PİRHA- HDK iki gün süren Örgütlenme Çalıştayı’nın ardından yayınladığı sonuç bildirgesinde tekçiliğin, tek adam diktatörlüğünün her düzlemde hakim kılınmaya çalışıldığı bu koşullar altında, demokrasi, barış ve özgürlükler için demokrasi cephesini örgütlemenin, yan yana duruşların önemine dikkat çekti. Bildirgede, tekçi, inkarcı, faşizan yasalarla halklarımıza zorla dayatılan bir anayasa ile değil halkın yapım sürecine doğrudan katıldığı toplumsal sözleşme olan özgürlükçü demokratik bir anayasa için demokrasi güçlerini ortak çalışma ve birlikte mücadele yürütmeye çağrıldı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Türkiye’deki toplumsal sorunların ele alındığı, yeni dönemde izlenecek yol haritası ve toplumsal dinamikler ile kurulacak temaslara ilişkin Taksim Hill Otel’de 2 gün boyunca yaptığı “Örgütlenme Çalıştayı”na yönelik sonuç bildirgesi yayınladı.
10-11 Haziran 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen çalıştaya, çeşitli illerden belirlenmiş delegeler, bileşen kurum temsilcileri, bireyler ve genel meclis üyeleri katıldı.
“Yeni Yaşam için; HDK’yi Örgütle, HDK’de Örgütlen” başlığı ile verilen sonuç bildirgesinde , “2011 tarihinde, işçilerin, emekçilerin, ezilen inançların, ötekileştirilen ve yok sayılan halkların, kadınların, gençlerin, ekoloji mücadelesi yürütenlerin, LGBTİ’lerin; emek, demokrasi, barış ve özgürlük için birleşik mücadele aracı olarak doğan HDK, içinde bulunduğumuz siyasal gelişmeleri de değerlendirerek yeni dönem örgütlenme planlaması yaptı ve bu amaçla yoğun tartışmalar yaptı” denildi.
“EZİLENLER KENDİ GELECEKLERİNE KENDİLERİ KARAR VERMEK İSTİYOR”
Darbe sonrası OHAL koşulları altında yapılan 16 Nisan referandumun antidemokratik yönlerine değinilen sonuç bildirgesinde, “Kendi diktatörlük amaçlarına hukuki bir kılıf geçirmeyi amaçlayan AKP ve Erdoğan, istediği sonuçları elde edememiştir. Hileli ve YSK eliyle çalınan oylarla ilan edilen sonuçlar meşru değildir. Referandumdan “Evet” değil, “Hayır” kazanarak çıkmıştır. AKP- Saray faşizminin OHAL’e dayanarak işçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırdığı, doğal ve kültürel yaşama karşı tahrip yasaları çıkardığı her türlü demokratik talebi bastırdığı, tutuklama, gözaltı, işten atma KHK ile görevden alma, sokağı yasaklama, işkence ve katliam gerçekleştirdiği bu koşullar altında demokrasi ve özgürlükler talebi son derece yakıcı bir hale gelmiştir” ifadelerine yer verildi.
Ezilenlerin, mücadelenin olduğu her yerde kendi demokrasilerini aradığına ve kendi geleceklerine kendileri karar vermek istediklerine dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, çok kültürlü, çok kimlikli, farklılıkları zenginlik olarak sayan, eşit koşullarda kendini ifade eden demokratik mekanizmalar arandığına vurgu yapıldı.
“Gezi İsyanı, Kürdistan’dan yükselen yerel demokrasi iradesi, Cerattepe Direnişi ve 16 Nisan referandum sürecinde ortaya çıkan ve referandumdan sonra da devam etme kararlılığı gösteren Hayır Meclisleri ezilenlerin kendi kaderlerini ellerine alma isteğini yansıtan belli başlı somut örneklerdir” denilen sonuç bildirgesinde, bu gelişmelerle HDK’nin kuruluş felsefesinin toplumda canlı bir organizma haline geldiği belirtildi.
“BİRARADA YAŞAMANIN TEMEL GARANTİSİ ÖZ ÖRGÜTLÜLÜK VE MECLİSLERDİR”
Esas olarak toplumsal sorun ve çelişkilere odaklanmış bir HDK’nin, halklarımızın bugününü ve geleceğini de örgütlemenin garantisi olduğu ifade edilen sonuç bildirgesinde, egemenlerin tüm yönelimlerine rağmen, özgür yeni yaşamı inşa eden Rojava Devrimi örneğinde de görüldüğü gibi, ezilenlerin, kadınların, gençlerin halkların ve inançların bir arada yaşamasının temel garantisinin kendi öz örgütlülüğü ve meclisleri olduğu dile getirildi. Bildirgede ayrıca, “Dolayısıyla toplumsal dinamikleri içeren işlevli meclisler kurmak temel amacımız olacaktır. Bunun için halkla temas noktalarımızı çoğaltmak, halkın kolektif iradesini toplumsal ve siyasal sorunlara müdahale yönünde güçlendirmek ana hedefimizdir” denildi.
Sonuç bidirgesinin devamında şunlar belirtildi:
“Çalıştayımız, zaten işlevsiz olan parlamentonun tamamen ortadan kaldırıldığı bu dönemde, halkların öz örgütlülüğüne dayalı yerel demokrasinin ifadesi olan Halkların Demokratik Kongresi’nin tam zamanı olduğunu ifade eder.
Çalıştayımız, kadın ve gençlik meclislerimiz başta olmak üzere, emek, ekoloji, sağlık, halklar ve inançlar, kültür-sanat, eğitim, MMŞP gibi daimi meclis ve komisyonlarımızın, alan politikalarının üretilmesi ve örgütlemesindeki öneminin altını çizer. Ayrıca, toplumsal ihtiyaç ve örgütlenme temelinde, çalıştaylar, atölyeler, halk buluşmaları yapmayı temel bir ihtiyaç olarak görür.
“DEMOKRASİ GÜÇLERİNİ ORTAK ÇALIŞMA VE BİRLİKTE MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ”
Çalıştayımız, tekçiliğin, tek adam diktatörlüğünün her düzlemde hakim kılınmaya çalışıldığı bu koşullar altında, demokrasi, barış ve özgürlükler için demokrasi cephesini örgütlemenin, yan yana duruşların önemine dikkat çeker. Tekçi, inkarcı, faşizan yasalarla halklarımıza zorla dayatılan bir anayasa ile değil halkın yapım sürecine doğrudan katıldığı toplumsal sözleşme olan özgürlükçü demokratik bir anayasa için demokrasi güçlerini ortak çalışma ve birlikte mücadele yürütmeye çağırır.
Çalıştayımız, KHK ile işlerinden atılarak geleceği ellerinden alınan emekçilerin her türlü vahşi saldırıya karşı direnişlerini selamlar. Grev yasaklarına ve işten atmalara karşı direnen işçileri, Sur ‘da tarihi dokuyu, kültürel mirası ve evlerini savunan Amed halkının direnişini, Kütahya’da, Aydın’da doğayı koruyan kadınların eylemini, Kuzey Ormanlarından, Marmara’ya yaşamı ve doğayı tahrip eden, zeytinlikleri talana açan uygulamalara karşı mücadele yürüten tüm dinamikleri ortak hareket etmeye ve gücünü birleştirmeye çağırır.
Çalıştayımız, HDK’nin kuruluş felsefesi, amaç ve programının gerçekleştirilmesinde ortaya çıkan yetersizliklerimizi görerek, HDK’yi birlikte örgütleme ve büyütme kararlılığımızı vurgular. Bu kapsamda çalıştayımız, karşı karşıya olduğumuz örgütsel sorunların çözülmesinde daha somut, üretken ve sonuç alıcı bir perspektif ortaya çıkarmıştır. Bu perspektif ışığında yeni dönemde HDK’nin örgütlenme çalışmalarına hız verilmesi kararlılığı vurgulanmıştır.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.