PİRHA- HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya son günlerde yaşanan polis şiddetini sordu. Hatimoğulları, polisin kendini “kanun” yerine koyması, kanun uygulayıcısı değil de kanun koyucu olarak görmesi nasıl açıklanabilir?” dedi.
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, geçtiğimiz günlerde üst üste yaşanan polis şiddeti vak’aları hakkında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından cevaplandırması talebiyle Meclis’e soru önergesi verdi.
“SALGIN DÖNEMİNDE DE POLİS ŞİDDETİ GÜNDEMDE YERİNİ ALMAYA DEVAM EDİYOR”
Hatimoğulları, soru önergesine gerekçe olarak şunları belirtti:
“Çorlu’da evinin önünde oturan Dursun Gültaş isimli yurttaşın, devriye gezen polisçe küfürlü bir şekilde uyarıldığını ardından kendisine tepki verdiği gerekçesi ile tüm ailesi; olay yerine gelen 4 araba polis ekibinin de dahil olması ile darp edildiğini iletti. Çevrede uyarıda bulunan yurttaşların ise tehdit edilerek, çektikleri videolara el konulmak istendiğini ifade etti. Polisin kendini “kanun” yerine koyması, kanun uygulayıcısı değil de kanun koyucu olarak görmesi nasıl açıklanabilir?
Nusaybin’de çocukların polislerce silahla kovalanması ve 8 yaşında bir çocuğun zorla zırhlı araca götürülerek korkutulması, Adana’da Suriyeli 18 yaşındaki Ali El Hemdan’ın uygulama noktasında polis kurşunu ile öldürülmesinin ardından, İstanbul Kadıköy’de motorlu bir kuryenin polis şiddetine uğradığı görüntüler basına yansımış; kuryenin kendisine vuran polise, “bana vurman doğru mu?” sorusuna polis ise “doğru ben karar veriyorum, kanun da benim” cevabını verebilmiştir.”
“POLİS ŞİDDETİ OLAĞAN HALE GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Bayram süresince benzer şekilde İstanbul Sultanbeyli, Zeytinburnu, Eyüp; Edirne Keşan, Şırnak Cizre ve Batman’da polis şiddetleri yaşandığına dikkat çeken Hatimoğulları, iktidarın suç işleyen polislere sahip çıkan açıklama ve uygulamaları nedeniyle şiddetin daha da artmasına, cezasızlık pratiği ise polis şiddetinin sistematik olarak devam etmesine neden olduğunu belirtti.
Salgınla ilgili tedbirler istismar edilerek, sokağa çıkma kısıtlamalarının; polis şiddeti ile olağan hale getirilmeye çalışıldığını vurgulayan Hatimoğulları, “Suç işleyen polislerin, meslektaşları, amirleri, teşkilatları ve siyasi irade tarafından kollanacaklarından emin bir şekilde hareket etmektedir. Ancak basına yansıdığı kadarıyla gündeme gelen vak’alara dair açıklamalar yapan resmi kurumların, ilk elden polis memurunun eylemine meşruluk sağlamaya çalışan yaklaşımda bulunmaktadırlar. Görüntüleri olmayan şiddet vakalarında ise inkar yoluna gidilmekte; polisin/bekçinin haklı olduğu, orantılı bir güç kullanıldığı yönünde açıklamaların yapılmaktadır” dedi.
“SON BEŞ YILDA KOLLUK KUVVETLERİNİN NEDEN OLDUĞU HAK İHLALLERİ SAYISI KAÇTIR?”
Hatimoğulları, soru önergesinde şu soruların yanıtlanmasını istedi:
-Yaşanan ve kamuoyuna yansıyan polislerin/bekçilerin yurttaşlara karşı uyguladıkları şiddetle ilgili hangi yasal işlemler başlatılmıştır? Soruşturmaların süreçleri nedir, hangi aşamadadır?
-Çorlu’daki polis şiddetinin ardından Valiliğin yaptığı açıklamada görevlilere işten el çektirildiği ve soruşturmanın başlatıldığı ifade edilmiştir. İşten el çektirilen kaç polistir ve hangileri hakkında işlem başlatılmıştır?
-Çorlu’da yaşanan olayın ardından, henüz soruşturma sonuçlanmamışken yapılan resmi açıklamaların evinde şiddete uğrayan aile aleyhinde olması peşin hükümlü ve polisleri aklayıcı olunduğunu göstermez mi?
-İçişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından yapılan açıklama, yurttaşlara pervasızca şiddet uygulayan polislerin lehinde ve onları savunma içeriğindeyken; teşkilat içinde buna benzer tutumların çoğalacağını düşünmüyor musunuz?
-İçişleri Bakanlığı sözcüsü tarafından olayı araştırmamakla suçlanan yurttaşlar ve basın yerine; görüntüler apaçık ortadayken, olayların objektif bir şekilde soruşturulacak olması temini neden kamuoyuna verilmemektedir?
-Bayram günü yurttaşların kendilerini güvende hissetmeleri gereken yer olan evlerinin önünde bulunmak suç mudur?
-Görüntülerde sabit tüm bu polis şiddeti vakalarında 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanuna aykırı olarak şiddet uygulandığı açıktır. Bahsi geçen olaylarda yer alan tüm Emniyet personellerine Kanuna aykırılık nedeni ile işlem başlatılacak mıdır?
-Tekrarlı bir şekilde sürekli yaşanan polis şiddetinin önüne geçmek üzere çalışmalarınız olacak mıdır?
-Polisin kendini “kanun” yerine koyması, kanun uygulayıcısı değil de kanun koyucu olarak görmesi nasıl açıklanabilir?
-Son beş yılda kolluk kuvvetlerinin neden olduğu hak ihlalleri sayısı kaçtır? Yıllar bazında darp, işkence, kötü muamele nedenleriyle hakkında şikâyet bulunan kaç kolluk kuvveti mensubu bulunmaktadır.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.