Alevi Haber Ajansi

Reklam

Gazeteci Çilem Küçükkeleş: Bir yüzyıl daha Aleviler yoktur diyemezsiniz-VİDEO

PİRHA-Gazeteci Çilem Küçükkeleş, 2022 yılının Aleviler açısından nasıl geçtiğini PİRHA’ya değerlendirdi. Çilem Küçükkeleş, 2022 yılının değişimin açığa çıktığı bir yıl olduğuna dikkat çekerek, “Umut ediyorum ki yeni bir yüzyılın cumhuriyeti kurulurken tıpkı kurultayda adı konulduğu gibi “demokratik bir cumhuriyet” aynı zamanda bu cumhuriyetin en büyük paydaşlarından birinin Aleviler olacağı bir yüzyıla doğru yol yürüyeceğiz” dedi.

Alevilerin eşit yurttaşlık talebiyle yıllardır sürdürdüğü mücadele 2022 senesinde kendisini daha da görünür kıldı. Zorunlu din derslerine ilişkin açılan davalar, Alevilere yönelik sonu gelmeyen nefret söylemleri, demokratik Alevi hareketindeki kongreler, devletin Aleviler ve cemevlerine dönük çalışmaları, AKP’li cumhurbaşkanının kararıyla kurulan ve çok tartışılan Alevi, Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile seçimlere yaklaşınca hatırlanan Aleviler geride bıraktığımız yıl içerisinde konuşulan konu başlıkları oldu.

Reklam

Gazeteci Çilem Küçükkeleş de geride kalan 2022 yılının Aleviler açısından nasıl geçtiğini PİRHA‘ya değerlendirdi.

“KONGRELER YENİLENME AÇISINDAN ÖNEMLİDİR”

Sözlerine “Her yıl gibi elbette ki 2022 de zor bir yıldı. Ama Aleviler açısından çeşitli değişimlerin olduğu bir yıldı” diyerek başlayan Küçükkeleş, dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinden kaynaklı olumsuzluklara da değinerek, şunları söyledi:

“Pandemi gibi çok ağır bir hastalık süreci geçirildi. Toplumsal bağların zayıfladığı, bir araya gelinemediği, bulaşıcı hastalıktan kaynaklı yan yana durulamayan ve büyük bir kısmı böyle geçen bir yıldı. Bir diğer önemli nokta ise 2015’ten beridir ağır bir atmosfer var Türkiye’de. Daha önce de ağırdı ama aslında adına ‘OHAL’ denilen, çok uzun süren, kaldırıldığı ifade edilen ama koşullarının Türkiye’de hala çok canlı yaşadığı bir yıl oldu 2022 de. Fakat şu tarz değişimler oldu. Pandemi süreci sonrası Türkiye’de çeşitli toplumsal hareketler başladı. Aleviler açısından da başladı ve uzundur kongre yapamayan Alevi hareketi bir kongre yapma imkanı buldu ki kongreler önemlidir. Yenilenme açısından, süreci tartışma, yeni dönemi kurma konusunda kongreler önemlidir. Bu kongreleri gerçekleştirebilme, pandemi sürecinin o ağır atmosferinin hafiflemesi, bir şekilde Türkiye’de siyaseten değişimin arzusunun her tarafa yansıması gibi Alevi kurumlarına da yansıdı ve çok hareketli bir baharla başladı.”

“DEVLETİ MUTLAKA ZORLAMAK GEREKİYOR”

Küçükkeleş, Mayıs ayında “Aleviler din, beden, cinsiyet, neşeden, kedere” başlığıyla İzmir’de yapılan sempozyumu da hatırlatırken, şöyle konuştu:

“Kongrelerden hemen sonra üç büyük kurumun ortaklığıyla Mayıs ayında çok önemsediğim bir sempozyum gerçekleşti. “Aleviler din, beden, cinsiyet, neşeden, kedere” ismiyle kadınlarla, LGBTİ’lerle, farklılıklarla ilişkisi bir daha tartışıldı. Aynı zamanda bu sempozyumla beraber Türkiye’de, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıyla ortaya çıkan boşlukta, her sorumluluğu devlete atan değil aynı zamanda kendi sorumluluğumuzu da yerine getirmemiz gerekir aklıyla, “Peki İstanbul Sözleşmesi yok. Biz bunu kendi içimizde nasıl işletir hale edeceğiz? Yani genelde “Devlet ne yapar?” diye uzundur bakıyordu tüm hak mücadeleleri yöntemleri. Ama biz anladık ki, devleti mutlaka zorlamak gerekiyor. Mutlaka talep etmek gerekiyor ama bununla beraber hem kendi iç demokrasimiz konusunda bir şeyler söylemek, aynaya bakmak hem de kendi yaşadığımız mekanlarda yaşatmak konusunda bir yol güzergahı çizmek gerekiyor. Alevi kurumları çok önemli bir sempozyumu gerçekleştirdiler. Buradan çıkan ve kamuoyuna yansıyan önemli kararlardan biri de cenazelerimizdi.

Ortada kalan, çeşitli inanç merkezlerine alınmayan, hakaret edilen cenazelerle ilgili de şunu söyledi kurumlarımız: Kim olursa olsun kapımıza gelen her cenazeyi kendi istediği ritüelle biz Hakk’a uğurlayacağız kararı o sempozyumdan çıktı. Diğer önemli çıkan kararlardan biri de şuydu: Sempozyum yapıp bırakmayacağız. Buradan Alevi hareketi olarak kadın meselesine yönelik bir tutum belgesi inşa edeceğiz ve tutumumuzu tüm kamuoyuyla paylaşacağız. Bunlar önemli sonuçlardı. Çünkü çalıştaylar, sempozyumlar elbette ki gerçekleşirken çok değerli katkılar sunuyorlar ama orada bırakıp gitmek doğru değil. Bütün o tartışmalardan çıkan sonuçla önemli adımlar atmak gerekiyor.”

“FESTİVALLER ALEVİ HAREKETİNİN TOPLUMSALLAŞMASINA YOL AÇTI”

Yaz aylarında Türkiye’nin birçok yerinde gerçekleşen festivallere de değinen Küçükkeleş, bu tarz etkinliklerin topluma sağladığı katkıları şöyle aktardı:

“Haziran, Temmuz ayları başladığında festivaller başladı. Aslında toplum bir araya gelerek o moral bozukluğunu, kederini biraz neşeye evrilten bir yol izledi. Değerli festivaller oldu. Dersim festivali valilik tarafından iptal edilse de toplum kendine göre kendi festivalini gerçekleştirdi. Varto’da yine çok değerli bir festival oldu. Öyle göründü ki Alevi kurumlarının yönetici kısmı açısından bir gün bile genel merkezlerinde oturamaz hale geldiler. Mütemadiyen hareket halindelerdi. Bu hareket hali önemli bir şeyi gerçekleştirdi. Alevi hareketinin toplumsallaşmasına yol açtı. İkincisi de Alevi hareketinin toplumla buluşması, toplumun da ilgisini yeniden demokratik Alevi hareketinin üzerine çekti. Bütün bu söylediklerim demokratik Alevi hareketi üzerine. Çünkü geri kalanının zaten böyle bir alanı, böyle bir mecrası, böyle bir niyeti de yok. Yani bir hak mücadelesi alanında değiller. Onlar sadece inancın nasıl yürüyeceği konusunda hizmet vermek istiyorlar. O yüzden de demokratik Alevi hareketinden hani bahsediyorum.”

“HEDEFLERİ PARÇALI, BİRBİRİNİ GÖRMEYEN, BİRLİKTE DURMAYAN ALEVİ HAREKETİ”

Küçükkeleş, AKP’nin birkaç yıldır Alevilere dönük geliştirdiği çalışmaların bu yıl somutlaştığı kararlara ilişkin ise şunları kaydetti:

“Bu süreç içerisinde aynı zamanda Alevilere yönelik gelişen bir AKP hareketi de vardı. Bir dönem çok fazla Alevilere müdahale etmeyen, belki daha inisiyatifli davranan, karşısına almamaya çalışan AKP’nin aynı zamanda yürüttüğü bir çalışma vardı. Aslında bir araya gelen, toplumsallaşmaya çalışan Alevi hareketini biraz içeriden bölmek, parçalamak, tekleştirmek ki mesela gittikleri, ziyaret ettikleri cemevlerine de “Genel merkezinizden ayrılırsanız sizinle çok daha ilişki kurabilir; size çok daha rahat yardım edebiliriz” telkinlerinde bulundular. Anlaşıldı ki hedef parçalı, birbirini görmeyen, birlikte durmayan bir Alevi hareketine doğru yol izlemekmiş. Bunu niye yapıyorlar diye çok konuşuldu, tartışıldı. Niye yaptıkları konusu aslında döndü dolaştı bir torba yasa ve cumhurbaşkanlığı kararnamesi meselesiyle ortaya çıktı. Alevilerin ziyaret ettikleri yerlerde çeşitli kurumsal eksikliklere yaptıkları yardımlar Alevilerin talepleri olarak topluma yansıtılmaya çalışıldı. Bu talepleri karşıladıklarını ifade ettiler. Toplamda karşısındakini yok sayan ama konu, çimento veriyorsa oradan bir talep sanki varmış gibi bir politika izlendi. Bu politika elbette ki Alevi toplumu tarafından çok büyük bir tepki ile karşılaştı. Cumhurbaşkanı’nın cemevi ziyaretleri yoğun eleştirildi. Bu cemevi ziyaretlerindeki görsel değişiklikler, mekana müdahaleler, oraya gitme hali, beraberinde gittiği heyeti vs. yoğun tartışmalara yol açtı. Oralardan, müjdelenen, torba yasa da Alevi kurumları açısından büyük bir itiraza neden oldu.”

“TOPLUM HALA DEMOKRATİK BİR MECLİSİ İŞARET EDİYOR”

AKP’nin adımlarına Alevilerin verdiği yanıt ise birçok ilde basın açıklamaları ve eylemler oldu. 8 Kasım günü ise eylem Ankara’ya TBMM önüne taşındı. Yapılan eylemleri “değerli” olarak niteleyen Küçükkeleş, şöyle konuştu:

“Meclis önünde çok değerli bir eylem konuldu. Bu eylemin meclis önünde kurulmasının şöyle bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Türkiye toplumları hala demokratik bir meclisi işaret ediyorlar. Hala orayı muhatap almak istiyorlar ve itirazlarını orada dile getirmek istiyorlar. Bunu yaparken de sadece hani biz Alevilere bunu yapma anlamında değil yani. “Bu meclis işlesin” mesajı da bu eylemin içeriğinde vardı aynı zamanda. Cumhurbaşkanlığı kararnamesine itiraz da yine meclis önünden yapıldı. Aleviler sert bir müdahale gördüler o meclis önünde. Ama o sert müdahaleyle beraber çıkarılmak istenen torba yasayı, cumhurbaşkanlığı kararnamesini de yine aynı meclis önünde çöpe çevirdiler. Çünkü rızalık olmadan bir topluma herhangi bir faaliyetinizi dayatmanız mümkün değil. Bir şekliyle kendi medyasında çok büyük müjde gibi yansıttığı meselenin aslında Aleviler için hiçbir müjde olmadığını çok net bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin önünde ifşa ettiler.

Bu önemli ve kıymetliydi, uzundur en hareketli eylemiydi Alevi hareketinin de aynı zamanda. Bu hareketin çevresinde toplum toparlandı. Burada birlikte durma gayreti çok gelişti. Bu eylemden sonra yerelde çok sayıda toplantı yapıldı. Toplumla buluşuldu ve en nihayetinde burada konuşulanlar da bir kurultaya evrilerek bu çok yakın tarihe taşındı. Birlikte takip ettik. Değerli bir kurultay gerçekleşti 25 Aralık’ta. Gerçekleşen kurultayla beraber aslında Türkiye siyasetinde uzundur varlığını kabul ettiremeyen Aleviler, “Siz böyle kentlerin çeperlerinde olun, siz hele bir yerde durun, biz size haklarınızı zaten veririz” siyasetini reddettiğini, aslında kentin merkezine, göbeğine ve siyasetin kalbine doğru artık Alevilerin de cümle kurmak istediğini çok net ifade ettiği, benim açımdan kurultayın en önemli konularından biriydi.”

“BİR YÜZYIL DAHA BİZSİZ BİR CUMHURİYET KURAMAZSINIZ”

Küçükkeleş, 25 Aralık günü İstanbul’da gerçekleştirilen ‘Büyük Alevi Kurultayı’na da değinirken; “Bir geçmiş yüzyılın şeyi çok iyi tartışıldı. Aleviler neler yaşadılar geçmiş yüzyılda? Kurultaya gelen tüm seyirciler açısından da çok açıklayıcı ve ön açıcı oldu. Ama bir daha böyle bir şeyi bir yeni yüzyılda yaşamayacaklarını ifade ettikleri yer de oldu. Bununla ilgili yine takip ettiğimiz Hacıbektaş’ta da önemli bir toplantı gerçekleşmişti. Pirler, analarla da Ankara’da bir toplantı gerçekleşmişti. Toplumun toplamda ifade ettiği ve kurultaya gelen şey şuydu ki; “Bir yüzyıl daha Aleviler yoktur diyemezsiniz. Bir yüzyıl daha bize katliamlar yüzyılı çizemezsiniz. Bir yüzyıl daha bizsiz yeni bir cumhuriyet kuramazsınız” mesajı çıktı aslında toplamda” ifadelerini kullandı.

“MADIMAK KATLİAMI SONRASI KİMİNLE YÜRÜDÜYSEK ONLARLA BİR ARADAYIZ”

Alevi hareketinin 2023’e çok daha güçlü gireceğini söyleyen Küçükkeleş, Alevilerin kendi gündemlerini yaratmalarının öneminden de bahsetti. Küçükkeleş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Demokratik siyaset ve demokrasi mücadelesi cephesinden 2015’te beraber hızla uzaklaşan Alevi hareketi 2022’de tam tersi hızla buraya doğru bir yol çizdi. Çevresini, dostlarını genişleten bir çaba ve gayret çok gözle görülür hale geldi. Yalnızlaşan, kendini tartışan, kendi içinde mütemadiyen iktidar ve muhalefet hegemonyası yaşayan Alevi hareketi bir anda bütün bunların dışına çıkan, kendi kendiyle değil tam tersi kendisine bunu yaşatan sistemle bir mücadeleyle karşı karşıya geldi ki önemli. İşte burada dostları da çoğaldı. Burada birliktelikler de attı. Aslında nereye döndük dersek, Madımak katliamı sonrasında kiminle birlikte yürüdüysek bugün o yol arkadaşlarımızla yeni baştan bir araya gelmeye başladık. Bu değerli ve kıymetli. 2021, 2020 öncesi süreçlerde yaşanan gergin Türkiye atmosferinde aslında tartışamaz, konuşamaz, sürece dahil olamaz, kendi gündemini tutamaz haldeyken bir anda Türkiye gündemi daha büyük bir sıklıkla değişse de Aleviler gündemini ayakta tuttular. Kendi gündeminizi korumanızın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark ettiler, hem de fark ettirdiler. Türkiye gündemi çok sık değişse de Aleviler kendi gündeminde kaldılar ve buradaki bileşkeyi çoğaltmak, daha fazla sayıda birleşerek hareket etmek konusunda da bir yol çizdiler.

Toplumda uzundur bunu öneriyor aslında. Hem tüm demokratik kitle örgütlerine, hem siyasi partilere hem de aslında toplumun her kesimine böyle bir kaostan çıkmanın yolu, yöntemi, birlikte olmak olduğunu tarif ettiler. Eskiden birlik deyince birbirine benzemeyi anlaşılır ve hiç bir araya gelinmez gibi gözükürken şimdi hiç birbirimize benzemesek de bir arada durmayı bilmeliyiz formülü hem Türkiye siyasetinin hem Alevi hareketini büyük oranda etkilediğini düşünüyorum. Bu dönüşüm, bu yol, yöntem bu kadar toplumsallaşan Alevi hareketi inanıyorum ki 2023’e çok daha büyük bir güçle girecek. 2023 açısından Türkiye siyasetine çok daha büyük dahil olacak. Umut ediyorum ki yeni bir yüzyılın cumhuriyeti kurulurken tıpkı kurultayda adı konulduğu gibi “demokratik bir cumhuriyet” aynı zamanda bu cumhuriyetin en büyük paydaşlarından birinin Aleviler olacağı bir yüzyıla doğru yol yürüyeceğiz. Her dönemden çok daha güçlü Türkiye siyasetine de, toplumuna da kendini hissettirdi diyebilirim.”

“TÜM SİYASİ PARTİLERİN ALEVİ POLİTİKASI OLMAK ZORUNDA”

Küçükkeleş son olarak seçim sürecine giren Türkiye’de, tüm siyasi partilerin bir Alevi politikası olması gerektiğini belirtirken, “Yani bu 25 Aralık kurultayı siyasi partiler açısından da çok büyük bir mesaj. Çünkü bu kurultaydan sonra Alevilerin söyledikleri sözlerden kaynaklı başka bir siyaset üretmek zorundalar. Hani eskiden “Siz yerinizde durun biz sizin için yaparız. İhtiyacınız neyse gideririz.” bir şekliyle en ilerisindeydi; HDP’nin “Verin temsilcilerinizi gelsinler, siyaset yapsınlar” meselesinin artık sona erdiğini düşünüyorum. Meselenin temsilci olduğu değil bundan sonra Türkiye’deki tüm siyasi partilerin artık bir Alevi politikası olmak zorunda olduğunu düşünüyorum. O kurultaya cevap olamayan siyasi partiler açısından da Türkiye’deki yalnız Alevi hareketinin değil Alevilerin artık başka bir yerden başka bir cevap vereceğini düşünüyorum” dedi.

Barış KOP / İSTANBUL

Reklam

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak