PİRHA- Irak-İran sınırında Kakailerle görüşen Gazeteci Şükrü Yıldız, ” Şu an pirler düzeyinde bir ilişki geliştirilmiş durumda. Onlar da Türkiye’deki Alevileri görmek istiyorlar. Kendilerini az ve yalnız hissediyorlar. Önümüzdeki dönemde hem onlar ziyarete gelecek, hem de biz ziyarete gideceğiz” dedi.
“Yol bir, sürek bin bir.” Yola hizmet eden bu süreklerden biri de Yarsanlar. Bulundukları coğrafyaya göre onlara Ahl-e Hak’lar, Kakai’ler de deniyor. Kakailik ise Irak’ta verilen isim. Büyük oranda Kürt olan Kakailer az da olsa Türkmen ve Arap etnisitesine de sahip.
Can TV ekibi olarak Gazeteci Şükrü Yıldız ve Deniz Osoy Irak’ta yaşayan Kakailerle konuştu. Sır tembihli Kakailer ile zorlu görüşmeyi gerçekleştiren Gazeteci Şükrü Yıldız bu görüşmeye dair sorularımızı yanıtladı.
Kakailer hakkında bilgileriniz neler?
Kakailer Irak’ta, İran’da Yarsanlar olarak biliniyorlar. Irak’takiler de Yarsan bölge farklılıkları daha çok Kakailer ismini ön plana çıkarmış. Kendileri coğrafi olarak Hindistan, Pakistan, Afganistan, Azerbaycan, İran, Irak, bir miktarda Suriye’de, Türkiye’den Balkanlara uzanan bir coğrafyada yaşıyorlar.
Zorlu bir yolculuğun ardından Kakailerle görüştünüz. Kakaileri daha iyi tanımak açısından önemli bir görüşme olduğu kanaatindeyim. Onlar hakkında öncelikle neler söyleyebilirsiniz?
Kakailer açısından Sultan Sahak belirleyici. Hacı olmak için oraya gidiliyor. Sultan Sahak’ın 6 bölümden oluşan kitabı Serencam’da da bu coğrafyadan bahsediliyor.
Bugün Anadolu Alevileri dediğimiz kesimden bahsediliyor, Bektaşilerden bahsediliyor. Yine mesala Bektaşi Dergahlarının isimleri ile anılan isimler de var. Serencam aslında bin sayfalık bir kitaptan oluşuyor. Bunun ilk 6 bölümü orijinal kabul ediliyor. Sultan Sahak tarafından yazılan bölüm olarak kabul ediliyor. Diğer 4 bölümlere yüzer yıllık ara ile eklemeler yapılıyor.
Bir nevi şecere olarak devam ediyor. Yukarı Mezopotamya Alevilerinin de deyiş ve nefeslerinin olduğu bir kitap. Dini anlatımlarını nefes ve deyişler üzerinden belirtiyorlar.
“IRAK’TAKİ KAKAİLER HAWAR’DA TOPLANIYORLAR”
Aleviler çok geniş bir coğrafyaya yayılmış durumdalar. Fakat birbirinden haberdar olmayan Alevi topluluklar var. Nitekim biz Kakailerin varlığından çok sonradan haberdar olduk. Siz hangi coğrafyaya gittiniz onlarla görüşmek için?
Bir vadi var Hawar ismi verilen. Biz Hawar’a gittik. Hawar Yarsanlar için ikinci derecede önemli bir merkez. İran-Irak sınırında bir yer. Zaten siz oraya gittiğinizde İran telefonları çekiyor. Orada geleneksel olarak Hacı olma geleneği, iki yerin ziyareti ile mümkün. Şêxan’a gidip orayı tavaf ediyorlar, Hawar’a gidip cem olmakla tamamlanıyor bu süreç. Mekke’ye gidiyorsunuz belirlenen ritüelleri yerine getirip hacı oluyorsunuz. Bu da öyle bir durum. Irak’taki Kakailer Hawar’da toplanıyorlar, yalın ayak 6 kilometre sınırı geçip Şêxan’a gidip buradan da Sultan Sahak’ın mezarını ziyaret ediyorlar. Orada da büyük cem bağlanıyor. Bir çok görüntüde gördüğümüz yüzlerce Yarsan’ın saz çaldığı cem o cemdir.
Peki hala o coğrafyada Kakailer yoğun olarak yaşıyor mu?
Şu anda Hawar ve civarında 3 tane köy kalmış. Kerkük’te biraz Kakailer var. Kerkük’tekilerin arasında bir kısım Türkmen ve Arap var. Kakailerin yüzde 90’ı Kürt diyebiliriz. Kürtlerin yoğun olduğu yerde yaşıyorlar. Serencam’ın orjinali Kürtçe’nin Goran lehçesi ile yazılmış. İbadet dili de Kürtçe. Onlarda da tambur’un kutsallığı var. İki telli cura ve saz. Sazın üstünde 3 tel var. İki teli aynı sesi çıkarıyor.
“HACI BEKTAŞ-I VELİ, SULTAN SAHAK’IN RUHUNUN ORAYA GÖÇMESİ OLARAK İZAH EDİLİYOR”
Onların ritüellerini bizlerle karşılaştırdığınızda benzerlikleri var mı?
Bizdeki ibadet biçimleri ile karşılaştırdığında cemlerde 7 hizmet var, biz de 12 hizmet. Onlar 7 hizmeti tanımlarken, bizde ayrıştırılmış görevleri tek kişiye yüklüyorlar.
Makamlar aynı. Pirlik, seyitlik, mürşit gibi makamlar var. Mürşit ile pir arasındaki ilişki, pir ile rehber arasındaki ilişki gibi. Bizde mürşit pirin ikrarını verdiği kişidir. Orada ise pirin yardımcısı olarak rehber atfediliyor. Rehber ve mürşitlerin temel görevlerinden bir tanesi inancı yaymak. Pirler de geçmişi de bizdeki geleneksel yapı gibi Sultan Sahak’a kadar uzanıyor. Sultan Sahak’tan da dünyanın yaratılış sürecine kadar gidiliyor.“Yer gök yok iken biz vardık” anlayışı temel. Ruhun don değiştirdiğine inanıyorlar.
Bizde “devri daim” dedikleri durum tamamıyla oturmuş onlarda. Yani böyle inanarak yaşıyorlar. Bizde inanç diğer inançlardan etkilendiği için bu öğreti güncel yaşamda sürdürülmüyor. Don değiştirmede iyi ve kötü dengesi var. Bütün iyiler aslında Sultan Sahak’ın ruhunu taşımıştır. Sultan Sahak, “Adem ben idim”, “Ali bendim” diyerek onların yarattığı tüm değerleri üstleniyor. Hacı Bektaş mesela Sultan Sahak’ın ruhunun oraya göç etmesi ile izah ediliyor. Bizdeki ocak yapıları ile iç içe geçmiş bir anlatımları da var.
Orada kimlerle görüştünüz?
Sultan Sahak’ın torunları ile görüştük. Pir Serhad Hawarlı. Eyup Rostem ile görüştük. Kakailerle ilgili en çok kitap yazan yazar ama Sünni kökenli. 24’ün üzerinde basılı kitabı var.
Kakaileri kısa bir geçmişe kadar tanımıyorduk ya da hiç duymamıştık. Peki onların bizden haberleri var mı? Ne düşünüyorlar?
Buradaki Alevilerin birbirlerinden haberleri de yok. Mesela bundan 10 yıl öncesine kadar Adıyaman, Maraş, Kayseri’deki Alevileri, batıdaki Aleviler bilmiyordu. Kakailerle de el ele sıkışmamız bu son yıllara tekabül ediyor.
“HALEPÇE’NİN KÖYLERİNE KADAR ASFALT, ALEVİLERİN YERLEŞKESİNDE YOLLAR TOPRAKLAŞIYOR”
Sizinle görüşmeyi nasıl kabul ettiler?
Kakailerde sır diye bir kavram var. Sır onlar için önemli. Saz çalmasını istediğimiz kişiler bize çalmadılar. Cemle ilgili bizim kim olduğumuzu öğrenene kadar bize bilgi vermediler.
Biz onlara inanç hakkında bilgiler verdik, kendi inanç ritüellerimizi anlattık. Ondan sonra kendilerini anlatmaya başladılar. Sırrı ifşa etmeme gibi bir pozisyonları var. Bizim Alevilerin Türkiye’de yaşadığına benzer bir şey. Korku ve baskılardan kaynaklı yıllarca Alevi olduğumuzu söyleyemiyorduk, ibadetler gizli yapılırdı.
2 bin yılında İslami çevreler bu köylerin hepsine baskın düzenliyor ve bu köyler yakılıp göç ettiriliyor. 2003 yılında Amerikaların bölgeye müdahalesi ile geri dönüyorlar.
Irak başka Türkiye ayrı bir ülke ama zihniyet aynı. Halepçe’nin köylerine kadar gidiyorsunuz hepsi asfalt. Tam siz Aleviler yerleşkesine geliyorsunuz yol toprak oluyor.
Türkiye ile ilgili bilgileri serencam’da geçen kadar biliyorlar. Serencam’ın orjinalinin tercüme edilmesi teklifimiz oldu. Orijinali konusunda çok hassas davranıyorlar. Bu yapılırsa Aleviler açısından tarihi bir bilgi elde edeceğiz.
Cenazelerin tamburla nasıl kaldırıldığını gösteren bir video gösterdik onlara. Bunu gördüklerinde, kendilerinin de cenazeleri eskiden böyle kaldırdıklarını söylediler ve şimdi çevresel baskıların da etkisiyle öyle yapmıyorlar. Eskiden Alevilerde Hacca gitme diye bir olgu vardı. Pirlerin Hakkullahları toplanır birisi aracılığı ile Irakta hacca gönderiliyordu. Oraya gönderilenler acaba Sultan Sahak’a mı gönderiliyorlardı, yoksa Kerbela’ya mı? Bu sorunun yanıtını bulmak istiyoruz.
“KAKAİLER TÜRKİYE’DEKİ ALEVİLERİ GÖRMEK İSTİYOR”
Son olarak onlarla ilişkilerinizi nasıl devam ettireceksiniz, onların Türkiye’ye gelip oradaki Alevileri tanıma gibi bir talepleri var mı?
Onlarla görüşürken, öncelikle bir televizyon programı çekmekti hedefimiz ama gördük ki, televizyon programının çok daha ötesinde. İlerde Kakailere yönelik bir çalışma için de temel niteliğinde. Önümüzdeki süreçte İran’a gidip Kakaileri görmek, yine Kerkük’te Kürt olmayan Kakaileri görmek istiyoruz. Şu an pirler düzeyinde bir ilişki geliştirilmiş durumda. Onlar da Türkiye’deki Alevileri görmek istiyorlar. Kendilerini az ve yalnız hissediyorlar. Önümüzdeki dönemde hem onlar ziyarete gelecek, hem de biz ziyarete gideceğiz.
Elif SONZAMANCI/KÖLN
Yoruma kapalı.