PİRHA- 308. F Oturması 2017 yılında tedavisi engellendiği için hayatını yaşamını yitiren hasta tutuklular için düzenlendi. İnsan hakları savunucuları, durumu ağır olan yüzlerce hasta tutuklunun aynı kaderi yaşamaması için derhal serbest bırakılmalarını istedi.
Haberin videosu
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu’nun hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için düzenlediği F Oturması’nın 308.’si, 2017 yılında hayatını kaybedenler başta olmak üzere hasta tutuklulara atfedildi.
Galatasaray Meydanı’nda, “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın”, “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır”, “Tedavi haktır engellenemez”, “Hapishanelerde ölüm olmasın yaşam hakkı korunsun!” yazılı pankartlarla hasta tutsakların fotoğrafları taşındı.
İlk söz alan İHD Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran elindeki hasta tutsak Celal Şeker’in fotoğrafını göstererek “Geçen hafta eylem yaparken onun yaşamını yitirdiği bilgisi gelmemişti” dedi. Onaran, tüm mücadelelerine rağmen Şeker’in bile bile hayatını kaybetmesine izin verdiğini kaydetti.
İNTİHAR İLE ÖLEN TUTUKLUNUN ÖLÜM ŞEKLİ RAPORDA GEÇMİYOR
İnsan Hakları Derneği Hapishane Komisyonu adına basın açıklamasını Maside Ocak okudu. Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin boyutunun artarak devam ettiğini kaydeden Ocak, başta yaşam hakkı ve bunun korunmasına dair sağlığa erişim hakkının tutukların elinden alınmaya çalışıldığını belirtti. Ocak, 2017 yılı hariç son sekiz yıldır 2300 tutsağın “eceliyle” öldüğü bilgisini veren Adalet Bakanlığı’nın, intihar eden veya bir şekilde öldürülen tutukluların ölüm şekilleri konusunda hiçbir rapor veya bilgi vermeye gerek duymadığını ifade etti.
“Komisyon olarak, geçtiğimiz yıl hapishanelerde yaşamını yitiren mahpusların bilgisine erişmeye çalıştık” diyen Ocak, amaçlarının sayısal veriler üzerinden bilgi vermek yerine bu ölümlerin bilinen nedenlerini görünür kılmak ve sağlık durumu ağır yüzlerce hasta tutsağın aynı kaderi yaşamasının önüne geçmek olduğunu aktardı.
2017’DE YAŞAMINI YİTİREN TUTUKLULAR
Ocak, 2017 yılında yaşamını yitiren tutuklulara ilişkin şu bilgiler verildi:
Yılmaz Duruk: 57 yaşındaki mahpus (Mersin Açık Hapishanesi) Mart 2017’de tutuklanır, bir ay sonra diş şikayeti ile hapishane doktoruna gider. Aylarca hastaneye sevk edilmez ve iltihap vücuduna yayılır. 15 gün yoğun bakımda tutulur ancak tedavide geç kalındığı için tüm iç organları iflas etmiştir.
Abdurrahman Şen: 62 yaşındaki mahpusun (Alanya L Tipi Hapishanesi) ailesi sağlık sorunları nedeniyle tahliyesi için uğraşır ancak bırakılmaz. 1 Aralıkta vefat eden A.Şen’e Ekim ayında Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Eğit. Araşt. Hast. kalp, diyabet (tip2), her iki ayakta MTF, gözlerde katarakt ve lezyon gibi pek çok rahatsızlığın altına ‘hapishanede kalabilir’ diye rapor verir. Bir ay sonra durumu ağırlaşır, hastaneye kaldırılır Bir hafta yoğun bakımda, kolunda kelepçe ile yatırılır. Ailesi, tüm ısrarına rağmen beş dakika görüş izni verilmediği için son kez yüzünü morgda görebilir.
Cengiz Ünver: 6 Haziran gecesi rahatsızlanarak Elmalı Devlet Hastanesine kaldırılarak ağrı kesici iğne yapılıp tekrar cezaevine gönderildi. Ertesi gün gece yarısı tekrar rahatsızlanan ve arkadaşlarının iddiasına göre kan kustuğu belirtilen Ünver, idareye haber verilmesiyle; vardiya amiri İ.K. tarafından kontrol edildiği ve sağlık ekiplerinin gelmesini istemeyerek “Ben böyle vakaları çok gördüm, bir şeyi yok” demiştir. Sabaha karşı rahatsızlığı artan ve Elmalı Devlet hastanesine kaldırılan Cengiz Ünver yaklaşık 20 dakika sonra yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Ünver’in bir süredir mide kanaması geçirdiği belirtildi.
Mehmet Yıldızbakan: 65 yaşında ve İskenderun M Tipi Hapishanesindeydi. Defalarca tahliye talebi ret edilen mahpus, infazının bittiği 27 Mart günü yaşamını yitirdi.
Murat Saat: 13 Aralıkta kalp krizi geçirdi. Hastaneye ring aracı ile götürülürken tekrar kalp krizi geçirdi. Hastaneye gittiğinde beyin ölümü gerçekleşmişti, 15 gün sonra kalbi de durdu. Murat Saat hastaneye ambulansla götürülseydi hala yaşıyor olabilirdi. Bir çok mahpus Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) rapor beklerken bir çoğu da ATK olumsuz rapor verdiği için yaşamını yitiriyor.
Ahmet Bayar: 52 yaşında ve akciğer kanseri hastası olan Ahmet Bayar, şuurunu kaybettiği halde tahliye edilmedi. Ailesi Diyarbakır T Tipi Hapishanesi önünde oturma ve açlık grevi eylemine başlayınca Ağustos ayında serbest bırakılan Ahmet Bayar üç ay sonra yaşamını yitirdi.
“ATK KARARLARINI VERİRKEN SİYASİ DAVRANIYOR”
Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) kararlarını verirken siyasi davrandığını söyleyen Ocak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hasta mahpus listesinde olan ve durumu, yaşadıkları onlarca hasta mahpustan pek farklı olmayan Celal Şeker’in ‘Bölge hastanelerinin hapishanede kalamaz, yaşamını tek başına idame ettiremez’ raporlarına rağmen ATK ‘kalabileceğini’ belirtti. Anayasa Mahkemesi (AYM) ise sağlığa erişim imkanı olduğu kanaatiyle olumsuz karar verdi. Celal Şeker 12 yıldır diyaliz hastası ve yüzde 96 engelli raporu vardı. Yaklaşık 20 gün verdiği yaşam mücadelesinde yenik düştü ve 3 Şubat günü yaşamını yitirdi. İki eli olmayan dolayısı ile yaşamını tek başına idame ettiremeyen Ergin Aktaş; 24 Ocak’ta Bakırköy hastanesine yatırılan Selami Keleş, 80 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, ilik kanseri ve mama ile beslenen Seyran Demir, kalp ameliyatı sonrası tedavisi aksatılan Kasım Karataş ve 40 yakın Wernice korsakof hastası aynı siyasi gerekçelerle tahliye edilmiyorlar.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.