PİRHA – HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, Tarsus T Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan hasta tutuklu Sise Bingöl’ün durumuna ilişkin Adalet Bakanı Gül’ün yanıtlaması için soru önergesi verdi. Özen, “Bingöl’ün 2016’dan beri sağlık sorunları nedeniyle “cezaevinde hayatını sürdüremeyeceğine” dair çeşitli uzman raporları neden yıllardır ısrarla dikkate alınmamaktadır?” diye sordu.
HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen Tarsus T Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan 85 yaşındaki hasta tutuklu Sise Bingöl’ün durumuna ilişkin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması için soru önergesi vererek meclis gündemine taşıdı.
“TUTUKLULUĞU İDAM NİTELİĞİNE DÖNÜŞTÜ”
“Sise Bingöl nezdinde 4 yıl 2 ay hüküm verilen 85 yaşındaki bir tutuklunun hapishane şartlarında geçirdiği her gün onu ölüme terk etmek anlamına geldiği ve tutukluluk ısrarından dolayı cezasının bir idam niteliğine dönüştüğünü” vurgulayan Özen, herkese eşit şekilde davranılmasını gerektiren vatandaşlık hukuku yerine bazı vatandaşlara adeta düşman hukuku esas alınarak, başka bir mekanizmanın devreye sokulduğuna dair ciddi şüphelerin olduğuna dikkat çekti.
“HAYATINI KAYBETMESİ HALİNDE SORUMLULUĞU KİM ÜSTLENECEK?”
Özen soru önergesinin devamında Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e; “Yakınlarındakileri bile duymakta zorluk çeken, tek başına hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyen ve ancak cezaevindeki arkadaşlarının yardımıyla temel ihtiyaçlarını karşılayabilen birinin sağlık raporlarındaki ‘cezaevinde yaşayamaz’ kararlarının dikkate alınmaması sonucunda hayatını kaybetmesi halinde bunun sorumluluğunu kimin üstleneceğini” sordu.
“HERHANGİ BİR SORUŞTURMA AÇMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?”
Bu bağlamda HDP İstanbul Milletvekil Zeynel Özen Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması için şu soru önergesini verdi:
-Sise Bingöl’ün 2016’dan beri sağlık sorunları nedeniyle “cezaevinde hayatını sürdüremeyeceğine” dair çeşitli uzman raporları neden yıllardır ısrarla dikkate alınmamaktadır?
– Mersin Üniversitesi Hastanesi’nin Sise Bingöl’e %97 (ileri derecede) engelli raporu vermesini dikkate almadan, “cezaevinde kalabilir” kararı veren İstanbul Adli Tıp Kurumu hangi tıbbi ve hukuki gerekçelerle böyle bir karar vermiştir?
– İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun, Mersin Üniversite Hastanesi’nin verdiği raporun tamamen aksine olan kararının vatandaşlık hukuku dışındaki farklı saiklerle verilip verilmediğine dair, herhangi bir soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?
-Sise Bingöl’ün durumunun ciddiyetini ortaya koyan tüm sağlık raporlarına rağmen cezaevinde tutulma kararlarından ötürü hayatını kaybetmesi halinde bunun hukuki sorumluluğunu kim üstlenecektir?
85 yaşındaki Sise Bingöl yaşından ötürü yaşadığı birçok rahatsızlığa rağmen yıllardır tutuklu durumda. 2016’da tutukluyken Adli TIP’ın “cezaevinde kalamaz” raporuyla tahliye olan Sise Bingöl, daha sonra görülen duruşmasında tutuklanarak Muş E Tipi Kapalı Cezaevine götürülmüştür. Buradan da memleketi Muş’tan Tarsus T tipi cezaevine sürgün edilmiştir. 2017’den bu yana Tarsus Cezaevinde bulunan Sise Bingöl’ün sağlık durumu her geçen gün daha fazla kötüleşmesine rağmen avukatlarının şartlı tahliye talepleri her defasında “hayati tehlike arz etmediği” gerekçesiyle geri çevrilmektedir.
2 Kasım 2018 Cuma günü Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yatırılan Bingöl’e Mersin Üniversitesi Hastanesi’nin %97 (ileri derecede) engelli raporu ile “cezaevinde hayatını sürdüremez” demiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumu ise tıbbi, bilimsel ve hukuki dayanakları olmaksızın, bu raporu tanımadan “cezaevinde kalabilir” hükmüne varmıştır. Oysa Sise Bingöl’ün başta yüksek tansiyon olmak üzere akciğer, böbrek ve rahim ile ilgili farklı hastalıklarının olduğu tüm heyet raporlarıyla belgelenmesine karşın dikkate alınmamaktadır.
Yakınlarındakileri bile duymakta zorluk çeken, tek başına hayati fonksiyonlarını yerine getiremeyen ve ancak cezaevindeki arkadaşlarının yardımıyla temel ihtiyaçlarını karşılayabilen bir tutuklu için ısrarla tahliye kararının çıkartılmaması, herkese eşit şekilde davranılmasını gerektiren vatandaşlık hukuku yerine adeta düşman hukuku esas alınarak, başka bir mekanizmanın devreye sokulduğuna dair ciddi şüphelere sebep olmaktadır. 4 yıl 2 ay hüküm verilen 85 yaşındaki bir tutuklunun hapishane şartlarında geçirdiği her gün onu ölüme terk etmek anlamına geldiği düşünülürse, bu tutukluluk ısrarı dolaylı bir idam niteliğine dönüşme riskini de taşımaktadır.
HABER MERKEZİ
Yoruma kapalı.