuş bir paradır ve dolayısıyla denetim mekanizması içerisinde hesabının da verilmesi gerekir. İşte, yeni bütçe oluşturulacak bunlarla ilgili diye öneriler de var, yani öneri olarak sunuluyor. Bütün bunların da aynı deprem vergileri gibi bir akıbete uğraması hepimizi endişelendiriyor çünkü bir denetim mekanizması ve onu koruyucu bir yasa koymadığınız takdirde aynı akıbetle karşı karşıya kalabiliriz.

Tabii, bu deprem vergileri ciddi bir şekilde faturaları artırıyor, bir de o var yani. 4 kişilik bir ailenin faturası yüzde 10’a çıkarıldı, bir de bu sene 2021’de yüzde 7’den yüzde 10’a çıkarıldı, bu özel iletişim vergileri ve dolayısıyla hane halkının kullandığı iletişim giderleri yüklü miktarda da arttı ve buradan toplanan paralar da yine genel bütçeye aktarılıp oradan harcanarak gidiyor.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak