PİRHA – Ankara’da Alevilerin önemli inanç ziyaret mekanlarından Hüseyin Gazi Türbesi’nin tahsisi konusunda tartışmalar sürüyor. Hükümetin yanında duran isimlerin dahi karşı karşıya geldiği süreçle birlikte, Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Mehmet Ali Ayyıldız da haberi olmadan görevden alındığını öğrendi. Ayyıldız, “Çökme planı” uygulandığını ifade ederek mevcut yönetimi eleştirdi.
Alevi toplumu tarafından Ankara’da büyük önem gören Hüseyin Gazi Türbesi, uzun yıllardır tartışmaların da odağında yer alıyor. Farklı görüşten olan Alevi kurumları tarafından yönetimi ele alınmaya çalışılan türbe, 2022 yılının Ağustos ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti ile daha da çok gündeme gelmişti. Özellikle de hükümete yakın Alevi kurumları, Hüseyin Öz ve Gülağ Öz yönetimindeki türbenin yönetimini ele geçirmek adına birçok girişimde bulunmuştu. Bunların yanı sıra ülkücü ve ulusalcı gelenekten olan kimi gruplar da türbenin kendilerine tahsisi için çok sayıda eylemde bulunmuştu.
Türbenin yönetimini elinde bulunduran Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Ayyıldız da yakın bir süre önce “Çökme yöntemi” diye tabir ettiği bir sürecin ardından başkanlıktan alındı. Ayyıldız’ın yerine Ali Timurtaş Özmen, vakfın yeni başkanı oldu. Ancak türbedeki tartışmalar bununla da sınırlı kalmadı.
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kuruluşunda yer alan Hüseyin Gazi Cemevi dedelerinden Hüseyin Öz de Ali Timurtaş Özmen’e destek sundu. Fakat AKP iktidarına yakınlığı ile bilinen bu yönetim de mahkeme kararıyla türbe idaresinden uzaklaştırıldı.
Ankara 3. İdare Mahkemesi, türbenin boşaltılarak Alevi İnanç Birliği Vakfı’na teslim edilmesi yönünde karar verince Ali Timurtaş Özmen ile Hüseyin Öz, türbenin devrine karşı çıkıp nöbet eylemine başladı.
CUMHURBAŞKANI’NA DEK UZANAN BİR SÜREÇ!
Mehmet Ali Ayyıldız, “Usulsüz şekilde” sözleriyle tarif ettiği yönetim değişikliğini ve türbede olup bitenlere dair PİRHA’ya konuştu. Ayyıldız, yaklaşık 2,5 yıl önce Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı Başkanlığı’na seçilerek getirildiğinin altını çizerek şu bilgileri verdi:
“Yönetime getirildiğim tam da o dönem Faruk Ali Yıldırım ve yönetimindeki arkadaşların girişimleri sonucunda orası Alevi İnanç Vakfı’na tahsis edilmişti. Hatta ben başkan seçildikten 15 gün sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden bana bir tebligat geldi. ‘15 gün içerisinde burayı boşaltın, Burası Alevi İnanç Birliği Vakfı’na tahsis edildi’ denildi. O dönem çok ciddi mücadele verdim. Yani devletin en altından en üstüne kadar; belediyesinden kaymakamına, valisinden bakanına kadar her kademeyi gezerek bu durumu anlattım.
Ama geçmişte şöyle bir durum da vardı. Orası bir dönem Hüseyin Gazi Vakfı’na çok az bir süreliğine tahsis edilmiş. Daha sonra bu tahsis iptal olmuş. Hüseyin Gazi Vakfı orada işgalci olarak varlığını sürdürmeye devam etmiş. Yani Hüseyin Gazi Vakfı benim başkanlığım döneminde de işgalci konumundaydı. Daha sonra girişimlerim sonucunda buraya yapılan tahsisi iptal ederek Hüseyin Gazi Vakfı’na tahsis edilmesini sağladım. Bu nedenle de daha önceden Alevi İnanç Birliği Vakfı’na yapılan tahsis iptal edildi. Hatta bunun için bize 10.000 lira gibi bir bedel de biçilmişti. Ben buna karşı çıktım ve daha sonra bu 6000 liraya indirildi. Sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Şahkulu Dergahı’nda bir programı vardı ve ben de oraya davetliydim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la orada bu konuyu konuşma imkanı buldum. Vakıf ya da hazine arazileri üzerinde olan cemevlerinden kira alınmasının doğru olmadığını, çünkü bu araziler üzerinde camilerin de olduğunu, camilerden nasıl ki kira alınmıyorsa cemevlerinden de alınmaması gerektiğini söyledim. 3-4 gün sonra cumhurbaşkanlığından bu konuyla alakalı nerelerin olduğu bilgisini paylaşmam istendi. 6-7 ibadethanenin ismini kendilerine verdim. Daha sonra vakıf ve hazine arazilerinde bulunan yerlerden kira alınmaması yönünde bir karar çıktı. Dolayısıyla Hüseyin Gazi Türbesi’nin tahsisi de 10 yıllığına ‘bedelli’ iken ‘bedelsiz’ olarak tekrardan Vakıflar Genel Meclisinden bir kararla onandı. Ama bu esnada Vakıflar Genel Müdürlüğü, Alevi İnanç Birliği Vakfı’na yaptığı tahsisi iptal ettiği için onlar da dava açtı ve kazandılar. Daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü bu davayı İstinaf’a taşıdı. İstinaf mahkemesinden de Alevi İnanç Birliği Vakfı lehine karar onaylanıp geldi.”
“YÖNETİMDEKİ BAZI ARKADAŞALRIMIZI KULLANARAK TEZGAH HAZIRLANDI!”
Hüseyin Gazi’de yaklaşık 2 ay önce bir yönetim değişikliği de oldu. Ben, Hüseyin Gazi Vakfı’nın olağan genel kurulunu yapmak için normal genel kurul takvimini başlatmıştım ama genel kurul takvimini yürütürken şu anda yönetimde olan bazı kişiler, olağanüstü genel kurul yapmakla ilgili bir girişimde bulundu. Genel kuruldan bir hafta önce olağanüstü genel kurul yaptılar ve bu genel kurulu da usulsüz bir şekilde gerçekleştirdiler.
Yönetim kurulu üyemiz Ali Asker Koç’a konu ile ilgili bir tebligat yapılarak olağanüstü genel kurul talebinde bulunuluyor. Ancak bu tebligat yönetimden saklanıyor. Ve bu tebligata 15 gün içerisinde yönetim cevap vermediği için mahkemeye başvuruluyor. ‘genel kurul talebinde bulunduk ama yönetim bize cevap vermedi’ deyip olağanüstü genel kurulu yapmak için yetki istiyorlar. Yönetimdeki bazı arkadaşlarımızı kullanarak bu plan ve tezgah hazırlanıyor. Aynı şahıs tarafından gelen tebligatlar da yönetimden saklanıyor. Doğal olarak mahkemeden de haberimiz olmuyor. Ancak mahkeme bittikten 2 gün sonra yaşananlardan haberim oldu. Bunun üzerine hemen İstinaf’a itiraz ettim ve görevi kötüye kullanma sebebiyle arkadaşlar hakkında suç duyurusunda bulundum. 5 kişinin katılımıyla, ancak 9 kişi katılmış gibi gösterip insanların evine gidip imza toplayarak çoğunluk sağlanmış gibi bir yönetim çıkarttılar. Yani bir sürü usulsüzlük ile olağanüstü genel kurul yaptılar. Ve ne ilginçtir ki bu kişilerin açtığı davalar hep 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne düşüyor! İki kere mahkemeye başvuruyorlar ve aynı mahkeme, bir gün içinde olağan genel kurul kararının iptali ile ilgili karar çıkarıyor! Hatta ben bu konuyu CİMER’e şikayette bulundum. Biz başvurunca 24. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne düşüyor da arkadaşlar başvurunca 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne düşüp ve aynı gün karar çıkartıyorlar! Sonuç itibarıyla usulsüz bir şekilde Hüseyin Gazi Vakfı yönetimi değişti ve ben bunu kamuoyuna bir bildiri ile duyurdum. ‘Hüseyin Gazi Vakfı Yönetimini tanımıyoruz, yapılan usulsüzlükler budur’ diye anlattım.”
“ÇÖKME OPERASYONU!”
Mehmet Ali Ayyıldız, şu an vakfın başında olan yönetimle neden bu denli karşı karşıya gelindiğini de anlattı. Çıkar uğruna “Çökme planı” yapıldığını söyleyen Ayyıldız sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“Hüseyin Gazi Türbesi, Ankara’daki Alevi toplumunun ziyaret edebileceği tek yer. İnanç ziyareti yapacaksanız eğer Ankara’da başka da bir yer yok. O yüzden Alevi toplumunda Hüseyin Gazi’nin adı büyüktür. Ve biz bu türbenin ismini çok yücelttik. Çok büyük tartışmalar olsa da mesela cumhurbaşkanının ziyaretiyle ilgili tartışmaların oraya olumlu yansımaları da oldu. O ziyaretten sonra hafta sonları ziyaretçi sayımız üçe katlandı. Doğal olarak siyasetçiler de inanılmaz derecede ilgi göstermeye başladı. Yani oranın başkanı olmak insana bir statü veriyor. Mevcut yönetimin, kendilerine buradan bir makam, isim sağlamak için bunları yaptıklarını düşünüyorum. Bu yapılanlara kesinlikle bir çökme organizasyonu diyebiliriz. Yapılanlardan dolayı kırgınım, hazmedemiyorum ve doğru bulmuyorum. Yeniden yönetime gelmek gibi bir çabam ve düşüncem de yok.
“GAYRİ MEŞRU BİR İŞİ MEŞRU HALE GETİREMEZSİNİZ”
‘Çökme’ kelimesini kullandık. Çökerek aldığınız bir yerde toplumu bir araya getiremezsiniz. Alevi toplumu görüyor ve yaşananları takip ediyor. Bundan dolayı karşılık bulamadıklarını görüyorum. Mesela bu gelişmelerle ilgili Hüseyin Gazi yönetimine destek olan bir örgütün çağrısını ne gördüm ne de duydum. Gayri meşru bir işi meşru hale getiremezsiniz. Ha bunu kitabına uydurur, yaparsınız ama hayatın gerçeğinde bu öyle olmaz. O yüzden Hüseyin Gazi Vakfı’nın mevcut yönetiminin destek göreceğine inanmıyorum. Ha şu olabilir; devletle ilişkileri iyidir, kendilerini anlatıp orayı elde tutabilirler. Bunu yapabilecek becerileri de var.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.