HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, kongrenin “Üçüncü Yol” olduğunu belirterek, “Devrimin güvencesi, onu şimdiden somut elle tutulur hale getirecek toplumsal inşadadır” dedi. Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ise “şimdi HDK’yi örgütleme zamanı” diye belirtti.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 10. Genel Kurulu, ‘Kapitalizm, ataerki ve faşizm öldürür; yaşamak için diren, örgütlen, inşa et’ şiarıyla başladı.
Ankara Akar Otel’de başlayan Genel Kurul’a katılanlar arasında, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanıları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Emek Partisi Ankara İl Başkanı Fikret Aslan, ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve HDK eski Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, KESK Genel Sekreteri Ramazan Gürbüz, Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Platformu Başkanı Abdulhalim Daş, İstanbul Din Alimleri Derneği Başkanı Ekrem Baran, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kamber Saygılı ve PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan ile çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.
Genel Kurul’un yapıldığı salona “Sudan’dan Şili’ye Rojava’dan Hidinstan’a Kapitalizm Krizde Yeni Bir Dünya için Halklar Direnişte”, “Şili, İran, Sudan, Rojava Kadın İsyanıyla Yeni Yaşama” yazılı pankartlar asıldı.
Divan seçiminin ardından Genel Kurul, saygı duruşuyla başladı. Ardından, HDK’nin mücadelesini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Daha sonra HDK Eş Sözcüleri salona hitap etti.
ŞENOĞLU: DEVRİMSEL SÜREÇLERDEN GEÇİYORUZ
İlk olarak konuşan HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, “Direniş, dayanışma ve zafer dolu bir yıl diliyorum. Öyle olacağına yürekten inanıyorum. 2019 yılının gerçeğinden çıkan bir istek ve temennidir. 2019 birçok şeye gebe idi, acı ve sorunlarıyla. İsyan ve itiraz 2019 yılında bizi içine çeken gerçeklerdi” dedi.
Dünyayı alt-üst edecek büyük devrimsel süreçlerden geçildiğini ifade eden Şenoğlu, şunları ifade etti: “2020 yılı belki de bizim coğrafyamız için bunun karar yıllarından biri olacak. Bunun bütün emareleri yaşadığımız coğrafyada var. İktisadi küresel bir krizden bahsediyoruz. Biliyoruz ki bu sadece ekonomik değil, toplumsal, siyasal, ekolojik, sistemsel bir kriz. Dünyanın 40 ülkesinde 7 kıtada bu krize karşı insanlık yeni bir yaşam arıyor, hayat arıyor, toplumsal kurtuluş ve devrim arıyor. Biz bu gerçeğe bağlıyız. HDK belki bu coğrafyanın özgün bir üretimi çözümü olarak 2011 yılında var oldu. HDK’nin felsefesi, ufku, ruhu dünyanın, tarihin büyük direnişlerinin, büyük isyanlarından besleniyor. HDK coğrafyamız için önerdiği çözüm bütün dünya için önerilmiş bir çözümdür. HDK onun programı ve ruhu sistem karşıtlığıdır. Emperyalist kapitalist sistemin karşıtlığıdır.”
HDK’nin “Üçüncü Yol” seçeneği ve fikri olduğunu dile getiren Şenoğlu, “Soyut bir şey mi, hayır. Onun tarihselliğini ve mümkünlüğünü, dünya halkları için kılavuz olduğunu gösteren şey Rojava devrimidir. Kuzey ve Doğu Suriye’de inşa edilen federatif birliktir. Rojava’da insanlığın gördüğü şey Paris Komününde gördüğü şeydir. O bakımından biz de HDK olarak Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında Rojavalar yaratmak istiyoruz” diye konuştu.
“DEVRİMİN GÜVENCESİ TOPLUMSAL İNŞADIR”
Şenoğlu, HDK’nin aynı zamanda toplumsal bir örgütlenme olduğunu sözlerine ekleyerek, “Devrimin güvencesi, sistemin dayattığı tekçi, ırkçı, cinsiyetçiliğe karşı demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir toplumsal örgütlenmedir. Dünyadaki bütün dönüşümün güvencesi Üçüncü Yolu inşa etmeden geçecektir. Devrimin güvencesi, onu şimdiden somut elle tutulur hale getirecek toplumsal inşadadır. HDK’nin programında, stratejisinde bunlar vardır. HDK fikriyatı ve zihniyeti 2011 yılı itibariyle bu topraklarda artık kökü silinemeyecek tarzda inşa edildiği için, mücadele birikimlerinin bir birliği halinde inşa edildiği için aynı zamanda kendi içinden kendi siyasi partisi HDP’yi oluşturduğu için, dönüşüm yarattığı için, bugün sistem saldırıyor. Savaş bunun için var, ekolojik kriz, kadınlara yönelik soykırım bunun için var” diye belirtti.
Şenoğlu, şöyle devam etti: “HDK’nin bu coğrafyada yapmak istediği şeyi aslında dünyada halklar arıyor. Bizim burada verdiğimiz mücadele dünya için verdiğimiz mücadeledir. Bir diğer görevimizin dünyadaki kurtuluş mücadeleleri ile birleşmektir. İnsanlık direniyor, örgütleniyor ama inşa etmek işin en zor kısmı. Biz HDK olarak uzun bir zamandır inşa görevlerimizle ilgili sorunlarımızı tartışıyoruz. Bu kongremizin de bu çözümlere daha gerçek hale getireceğimizi bu inşayı gelecek bakımından daha somut elle tutulur hale getireceğine inanıyorum. Kongremize başarılar diliyorum.”
KOÇYİĞİT: İSYAN SÜREÇLERİ BİRBİRİYLE BAĞLANTILI
Ardından söz alan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “2019 yılı mücadelenin keskinleştiği, çelişkilerin derinleştiği, kapitalizmin kendini sürdüremez hale geldiği, krizin çözülüşe doğru götürdüğünü gözlemliyoruz. ‘Eski dünya çöküyor, yeni dünya doğmakta’” dedi.
Koçyiğit “Dünyanın her yerinde bu zulme karşı isyanlar direnişler ve halk hareketlerini görüyoruz. 2011’de Arap yarım adasında başladı ama ne yazık ki halkların devrimci isyanlarına el koydular. Karşı devrim yaptılar. Ama yine de yeni yaşam arayışını bastıramadılar. İsyan süreçleri birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyoruz” diye belirtti.
Sistemi reddettiklerini söyleyen Koçyiğit, “Yakın tarihimizde, Türkiye’de bu direnişlerinin en görkemlilerine tanıklık ettik. 7 Haziran 2015 tarihinden bu yana bu direnişleri yok etme operasyonları başladı. AKP’nin bütün baskısına rağmen halkların özgürlük arayışı kapatılmış değil” diye konuştu.
Sokağa çıkma yasakları dönemini hatırlatan Koçyiğit, şöyle devam etti: “Katliamlar dönemi olarak inşa etme ve yeni rejimi kurma hamlesine dönüştürdü. Bir kez daha Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ı anmak istiyoruz. Sadece onlar değil. Kadın özgürlük mücadelemizin en önemlerinde yürüyen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’i de bir kez daha saygı ve minnet ile anmak istiyoruz.”
Koçyiğit, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkati çekerek, “Sayın Öcalan’a selam olsun diyoruz. Bu tecridi bitireceğiz. Sağlık ve güvenlik hakkının sağlanması için mücadele edeceğiz” dedi.
“HDK’Yİ ÖRGÜTLENME ZAMANI”
Koçyiğit, devamla şunları söyledi: “Bizim mücadelemiz aslında sistemi yıkmak üzerine, bu sistemin karşısında başka bir hayat ve yaşamın mümkün olduğu göstermek üzerine. Bizim bir devrime ihtiyacımız var. Bizim bir toplumsal devrime ihtiyacımız ama o devrimi erteleyemeyiz. Bugünden yapmalıyız. Zihniyetimizi, yöntemlerimizi, ilişkilerimizi değiştirerek toplumu örgütleyerek yapacağız. HDK bunun adıdır. ‘HDK barış zamanında kuruldu, şimdi savaş var, HDK’ye gerek yok’ diyen anlayışlar HDK’nin yapmak istediği toplumsal devrimi anlamıyor, içselleştirmiyor. Şimdi tam da HDK zamanı, HDK’yi örgütlemek zamanı.
Rojava’da bir devrim gerçekleşti, AKP-MHP hedef konumuna getirdi. Sadece AKP-MHP’nin rahatsız olduğunu düşünebiliriz ama bu devrim bütün kapitalist odakları çok rahatsız ediyor. Halkların birlikte örgütlenmesine, yaşamasına aslında komple ulusal ve uluslararası saldırının yerli taşeronluğunu yapıyorlar. Rojava’yı savunmak geleceğimizi ve Türkiye’deki varlığımızı savunmak anlamına geliyor. Rojava’yı kaybedersek, Türkiye’deki faşizm kendini daha çok tahkim edecek. Bize yeni 1915’ler yaşatacağını ön görmek gerekiyor. Rojava’ya karşı savaş tezkerelerine de bu yaklaşımla karşı çıkmalıyız.”
“TOPLUMA BİR ŞEY VAAT EDEMEYEN İKTİDAR”
Koçyiğit, AKP’nin çürümüş, bitmiş, topluma hiçbir şey vaat edemeyen bir iktidarın adı olduğunu ifade ederek, “Erdoğan kendisini İhvan’ın biricik temsilcisi olarak görüyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni de İhvan’ın savunucusu, yayıldığı bir konuma getiriyor. Libya tezkeresini bu çerçevede ele alıyoruz. Biz hiçbir iç savaşta taraf değiliz, bir müdahale olacaksa barış ve özgürlükten yana olur. Bunun dışındaki bütün savaşları reddettiğimizin altını çiziyoruz. Hem Kürt halkının hem de bütün halkların onurlu barışı için HDK’nin daha fazla emek ve çaba harcaması gerekiyor. Bu bizim özeleştirisini vermemiz gereken başlıklardan birini oluşturuyor” diye belirtti.
Koçyiğit, “Giderken her şeyi de kendileriyle götürmek istiyorlar. Kayyımlardan biliyoruz. Trakya’da yapmak istedikleri Kanal İstanbul’dan biliyoruz. Bir zamanlar beraber yürüdükleri FETÖ dosyalarını para karşılığında aklamalarından biliyoruz. Saray’ın söz konusu emekçiler olunca 2 bin 324 TL’yi halkımıza reva görmesinden biliyoruz. Daha fazla ekolojik bir HDK, daha fazla kadın mücadelesini yürüten bir HDK, daha fazla gençleşen bir HDK’yi gelecek dönem için inşa etmeye çalışacağız” dedi.
Koçyiğit, Eş Sözcülük görevini 4 yılın ardından bırakacağını açıklayarak, yeni yönetime başarılar diledi. Koçyiğit sözlerini, Grup Yorum üyelerinin açlık grevini sahiplenilmesi ve kazanımla sonuçlanması mücadele edilmesi çağrısı yaparak, tamamladı.
Daha sonra konuşan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, kapitalist modernitenin sıkıştığını belirterek, halkların kadınlar öncülüğünde Latin Amerika’da, Rojava’da duruşlarını ve isteklerini sokaklarda dile getirdiklerini belirtti. Öztürk, “Bugün faşizm, Kürt halkı üzerinden yürütülüyor. Bugün sadece Rojava ve Kuzey değil, Kürdistan’ın dört parçasında Kürt halkı üzerinde düşmanlıklarını sürdürüyorlar. Yüz yıllardır bu yoldalar. Kapitalizm tıkandığı zaman, kan döküyor, tutukluyor. Bugün de aynısını yapıyor. 5 yıldır bu zihniyet devam ediyor. Erdoğan, Türkiye’yi kendisiyle birlikte uçurumdan düşürmek istiyor” ifadelerini kullandı.
“2020’Yİ ULUSAL BİRLİK YILI YAPACAĞIZ”
Öztürk, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekerek, “Sayın Öcalan’ın üzerinde tecrit derinleşiyor. Neden derinleşiyor? Çünkü Sayın Öcalan alternatif oluşturdu. Sayın Öcalan’ın alternatifi şu anda Rojava’da yaşam buldu. Rojava’daki halklar, ‘Ben’ demiyor, ‘Biz’ diyor. Bizler Türkiye’de direnişimizi, örgütlülüğümüzü sağlayacağız. Sayın Öcalan’ın tecrit altında olması gerçekleri görmesindendir. Eğer HDK’de örgütlenirsek ve kendi üzerimizdeki tecridi kaldırabilirsek, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi de kaldırmış olacağız. 2020 yılı Kürt ulusal birliği yılı yapmalıyız. Başka yolu yok. Ya özgürlük, ya özgürlük” şeklinde konuştu.
TEMELLİ: DİRENDİK VE BUGÜNE KADAR GELDİK
Ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, yaklaşık 10 yıl önce büyük bir heyecanla HDK’nin kurulduğunu hatırlatarak, cezaevinde bulunan siyasetçileri selamladı. Temelli, başka bir siyasetin mümkün olacağını söyleyenler ve siyasetin toplumsallaşmasının mümkün diyenlerin bir araya geldiğini söyledi. Temelli, şöyle konuştu: “Bir fikriyatın yoksa bir örgütünüz olmaz. Bir fikriyat ve paradigmamız vardı. O fikriyatı var eden Sayın Öcalan’a selam göndermek istiyorum. Bu fikriyatı 10 yıl boyunca örgütlemeye çalıştık. Eksiklerimiz, eleştiri vereceğimiz konular var. 10 yıl boyunca direndik. Geride bıraktığımız 10 yıl, direnişimizle anılacak bir 10 yıldır. Kapitalizm giderek artan emek sömürüsü, giderek artan doğa talanı ve kendisine direnen halkları imha etmek üzere var olabilir. Öyle de yaptı, tıkandı. Bu geride bıraktığımız 10 yıl kapitalist modernitenin yeni bir eşikte yani post-faşizm dediğimiz eşikte kendisini ördüğü bir 10 yıl oldu. Dolaysıyla bizler de faşizme karış direnişi örgütledik, direndik ve bugüne geldik.”
“DÜNYA EKONOMİSİNİ SÖMÜRÜYORLAR”
Temelli, şöyle devam etti: “Türkiye de dahil tüm Ortadoğu coğrafyasına baktığımız zaman post-faşist dönemi, otoriter rejimleri izliyoruz. Bugün Şangay, Pekin, New York, Washington, Londra, Berlin, Paris’e baktığınızda orada kapitalist modernite kendisini yeniden üretirken, borsalarında kendisini yeniden üretirken, Ortadoğu’nun kan pazarından besleniyor. Kapitalist sistem, geride bıraktığımız sol ve sağ versiyonuyla bir savaş üretim ekonomisi var etti. Tüm dünya ekonomisinin yüzde 80’ini G7’ler kontrol ediyor. Bu G7’lere Çin ve Rusya’yı dahil ettiğiniz de dünya ekonomisini yüzde 90’ını bu 9 ülke kontrol ediyor. Kontrol ediyor dediğimiz nedir? Sömürüyor. Sömürüsünü devam ettirebilmek için sistem kendisini koruyabilmek ve var edebilmek için halklara savaşı, zulmü dayatıyor. Tüm kan pazarının coğrafyası da kuşkusuz Ortadoğu’dur.”
“SAVAŞA KARŞI ÖRGÜTLENMELİYİZ”
Temelli, Ortadoğu’da zulmün dolaştığı yerlerde umudun da olduğunu belirterek, “Orda bir hayalet de kol geziyor. Çünkü kapitalizme karşı nerede direniyorsanız, kapitalizm oraya saldıracaktır, saldırıyor da” dedi. Temelli, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdi hep beraber bu direnişi örgütlemek ve ayağa kaldırmak zamanıdır. Ortadoğu’da yaşananlar, Türkiye’de yaşananlar tesadüf değildir. Hiçbir şey tarihte tesadüfü olarak ortaya çıkmaz. Biz buna hazırlıklı olmak durumundayız. Geride bıraktığımız 10 yıl, önümüzdeki 10 yılın nasıl gelişeceğini gösteriyor. Geride bıraktığımız 10 yıl, uzun bir yıl oldu ama önümüzdeki 10 yıl o kadar uzun olmayacak. Ve kapitalizm bu krizinde çürürken, kuşkusuz şiddetini, savaşını da yükseltecek. O zaman savaşa karşı bu şiddeti karşı örgütlenmeliyiz.
ŞİMDİ DÜNYAYI DEĞİŞTİRME ZAMANI
Bir paradigmamız var dedik, bir hayalet dolaşıyor Ortadoğu’da dedik. Ortadoğu’da konfederalist akılla, yeni bir enternasyonalin, yeni bir enternasyonal çağın kapısı aralanırken kongremize düşen de bunun örgütlülüğünü olduğu her yerde var etmektir. Yola çıktığımızda çok daha yerel bakıyorduk. Çok daha kendi çeperimizde düşünüyorduk. Şimdi önümüzdeki dönemde daha çok küresel bakmak zorundayız. Tüm halkları, sadece çeperimizi değil, ötesinde tüm dünya halklarını bu yeni siyasete, siyasetin toplumsallaşmasına ve bu siyasetin iktidar olmasına çağrı yapmalıyız. Bu örgütlülüğü var ederek yol alabiliriz. Direnerek geldik, şimdi toplumu örgütlemek ve daha ötesinde dünyayı değiştirmek zamanıdır. İnanıyorum ki bunu hep beraber başaracağız.” (Mezopotamya Ajans)
Yoruma kapalı.