Alevi Haber Ajansi

Hüseyin Karababa’dan Sivas Katliamı’na ilişkin PİRHA’ya önemli açıklamalar- VİDEO

PİRHA- 27 yıl önce Sivas Madımak Katliamı’nda yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, katliamın aydınlatılmasını istedi. Katliamda ölen Carinna Cuanna’nın Hollanda vatandaşı olduğu ve bu ülkenin davaya müdahil olması durumunda davanın uluslararası platforma taşınacağına dikkati çeken Karababa, Alevilere de, Cuanna ile ilgili bir imza kampanyası yapmaları için çağrı yaptı. Karababa, davanın neden hala AİHM’ye taşınmamasına ise isyan ediyor. 

Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Madımak otelinde 35 insanın gerici-faşistler tarafından yakılarak öldürülmesinin üzerinden 27 yıl geçti. Ancak hala acılar dinmedi, gerçek failler ortaya çıkarılmadı.

Sivas Katliamı davasında zaman aşımı kararı verildi. Zamanaşımı kararlarını veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararında, Sivas’ta meydana gelen olayların siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle, toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmediğini savundu, “Dolayısıyla olayın insanlık suçu kapsamında değil terör suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır” ifadelerini kullandı.

2005’ten sonra 13 sanık için “cezalarının karşılığı olmadığı” gerekçesiyle tahliye kararı verilmişti. Tahliye kararları sonradan geri alındı ama bu kişiler yakalanmadı. Bu isimler dışında haklarında idam hükmü bulunan Harun Kavak, Mehmet Yılmaz, Metin Ceylan ve Sedat Yıldırım ile 7.5 yıl hapis cezasına mahkûm olan Adem Ağbektaş ve Serdar Özgentürk ‘ün Almanya’da olduğu biliniyor. Ancak bugüne değin bu hükümlülerin yakalanarak Türkiye’ye iadesi konusunda sonuç alıcı bir girişimde bulunulmadı. Suç tarihinde 18 yaşını bitirmiş olmasına rağmen sanıklardan Vahit Kaynar hakkında yaş sebebiyle cezasında indirim uygulandı ve tahliye kararı verildi. Yargılama sonucu müebbet hapse mahkum olan Kaynar, en son Polonya’da yakalandı ancak Türkiye’ye iade edilemeden tahliye olduğu Polonya’dan kaçtı. 12 hükümlü hakkında kırmızı bülten bulunduğu biliniyor. Firarilerin 20’yi bulduğu biliniyor.

Dosyaları henüz zamanaşımına girmeyen ancak Yargıtay bozmasından sonra müebbet hapisle yargılanan 3 firari sanık hakkındaki dava hâlâ sürüyor. DGM’nin 1997’de tahliyelerine hükmettiği, sonrasında kayıplara karışan bu sanıkların davaları 2023’te zamanaşımına girecek.
Firari sanıklar Murat Sonkur, Marut Karataş ve Eren Ceylan hakkındaki yargılamada mahkeme, son olarak sanıkların gazetelere verilecek ‘ilanla’ ve kapılarına asılacak tebligatla aranmasına hükmetti. Karara göre, gelmemeleri halinde sanıkların mallarına el konulacaktı.

Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, Sivas Davası’nın peşini bırakmıyor.

Karababa, Sivas Katliamı’nda devletin rolü, uluslararası boyutu, bilinmeyen, üzeri örtülen, Sivas Davası’ndaki açığa çıkartılmayan yönleri üzerine PİRHA‘ya konuştu.

Hüseyin Karababa, “Sivas’ta Davası Türkiye’nin gizli gündemi” kitabımı 2008 yılında yayınladım. Burada Hollanda’ya da ayrıca bir yer açtım. Bu kitabı yenileyeceğim “Kara kitap Sivas 93″ diye. Daha büyük boyutlu olacak. “Hollanda Emperyalistlerinin Madımak’taki parmak izleri” diye başlık atmıştım. Ben orada bir parmak izinin olduğunu düşünüyorum, düşünmekten öte inanıyorum” dedi.

PİRHA: Sivas Katliamı Davası’nda nereden yola çıkarak Hollanda dosyası üzerinde çalışma yürüttünüz?

HÜSEYİN KARABABA: İlk on yıl ben Hollanda’yı bekledim müdahil olacak mı diye? Vatandaşına sahip çıkacak mı? diye. Çıkmadı. Ben Hollanda’da büyüdüm, Almanya’da büyüdüm. Konuları bilen bir adamım. Binlerce adama iltica dilekçeleri yazdım, binlerce adamın ehliyet almasında yardımcı olmuşum, bürokrasiyi vs. bilirim.

“HOLLANDA DEVLETİ KATLEDİLEN VATANDAŞINA NEDEN SAHİP ÇIKMIYOR?”

Çok ilginçtir. Hollanda’da çalışan bir Türk vatandaşı trafik kazası geçiriyor, ayağa kopuyor buraya helikopter, uçak gönderebiliyor. Bu vatandaşı buradan alıp Hollanda’ya götürüp tedavisini yapabiliyor da, kendi vatandaşı burada bir katliamda öldürülüyor, 8 saat, 10 saat gibi bir zamanda bir otelde sıkıştırılarak ateşe verilip yakılıyor ama buna rağmen Hollanda hiçbir şey duymamış, hiçbir şey görmemiş, hiçbir şey bilmiyor numarasıyla üç maymunu oynuyor.

“HOLLANDA DEVLETİ VATANDAŞINI YAKANLARA SIĞINMA HAKKI VERDİ”

Ben bu süreci şöyle başlattım: Hollanda niye bu işe müdahil olmuyor diye? önce şaşırdım, daha sonra baktım ki bu işin içinde bir tilkilik var. Dedim ki bekleyeyim bakayım. 2013 yılında Hollanda’yı mahkemeye davet etmeye, Madımak anmalarına davet etmeye başladım. Yazılı olarak başvuruyorum ses çıkmıyor. Etrafımdaki insanlara ‘burada bir gariplik var’ dedim. Davanın güya avukatlığını yapan 27 yıldan beri bizi oyalayıp terör listesine bu adamları aldırmayarak, zaman aşımını bilerek oyalayan avukatlardan bahsediyorum. Arkadaşım siz Hollanda’ya neden bir çağrıda bulunmuyorsunuz? Vatandaşınızı gelin sahiplenin, diye. Hiç kimseyi ikna edemedim. Bugün olmuş hala ben hiç kimseyi ikna edememişim. Zaten beni geren taraf da burası. Hala insanlar hiç bir şey olmamış gibi davranıyorlar.

Bu sis perdesini aralamak istiyorsan Hollanda’nın Carina Cuanna defterini açmak zorundasın, alternatifi yok. Dolayısıyla ben 2013 yılında yazmaya başladım ve devam ettirdim. Geçen zaman içerisinde 2006 yılında Hollanda Büyükelçiliği önünde eylem yapmaya başladık. PSAKD Ankara Şubesi olarak, aileler olarak gittik, vatandaşınıza sahip çıkın, dedik. Onlar da beni çağırdılar gelin içeriye görüşelim, diye. Ben de tek başıma gelmem bir komisyon olursa gelirim, dedim. 3 kişilik bir komisyon oluşturduk gittik büyük elçilikle görüşmeye. Büyük elçi taleplerinizi yazın, dedi. Biz de yazdık. Dışişleri Bakanı’ndan bir dönem sonra bana bir evrak geldi, ‘bu bizim sorunumuzdur, sizi ilgilendirmez’ gibi saçma sapan bir yazı göndermiş.

Biliyorsunuz 1993 2 Temmuz’da katliamdan sonra cenazeler alındı. Cenazelerde Hollanda Büyük elçiliği devreye girdi ve vatandaşını buradan kargo uçağıyla, hangar uçaklarının biriyle Hollanda’ya götürdü ve gömdü. Şimdi Uganda devleti bile buna bir rapor tutar, bu neden öldürülmüş? Nasıl öldürülmüş, kim öldürmüş, tuttuğu raporun ardından buna dair bir dava açar, haklarını arar, hukukunu arar.

Herkesin bana söylediği şu: Ailesi yok mu? Türk Vatandaşı misaki-milli sınırları dışına çıktığı anda 1 metre de çıksa devlettir sorumlusu. Hollanda devletine aittir burası. Hollanda’nın içerisi değil. Belki ailesi vardır, aileyi korkutmuş olabilirler. Bir sürü gerekçe gösterebilirler. Ama devlet gerekçe gösteremez, devlet vatandaşını savunması için avukat koymak zorunda, bakmak zorunda, normal bir ölüm değil ki, otopsi raporu belli, öldürülme şekli belli.

Artık Alevi kurum ve kuruluşları bu konuda bana yardım etmeyecekler, bundan artık kesin eminim. Alevi kurumları Hollanda üzerinden bir şeyi kapatıyorlar. Söylüyorum zan altındalar, neden Hollanda’nın üzerine gitmiyorlar? Neden Hollanda’ya vatandaşına sahip çık demiyorlar?

Avrupa’da aranan 16 katil var. 3’nün davası açık, diğerleri kapatıldı. Hollanda devleti kendi davasına sahip çıkmış olsa Belçika ve Alman devletine der ki, ‘senin ülkende mülteci statüsünde birileri var, bunlar benim vatandaşımı yakmışlar, ya sen yargıla, ya da ver bunları bana ben yargılayacağım.’ Bir hukuk sürecidir, doğal bir süreçtir, doğal bir durumdur, alır yargılar. Yatırır, yatırmaz ama Türkiye’ye iade eder. Bu benim vatandaşımı yakmış, öldürmüş, diye.

Hollanda vatandaşını yakıyorsun Hollanda’ya iltica ediyorsun. Türkiye’de ağır ceza da aranıyorsun. Bu nasıl saçma sapan bir şeydir. Bu davanın avukatları yok muydu? Özgür Coşkun Piroğlu çıkmasaydı, bu işte bana yardım etmeseydi, var olan avukatlar bu işin üzerini kapatılacaklardı.
PSAKD başındayken Fevzi Gümüş avukat, 2 sene dernek başkanlığı yapmış.  Necati Yılmaz, avukat 2 yıl dernek başkanlığı yapmış, Kazım Genç avukat 2 yıl dernek başkanlığı yapmış. Hiç birisi bunların üstünü açmamış, terör listesinden aranmalarını sağlamak gibi bir derdin içerisine düşmemişler. Şenal Sarıhan avukat. Bu davanın üstünü açalım ne olmuş, ne olmamış. Şunlar terör listesinde aranıyor mu aranmıyor mu? diye bir derdin içine düşmemiş.

“BİR AVUKAT BİTMEMİŞ BİR DAVANIN KİTABINI ÇIKARTAMAZ, SUÇTUR”

Barolar Birliği bir kitap çıkarmış 5000 sayfa, 5 cilt.
Hiç kimsenin okuyamayacağı bir şekilde Şenal Sarıhan 2004’te davanın kitabını çıkardı. Bitmemiş bir davanın kitabını avukat çıkartamaz, suçtur. Bu dava daha sonuçlanmamış sen nereye kitap çıkarıyorsun? Hemen erkenden boğmaya çalıştılar. Alın size birer tane kitap evinize gidin. Peki, biz bu işten ne kazandık? Biz bu işten bir kitap kazandık.

“MARAŞ VE ÇORUM DAVALARINDA DA BÖYLE YAPTILAR”

Maraş Davası’nı da böyle yaptılar. Nusret Senem bana göre Türkiye’nin en karanlık adamı. Benim şimdiye kadar yapmış olduğun tüm çalışmalarda Türkiye’nin en karanlık avukatı. Benim davamın avukatı, Sivas davasının avukatı Nusret Senem, İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı, şimdiki Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve partinin beyni Perinçek de bunu yönlendiriyor.

Çorum Davası’na bakıyorsun Nusret Senem var. Maraş Davası’na bakıyorsun Nusret Senem var. Sivas Davası’na bakıyorsun Nusret Senem var. Uğur Mumcu davasında, Eşref Bitlis davasında yine bu var. Ne kadar önemli davalar varsa hepsini almış mahkemede söndürmüş bir kitap yazmış haydi güle güle.

“HOLLANDA MÜDAHİL OLURSA DAVA ULUSLARARASI DAVAYA DÖNÜŞÜR”

Davaya Hollanda müdahil olursa ne olur?

HÜSEYİN KARABABA: Bu davada bir şans gördüm. Hollanda bu davada müdahil olursa dava otomatikman uluslararası davaya dönüşür. Çünkü benim davamı bilinçli olarak AHİM’e götürmediler, bilerek süreci de kaçırdılar, kapattılar. Aileleri ikna etmeye çalıştım ama ancak şimdi ikna oldular, iş bittikten sonra.

Bu davada Hollanda’nın üzerine gidersek bir sonuç alma durumumuz olabilir. Uluslararası boyutta sayfayı açmış oluruz. Bu nedenle 9 Eylül‘de 1. Ağır ceza Mahkemesi’nde saat 14.00’te duruşmanız var. 1 Eylül gibi ben bu kez avukatımla beraber (artık hiç kimseye gerek duymuyorum) Hollanda Büyükelçiliği önüne bir yazıyla gideceğim kral, kraliçeye verilmesi için ve ‘vatandaşınıza sahip çıkmadınız, bu bir kara lekedir. Tarihe bir not düşmüşüz, diyeceğim. Biz bunu zorlayacağız. ‘Hollanda vatandaşına sahip çık kardeşim, çıkmak zorundasın.’

“HOLLANDA VATANDAŞINA SAHİP ÇIKMIYOR, AVUKAT GÖNDERMİYOR; BU ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY DEĞİL Mİ?

Herkes diyor ki bu karanlığı aydınlatalım. Elimizdeki hazır işi yapmıyor. Karanlık tamam. Karanlık bir şey yakaladık gelin yardım edin. Hollanda, vatandaşına sahip çıkmıyor, avukat göndermiyor, bu anlaşılmayan bir şey değil mi? Orta halli bir insan bile bunu anlar. Aydınım diye dolaşıyorsunuz ortalıkta. 27 yıllık bir süreç. İster istemez insan geriliyor. Hiç mi bu insanların içerisinde duyarlı bir insan yok,  hiç mi aklı başında birileri yok? Böylesine lakayt, böylesine ciddiyetsiz geldiğimiz yol.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ NEDEN MÜDAHİL OLMUYOR?”

Benim kitaplara bir şeyler yazıyorum müdahil olsun diye, önerge veriyorum. Türkiye cumhuriyeti devleti kabul etmiyor,  niye kabul etmiyor, o niye müdahil olmuyor. Aslında ben sora sora yoruldum, başkalarının da sorması lazım.

Benim burada vurgu yapmaya çalıştığım konu şu: Bu katliamın içeresinde Almanya’nın parmağının olmadığını hiç kimse söyleyemez. Milli görüşü besleyen de Almanya, başka gladioları da besleyen de Almanya. Buluşturmada çok büyük fonksiyonu var. Almanya bu işin sonuna kadar içerisindedir. Bütün katiller Almanya’Ya iltica ettiler, vatandaşlık haklarını aldılar, pasaport aldılar. Hiç bir siyasi, insani durumu olmayan bir katliamda bu adamlara sen mülteci hakkı veriyorsun.

“SİVAS KATLİAMI’NDA ALMANYA VE HOLLANDA BU İŞİN İÇERİSİNDE”

Benim yüzlerce solcu arkadaşım mülteci hakkı alamadı. İntihar edenler oldu. Bunlar bizim tarafımızdan bilinen şeyler. Ama Almanya kesinlikle bu işin içeresinde, Hollanda kesinlikle bu işin içeresinde. Benim demek istediğim bu Almanya’daki O böl, parçala, yönet taktiği. Burayı Kaplancılar, sırtlancılar, milli görüşçüler. Burada Aleviler. Sol olmasın, böyle gruplar halinde olsunlar ve istediğim an Türkiye’deki iç yapıya müdahale edebileyim.
Almanya’nın oynadığı rol çok belli. Ajanları, casusları aracılığıyla bu işi yürütüyor. Hala aramızda bir sürü ajanı, casusu dolaşıyor bu bilinen bir şey.

“NEDEN AVUKATLAR KOCA BİR DAVAYI AHİME TAŞIMADILAR?”

Benim davam uluslararası bir dava. Sivas sınırlarına sıkışacak bir dava değil. Sivas Valisi manipüle etmeye çalıştı, gördünüz hakkında dava açtım. Bunun boyu yetmez, Tayyip Erdoğan’ın boyu yetmez. Daha büyükçe bir şey var. Ben bunu aralamaya çalışıyorum. Niye? AHİM’e gitmedi! Bu davanın üstünü kapattılar böyle bir anormallik olabilir mi?

Koca bir dava AHİM’e gitmiyor, AHİM’in kitabını yazan avukatlar benim davamı AHİM’e götürmüyorlar. Benim avukatım demeye dilim varmıyor ama aslında bunların kimin avukat olduğu belli değil. Bunlarda vekalet de yok. Nusret Senem’i şu anda araştırıyorum ben. Kimin vekaleti ile girmiş bu davalara, ellerinde vekalet olmadan bu davalara giriyorlar. 5 kuruş almadan Maraş Davası’na giriyor, Çorum Davası’na giriyor, Sivas Davası’na giriyor. Bir tane elinde vekalet yok. Bu kadar köpeksiz köyde değnekle dolaşmış, bu adamlar bu kadar salak görmüşler, bizi bunlar geri zekalı görmüşler.

Ben cübbemi giyerim, avukat olarak görünürüm, benim yanıma gelirler. Ben de davalarını manipüle ederim, üstünü kapatırım. Avukatlar o kadar güven vermiş ki bunlar özel yetiştirme gladiolar. Öyle bir güven vermişler ki yarım dakika sürüyor biliyorsun mahkeme hadi evinize gidin üç ay geri attım falan. Avukata bakıyorum, avukat bizden önce kalkıyor, giderken herkes onla beraber gidiyor, kimse sormuyor böyle bir mahkeme olur mu? Yani 1 dakikalık mahkeme olur mu?

“NEDEN ARANAN KATİLLERİN TERÖR LİSTESİNE ALINMASI İÇİN MÜRACAAT EDİLMEDİ?”

Sorun şu: Bu katillerin terör listesine alınmadığını onlar biliyor, devlet de biliyor, benim avukatlar da biliyor. Bunlar sorunun kendisi. O devletle birlikte yapıyorlar bu işi. O zaman ne oluyor? Cinayetten aranmış oluyor. Belli zaman sonra zaman aşımından dolayı düşmüş oluyor.

Terör listesine girmiş olsa zaman aşımı ortadan kalkmış olur. Zaten benim davamda arananların hiçbirisinin terör listesine alınması için müracaat edilmemiş ki! Zaten bunlar devletin adamları katliamı yapan da devlet.

“DEVLETİN ALEVİLERLE YÜZLEŞMESİ LAZIM”

Ben yayınlıyorum devlet Alevileri neden öldürüyor? Neden katlediyor? Bu devletin bir bütün yargılanması, sorgulanması lazım. Bu devletin Alevilerle yüzleşmesi lazım. Hayati Yazıcı bunların avukatı. Tayyip Erdoğan hayırlı uğurlu olsun, dedi. Biliyorsunuz dava açtım hakkında.

Bunlar bu çok açık. Peki bu yan taraftaki adamlar ya da Alevi kurum ve kuruluşları “bir dakika bu adam bir şeyler söylüyor, arkadaşlar bir kulak verelim. Yazıyor, çiziyor, okuyor, bir dinleyelim bakalım, bu adam ne diyor” diye dedi mi?

“ALEVİLER ALMANYA VE HOLLANDA DEVLETİNE BASKI YAPMAK ZORUNDA

Benden neyi kaçırtıyor Aleviler? Gün geldi artık her şey ortaya çıktı. Buyurun bakalım nereye kadar kaçacaklar, benden neyi kaçıracaklar!

Dolayısıyla Hollanda’ya Aleviler baskı yapmak zorundalar. Gel kardeşim mahkemeye, vatandaşının hakkını savunacak bir avukat gönder, başka bir şey değil. Hollanda çok fakirse 100 TL’ye bir vekaletname çıkartayım, benim avukatım girsin senin vatandaşını da savunmak üzere.
Kapıyı tamamen bize kapatıyorsun, hukuk kapısını bize kapatıyorsun. Biz bu kadını savunamıyoruz çünkü vekaleti yok. Ben bir yol arıyorum, nedir? 27 yıldır ben Hollanda vatandaşını takip etmişim, bu kadar yıpranmışım. Ben senin vatandaşının davasını takip edeceğim, bak bu kadar da savunmuşum, bu kadar evrak göndermişim, beni yıpratma kardeşim ben seni dava ediyorum, Carina Cuanna aralığı açılmalı.

“NUSRET SENEM, MARAŞ VE  ÇORUM KATLİAM DAVALARININ KAPANMASINDAKİ KİLİT İSİM”

Nusret Senem belli, İşçi Partisi belli, Doğu Perinçek belli, Hayati Yazıcı belli, Tayyip Erdoğan belli, bunlar bilinmeyen şeyler değil. Bilinmeyen Carina Cuanna burada. Hangi pazarlık karşılığında bu kadının üzerini kapattınız? Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda devleti, Almanya devleti ortak pazarlık yaptınız, bir şeyler aldınız, sattınız ve bunun üzerini kapattınız.

“SİVAS KATLİAMI’NDA KİMLERİN HANGİ ROLLERİ OYNADIĞI ORTAYA ÇIKMIŞ DURUMDA”

Hollanda devleti müdahil olursa bu davadaki ‘uluslararası gladio’ dediğimiz şey ortaya çıkar mı?

Tabi. Gladio ortaya çıkacak. Bunların toplanması, toplanıp yargılanması Hollanda’da yargılanmaları gündeme gelecek. Burada zaten her şey ortaya çıktı, herkes belli. Kimin hangi rolleri oynadığı da çok açık. Zamanın Tugay Komutanı da, Sivas Valisi de herkesin rolü ortaya çıkmış durumda. Bu tarafta çözülmeyen bir şey kalmadı ki. Perinçek şüphesi vardı o da ortaya çıktı Nusret Senem de ortaya çıkınca her şey tam netleşmiş oldu, buradan yana bir sorun kalmadı.

“HOLLANDA BUNLARI TERÖR LİSTESİNE ALIRSA BU DAVA BİTMİYOR, ZAMAN AŞIMINA UĞRAMAMIŞ OLACAK”

Yani taşlar yerine oturdu mu?

Taşlar yerine oturdu. Çünkü biz o ipuçlarını verdik. O taşlar zamanla oturur, birden hop diye oturmaz. Taş kendi merkezini, kendi ağırlığı ile birlikte oluşturur. Asıl sorun Hollanda bunları terör listesine aldığında bu dava bitmiyor, zaman aşımına uğramamış oluyor. Diğer türlü zaman aşımı, zaman aşımı diye diye önce bizim beynimizde bitirdiler bu davayı, Allaha havale ettiler. Daha sonra birilerine madalya taktılar. Necati Yılmaz’ı milletvekili yaptılar, Şenal Sarıhan’ı milletvekili yaptılar aklına gelen bir sürü kişiyi bu konuda ödüllendirdiler.
Ama Hollandalı Carina Cuanna ile ilgili namuslu bir şekilde üzerine gitmiş olsak uluslararası gladionun ayağını yakalamış olacağız. Çok önemli bir iş yapmış olacağız.

“CARİNNA CUANNA MARAŞ, ÇORUM, SİVAS VE GEZİYE KADAR UZANAN KATLİAM BİLMECESİ”

Peki, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi davaları çözülmüş olacak mı?

Evet, çorap ipliği gibi sökülmeye başlayacak Maraş’ı da çözeceğiz beraberinde, Çorum’uda çözeceğiz, Gazi’yi de çözeceğiz, Gezi’yi de çözeceğiz. Bizi öldüren gladioyu bulmuş olacağız. Biz o zaman o gladioya diyeceğiz ki; ‘sen hangi fare deliğine girersen gir seni bulacağız, seni çıkartacağız kuyruğundan, cezanı keseceğiz’ somut bir şekilde üzerine yürümüş olacağız.

Şu an Maraş Davası afaki bir durum üzerinde yürüyor. Ne bir dava var, ne bir dosya var, ne bir aranan var, ne bir tanık var. Çorum da öyle.

“ALEVİLERE SESLENİYORUM: CARİNNA CUANNA İLE İLGİLİ İMZA KAMPANYASI YAPIN”

İlk defa bir şeyle karşılaştılar, kapatamıyorlar, söndüremiyorlar, durduramıyorlar. Ama Alevilere buradan söylüyorum. Carinna Cuanna ile ilgili bir çalışma yürütün, bir imza kampanyası yapın. Bunun kralı var, kraliçesi var, başbakanı var, dışişleri bakanı var. Mutlaka hesaba katın, imza toplayın.

Siz bu davayı aralıksız 27 yıldır yılmadan takip ediyorsunuz, aynı zamanda araştırıp yazıya döküyorsunuz, bilinmeyen yönlerini açığa çıkarmaya çalışıyorsunuz neden?

Ben bu işi, davayı, inadına yapıyorum. Bunu bir karşılık olarak değil, benim çocuğum mezardan gelmeyecek.

“NUSRET SENEM HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ”

Hollandalı Carinna Cuanna Sivas Katliamı’nın temel taşı mı? 

Evet, uluslararası kilit burada. Biz Nusret Senemle ilgili suç duyurusunda bulunacağız. 9 Eylül‘de mahkemede.

Şimdi bu davanın avukatı Nusret Senem geçen ulusal kanalda Doğu Perinçek’i savunmak adına ‘Sivas davası aydınlanmış bir davadır’ diyor. Bu davayla ilgili öyle bir laf söyleme hakkı var mıdır? Önce azledeceğiz, sonra hakkında suç duyurusunda bulunacağız.

“KATİLLERİN AVUKAT HAYATİ YAZICI, MAĞDURLARIN AVUKATI NUSRET SENEM SARAYIN BAHÇESİNDE KOL KOLA DOLAŞIYORLAR”

Aydınlanmamış bir katliam davasını aydınlanmış gibi lanse etmek davanın avukat olarak çok büyük bir cesaret, çok büyük bir gladyo oyunudur, hayati yazıcıyla dün birbirlerine atıp tutuştururlarken bu davada katillerin avukat Hayati Yazıcı, mağdurların avukatı da Nusret Senem. Bugün sarayın bahçesinde kol kola dolaşıyorlar. Bu ne anlama geliyor? Bunu daha göremiyoruz diyorlarsa, insanlara daha bir şey göstermenin anlamı yok.

Cebrail ARSLAN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak