PİRHA- Cumartesi Anneleri eyleminin 966. haftasında, İHD Dersim Şubesi Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Tüm şubelerce eşzamanlı yapılan açıklamada hem Yeni Yaşam Gazetesi dağıtımcısı Azime Bozkurt’un gözaltına alınması protesto edildi, hem de 43 yıl önce gözaltına alınıp kaybedilen Hüseyin Morsümbül’ün akıbeti soruldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şubesi, Cumartesi Anneleri eyleminin 966. haftasında Seyit Rıza Meydanı’nda bir basın açıklaması yaptı. Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve İHD ortak imzasıyla, tüm İHD şubelerince eşzamanlı yapılan açıklamada, bu hafta hem Yeni Yaşam Gazetesi dağıtımcısı Azime Bozkurt’un gözaltına alınması protesto edildi hem de 43 yıl önce gözaltına alınıp kaybedilen Hüseyin Morsümbül’ün akibeti soruldu.
966. hafta basın açıklamasında ilk olarak, dün sabah saatlerinde gazete dağıtımına çıktığı esnada polis tarafından gözaltına alınan Yeni Yaşam Gazetesi’nin Dersim dağıtımcısı Azime Bozkurt’un gözaltına alınması protesto edildi.
YENİ YAŞAM DAĞITIMCISI AZİME BOZKURT’UN GÖZALTINA ALINMASI
Azime Bozkurt’un hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasının kabul edilir bir durum olmadığını belirten İHD Dersim Şubesi Eş Genel Başkanı Gürbüz Solmaz, “Biz bunları 90’larda yaşadık, bu günlerde de yaşamak istemiyoruz. Umuyoruz ve inanıyoruz ki, bundan sonra bu tür uygulamalara ilimizde, bölgemizde, ülkemizde son verilir” dedi.
Daha sonra İHD Dersim Şubesi yöneticilerinden Nilüfer Aktağ, “43 yıldır soruyoruz: Hüseyin Morsümbül nerede” başlıklı 966. hafta basın açıklamasını okudu.
966 haftadır uluslararası hukukta insanlığa karşı suç olarak tanımlanan gözaltında kaybetmeleri, bu suçun işlenmesine imkan yaratan cezasızlık politikalarını ve inkar edilen gerçekleri anlattıklarını belirten Aktağ, “Anlatıyoruz, çünkü devlet gözaltında kaybetmeleri nedenleri ve koşullarıyla araştırıp ortaya çıkarma, açıklama yükümlülüğünü yerine getirmiyor. Gerçeği örtbas etme, gerçeğin izini sürenlerin seslerini bastırma ve cezalandırma yönünde bir pratik sergiliyor” dedi.
“KAYBEDİLMESİYLE İLGİLİ HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI”
“Tüm baskılara rağmen, adalet ve hakikat talebimizin temelini oluşturan hafızada yer alsın diye Hüseyin Morsümbül dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz” diyen Aktağ dosya detaylarını şu şekilde aktardı:
“12 Eylül askeri darbesinin ardından 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. “Oğlumu nereye götürüyorsunuz” diyen annesine, “İfadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir” denildi.
Hüseyin gelmeyince ailesi Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na gitti. Ancak kendilerine’ bizde yok’ cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Hüseyin’den bir daha haber alınamadı. Fatma ve Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek sorumlular hakkında şikayetçi oldu. Ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı.
Ailenin başvurusu üzerine İHD avukatları yıllar sonra girişimlerde bulundu. 2011 yılında Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında kaybedildiği dönem görevli dokuz personelin listesi, adresleri ve irtibat bilgileri savcılığa ulaştı.
“GÖZALTINDA DÖVÜLEREK ÖLDÜRÜLDÜ”
Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Coşkun Kıvrak, olay tarihinde izinli olduğunu, izin dönüşü masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını, mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında astsubaylarca dövülerek öldürüldükten sonra alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu söyledi.
Ancak Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirme görevini yerine getirmedi. Olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemeyeceği gerekçesiyle ‘ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. 20 Ekim 2015 tarihinde bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliği’ne yapılan itiraz ise henüz sonuçlanmadı.
966. haftamızda bir kez daha Hüseyin Morsümbül için adalet istiyoruz. Savcılık dosyasında isimleri yazılı şüphelilerin yargılanmalarını ve hakkaniyete uygun bir biçimde cezalandırılmalarını istiyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin Hüseyin Morsümbül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan ve kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.