PİRHA- Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy, ülkede bir günde 7 kadının erkekler tarafından katledilmesinde iktidarın kadın düşmanı politikalarının ve cezasızlığın rolü olduğunu söyledi. Göksoy, 9. Yargı Paketi’nin bu politikalardan biri olduğuna dikkat çekerek, “9. Yargı Paketi kadın kazanımlarını geriye düşürecek ve kadına yönelik şiddeti artıracak bir düzenleme” dedi.
Türkiye’nin 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çıkmasının ardından kadın cinayetlerinde büyük bir artış yaşanıyor. Kadın aktivistler, hukukçular ve bu alanda çalışma yapan sivil toplum örgütleri, kadın cinayetlerinde yaşanan artışa cezasızlık politikalarını sebep olarak gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde bir günde 7 kadın, son 5 günde ise 16 kadın erkekler tarafından katledildi.
Bu cinayetlere karşı ülkenin dört bir yanında kadınlar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlükleri önünde çeşitli protestolar yaparak, kadın cinayetlerinde iktidarın sorumluluğu olduğuna dikkatleri çektiler.
Mersin’de de son 6 ayda 7 kadının öldürülmesi üzerine kadınlar sokağa çıktı.
Eylemde erkekler tarafından katledilen kadınların fotoğrafları taşındı. Bunlardan biri de geçtiğimiz günlerde Mersin’de katledilen Seher Aktekin’di. Seher, defalarca şiddet gördüğü ve hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi tarafından katledildi. Bekir Aktekin’in, tutuklu bulunduğu cezaevinden tahliye olduğu gün eşini öldürmesi bir kez daha caydırıcı cezaların olmamasının ne kadar yakıcı sonuçlara sebep olduğunu göstermiş oldu.
Seher Aktekin ve diğer kadınlar için sokağa çıkıp adalet talebinde bulunan Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy ile kadın cinayetlerinin sebeplerini, 9. Yargı Paketi’nin kadınlar açısından hangi riskleri taşıdığını ve iktidarın kadınların yararına nasıl politikalar yürütmesi gerektiğini konuştuk.
“KADIN CİNAYETLERİ CİNS KIRIMINA DÖNÜŞTÜ”
Bir gün arayla Mersin ve Adana’da 3 kadının evli oldukları erkekler tarafından katledildiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Göksoy, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi konuşulduğunda bu süreçlerin yaşanacağını ön gördüklerini söyledi. Kadın cinayetlerinin bir cins kırımına dönüştüğünü belirten Göksoy, “Son bir yıl içerisinde kadın cinayetlerinin, şiddetin çok fazla arttığını görüyoruz. Yargı sisteminin doğrudan işletilmediğini, hukuk sisteminin erkek aklıyla yönetildiğini ve AKP-MHP blokunun oluşturduğu sistemle işletilmenin sonucu olarak bir cins kırımla karşı karşıyayız” dedi.
“9. YARGI PAKETİ TEHLİKE ARZ EDİYOR”
Ceza İnfaz sisteminde birtakım düzenlemeleri içeren 9. Yargı Paketi, tartışmalı birçok maddeyi içeriyor. Kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını kullanmaları hakkının geri alınmasından kadınları şiddete karşı koruyan 6284 sayılı kanunda birtakım değişikliklere gidilmesi kadınlar tarafından tepkiyle karşılandı. 9. Yargı Paketi’ni kadın kazanımlarına yapılmış yeni bir saldırı olarak nitelendiren Çiğdem Göksoy, riskleri şöyle anlattı:
“Bizler için önem teşkil eden bir yasa, çünkü İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra 6284 en çok dayanağımız olan madde. Ancak bu yeni yargı paketi kabul edilirse uzaklaştırma kararıyla zorlama 20 günlük hapsin kaldırılma riski var. Evli kadınların kendi soyadlarını kullanmalarını geriye çekmek var, bu geri çekildiğinde ‘ailenin reisi’ kavramı ortaya çıkıyor. Etkin ajanlık kavramı da bizim gibi kadın mücadelesi veren STK’lar için tehlike arz eden bir madde. Bu maddeler kadınları, basını hedefe oturtan, kazanılmış haklarımızı elimizden alarak erkek ailesi oluşturulmaya çalışılıyor. Çalışma alanlarımızı daraltan bir madde ile karşı karşıyayız. Uzaklaştırma kararı aldıramayacağız eskisi gibi. Bu da kadınlara yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini arttıracak hamleler. Aynı zamanda çocuk taciz ve tecavüzlerinin de önünü açıyor çünkü erken yaşta evliliklerin önünü açan bir madde de var.”
İKTİDARA ÇAĞRI: YASALAR ETKİN UYGULANSIN
Göksoy, kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldırmanın sonucu olarak artan kadına yönelik şiddet konusunun artık etkin bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiğinin altını çizdi. Bunun için de iktidarın kadın düşmanı söylem ve politikaları terk etmesi gerektiğini vurgulayan Göksoy, “İktidar, mevcut yasalara dokunmadan, kadınları aileye hapsetmek yerine onları güçlendirecek politikalar üretmeli. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli, 6284 etkin uygulanmalı. Yerel yönetimlerde kadın danışma merkezlerinin ve kadın sığınaklarının daha güçlü hale getirilmeli. Devletin artık kadınlar üzerinde yapmış olduğu olumsuz politikalara son vermesi gerekiyor” diye konuştu.
Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy, son olarak yetkilileri kadını, erkeği, LGBTİ+’ları kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde onurlu bir yaşamı sürdürebilecekleri politikalar ortaya koymaya çağırdı.
Fatoş SARIKAYA/ MERSİN
Yoruma kapalı.