PİRHA – Halkların Demokratik Kongresi, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada “50 yılı aşkın süredir süren çatışmalı süreçte, ilk kez bu denli kalıcı barışa yaklaşılmıştır” ifadelerine yer verdi. Demokratik Bölgeler Partisi’nin 1 Eylül mesajında ise “Gelin, savaşa ve yıkıma karşı omuz omuza duralım; demokrasi, adalet, özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütelim. Halkların ortak geleceğini barış temelinde kuralım” denildi.
İnsanlık tarihine kara bir sayfa olarak geçen 1 Eylül 1939’da Nazi Almanyası, Polonya’yı işgal ederek 2. Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olmuştu. Milyonlarca insanın ölümüne, soykırımlara, toplama kamplarına, şehirlerin ve ülkelerin yıkımına yol açan bu tarih, her ne kadar savaşın başladığı gün olsa da ‘Dünya Barış Günü’ olarak kabul edildi.
“YASAL VE FİİLİ DÜZENLEME İVEDİLİKLE HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) de 1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle yazılı açıklama paylaştı. Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesi konusunda tarihi bir fırsat yakalandığına değinen HDK, şu cümlelere yer verdi:
“Bugün, insanlık tarihine kara bir sayfa olarak geçen 1 Eylül 1939’un yıldönümündeyiz. Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgaliyle başlayan 2. Dünya Savaşı, milyonlarca insanın ölümüne, soykırımlara, toplama kamplarına, şehirlerin ve ülkelerin yıkımına yol açtı. Bu nedenle 1 Eylül, savaşın başladığı gün olmasına rağmen, halkların belleğinde ‘Dünya Barış Günü’ olarak yer etti. Ancak aradan geçen onca yıla karşın, ne yazık ki dünya hâlâ savaşların, işgallerin, ırkçılığın ve sömürünün kıskacından kurtulabilmiş değil.
Bugün Ukrayna’da savaş sürüyor, Gazze’de halklar ağır bir soykırıma maruz bırakılıyor; emperyalist güçler arasındaki çıkar çatışmaları yeni yıkımlara kapı aralıyor. Ortadoğu, küresel düzenin yeniden şekillendiği, doğrudan çatışmaların merkezine dönüştürülmüş durumda.
Türkiye ise bu tarihsel dönemeçte, yeni bir barış ve demokratik toplum süreciyle karşı karşıyadır. Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, halklarımız için yeni bir ufkun açılmasına vesile olmuştur. 11 Temmuz’da PKK’nin silahları imha etmesiyle, dünya üzerindeki benzer çatışma süreçlerinde en sonda atılan adımın en başa alınması, tarihte eşi benzeri olmayan bir barış iradesinin ifadesidir.
Bu süreç yalnızca Kürt halkı için değil; tüm Türkiye halkları için demokratik siyasetin yeniden yapılandırılabileceği, kalıcı toplumsal barışın inşa edilebileceği tarihsel bir dönemeçtir. 50 yılı aşkın süredir süren çatışmalı süreçte, ilk kez bu denli kalıcı barışa yaklaşılmıştır. Bu iradeyi daha da anlamlı kılan bir diğer gelişme ise, Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partilerin katılımıyla kurulan komisyondur.
Bu komisyon, demokratik uzlaşı ve toplumsal barış için umut verici bir adımdır. Ancak unutulmamalıdır ki, barışın kalıcılaşması yalnızca bu adımlarla mümkün değildir. Siyasi iktidarın ayak sürümekten vazgeçerek sürecin ruhuna uygun somut adımları hızla atması, barışın gerçek anlamda ilerleyebilmesi için her türlü yasal ve fiili düzenlemeyi ivedilikle hayata geçirmesi gerekmektedir.
Bizler, HDK olarak bu tarihi süreçte sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Çünkü barış, yalnızca çatışmasızlık değildir; barış, halkların eşit ve özgür bir biçimde, kimlikleriyle, inançlarıyla, kültürleriyle var olabilmesinin adıdır. Barış, toplumsal adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün ortak zeminde buluşmasıdır.”
“TOPLUMSAL BARIŞI BİRLİKTE İNŞA EDELİM!”
HDK açıklamasında bir de çağrı yapılarak, halkların eşitliği ve özgürlüğü için tüm kimliklerin tanınması gerektiğine vurgu yapıldı. Metinde şu ifadeler kullanıldı:
“Düşünce ve ifade özgürlüğünün korunmasını,
Doğanın ve ekosistemin tahribatına son verilmesini,
Kadınların, LGBTİ+’ların ve tüm ezilenlerin özgür, eşit ve güvenli bir yaşam hakkının sağlanmasını,
İşçiden köylüye, gençten yaşlıya tüm emekçilerin adil koşullarda yaşamasını güvence altına alacak bir barışı, yerelden merkeze hep birlikte inşa etmeyi savunuyoruz.
Bu nedenle 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, tüm halkları, emekçileri, kadınları, gençleri ve örgütlü toplumsal çevreleri; barış ve demokrasi mücadelesini ortaklaştırmaya ve dayanışmayı büyütmeye çağırıyor, toplumsal barışı birlikte inşa etme irademizi yineliyoruz.”
“HALKLARIN İRADESİ SAVAŞTAN DEĞİL, BARIŞTAN YANADIR”
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) de 1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle yazılı açıklama paylaştı. “Barış ve demokratik toplum inşasında emek vermek hepimizin ortak sorumluluğudur!” denilen açıklamada şu cümlelere yer verildi:
“İnsanlık tarihi boyunca savaşların ve yıkımların en ağır bedelini halklar ödedi. Sermayenin, ulus-devletlerin, emperyalist güçlerin ve silah tekellerinin çıkarları uğruna yürütülen savaşlar; milyonları yoksulluğa, göçe, ölüme ve toplumsal çürümenin içine sürükledi. Bugün de Filistin’den Suriye’ye, Ukrayna’dan Kürdistan’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada süren savaşlar, halkların geleceğini karartmaktadır. Oysa halkların iradesi savaştan değil, barıştan yanadır. İnsanlığın birikimi, farklı kimliklerin, halkların ve inançların özgürlük ve eşitlik temelinde bir arada yaşamasını zorunlu kılmaktadır.
Kürt halkı, yıllardır büyük bedeller ödeyerek varlığını korumuş, iradesini her türlü baskıya rağmen sürdürmüş ve bugün çözüm ve özgürlük talebini daha güçlü bir biçimde ortaya koymaktadır. Kürt halkının mücadelesi, yalnızca kendi özgürlüğü için değil, bu topraklarda yaşayan bütün halkların barış ve demokrasi içinde bir arada yaşayabilmesi için verilmiş bir mücadeledir. Bu nedenle Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü, sadece Kürt halkı açısından değil; Türklerin, Arapların, Lazların, Çerkeslerin, Alevilerin, Êzidîlerin ve tüm halkların ortak geleceği açısından kritik önemdedir.
Bu bağlamda Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı barış çağrısı ve sonrasındaki adımları, bu topraklarda yaşayan bütün halklar açısından yeni bir tarihsel kapı aralamıştır. Öcalan’ın çözüm ve demokratik toplum eksenli bu çağrısı, kalıcı barışın ve birlikte yaşamın mümkün olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu çağrının karşılık bulması; Kürt halkının varlığının ve haklarının yasal güvenceye alınması, anadilde eğitim ve kültürel hakların tanınması ve Öcalan’ın özgür koşullarının sağlanmasıyla mümkündür.
Türkiye’yi savaş eksenine mahkûm eden anlayışa karşı, barış ve demokrasi zemininde mücadeleyi büyütmek toplumsal bir sorumluluktur. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde çağrımızdır: Gelin, savaşa ve yıkıma karşı omuz omuza duralım; demokrasi, adalet, özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütelim. Halkların ortak geleceğini barış temelinde kuralım. Ortadoğu’dan dünyaya yayılan savaş politikalarına karşı, barışı hep birlikte kazanalım.”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.