PİRHA- Hem televizyon kanallarından hem de sosyal medya üzerinden siyasetçi, yazar ve sanatçı olan kadınlara dönük tehdit ve cinsiyetçi söylemler artarken, kadınlar da dayanışma mesajları ve açıklamalar yaparak tepki gösteriyor. PİRHA’ya değerledirmelerde bulunan Hatay Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Sevilay Elmas, kadınların hedef alınmasının ve linç edilmeye çalışılmasının ataerkil anlayışın bir sonucu olduğuna dikkat çekerek, daha çok dayanışarak bu süreçten çıkılacağını belirtti.
Türkiye’de son günlerde iktidar yanlıları tarafından farklı alanlarda birbiri ardına tehdit dolu mesajlar dillendirilmeye devam ediyor.
Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in mezarına saldıran grup, İbrahim Gökçek’in naaşını mezardan çıkartıp yakacaklarını söylerken, AKP’ye yakın isimlerden Fatih Tezcan, sosyal medya üzerinden “Biz bir daha sokağa çıkarsak eğer, kimleri toplayacağız, listelerden haberiniz var mı sizin, ailenizi nasıl koruyacaksınız? Karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden? Erdoğan’ın bir damla kanına milyonlarca kan dökülür bu ülkede” tehditlerini savuruyor. Sosyal medya hesapları üzerinden gazeteci, siyasetçi, oyuncu kadınlara dönük cinsiyetçi mesajlar üzerinden tehdit mesajları paylaşılıyor.
Konuya dair PİRHA’ya değerlendirmelerde bulunan Hatay Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Sevilay Elmas, “Kadınların hedef alınması, linç edilmeye çalışılması, içinde nefes alamadığımız ataerkil anlayışın bir sonucudur” diyerek “Bu eril zihniyet kendini iktidar olarak görür, her alanı tekeline almaya çalışır ve kadın tabi olması beklenen cinsiyet grubudur. Muhalif olan kadın hedef gösterilmeyi iki kat ‘hak eden’ kadındır” ifadelerini kullandı.
“KADINLARIN SOSYAL MEDYADA TACİZ EDİLMESİ ERİL İKTİDARIN TAHAKKÜM BİÇİMLERİNDEN BİRİ”
Elmas, devamında kadınların bedenleri üzerinden sosyal medyada taciz edilmesi eril iktidarın kadın üzerinde kurmaya çalıştığı tahakküm biçimlerinden biri olarak karşılarına çıktığına dikkat çekerek, şunları dile getirdi:
“Kadının emeğini görünmez kılarak da yapar bunu, kadının yaptığı her işi anlayışlarındaki “kadınsı” sıfatıyla küçülterek yaratmaya çalıştıkları algı politikasıyla da yapar. Kadın bedeni üzerinde söz hakkı olan da bu erk zihniyettir. Öyle görür ve konumlandırır kendini. “Durması gerektiği yeri bilmeyen” kadının bedeni üzerine de söz söyleme hakkını yeri gelince kullanacaktır. Görünür olmamaları gereken bu cinsiyet grubu susmalı ve olmaları gereken yerde -mutfak bir seçenek- olmalı ve erkeklerinin hizmetinde görevlerini ifa etmeye devam etmelidirler. Söz erk’indir. Yoksa “hadleri bildirilecektir” mesajının doğrudan tezahürüdür.”
“KADIN DAYANIŞMASI YAŞATIR”
Pandemi sürecinde kadınların çok daha sıkıntılı günler yaşadığını vurgulayan Elmas, “İlk gözden çıkarılıp işinden olanlar, salgın gergini erkeklerin (!) daha çok şiddetine maruz kalanlar kadınlar. Güvenli alan belirlenmiş evlerde yüksek riskle yaşamaya çalışanlar kadınlar” dedi.
Elmas şöyle devam etti:
“Bu süreçte izlenmesi gereken yol tabi ki her zaman olduğu gibi kadın dayanışması. Kadına şiddetin, işsizliğin, güvencesizliğin arttığı şu dönemde daha çok dayanışma. Şehir bazlı, bölge bazlı kadın dayanışma ağlarının kurulması, kadınların rahat ulaşabileceği iletişim kanallarının açılması, kadınlara sosyal, psikolojik, hukuki destek sağlayacak insanlarla buluşmaya araç olunması izlenecek ve bizim de izlemeye çalıştığımız yoldur. Kısıtlı fiziksel temasların olduğu bu dönemde sosyal medya da bir araç. Kadın meselelerini twitterda gündemleştirmek de ses getirecek bir eylemsellik boyutudur. Son olarak imzacısı olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nin işletildiği, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına karşı Şiddetin Önlenmesi’ne dair kanunun gözardı edilmediği, cezaların caydırıcı nitelikte olduğu, kadınlarla temasımızın kesilmediği, aksine yükseldiği bir Türkiye’de salgın sürecinde veya sonrasında daha az şiddet, istismar ve diğer kadın hakkı ihlallerini konuşuyor olacağımıza inanıyorum. Kadın dayanışması yaşatır.”
Diren KESER/HATAY
Yoruma kapalı.