Alevi Haber Ajansi

‘HDP’nin çözümün anahtarı olduğunu yakın zamanda hep birlikte göreceğiz’-VİDEO

PİRHA-Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı’nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “HDP’nin demokrasi güçleriyle oluşturacağı ittifakta çözüm gücü ve çözümün anahtarı olduğunu yakın zamanda hep birlikte göreceğiz” dedi.

HDP Yerel Yönetimler Kurulu tarafından Ankara’da düzenlenen ‘Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı’na ilgi yüksek oldu. Konferansa, Kürt siyasetçi Ahmet Türk, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve seçilmiş belediye eşbaşkanları katıldı.

Konferansta ayrıca Diyarbakır Büyükşehir Belediye eski eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Selçuk Mızraklı’nın gönderdiği mesajlar da okundu.

“GELECEĞİN MİMARI OLACAK BİR KADROYA SAHİBİZ”

Ahmet Türk, konferansta yaptığı konuşmada “Demokratik siyasette geleceğin mimarı olacak bir kadroya sahibiz” diyerek şunları söyledi:

“Biliyoruz ki 90’lardan bugüne baskı, sindirme ve siyasi soykırım politikalarının devam ediyor. Bugün de on binlerce yoldaşımız zindanlarda, onları da buradan selamlıyorum. Bütün sindirme politikalarına rağmen halklarımızın umudu haline gelmiş bir siyasi partiyiz ve inanıyoruz ki demokratik siyasette geleceğin mimarı olacak bir kadroya sahibiz. Elbette ki yürütülen kayyım politikasının amacı Kürtlerle, halkımızla bizi ayırmaya çalışmaktı.

Mardin’de görevden aldığım birçok daire başkanını kayyım geri getirdi ve bugün onlarla birlikte kayyım yolsuzluktan yargılanıyor. Tabi amaçları belediyeyi yönetmek değil, halkın iradesine ipotek koyarak bizi sindirmeye çalışmaktı. Ama bütün olumsuzluklara rağmen siyaseten gerçekten takdir edilecek, övünülecek bir noktada olduğumuzu, partimizin bu çalışmalarının bütün halkımız tarafından büyük bir ilgiyle izlendiğini görüyoruz. Yerel yönetimler, demokrasinin en önemli ayağıdır.”
“ÖNCE KÜRT HALKININ STATÜSÜNÜ İÇSELLEŞTİRMEK LAZIM”

Ahmet Türk, Kürt sorununun çözümü konusunda “Önce statü” diyerek diyerek şöyle devam etti:
“Türkiye belki de yeni bir döneme giriyor. Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar yürütülüyor. Kürt sorunun barış ve adil bir şekilde çözümü konusunda biz her zaman kapıyı araladık, adım atılmasını bekledik ve her zaman destek sunduk.

Türkiye’de parlamenter sisteme dönüş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş diyorlar. 5-6 parti bu sistemin tekrar Türkiye gündemine gelmesi ve sağlanması konusunda mutabakat sağlamış. Bir partinin Kürt sorunu konusunda yaptığı çabaların yeterli olmayacağını görüyorum. Eğer bütün partiler bir araya geliyorsa Kürt sorunu konusunda da aynı yaklaşımı göstermeleri sorunun çözümünü kolaylaştırır. Türk’ün ve Kürt’ün ikna edilmesi konusunda önemli bir gelişme olur. Bizler bu mücadelede gerçekten ağır bedellerle bugünlere geldik. Bugün Türkiye’de HDP’siz bir siyasetin asla Türkiye’de iktidar olamayacağını herkes görüyor. Demokratik değişim isteniyorsa, halklarımızın ortak demokratik değerlerde buluşması isteniyorsa, bütün Kürt aktörlerin sesini dinlemek, düşüncelerini almak zorundalar. Bunun dışındaki yaklaşımlar asla ve asla başarılı olamaz. Kürt sorununu çözmek için önce Kürt halkının varlığını, kimliğini, geleceğini, statüsünü içselleştirmek lazım. Eğer bir siyasetçi Kürt halkının haklarını içselleştirmezse o sorunu asla çözemez.

Zaman zaman muhataplık tartışması oluyor. Muhatap kim? Muhatap halkımız ve halkımızın mücadelesini yürüten tüm aktörlerdir. Bu şekilde biz noktayı koyuyoruz. Elbette ki bugüne kadar mücadeleyi veren hiç kimsenin düşüncesi alınmadan sadece bir kesimle yürütülecek bir çalışmanın verimli olmayacağını herkesin bilmesi lazım.”
“HALK İRADESİNE SAYGISIZLIĞIN BAŞLADIĞI YERDE DEMOKRASİ BİTER”

Konferansta konuşan Eş Genel Başkan Mithat Sancar ise “Tartışmaların Kürt sorunu etrafında yoğunlaştığı bir dönemde bu konferansın anlamı büyüktür” diyerek şunları aktardı:

Demokrasi sadece merkezi idarede kuvvetler ayrılığı ile sadece seçimle gerçekleşebilecek bir yönetim şekli değildir. Şüphesiz seçim ve halk iradesi demokrasinin vazgeçilmez şartıdır. Bunlar olmazsa diğer konuları konuşmanın gereği ve anlamı kalmaz. Halk iradesine saygısızlığın başladığı yerde demokrasi biter. İşte kayyım rejimi halk iradesini gasp etmenin en vahşi yöntemi olarak demokrasinin tümüne yönelik bir darbe olarak karşımıza çıktı ve Türkiye’de çöküşün en önemli adımı oldu. Türkiye’yi karanlık bir çukura sürükleyen gelişmelerin en kritik yerinde halk iradesini tanımayan, keyfi, tekçi anlayış yatıyor. Eğer bu anlayışı durduramazsak gelecekte de böyle olacaktır ama biz bu gidişatı durdurmaya kararlıyız. Demokrasiyi sağlam bir şekilde yerleştirebilmek için halk iradesine mutlak saygı, halkın denetimi ve halkın katılımı şarttır, bütün bunlar da yerelde başlar, ülkenin tümüne yayılır. Böyle olursa demokrasi gerçek anlamına kavuşur. Yerel demokrasi olmadan demokrasinin ülke genelinde kurulmasının anlamı yoktur. Çünkü yerel demokrasi halkın iradesinin en somut yansıdığı alandır.

Tekçiliğe, zorbalığa karşı halkın iradesinin etkili hayata geçmesi gerekiyor. Eğer erkleri, iktidarı, merkezde toplarsanız keyfilik, yolsuzluk, soygun, talan, yozlaşma kaçınılmazdır. Kuvvetleri devlet içinde birbirinden ayırmak yetmiyor, merkezin yetkilerini yerele devredeceksiniz. Yerele yetki devrini genişlettikçe, yerel yönetimlerin kaynaklarını güvence altına aldıkça demokrasiyi sağlam bir temele oturtmuş olursunuz. Bunun en güçlü ve kararlı savunucusu da HDP’dir. O nedenle diyoruz ki Türkiye’nin demokratik geleceği yerel demokrasiden bağımsız düşünülemez.

Kayyım rejiminin en az 3 alanda büyük tahribatları var. Birincisi kültürel asimilasyondur. Kayyım halk iradesini gasp ederken kimliğini de talan ediyor. Kültürel asimilasyonun yani 100 yıllık planların en ağır uygulamasını kayyım rejimi oluşturuyor. Kayyım rejimi aynı zamanda siyasal asimilasyon yöntemidir. Çünkü Kürt halkını kendi iradesini kullanabilen bir özne olmaktan çıkarmayı ve siyasal hayatına yabancılaştırmayı hedefliyor. Kürt halkının kendi olarak var olma, kendi ilkeleri ile siyasal temsiliyet oluşturma imkanlarını ortadan kaldırmak istiyor. Kürt halkını iradesiz, başka partilere dağıtılmış, etkisiz bir topluluğa dönüştürme operasyonunun en önemli aracıdır.

Bir asimilasyon da ahlaki asimilasyondur. Yani yozlaştırma politikalarıdır. Gençlerimizi toplumumuzu, kendi değerlerinden koparma uygulamalarının en sinsi şekilde hayata geçirilmesinin modelidir. Yolsuzluklar, halkın kaynaklarının talanı, gençliğin başta uyuşturucu olmak üzere kendi kişiliğinden ve toplumundan koparılmasının bütün yöntemlerini hayata geçirdiler kayyımlar. Kayyım rejimine karşı mücadele ahlaki asimilasyon ve yozlaşmaya karşı değerlerimizi savunma mücadelesidir.”

“HER KESİME, HER İNANCA EŞİTLİĞİ GETİRMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK”

“Herkes yarın açıklayacağımız deklarasyonu bekliyor. Bu deklarasyonda neler yer alacağına dair ipuçları vermek istemiyorum. Beklesinler yarın Türkiye’nin bütün halklarına duyuracağız. Orada yer alan bir özü tekrar etmekte sakınca yoktur. Biz bu ülkede her kesime özgürlüğü ve demokrasiyi, her inanca eşitliği getirmek için yola çıktık. Bütün halklar özgür ve bütün inançlar eşit olacak ve demokrasi bu ülkede sağlam bir şekilde kurulacak. Bu olmadan Türkiye’de aydınlığı yakalamak da yeni bir başlangıç yapmak da mümkün değildir. HDP bütün baskılara, bütün oyunlara, kara propagandaya ve psikolojik savaş yöntemlerine rağmen ilkelerinden asla vazgeçmedi, mücadelesinden taviz vermedi, bedel ödemekten geri durmadı.

Biz programlarımızı kimseye kayıtsız şartsız kabul edilmek üzere dayatıyor değiliz. Toplumun bütün kesimleri ile müzakere istiyoruz. Türkiye’de demokrasiye giden yol, müzakere ve diyalog, katılım ve toplumsal meşruiyetten geçiyor. HDP bunun en etkili önerilerini sunuyor. Yarın da temel mesajımız bu olacak. Hedefimiz bu, müzakere istiyoruz. Müzakereyi çıkarınca siyaset kalmaz, sorunları silahla, şiddetle, savaş politikaları ve güvenlikçi anlayışla değil müzakere diyalog ve en geniş toplumsal mutabakatla çözmek istiyoruz. Türkiye’nin tüm sorunlarını çözmeye talibiz. HDP olmadan bu ülkeye demokrasiyi, barışı, eşitliği özgürlüğü getirmek mümkün olmayacaktır. Müzakere kanalları yerleştikçe, diyalog sürekli hale geldikçe bunu Türkiye’nin bütün halklarına anlatabileceğimizden hiçbir şüphe duymuyoruz.”

“HDP ÇÖLDE BİR VAHADIR”

Yolumuza büyüyerek devam ediyoruz. Tüm engellemelere rağmen HDP büyüyor. HDP’nin büyümesi umudun büyümesidir, demokratik gelece inancın büyümesidir. HDP ayazda bir yaz güneşidir. HDP çölde bir vahadır. HDP tayfunda güvenli bir liman, karanlıkta güçlü bir ışıktır. HDP en karamsar dönemlerde halkların en büyük umududur. Bunu önümüzdeki dönemde hep birlikte, mahallede, sokakta, şehirlerde, meydanlarda, salonlarda anlatmaya devam edeceğiz. Müzakere yolunu genişlettikçe halkların demokratik iradesini, HDP’nin demokrasi güçleriyle oluşturacağı ittifakta çözüm gücü ve çözümün anahtarı olduğunu yakın zamanda hep birlikte göreceğiz.

Çok acı çekildi, çok bedel ödendi ama unutmayın boşuna çekilmiyor bu acılar, boşuna ödenmiyor bu bedeller. Biz diyoruz ki Türkiye’nin başta Kürt sorununda demokratik çözüm ve barış olmak üzere bütün sorunlarını çözecek kadrolara, inanca ve inada sahibiz. O nedenle geleceği birlikte kurmak istiyoruz. Türkiye’ye aydınlık, özgür geleceği birlikte getirmek istiyoruz. Demokrasi diyoruz ille de demokrasi, barış diyoruz ille de barış ve eşitlik diyoruz ille de eşitlik. İnadın ve inancın insanlarına ve partisine ve buna yüzünü dönmüş ve buna umudunu bağlamış bütün insanlara yürek dolusu sevgi ve selam gönderiyorum. İnancınızı, inadınızı, umudunuzu HDP olarak boşa çıkarmayacağız. Birlikte yürüyeceğiz. Bu yol büyüyor, kervan genişliyor ve kapılar açılıyor.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak