PİRHA-TBMM Genel Kurulu’nda Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi yasalaştı. HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, yasayı eleştirerek, “Tarım sahalarına yapılan barajlar, maden sahaları ve çarpık kentleşmeyle tarım alanları yok edildi” dedi.
Haberin videosu;
TBMM Genel Kurulu’nda Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi yasalaştı. HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül Genel Kurul’da yaptığı konuşmada “Tabi kapsam oldukça geniş ve sadece çiftçiyi değil Türkiye’nin hemen her bireyini çok yakından ilgilendiren yaşamsal bir konu. Fakat tarımla ilgili Türkiye’de maalesef edinilmiş bir çaresizlik var o da tarımın son derece sıradan bir şey olduğunu ve tarımla, çiftçilikle ilgili yapılan küçümsemelerin giderek arttığını” söyledi.
“MODERN AKILLA, BİLİMLE BİZ BUNU YAPAMIYORUZ”
HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, konuşmasında şunları söyledi:
“Mesela ben size antik zamanlardan örnekler vereyim. Urartu uygarlığını biliyorsunuz mutlaka olduğu yere gidin kentini tepeye hinterlandına hâkim bir yere kurmuşlar ve tarım arazisine asla dokunmamışlar. Malatya Aslantepe’de de öyle, bu sistematik bir şekilde yok edilen Hasankeyf’te de böyle. Burdur-Antalya yolu üzerinde Sagalassos Antik Kenti’ne gidin kent nasıl kurulur, tarım alanı nasıl korunur ve tarım alanından nasıl faydalanılır dünyaya örnek olabilecek bir şey. Modern akılla, bilimle biz bunu yapamıyoruz. O kadar uygarlık içerisinde bu kadar berbatlığı nasıl yapıyoruz bende anlamış değilim.” dedi.
“DAĞLARIMDAN YAĞ, OVALARIMDAN BAL AKAN ÜLKE DİYORDU NEREDE O YAĞ VE BAL”
Bülbül, “Antalya’ya gidin. Ne kadar portakal bahçesi varsa katledilip konut yapılmış. Adıyaman’a gidin, dümdüz araziye şehir kurulmuş ve tarım arazisi yok edilmiş. Böyle bir yerde nasıl tarım yapılacak. Hani Herodot Ege için diyordu, dağlarımdan yağ, ovalarımdan bal akan ülke diyordu. Nerede o yağ ve bal, Sayın Aydın milletvekilimiz Süleyman Bülbül. Verimli hilal Mezopotamya. Ergene ovasından en batıdaki Ergene ve Gediz ovasından en doğudaki Iğdır ve Muş ovasına kadar inceleyin. En kuzeydeki Çarşamba ve Bafra ovasından en güneydeki Amik ovasına kadar inceleyin. Göreceksiniz bir toprak katliamı, bir su katliamı, bir tarım alanı katliamı ve giderek tarımın çiftçiliğin yok edildiği bir şey. Cumhuriyet’in ilk kuruluş yıllarında nüfusun yüzde 80’i köylerde yüzde 20’si kentlerde değil miydi? Şimdi köylerde insan kalmamış. İnsanlar kredi almak, çeşitli tarım ve hayvancılıkla uğraşmak istiyor ama yok. Tarım hayvancılık ilişkisi, tarım su ilişkisi, tarım iklim ilişkisi, tarım insan ilişkisi kesinlikle kurulamıyor. Ayıptır, günahtır, yazıktır. Gelin bu sadık yârimize ihanet etmeyelim, bizi bağrına basacak olan, bize bu kadar değeri bahşeden toprağın ve toprağın bağlaşıklarının toprağın paydaşlarının kıymetini bilelim” diye konuştu.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.