Alevi Haber Ajansi

Fatih Yaşlı: Türkiye’yi kolay günler beklemiyor-VİDEO

PİRHA- ABD Başkanı Donald Trump’ın “Kürtleri vurmaları halinde Türkiye’yi ekonomik açıdan çökerteceğiz” açıklamasını ve bölgedeki gelişmeleri BirGün gazetesi köşe yazarlarından akademisyen Fatih Yaşlı PİRHA’ya değerlendirdi. 

ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Suriye’den çekilme sürecinin başladığını duyurarak, “Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik (32 km) güvenli bölge kuracağız. Aynı zamanda Kürtlerin Türkiye’yi provoke etmesini istemiyorum.” dedi.

Bu açıklamalarına ilişkin BirGün gazetesi köşe yazarlarından akademisyen Fatih Yaşlı PİRHA’ya konuştu.

Yaşlı, “Bu, sahadaki dengeleri birdenbire değiştiren bir açıklama oldu. Trump bu açıklamayı 7-8 ay önce de yapmıştı. Ama Pentagon, Trump’ı bir süre daha Suriye’de kalmaları için ikna etmişti ve bundan sonra bir kez daha açıklama yaptı. Bu açıklamanın gerisinde Recep Tayyip Erdoğan’la yapılan bir telefon görüşmesi olduğu iddia edildi. Bu görüşmede Tayyip Erdoğan’ın, Trump’ı ikna ettiği söylendi.” dedi.

Tump’ın siyaset mantığının Suriye’den çekilmeye aykırı bir mantık olmadığını söyleyen Yaşlı, tam tersine aslında Trump’ın seçimlerden önce Amerikan askerlerinin evine dönmesini iç politikada bir propaganda aracı olarak kullandığını ifade etti.

“TRUMP SİYASETE BİRAZ TÜCCAR MANTIĞI İLE BAKIYOR”

Yaşlı sözlerine şöyle devam etti:

“Böyle bir vaatte zaten bulunmuştu ve bunu da içeride iç kamuoyuna ‘Amerikan askerlerinin bir bölümünü ülkeye döndürdüm’ demek için kullanıyor.

Zaten Trump siyasete biraz tüccar mantığı ile bakıyor. Onun temel amacı şu an itibariyle o yeniden ‘büyük Amerika’ dedikleri şeyi biraz daha izolasyonist bir yöntemle, yani biraz daha içeriye kapanarak, ABD ekonomisini yeniden canlandırarak gerçekleştirme gibi bir hedefi var.

Zaten şu an duvar meselesinden de bunu anlayabiliyoruz. Meksika sınırına yapılacak duvarı daha önceden yine taahhüt etmişti. Tıpkı Suriye’den asker çekme örneğinde olduğu gibi ve şimdi bunu gerçekleştirmeye çalışıyor.

Senatodan da bütçe geçmediği için şu andan itibaren ABD hükümeti kitlenmiş durumda bir süre sonra muhtemelen bir şekilde anlaşacaklar. Yeniden Suriye meselesine dönecek olursak dün akşam itibariyle yeni bir tweet daha attı. Trump burada çok sert şeyler söyledi. Birincisi Türkiye’ye yönelik hiçbir ABD başkanından duymayacağımız şekilde, ‘Eğer Suriye’de Kürtlere saldırırsanız ekonomik olarak sizi bir hezimete uğratırım’ dedi. Son derece sert ve ayrıca diplomatik herhangi bir üslupla da uyuşmayan bir devlet adamından da kolay kolay duyamayacağınız bir açıklamaydı.”

Bunun gerisinde aslında Trump’ın, rahip Brunson meselesinde attığı twitlerin ekonomik anlamda yaptırımlarının işe yaradığını görmüş olması var. Rahip Brunson ile ilgili attığı 2 tweetten sonra TL birdenbire değer kaybetti ve dolar 7 liraya yükseldi. O yaşanan döviz şokundan sonra Türkiye zaten mali bir krizden adım adım ekonomik bir krize doğru sürüklendi. Yani Türk ekonomisi zaten bir krize girecekti. Kırılgan bir niteliği vardı.”

“YENİDEN  DÖVİZ ŞOKU İLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİRİZ”

Trump ve Rahip Brunson meselesinin de bu süreci hızlandırdığını aktaran Yaşlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer gerçekten ciddi bir restleşme yaşanırsa yeni yaptırımlar açıklanabilir ve bu yeni yaptırımlar üzerinden yeniden döviz şoku ile karşı karşıya kalabiliriz. Çünkü Türk ekonomisinin temellerinin çok da sağlam olmadığını görüyoruz. Bunun yanı sıra Trump bölgede tampon bir bölgeden bahsetti. Bu tampon bölgenin kim tarafından kime karşı nasıl kullanılacağı net değil. Bu Tampon bölge Türkiye’ye yönelik bir vaat ise başka bir anlama gelir, Kürtlere yönelik bir vaat ise başka bir anlama gelir.

Çünkü Trump bu bölge ile Türkiye’ye şunu diyor olabilir, ‘sınırdan içeriye 20-25 kilometre kadar girin orada tampon bir bölge oluşturun YPG güçleri de biraz daha aşağılara çekilsinler ve iki taraf birbiriyle çatışmasın.’ Dolayısıyla hem buraları Şam yönetiminin tekrar ele geçirmesini engellemeyi planlıyorlar hem de aynı zamanda bir NATO müttefiki olan diğeri IŞİD karşıtı koalisyonda müttefiki olan iki gücün birbiriyle herhangi bir çatışmasını engellemeyi hedefliyorlar. Ancak bu o kadar kolay değil. Çünkü ABD gerçekten üstlerini boşaltıp giderse orada ortaya çıkacak boşluğu aslında 2 güç oluşturabilir. Ya burayı Türkiye TSK’ni dolduracaktır ya da Suriye yönetimi ile YPG bir şekilde anlaşıp burayı dolduracaklardır. Bunun dışında Fransa’nın Mısır’ın Suudi Arabistan’ın askerlerinin burada olması bana mantıklı gelmiyor.

Çünkü bu ülkelerin bu kadar büyük güçleri yok. Dolayısıyla aslında çekişme çatışma bu iki taraf arasında olacak. Dolayısıyla Türkiye bir yandan ABD’yi şunu ikna etmeye çalışıyor ‘eğer biz girmezsek orayı Suriye güçleri alır.’ Suriye güçlerinin alması aynı zamanda İran nüfusunun artması demek.

Oysa sizin temel hedeflerinizden biri Suriye’de İran nüfusunu kırmak. Dolayısıyla buraya Türk askerinin bir şekilde konulması ABD’ye ileri süreçte İran’a yapılacak bir operasyonda ‘bakın biz sizle ortak olabiliriz’ mesajı veriyor.”

“YPG GÜÇLERİNE KARŞI ASKERİ TAMPON OLUŞTURMA HEDEFİ”

Yaşlı konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Bu boşluğu kendileri doldurarak orada terör koridoru olarak adlandırdıkları Rojava bölgesindeki kantonları bağlantıları bir şekilde kesmek ve oradaki YPG/PYD güçlerine karşı askeri tampon bir bölge oluşturması gibi bir hedef söz konusu. Tüm bunların gerçekleşmesi kolay mı? Aslında çok kolay değil. Çünkü AKP yönetimi bir süredir iki tarafı birden yani hem ABD hem Rusya’yı idare eden bir çizgi izlemeye çalışıyor. Ülkenin bir tarafında Rusya ile çalışmayı sürdürürken, İranla çalışmayı sürdürürken öte yandan Fırat’ın doğuşu içinde sürekli ABD’ye ‘gel birlikte operasyon yapalım, buraları birlikte kontrol edelim’ mesajı veriyor.

“En başlarda bildiğiniz üzere ABD ile hareket ediliyordu hatta bunun için bir tane Rus uçağı da düşürmüştü. Rus uçağının düşürülmesinin ardından daha sonra Rusya’nın yaptıkları nedeniyle ve 15 Temmuz darbesinden sonra tekrar Rusya’yla bir yakınlaşma oldu. Ve şimdi baktığımızda iki tarafın da idare edildiği iki tarafa da bir takım vaatlerde bulundu dengeli olduğu iddia edilen ama ikisinin arasında kalmakla sonuçlanabilecek bir süreçten geçiyoruz. Çünkü İdlib’te dikkat ederseniz Rusya’ya ve İran’a bir taahhütte bulunmuştu. Türkiye burayı Radikal cihatçılardan arındıracak ve ılımlı cihatçıların kontrolüne verecekti. Oysa El Kaide, Nusra bir süre önce buradaki Türkiye destekli Oslo grupları buradan kovaladı. Dolayısıyla İdlib aslında şu an Rusya ve Suriye’nin operasyon alanı haline geldi ve üstelik Türkiye’nin orada gözlem noktaları var. Bunun yanı sıra Türkiye’de ilk defa dün Nusra örgütüne yönelik bir operasyon düzenlendi. 13 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Bu açıdan bakıldığında TSK’nın hem ilk İblid’de Nusra ile karşı karşıya kalma gibi bir ihtimal ortaya çıktı hem de aynı zamanda Rusya ve İran’la kurulan Soçi Mutabakatı’nın sonuna gelindi. Çünkü Türkiye bu iki ülkeye elbetteki Suriye’ye şunu diyordu; ‘Biz burayı terörden duracağız buraya operasyon yapmanıza gerek yok’. Halbuki bakıldığı zaman bir operasyonun yapılmasının bütün olanakları ortaya çıktı. Çünkü ılımlılar orayı kaybettiler. Bunun yanı sıra Türkiye Münbiç’e de bir operasyon gerçekleştirdiğini iddia ediyor.

Bir yandan Rusya, Suriye, İran’ı bir İblid’de şekilde karşısına almışken öte yandan Terapia ve Münbiç’te hem ABD ile hem YPG ile karşı karşıya kalabileceği bir askeri pozisyon içerisinde. Buraya yönelik bir operasyon yapılır mı yapılmaz mı ABD ile pazarlıkların devam ettiği Rusya ile pazarlıkların devam ettiğini görüyoruz.  Ama görmemiz, bilmemiz gereken şey şu: Suriye’de çok açık bir şekilde Şam yönetimi Suriye devleti aslında bir tür zafer kazandı. Son günlerde yaşanan gelişmeler de bize bunu gösteriyor. Arap devletleri orada tek tek elçiliklerini açmaya başladılar. İtalya Elçiliği açılacak. Suriye’nin Arap Birliği’ne yeniden davet edilmesi söz konusu. Yani Suriye egemen bir devlet olarak uluslararası sistem tarafından yeniden tanıyor. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin burada yöneteceği siyasetin askeri operasyonlarının artık bir sınırı var. Aynı anda ABD ve Rusya’yı kendisi ile hareket etmeye zorlamanın ikna etmenin bir sınırı var. Biz giderek bu sınırlara dayanıyoruz. Bu açıdan bakıldığında önümüzdeki süreçte Suriye siyaseti bağlamında da başka siyasi olgularla birlikte Türkiye’yi çok da kolay günlerin beklemediğini hem siyasi hem iktisadi anlamda yeni krizlere gebe olduğumuzu söyleyebiliriz.”

FATİH YAŞLI KİMDİR?

1979 Ankara doğumlu. Gazi Üniversitesi Maliye Bölümü Mezunu. Doktorasını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde siyaset bilimi alanında yaptı. Nietzsche ve Marx, Kinimiz Dinimizdir Türkçü Faşizm Üzerine Bir İnceleme, AKP ve Yeni Rejim, AKP Cemaat Sünni-Ulus adlı dört kitabı yayınlandı. Halen Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Yrd. Doç. olarak görev yapıyor ve BirGün gazetesinde köşe yazıyor.

Cebrail ARSLAN-Derya DÖNMEZ
ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak