PİRHA- Halk Ozanı Feyzullah Çınar’ın Hakk’a yürümesinin üzerinden 39 yıl geçti. Aşıklık geleneğinin sürdürücülerinden olan Çınar, 1983 yılında Ankara’da geçirdiği kalp krizi sonrasında Hakk’a yürümüştü.
Sivas’ın Divriği ilçesi Çamşıh yöresi Gürpınar köyünde, 1937 yılında dünyaya gelen Feyzullah Çınar, küçük yaşta saza merak sarar, o dönem âşıklık geleneğini sürdüren, büyüklerini ilgiyle takip eder.
İlk gurbet deneyimini 17 yaşında İstanbul’a giderek yaşar. Hamallık ve bakkal çıraklığı gibi çeşitli işlerde çalıştıktan sonra askerlik vazifesini tamamladıktan sonra köyüne döner. Köyünde uzun süre kalamaz ve tekrar İstanbul’a çalışmaya gider. Çınar, dostları sayesinde İstanbul itfaiyesinde göreve başlar, fakat bu işi de kısa sürdüğü için tekrar köyüne döner. Maddi imkânsızlıklardan dolayı tekrar gurbete çıkar ve böylece Ankara serüveni başlar. Tuzluçayır’a yerleşir, bu dönemlerde tüm hayatını değiştirecek olan dostu Fikret Otyam ile tanışır.
“AVRUPA’YA AÇILAN İLK OZANLARDAN”
İlk plağı olarak bilinen “Fazilet” 1966 yılında çıkar ve 200 bin satar. O yıllarda Alevî deyişi söylemek kolay değildir. Fakat buna rağmen yaptığı plaklardan çok fazla maddi kazanç elde edemeyen Feyzullah Çınar, geçim sıkıntısına düşer, zor bir dönem başlamıştır. Fikret Otyam aracılığı ile Ankara Belediyesi temizlik işlerinde çalışmaya başlar. Tanıştığı Fransız Profesör, İrene Melikoff ile Avrupa’ya gider. Bu anlamda Avrupa’ya açılan ilk ozandır. Çeşitli Avrupa ülkelerinde Alevilik ve halk ozanlığı hakkında konferanslar verir. Radyo ve televizyonlarda programlar yapar, konserler düzenler. Burada bir ilk daha yaşar. Tüm gelirini Fransa’daki kimsesiz çocuklara bıraktığı bir Long Play çıkarır.
YASAKLAMA, CEZAEVİ, İŞKENCE..
Türkiye’ye dönüşünde Çınar örgütlenmenin gereğine inandığı için OZAN-DER kuruluşunda da yer alır. Bu arada plak ve kaset çalışmaları, konserler, dergi ve gazetelerle söyleşiler ve çok kısıtlı da olsa TRT’de programlar devam eder. Tiyatro çalışmalarında Pir Sultan Abdal’ı canlandırır. Âşığın yaşadığı dönem, toplumsal açıdan zor bir dönem olup, devrimci ve emekçilerin yanında yer alması, Çınar’ı deyişlerin yanında bugün dahi söylenmeye cesaret edilemeyen ağıt ve türküleri söylemeye iter. Çınar’ın bu çıkışları, dik duruşu, halkı tarafından ödüllendirilir ve halk ozanı kimliğini hak ederek kazanan ender kişilerden olur. Bu başkaldırısı, halkının sevgisi yanında Çınar’a yasaklar, işkence ve cezaevi kapılarını açar. Avrupa’ya çıkışı yasaklanır. Ülke sorunlarına kayıtsız kalamayan Feyzullah Çınar, türkülerinde bu sorunları sıklıkla dile getirmiştir. Ülke sorunlarını ve siyasi yapıyı o kadar çok dile getirir ki konser verdiği yerlerde olaylar çıkar, tutuklanır ve bu durum en sonunda pasaportuna el konmasına kadar gider.
ANKARA’DA HAKK’A YÜRÜR
Kısa yaşamına, türlü baskı ve yasaklara rağmen, 80 tane 45’lik plak, 4 adet Long Play, 20’ye yakın kaset, 200’e yakın eser, sayısız halk konseri ve turne sığdırır. Kendi tabiriyle o bir işçiydi. 23 Ekim 1983 Pazartesi sabah erkenden işe gitmek üzere yola çıkar. Kurtuluş Parkı’ndan geçtiği sırada rahatsızlanır ve kalbine yenik düşerek Hakk’a yürür.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.