Alevi Haber Ajansi

Gülistan Kılıç Koçyiğit: Aleviler olarak barış için mücadele etmeliyiz!-VİDEO

PİRHA-Barışı ilk olarak Alevilerin istemesi gerektiğini belirten DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Barış, kendiliğinden gelecek bir şey değil. Hiç kimse bize barışı lütfetmeyecek. Barış için mücadele etmek zorundayız, bu bir zorunluluk. Barış istiyorsak bunu görünür kılmak zorundayız” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ ardından yaşanan gelişmelere dair CAN TV’de Ergin Doğru’nun sunduğu ‘Özel Program’a konuk oldu.

“SÜREÇ İSTEDİĞİMİZ TEMPODA İLERLEMİYOR”

Sürecin istedikleri tempoda ilerlemediğini söyleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bu bir gerçek ama biz bunu bir tıkanma olarak nitelendiremiyoruz. Halihazırda sorun alanları var ve bu sorun alanlarının giderilmesi gerekiyor. Türkiye’deki antidemokratik her şeyi süreçle bağlantılı görmemiz gerekiyor. Hukuksuz olan her şeyin süreçle bağı vardır. En nihayetinde biz Kürt sorununun demokratik çözümünü konuşurken salt silahların susmasını konuşmuyoruz ki. Biz demokratik bir toplumu konuşuyoruz. Demokratik Cumhuriyetin inşasını konuşuyoruz. Demokratik entegrasyon, demokratik dönüşüm diyoruz. Sayın Öcalan’ın kendisi özgürlük yasalarının çıkması diyor. Demokratik entegrasyonun gerçekleşmesi diyor. Peki demokratik entegrasyon yani Kürtlerin demokratik entegrasyonu nereye olacak? Mevcut sisteme demokratik bir entegrasyon imkanı var mıdır?
Sistemim demokratik olacak ki siz de demokratik entegrasyonunuzu gerçekleştirebilirsiniz. Yani hem kendi benliğinizi koruyacaksınız, kültürünüzü koruyacaksınız, özünüzü koruyacaksınız. Hem aynı sistemin bir içerisinde özgür ağlarınızla var olacaksınız. Yani sistemin o özgürlükçü yapısının bir parçası olacaksın. Şimdi ortada demokratik bir sistem olmadığında o zaman nasıl demokratik dönüşüm olur?” dedi.

“CHP’YE YAPILANLAR, SÜRECE DAİR GÜVENSİZLİĞİ ARTIRIYOR”

CHP’ye yapılanların sürece yönelik çok ciddi engel çıkardığını söylemeleri gerektiğini belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, ”
Cumhuriyet Halk Partisi, bu ülkenin ana muhalefet partisi, son yerel yönetim seçimlerinde birinci çıkmış bir parti. Böyle bir partinin 100 yıllık bir Kürt sorununun çözümünde onu dışarıda bırakacak, sürekli bir savunma pozisyonuna itmenin kendisi aslında onu süreç dışı bırakmaktır ve süreci de sabote etmektir. Yaşananlar süreci güçlendiren değil sürece dair güvensizliği derinleştiren ve Türkiye’deki her insanın şu soruyu sormasına neden olan bir yaklaşımdır. Ya hani demokrasi diyordunuz, hani barış diyordunuz, hani çözümlüyordunuz, hani iç cepheyi takip etmek diyordunuz. Bu nasıl bir iç cephe takibat? Ana muhalefet partisinin de öyle mi iç cepheyi takip edeceksiniz? Ana muhalefet partisinin il başkanlığına kayyum atayarak mı iç cepheyi takip edeceksiniz diye bir soru var. Çok haklı bir soru. O anlamıyla biz Kürt sorununun demokratik çözümü derken CHP’yi dışlayan, CHP’li seçmeni dışlayan, ülkenin batısını dışlayan bir bakış açısıyla meseleye bakmıyoruz. Biz bütün Türkiye halklarını kapsayan bir çözümden bahsediyoruz” diye ifade etti.

“KOMİSYON, SÜRECİN TOPLUMSALLAŞMASI AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ”

Kürt sorunu gibi yüzyıllık sorunu, komisyonun tek başına çözmesini beklemenin gerçekçi olmadığını vurgulayan Koçyiğit, “Komisyon, yürüyen süreç içerisinde bir adım olarak kuruldu. O anlamıyla tarihsel bir önemi var. Yani 100 küsur yıl sonra mecliste ilk defa Kürt sorunun demokratik çözümü için bir komisyon kuruldu ve bu komisyon çok geniş bir siyasal yelpazeye sahip. Bugüne kadar Sayın Öcalan tarafından yürütülen bütün adımları aslında ülke olarak, devlet olarak, sistem olarak, hükümet olarak, meclis olarak adına ne dersek atılmış, onun karşısına atılmış ilk somut adım olarak da ifadesini bulduğunu ifade edelim. Yani bu anlamıyla bir somutluk içeren ilk adımdır. Bu süreç içerisinde elle tutulur görebildiğimiz tek somut adımdır diye ifadelendirebiliriz. Komisyon, sürecin toplumsallaşması açısından çok önemli. Bu toplumsallaşma hem tartıştıkça aslında topluma yayılması açısından önemli hem de komisyona gelip dinlenen kişiler aracılığıyla, kurumlar aracılığıyla da bir toplumsallaşma gerçekleştiğini görüyoruz. Bunu çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz. O anlamıyla bugün yürüyen bu sürecin ilerlemesi derinleşmesi ve kalıcı hale gelmesi için bazı sürecin ihtiyacı olan yasalar var. Örneğin silah bırakanların hukuki statüsü ne olacak? Silah bırakanlar geldiğinde nasıl bir siyasal ve sosyal yaşamın parçası olacaklar? Nasıl bir demokratik mücadele ortamı bulacaklar gibi bazı sorulara bu meclis komisyonunun yanıt oluşturması gerekiyor. O anlamıyla evet silah bırakanların hukuki statüsü yine PKK’den dolayı ceza almış cezaevinde olan sürgünde olanların ne olacağı onların hukuki statüsü temel bir başlık olarak önümüzde duruyor” diye belirtti.

“ALEVİLERİN AMASIZ VE FAKATSIZ BARIŞI İSTEMESİ GEREKİYOR”

Barışı ilk olarak Alevilerin istemesi gerektiğini dile getiren Koçyiğit, konuşmasının devamında şunları dile getirdi:

“Çünkü barış Alevilerin yaşam hakkından tutalım da demokratik bir ülkede yaşama istencine giden kapıyı aralayacaktır. Alevilerin en büyük talebi olan eşit yurttaşlığın kapısını çok daha aralayabilecek onun mücadele zeminini çok daha geliştirebilecek bir süreçtir. O anlamıyla bugün Alevilerin amasız ve fakatsız gerçekten barışı istemesi gerekiyor. Barış için mücadele etmesi gerekiyor. Barış içinde söz kurması gerekiyor. Barış, kendiliğinden gelecek bir şey değil.
Hiç kimse bize barışı lütfetmeyecek. Barış için mücadele etmek zorundayız. Bu bir zorunluluk. Barış istiyorsak bunu görünür kılmak zorundayız. Ben en başta da Alevi kadınlarının bu sürece sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum.”

Programın tamamı

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.