Alevi Haber Ajansi

Hatimoğulları: Narin’in katledildiği köyde Hizbul kontranın silah deposu mu var?

PİRHA – 1. Merkezi Örgütlenme Konferansında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Savaşa karşı barış harekatını örgütlemek, konferansımızın ana hatlarından biridir” diye belirtti. Hatimoğulları, Narin Güran cinayetine de değinerek “Hizbul kontranın o köyde bir silah deposu mu var, bütün bu sorular yanıt bekleyen sorulardır” dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Özgürlük için Örgütleniyoruz” şiarıyla Ankara’da düzenlenen 1. Merkezi Örgütlenme Konferansında konuştu.

Hatimoğulları, DEM Parti olarak başlattıkları Ekmek ve Adalet kampanyasının detaylarına değinerek şu konuşmayı yaptı:

“Yaptığımız buluşmalarda biz bir kez daha gördük ki üreticiler, çiftçiler, işçiler, emekçiler artık dolmuş durumda. Bıçak ilikte. Gerçekten insanlarda o kadar büyük isyan, bu iktidara, kapitalist sisteme karşı, bu sermaye düzenine, ezen ve sömüren anlayışa karşı büyük bir tepki olduğunu yaptığımız çalışmalarda bir kez daha gözlemledik. Tabii burada temel sorun belki konferansta konuşacağımız konulardan biri eylemin, grevin neden birbiriyle bakışamadığı, ortaklığa dönüşemediği, ortak eyleme toplumsal muhalefete dönüşemediği. Bu konuda DEM Parti olarak bütün siyasetçilerin ve emek alanında örgütlenen her kesimin bir muhasebe yapmaya ihtiyacı var. Bizim DEM Parti olarak konferansta üzerinde konuşacağımız konulardan biri bu.

“DARBELERE RAĞMEN BUGÜN YİNE ÖRGÜTLENİYORUZ”

Bugün alanlarda, meydanlarda emekçiler, işçiler haykırılıyorsa, bugün DEM Parti gördüğü bütün baskılara rağmen cezaevinde çok sayıda arkadaşımızın olmasına rağmen, başta Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş gibi bir çok seçilmiş arkadaşımız hapishanede olmasına rağmen hala ayaktaysak demek ki bu ülkenin Türkiye’nin ve Kürdistan halklarının umudu olan yine bizleriz. Bu çok kıymetli bir şey. Bizler darbelere rağmen, örgütlülüğümüzün zaman zaman zayıflamasına rağmen hala bu salonda örgütlenme konferansı gerçekleştirebiliyor ve seçimlere girip belediyeler kazanabilen bir siyasi partiyiz.

Yine önümüzdeki dönemde örgütlenme akslarımızdan en önemlisi olan parti paradigmamız ve sol sosyalist hareketlerin ve Kürt özgürlük hareketinin birikmelerine bakarak savunduğumuz önemli konulardan biri Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ve barış. Savaşa karşı barış harekatını hep birlikte hem Türkiye’deki iç dinamikleriyle hem bölge dinamikleriyle, uluslararası barış ağlarıyla birlikte örgütlenmesi bu konferanslarımızda açığa çıkacak mücadele hatlarından birisi olacaktır.

“YOL HARİTASINI ÇİZECEĞİZ”

Bu salon ezcümle bütün ezilen ve sömürülenlerin, işçilerin, emekçilerin haklarını savunan bir salon, bir bileşke. Ve bizler bu mücadeleyi yürütürken şunu asla unutmamalıyız. Cezaevlerinde olan arkadaşlarımıza, İmralı tecridinden dolayı aylardır, yıllardır kendisinden haber alınamayan Sayın Öcalan’a, bu topraklardan kalkan İHA ve SİHA’larla katledilen gazetecilere, siyasetçilere bu topraklarda katledilen bütün siyasetçilere, yargısız infazda katledilenlere ve bizlerin aynı zamanda Narinlere ve çocuklara karşı çok büyük sorumluluğumuz var. Bu görev ve sorumlulukla ve bu bilinçle bizim elbette mücadelenin tıkanan bütün damarlarını tek tek nasıl açabileceğimizin yol haritasını hep birlikte bulmak ama sadece bulmak sadece tanımlamak değil aynı zamanda buradan nasıl bir eylem hattıyla çıkacağımızı konuşmak gibi tarihsel bir görev ve sorumluluğumuz var.

“KADINLARA DÜŞMAN BİR İKTİDAR”

Acımız çok büyük, biz küçük bir çocuğu koruyamadık. Bu ülke çocukları koruyamayan bir ülke, bu iktidar kadınları ve çocukları koruyamayan, korumak istemeyen, onlara düşman bir iktidar. O köy adeta bir sır küpüne döndü. Ailenin açıklamalarından tutalım iktidar vekilinin açıklamalarına, 19 gün boyunca Narin’in bedenine canlı ya da cansız ulaşılamaması, en son gayet profesyonel bir destek alınarak Narin’in bedeninin o derenin içine gömülmesi ve delillerin kaybedilmesi. Bütün bunları Kadın Meclisimizde değerlendirirken bunun salt magazinel, onun bununla ilişkisi vardı, gördü görmedi üzerinden medyada yürütülen tartışmaları yanlış bulduğumuzu ifade ettik. Türkiye’nin ana gündemlerinden birine dönüşen bu sorunda sadece bir ailenin mahremini korumak için bu kadar seferberlik olmaz. O köyün ne anlama geldiğini, o köyde hizbul kontranın nasıl örgütlendiğini, hizbul kontranın o köyde bir silah deposu mu var, bütün bu sorular yanıt bekleyen sorulardır.

Narin’i korumayan, kadınları korumayan, işçilerin, emekçilerin, yoksulların açlığını kendine dert edinmeyen, en son 108 milyon insanın verilerini çaldıran, ”çalındı ne yapalım” diyecek kadar utanmaz bir açıklama yapabilen, istifa etmeyi asla düşünmeyen bu iktidar artık bu ülkeyi yönetme ehliyetini tamamen kaybetmiştir. AKP-MHP ortaklığı, Ergenekon’la kurdukları ortaklıklar, Jitem ittifakı ile yönetme ehliyetini çoktan kaybetmiştir. Bizler buradan hareketle mücadelemizi büyütmeliyiz. Bütün nesnel koşullar gösteriyor ki, ülkenin içinden geçtiği sosyo kültürel durumu yaratan, çürüme, savaş siyaseti yürüten, tamamen muhaberata İHA ve SİHA’ya dayalı bir dış siyaset yürüten bu iktidar bu ülkeyi yönetemez. Kadınları ve çocukları korumayan bunu ısrarla vurguluyorum çünkü bu kamusal bir görevdir, bu görevi yerine getirmeyen, bunu normalmiş gibi anlatan bu iktidara karşı bizlerin başarıya ulaşmasının koşulları pekala fazlasıyla oluşmuştur. Bunun için değerli arkadaşlar, bu konferansımızın böylesi bir dönemde gerçekleşmesine de önem atfetmeliyiz.

“YENİDEN BİR YAPILANDIRMANIN İÇİNE GİRİYORUZ”

Bizler bütün bu mücadeleleri bir yandan kendimizi örgütleyerek bir yandan kampanyalarımızı yerelden merkeze kadar mahalle mahalle örgütleyerek yerelden merkeze yeniden bir yapılanmanın içine giriyoruz. Biz bu yeniden yapılanmayı sağlarken sadece DEM Parti değil aynı zamanda bizim dışımızdaki bütün kesimlerle bütün muhalif hareketlerle hep birlikte olacağımız bir demokratik güç birliğine ihtiyacımız var. Bu tespitleri yaptıktan sonra faşizmin, otoriter rejimin bu ülkede kendisini derinleştirmeye çalıştığı ama yapamadığı, toplumsal rıza alamadığı bir dönemde birlikte mücadele etmenin, ittifak politikalarını güçlendirmenin tam da zamanı.

Burada bu örgütlenme konferansımızda özetle söyleyecek olursak emeğin bu kadar yok sayıldığı, yoksulluğun bu kadar derinleştiği bir yerde DEM Parti bu alanı kendi ana alanı olarak görerek buradan örgütlenmeye devam edecek. Savaş karşıtı mücadele ve Kürt sorununun barışçıl, demokratik yöntemlerle çözülmesi için verilen mücadele bu dönemde partimizin ana hatlarından biriydi. Ama bunun altını bu konferansta bir kere daha çizeceğiz. İttifak politikalarımızı nasıl güçlendireceğimizi yine bu konferansta konuşacağız, önümüzdeki dönemin açılması açısından bunun altını çizmek istiyorum.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak