HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, AKP-MHP ittifakının yönetim şeklini gözden geçirme açıklamalarına ilişkin “Gelin bu vesayetçi, tekçi yapıdan kurtulalım. Bu adımı önce biz atalım. Bu sisteme karşı demokratik bir cumhuriyet için, çoğulcu laik bir cumhuriyet için ilk adımı biz atalım” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında konuştu. HDP’nin bu haftaki grup toplantısına 103 kişinin hayatını kaybettiği 10 Ekim katliamında yaşamını yitirenlerin yakınları katıldı.
Temelli’nin konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
SETA RAPORU
Bir vakıf var, SETA vakfı. Yaptığı araştırmanın başlığı bile kendini ele veriyor. Fişleme peşinde, yani bildiğiniz andıç. Bu andıç hikayeleri ile iktidara gelenlerin düştüğü duruma bakın. Gazetecilerin “neye hizmet ettiklerini” araştırıyorlarmış. Aykırı bir ses gördüğünde onları suçlayacak taktikler peşindesiniz. 90’larda bu işi karargahlar yapıyordu, şimdi araştırma grupları yapıyor. Demek ki çağ atlamışız! Raporda bizi de es geçmemişler. Bizimle iltisaklı olmak suç olarak gösterilmiş. HDP’nin haberlerini yapmak değil, sizin faaliyetleriniz suç! Bugün Türkiye’de bütün özgürlüklerin lağvedildiği bir süreç yaşıyoruz. Bunun sebebi de Cumhurbaşkanlığı sistemi.
Geçen hafta bir rehabilite yapacaklardı biliyorsunuz, şimdi sistemin MR’ını çekeceklermiş! Bence siz bu sistemişn kısa filmini çekin de tarihe not olarak düşsün. Bizzat krizi doğuran bir mekanizmaya dönüşüş durumdasınız.
EKONOMİK KRİZ
Merkez Bankası başkanı da görevden alındı. Merkez Bankası bağımsız diyorlardı. Şimdi de tezi intihal olan bir Merkez Bankası başkanımız olacak. Biz bunları daha önce de yaşadık, Tansu Çiller döneminde yaşadık. O yüzden diyoruz ki Merkez Bankası özerk olmalı.
Enflasyondan kurtulmak istiyorsanız ekonomide yapısal sorunlara ciddi çözümler üretmelisiniz. 17 yıldır ekonomiyi içinden çıkılmaz bir hale getirdiniz. Sanki bu işleri bunlar başımıza açmamış gibi, bir “beyaz sayfa” hikayesiyle karşımıza çıkıyorlar. Neyin beyaz sayfasını açacaksınız, kağıt israfından başka bir şey değilsiniz. Hepiniz oradaydınız!
“Verginin tabana yayılması” diye bir şey söylüyorlar. Bu söyledikleri adaletsizliğe adaletsizlik katmaktır. Zenginlere vergi barışı, yoksullara vergi yükü! Sen vergi almıyorsun, habire vergi barışı çıkartıyorsun, sonra da bedeli halka ödetiyorsun.
11’inci kalkınma planında, işsizlik 9.9’a düşecekmiş. Sanki iyi bir şey 9.9! 4 yıl önceye göre bütün hedefler yarı yarıya gerilemiş. Halkın bütçe hakkı çalınmıştır. Bütçenin denetimden kaçırıldığı bir yerde bunu düzeltmeniz mümkün değildir. Onlar bu sistemden kurtulmak yerine MR’ını çekmeye devam ediyorlar.
KADIN ÜNİVERSİTELERİ TARTIŞMASI VE EĞİTİMDE EŞİTSİZLİK
Eğitim konusunda da ülke ciddi bir kriz içerisinde. Liselere Giriş Sınavı’nda bakanlık “60-70 bin öğrenci girecek” derken 1 milyondan fazla öğrenci girdi. İki yıl önce Erdoğan dedi ki “TEOG’u kaldırın”. TEOG kalktı LGS geldi, sonuç bu… İllerin sıralamasına baktığımızda son iller ağırlıkta Kürt illeri. Eğitim, toplumda eşitsizlik son bulsun diye yapılır. Bizde ise eşitsizlikleri derinleştiriyor. Ayrımcılığın toplumsal yansımasını eğitimde de görüyoruz.
Anadilinde eğitim haktır dedik, bunu var etmediğiniz sürece ülkenin bu tablosu değişmez.
Japonya’ya gitti ya, orada bunu keşfetmiş: Kadın üniversiteleri. YÖK Başkanı’na da “işini buna göre yap” demiş. Oradaki kadın üniversitesinin adının “üniversite” olması öyle olduğu anlamına gelmez. Üniversite böyle bir ayırımcı anlayışla kurulamaz. Burada da cinsiyetçi bir ayrışmayı ortaya koyuyorlar.
Yıllar önce Beyazıt Meydanı’nda başörtülü öğrenciler eylem yaparken bunların hiçbiri ortada yoktu ama biz oradaydık. O öğrencilerin hak mücadelesi vardı ve biz de oradaydık. O öğrencilerin hiçbirinin ayrı kadın üniversitesi talebi yoktu, eğitim haklarını istiyorlardı.
KÜRT SORUNU VE ERDOĞAN’IN SÖYLEMLERİ
Şiddetten, savaştan ve çözümsüzlükten beslenen bir iktidar. Erdoğan geçen gün çıktı, “Kürt sorunu yoktur” dedi. Biz de Kürt sorunu vardır ve küresel bir meseledir diyoruz. Türkiye halkları bu konuda inisiyatif almalı. Kürt sorunu yoktur diyenler, sorunun çözümü için çabalayanları hapishanelere attılar.
Yine baktık, sınıra tank sevk ediyorlar. Diyorlardı ki “Yurtta sulh, cihanda sulh”. Bu lafı her gün tekrar edenler, ne oldu da caydınız şimdi?
Bütün siyasetçileri, bütün halkları barıştan yana tutum almaya çağırıyoruz. “Kürt meselesi yoktur” diyenler S-400 almak istiyor. Getirsin Saray’ın bahçesine koysun, her sabah çıkar sever biraz.
DİYADİN BELEDİYESİNE SALDIRI
Diyadin’de belediyemize saldırdılar. Ortada bir gerekçe yok, biz oradan kayyumu süpürdük ya, aklınca onun intikamını alıyor. Her gelen de “Ben devletim” diyor. Sen devlet değilsin, kamu personelisin. O hizmeti vatandaşların güvenliği için vereceksin, iktidar için değil. Bu sadece Diyadin değil, İstanbul, Trabzon, Uşak belediyelerine saldırıdır, halkın şradesine saldırıdır. Ama maalesef kimseden ses duyamadık. Türklye’de bu sorunların çözümü için demokrasi ittifakı gerekliliktir. Demokrasi ittifakında bir an önce buluşmalıyız. Bu çağrı herkesedir, gelin hep birlikte demokratik bir anayasayı var edelim. 12 Eylül’ün anayasasından, bu tekçi anayasadan kurtulalım. Önümüzdeki günlerde bunun çalışmalarına hız vereceğiz. Önce parlamentoyu çağırıyoruz, gelin bu vesayetçi ve tekçi anlayıştan kurtulalım. Demokratik, laik bir anayasa için parlamento başta olmak üzere tüm siyasi partiler, kurumlar ve sendikalara çağrımızı yineliyoruz.
Yoruma kapalı.