PİRHA-Garip Dede Dergahı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat, “Şah Hüseyin’in duruşu düşünsel bir eylemdir” başlığıyla yaptığı açıklamada, “Aleviler kendi inanç tanımını yapmışlardır. İnançlarını “Yol cümleden uludur” sözüne uygun olarak yaşayacak ve sonsuza kadar Şah Hüseyin’e bağlı kalacaklardır” dedi.
On İki İmam orucu devam ederken, İstanbul’da bulunan Garip Dede Dergahı Vakfı (GADEV) Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat “Şah Hüseyin’in duruşu düşünsel bir eylemdir” bir açıklama yaptı.
Fırat, “Şah Hüseyin’in zalime karşı duruşuyla birlikte özgürlük ve insan onurunun korunması Alevilerin vicdanı içinde koruma altındadır” dedi.
“Özgürlük düşüncesi; başta siyasi iktidarların kişiler üzerindeki baskısını azaltmak, bireylerin zorlamaya maruz kalmadan yaşam biçimlerini tercih etmelerini ve insan onuruyla bağdaşır şekilde yaşamını devam ettirmesi için gereken bir haktır. Bu düşüncenin inanca dönüşmesi, insanın varoluşundan bu yana vardır” diyen Fırat şunları kaydetti:
“ŞAH HÜSEYİN’İN DURUŞU, ALEVİLERİN VİCDANINDA KORUMA ALTINDADIR”
“Her daim tartışılmış, uğruna ölümler, katliamlar ve göçler yaşanmıştır. Bu düşüncenin insanoğlunda inanca dönüşmesinin temelinde ise siyasi iktidarların kendi kişisel istek ve yaşama bakış açılarını halka dayatması, halka zulüm etmeleri, iktidar hırsı, kişilerin siyasi tutumlarını ve ahlak anlayışlarını kendi çıkarları için belirleyici hak saymalarından kaynaklanmıştır.
Tam da bu sebepten ötürü, Yezid tarafından Şah Hüseyin ve Ehl-i Beyt’in katledilmesi siyasi hırs ve zulümlerin asırlarca dinmeyecek sonuçlar vereceğini gösteren acı bir örnektir. Şah Hüseyin’in zalime karşı duruşuyla birlikte özgürlük ve insan onurunun korunması Alevilerin vicdanı içinde koruma altındadır ve O’nun özgürlük anlayışı bireysel düşünce eylemidir.
“ÖZGÜRLÜK İSTEKLERİNDEN DOLAYI ALEVİLER HER DÖNEM BENZER KATLİAMLAR GÖRMÜŞTÜR”
Şah Hüseyin’in bu mücadele duygusuna varabilmek için, iktidarlar tarafından katledilen Hallacı Mansur’u, Baba İlyas’ı, Derisi yüzülen Nesimi’yi, Torlak Kemal’i, Börklüce Mustafa’yı, Şeyh Bedrettin’i, Yavuz’un, Kuyucu Murat’ın ve II. Mahmut’un devlet fermanıyla kuyulara attığı Alevilere, Pir Sultan’dan bu yana inancımıza sözlü olarak geçen acılara, ölümlere ve kaçak-göçek yaşamımıza bakmak yeterlidir.
Alevi toplumunun Şah Hüseyin’e bağlılığı ne hayret, ne şaşkınlık ne de korkudandır; özgürlük anlayışının entelektüel gelişiminin kaynağı olan “insanlık onurudur.” Zulme karşı onurlu duran Aleviler her dönem özgürlük isteklerinden dolayı benzer katliamlar görmüş, benzer hali paylaşmış ve bu süreç paylaşımsal ispata dönüşmüştür. Yakılan ağıtlar, söylenen türküler, dilden dile anlatılan acılar koca bir edebiyat yaratmıştır.
“KOÇGİRİ’DEN DERSİM’E, MARAŞ’TAN SİVAS’A KADAR YAZILAN AĞITLAR İKRARIMIZIN BEDELİDİR”
Koçgiri’de kara yazmalı anaların hiç dinmeyen yaraları, Dersim’de kadınların, çocukların yüreğinden kopup gelen seslerin, Maraş’ta duvarları işaretlenen evlerin, Sivas’ta yakılarak katledilen aydınların, Gazi’de mezar taşlarına yazılan ağıtların hepsi insanlık onuru ve özgürlüğü için Kerbela’da katledilen, Şah Hüseyin’in uğradığı zulme karşı ikrarımızın bedelidir.
İnsanı insan yapan tek şey düşüncedir. Düşünce eylemi ise özgürlüktür. Özgür tavırla meydana getirilen her düşünce eyleminin ardında bir sonuç, bir yargı noktası vardır. Bu varılan sonuç bireyin deneyimsel gerçeğidir; bu da inançtır. Özellikle son günlerde birilerinin gölgesinde Alevilik ile ilgisi olmayan yeni bir inanç modeli çıkarma peşinde olanlar, teoriden beslenip Aleviliğin tarihsel arka planını saçma gerekçelerle kirletme peşindeler.
“YOL CÜMLEDEN ULUDUR”
İnancımızın anlaşılır biçimini dışlayan ve ona alternatif olan bir tanım geliştirme niyetinde olanlar bilmelidirler ki;
Aleviler kendi inanç tanımını yapmışlardır. İnançlarını “Yol cümleden uludur” sözüne uygun olarak yaşayacak ve sonsuza kadar Şah Hüseyin’e bağlı kalacaklardır.”
PİRHA/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.