PİRHA – “Kobane’den Gezi’ye adalet ve özgürlük için buluşuyoruz” forumunda konuşan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, “Özgürlük ve eşitliğe inan herkes öne çıkar, sözünü söylerse karanlığı dağıtabiliriz. Kadınlar özgürse toplum da özgür olacak” dedi. Siyasetçi Sebahat Tuncel ise “Bizim barışa ihtiyacımız var, barış yaşamın kendisidir. Son sözümüzü daha söylemedik. Söyleyecek sözümüz var. Biz umudu dirilteceğiz” dedi.
DEM Parti Kadın Meclisi, Okmeydanı’nda bulunan La Bella Organizasyon Salonu’nda “Kobane’den Gezi’ye Adalet ve Özgürlük İçin Kadın Buluşması” gerçekleştirdi.
‘Kobane’den Gezi’ye Adelet ve Özgürlük için Kadın Buluşması’ şiarıyla yapılan buluşmaya Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanı Gültan Kışanak, HDP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, DEM Parti Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü İlknur Birol, DEM Parti İstanbul Milletvekilleri Kezban Konukçu, Çiçek Otlu, Özgül Saki, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu(KCDP) Genel Sekreteri Fidan Ataselim, Demokratik Alevi Dernekleri(DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, DAD İstanbul Şube Eş Başkanı Berna Güzelgündüz, Kırkyama Kadın Derneği’nden Tülay Korkutan, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Ezilenlerin Sosyalist Partisi(ESP) Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve çok sayıda kadın katıldı.
“BU İKTİDARI DURDURACAK OLAN BİZ KADINLARIZ”
Buluşmada ilk olarak konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Bugüne kadar sokakları terk etmeyen kadınlar olarak bu buluşmada gereken cevabı veriyoruz” diyerek konuşmasına başladı.
Türkoğlu, iktidarın biat eden kadınlar yaratmaya çalıştığını ama kadınların biat etmediğini ifade ederek, “Cezaevlerinde esaret altında tutulmaya çalışılan arkadaşlarımız var onlara söz verdik. Figen Yüksekdağ şahsında bir söz var ‘son sözü direnenler söyler’ iktidar sona doğru gidiyor onunda son sözü var bizimde son sözümüz var. Bu tarihsel iki davanın son sözünü bizler kuracağız. Bu mücadeleyi bitirmek istiyorlar ama bizler mücadelemizle, eylemlerimizle sözümüzü özgürlük olarak kuracağız. 100 yıllık inkar politikası ile makul Kürt, kadın yaratma konusunda birçok kodları yerle bir ettik. İktidar intikam alır gibi hukuku araç olarak kullanarak düşman hukuku inşa etmeye çalıştı. Ne Kobane kumpas davası, ne Gezi Direnişi davası ne de Hakkari’ye atanan kayyım bir birbirinden bağımsız değil. Hem Kobane hem Gezi hem kayyım bu ülkenin barışını tehdit eden bir şey. İktidar halklar, kadınlar, emekçiler konusunda güvenlik problemi haline gelmiştir. Bu iktidarı durduracak olan biz kadınlarız. Daha çok mücadele ederek özgürlüğü, eşitliği, adaleti hayata geçirebiliriz. Bütün arkadaşlarımızın özgürlüğü için mücadelemizi yükseltmemiz gerekiyor. Özgürlük, eşitlik, barış için daha çok bir araya gelmek zorundayız. Son sözü biz kadınlar söyleyeceğiz, son sözü direnenler söyleyecek” dedi.
“ÖNE ÇIKIP SÖZÜMÜZÜ SÖYLERSEK KARANLIĞI DAĞITABİLİRİZ”
Ardından söz alan Gültan Kışanak, Hakkari’de kayyım atanmasının demokrasi krizinin olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Kışanak, “Bu ülkede adım adım krizlerle demokrasinin ortadan kaldırıldığını gördük ama olması gereken daha güzel bir yaşamı kurmaktı. Krizi adım adım büyütüyorlar. Türkiye krizler ülkesi haline geldi. Sürekli krizleri konuşuyoruz. Oysa bu topraklar fırsatlar coğrafyası. Ancak fırsatlar içerisinde eşitlik, özgürlük yokluğu yaşıyoruz. Bu ülkede biz kadınlar ve özgürlük eşitliğe inanan herkes öne çıkar sözümüzü söylersek karanlığı dağıtabiliriz. Mesele Sebahat’ın, Figen’in, Selahattin’in cezaevinde tutulması değildi aslında dışarıyı teslim almak istiyorlardı. Başta kadınlar olmak üzere kısmi eksikler yaşansa da toplum teslim olmadı ve direndi bu bize moral verdi. Kadın mücadelesini güçlendiren kadın yoldaşlarımıza teşekkür etmek istiyoruz. Görevimiz bitmedi. Bu bizim için başlangıç diğer arkadaşlarımızı aramıza alana kadar yürüyeceğimiz yolumuzun başlangıcı. Bu davalar üzerinden meydan meydan gezilerek kötü politikalarına meşruiyet kazandırmaya çalıştılar ama başarmadıklarını söylemek isterim” diye konuştu.
“KADINLAR ÖZGÜRSE BÜTÜN TOPLUM ÖZGÜR OLACAK”
Kışanak, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“Adalet, özgürlük mücadelemizi birlikte sürdüreceğimize inanıyorum. Kayyım meselesi, seçme seçilme hakkının ötesinde bir durum. Yerel demokratik belediyecilik gelişince kadınlar nefes alıyor. Kayyım kadınları nefessiz bırakıyor. Demokrasi bir bütündür ya vardır ya yoktur. Batıya demokrasi var, Doğu’ya yok olmuyor. Erkeğe demokrasi var kadına yok olmuyor ya hepimiz için vardır ya da yoktur. Haksızlığa karşı ortak refleksle adaleti ve özgürlüğü savunmalıyız. Kadınlar özgürse bütün toplum özgür olacak. Hayat bütün. Bölmeye, parçalamaya gerek yok. Kadınlara güveniyorum.”
“DERDİMİZ VAR DERDİMİZİ ANLATIYORUZ”
Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel de cezaevindeki kadın tutukluların selamlarını getirdiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Tuncel, “Gülsüm anne 10 yıldır adalet arıyor. Halise anne oğlunun cenazesini aldı ama hapse attılar. Bu hak mı? çocuklarımız genç yaşta toprağa düşmesin özgür gelecek kuralım diye mücadele ediyoruz. Batı’da Gezi, Kürdistan’da Kobane direnişi vardı. Devlet Kürtlerin ve Türklerin birlikte mücadele etmesini engellemek istiyor. Kobane’de Gezi’de bir cezalandırma davası. Hala bu ülkede çözülmemiş sorun var adı Kürt sorunu. Kürt sorunu var olduğu sürece bunları konuşmaya devam edeceğiz. Kayyım bir soykırım politikasıdır. Kürt olup da hakkında dava açılmamış kimse var mıdır? Konuşacağız efendim. Biz konuşarak bu sorunu çözeceğiz. Bağımsız yargı olmadığı sürece verilen karar taraflıdır bu kararları tanımıyoruz. Yargılamada mahkeme başkanına da dedim Kürtleri yurttaşlıktan çıkartmışsınız anayasa Kürtlere uygulanmıyor. Kayyım meselesi siyasi mesele hukuki mesele değil. Kürt halkına karşı yapılan zulümdür. Bu ülkede milyonlarca terörist varsa bu iş bitmiş demektir. Kayyım zihniyetine karşı hepimizin durması gerekiyor. Biz Kürtler mücadele ediyoruz bedel ödüyoruz derdimiz var derdimizi anlatıyoruz ama anlatmayalım diye dört duvarın arasına koyuyorlar. Biz hakikati birlikte örmek zorundayız.”
“BİZ KADINLAR MASAYI KURACAĞIZ”
Tuncel’in konuşmasına şöyle devam etti:
“Baskı, faşizm var. Bundan korkup kenara mı oturacağız? O zaman devlet başarılı olur. Oturmayacağız, çıktığımızdan beri sözümüzü kuruyoruz. Mücadele devam ediyor. Kadın katliamının, kadına yönelik şiddetin doğrudan Kürt sorunu ile bağlantısı var. Bizim dönemimizde kadın katliamları azalmıştı çünkü erkeği de kadını da değiştiriyorduk. Her gün kadınlar çocuklar katlediyorlar, çürüme var. İktidar yaşamı çürütüyor, sorun bu. Birlikte mücadele etmek zorundayız. Derdimiz çok ama oturup ağlayacak değiliz. Cezaevinde eylem var, tutsaklar görüşe çıkmıyor, telefon görüşüne çıkmıyor. Kürt sorunu çözülsün ve Sayın Abdullah Öcalan’a özgürlük sağlansın diye. İmralı tecridi barışın tecrididir. Tecridi sadece Kürtlerin meselesi olarak gördüğümüz sürece çözülmeyecek. Diyalog yoksa savaş olur. Biz konuşmayı savunduğumuz için yargılanıyoruz. Masayı kurun masayı niye devirdiniz. Gelin masayı yine kuralım. Biz kadınlar diyalog masasasını kuracağız. Bizim barışa ihtiyacımız var, barış yaşamın kendisidir. Son sözümüzü daha söylemedik. Söyleyecek sözümüz var. Biz umudu dirilteceğiz.”
“ASLA BOYUN EĞENLERDEN OLMADIK”
Ardından Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın gönderdiği mesaj okundu.
Mesaj şu şekilde:
“Sevgili Kadınlar, Değerli Yoldaşlar, Dostlar. Öncelikle kadınların mücadele birliğini, bilincini ve dayanışmasını geliştirme yolundaki çabalarınızı, kararlılığınızı selamlıyorum. Kadının yaşam ve özgürlüğünün katledildiği, eril faşist düzende ya boyun eğecek ya da direnişle, örgütlenmeyle yeni yollar açılacak. Günümüz ve tarihimiz şahittir ki asla boyun eğenlerden olmadık. Gittikçe zifiri karanlığa dönüşen ve bütün gerici, faşist karakteri kadına karşı yaklaşımda sivrilen mevcut rejim, şüphesiz ki; yine en çok düşmanlık güttüklerinin, binlerin iradesi karşısında yenilecektir. Sokaklarda, yakalı meydanlarda, direniş halaylarında büyütülmüş değerlerin ve haklı bir kavganın paydaşlarıyız. Bazılarımızın payına bu değerleri ve mücadeleyi zindanlarda savunmak, büyütmek düşüyor. Jin Jiyan Azadi haykırışları hiç susmadığı ve zılgıtlar eşliğinde kadınların kurtuluş yolunu çınlattığı sürece bu pay başımız gözümüz üstüne. Biz tutsak kadın siyasetçiler; içeride de dışarda olduğu gibi görevimizi yaptık, yapıyoruz. Bizlerin özgürlük davasını sahiplenen, dayanışma gösteren tüm yoldaşlara, dostlara, demokratik kamuoyuna, esas olarak da kadın hareketinin bütün bileşenlerine sevgilerimizi, selamlarımızı gönderiyoruz. Daima umutla, dirençle kalın.”
“GEZİ VE KOBANE DAVALARI İKTİDAR HUKUKUN VE ADALETSİZLİĞİ İLE MALULDÜR”
Ardından Gezi Davası’ndan tahliye edilen Mimar Mücella Yapıcı’nın gönderdiği mesaj okundu.
Yapıcı, “Hepimiz biliyoruz Gezi ve Kobane davaları iktidar hukukun ve adaletsizliği ile maluldür. Dünyanın belki de en haklı direnişleri olan gezi ve Kobane’de onlarca canımızı kaybettik ve onlarca arkadaşımız hala haksız ve hukuksuz olarak tutsak. O nedenle hiçbirimiz özgür değiliz. Bugün Gezi’den, Kobane’den, Galatasaray Meydanı’ndan, Plaza de Mayo’dan, İran’dan, Filistin’den velhasıl dünyanın her yerinden yükselen barış ve adalet isteyen çığlıklarımız bir gün barışa, adalete ve daha güzel bir dünyaya ulaşmak için en büyük gücümüz olacaktır.”
Program, yapılan forum ile sona erdi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.