Alevi Haber Ajansi

Eşini Ümraniye Katliamı’nda kaybetti; ‘Kimse bize sahip çıkmadı, mücadelem sürecek’-VİDEO

PİRHA – 1995’te 12-15 Mart günleri arasında yapılan Gazi ve Ümraniye Katliamı’nın üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen hala gerçek sorumlular ortaya çıkarılmadı, katliam aydınlatılmadı. Katliamda eşi Genco Demir’i kaybeden Aynur Yüksel, eşinin katledildiğini komşusuyum, diyerek öğrendiğini söyledi. Alevi kurumlarının yeterinde kendilerine sahip çıkmadığını belirten Yüksel, “Mücadelemi sürdüreceğim. Yalnızım ama durmayacağım” diyor. Yüksel, yaşadıklarını PİRHA’ya anlattı.

İstanbul’da 12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesi’nde bir kahvehaneye ve pastaneye gerçekleştirilen silahlı saldırı sonrasında Halil Kaya yaşamını yitirmişti. Saldırıda 25 kişi de yaralanmıştı. Saldırganların olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünü öldürdükleri ve taksiyi ateşe vererek kaçtıkları anlaşıldı. Olayların ardından binlerce Alevi vatandaş, Gazi Mahallesi’nde toplanarak emniyet kuvvetlerinin olaya geç müdahale ettiklerini söyleyip polis karakoluna doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Polis halkın üzerine ateş açmış ve açılan ateşte Mehmet Gündüz isimli vatandaş hayatını kaybetmişti. Çok sayıda vatandaş da yaralanmıştı. Protesto etmek için her yerden Gazi Mahallesi’ne akın eden Alevilere yönelik saldırgan bir tavır sergilenmiş, onbinlerce polis ve asker bölgeye sevk edilmişti. Saldırılar 15 Mart’a kadar devam etmişti.

“TELEVİZYONLAR CANLI VERİYORDU, RESMEN KATLİAM SEYRETTİRİLİYORDU”

Devlet kontrolünde gerçekleştirilen Ümraniye Katliamı’nın tanıklarından ve eşi Genco Demir’i kaybeden Aynur Yüksel, “Olayın olduğu gün evdeydik. Maç izliyorduk. Alt yazıda Gazi Mahallesi’nde kahvenelerin tarandığını, Halil dedenin hayatını kaybettiğini öğrendik. Mahallemizde de protesto yürüyüşleri gerçekleştirildi. Eşim de katıldı protestolara. Mustafa Kemal Paşa’da binlerce insan bir araya gelerek tek yumruk olmuştular. Muhtarımız duyuru yaptı. Şehitlerimiz için Karacaahmet’e gideceğiz, dedi. Örnek’ten nasıl geçecektik. Polis ve asker bariyerlerle mahallemizi kuşatmıştı. Eşim gitmek istedi. Gitmemesi için çok direndim. “Sen gitmezsen ben gitmezsem kim gidecek” dedi. Gitti. Benim çocuklarım küçüktü. Ben gidemedim o gitti bir daha dönemedi” dedi.

“POLİS PROVOKE ETMEK İÇİN GRUP GETİRMİŞ”

Polisin vatandaşları galeyana getirmek için mahalleye çeşitli gruplar soktuğunu anlatan Yüksel, bu kişilerin mahalle sakinlerinin arasına girerek polisi taşladığını ve grupları provoke ettiğini söyledi. Yüksel, “Mahallede hiç görmediğimiz maskeli insanlar kalabalık içerisindeydiler. Polisi bunlar taşlıyorlardı. İlk defa görüyorduk. Poliste bunlar taş atıyor deyip silahla mermilerle kalabalıklara ateş açmış. Yine can kayıpları olmuş, onlarca yaralı insan. Devlet vatandaşını korumak yerine öldürmeyi seçmiş. Bilinçli ve planlı yapıldığı belliydi. Gruptan olmayan insanlar yüzünden bizim insanlarımız hayatlarını kaybettiler” dedi.

“EŞİMİN ÖLDÜĞÜNÜ ‘KOMŞUSUYUM DİYEREK’ ÖĞRENDİM”

Eşinin ölüm haberinin kendisine söylenmediğini belirten Aynur Yüksel, eşinden saatlerce haber alamadığını belirterek, hastaneye gittiğini ve eşinin akıbetinden emin olmak istediğini kaydetti.

O süreci, “Eşimden saatlerce haber alamıyordum. Çocuklarım küçük olduğu için evden de çıkamıyordum. Eve geç gelmeyen adam o gün akşam olmuş daha gelmemişti. Çocuklardan büyük olan okuldan geldiğinde kardeşlerini ona emanet edip mahalleye çıktım. İnsanlar bana tuhaf bakıyorlardı. Yanımdan geçen herkese eşimi sordum. Herkes bilmiyorum diyor ya da yüzünü çevirip geçiyordu. Aslında biliyordu herkes. Hastaneye gittim. Eşiyim dersem söylemezler diye düşündüm ve komşum olarak eşimi anlattım. Bir görevli ağır yaralı, dedi. Neye uğradığımı şaşırdım o an. Hemen kardeşlerimi aradım. Genco ağır yaralı gelin, dedim. Oysaki ağır yaralı değilmiş vefat etmiş ama bana söylememişler” şeklinde anlatan Yüksel, “Eşimin vefatını mezarlığa defnedilirken söylediler” dedi.

“EŞİMİN CENAZESİNE GİTTİM SADECE”

Hayatını kaybeden eşinin vefat haberini aldıktan sonra da o süreç içerisinde kendisinin hala uzak tutulduğunu belirten Aynur Yüksel, “Eşimin nasıl yıkandığını, nasıl cenaze merasimi düzenlendiğini bilmiyorum. Sadece toprağa verirken gittim ve gördüm. Su dökemedim. Son kez göremedim. Göstermediler. Durumun ciddiyetini işte o an anladım. Çocuklarım küçüktüler babalarını hatırlamıyorlar bile. Büyük çocuk sadece biraz hatırlıyor. Çocuklarıma böyle bir kaderi layık gördüler. Babasız büyümeyi” diye konuştu.

“ALEVİ KURUMLARI HUKUKSAL MÜCADELEDE DESTEK OLMADI”

Katliam sonrasında örgütlenen ve Alevi hareketi için bir dönüm noktası olan Gazi Katliamı’ndan sonra Alevi örgütleri hukuksal mücadele içerisinde yer aldılar, davacı oldular.

Aynur Yüksel bu süreç içerisinde hiçbir Alevi kurumunun kendilerine destek olmadıklarını belirterek, “Bedeli biz ödedik. Onlar şimdi o bedelin üzerinde saray gibi cemevi inşa ediyorlar. Cemevlerine hala sahip çıkmıyorlar. Cemevlerinin kanla inşa edildiklerini unutuyorlar. Bu mahallede onlarca kişi, Aleviler ibadetlerini rahat yaşasınlar diye can verdiler. Hayatlarından vazgeçtiler. Bugün devam eden bir hukuksal süreç var ama kimin haberi var” dedi.

“KAÇ KİŞİNİN ÖLMESİ GEREKİYORDU?”

Gazi Katliamı’nın da Alevilere yönelik çok ağır bir darbe olduğunu belirten Aynur Yüksel, şöyle devam etti:

“Gazi’de yaşamını yitirenler neden Aleviler tarafından bilinmiyor, anılmıyor zikredilmiyor. Bugün eminim birçok Alevinin Gazi’de ne olduğundan dahi haberi yoktur. Alevi kurumları, neden Gazi’de yaşamını yitirenleri görmezden geliyorlar. Her yıl 100/150 kişi ile anma düzenliyoruz. Maraş’ta Sivas’ta on binler bir araya gelirken neden Gazi Katliamı anmalarına sadece yaşamını yitirenlerin aileleri katılıyor. Neden yalnız kalıyoruz. Buralarda Alevi örgütlerini kurumlarını görmek için kaç kişinin ölmesi gerekiyordu.”

“MÜCADELEMİ SÜRDÜRECEĞİM, YALNIZIM AMA DURMAYACAĞIM”

Hukuksal mücadelenin yıpratılma amaçlı güvenlik gerekçeleri ile Trabzon’a sevk edildiğini belirten Aynur Yüksel, “Çocuklarımı adliye koridorlarında büyüttüm. Kimsenin haberi bile olmadan ben adliyelerde kaç kez haykırdım. Kaç kez ağladım. Sesimi kimler duydu? Kimse duymadı. Trabzon’a dava götürüldüğünde tek başıma gittim geldim. Kimin haberi vardı bundan. Kimler sesimiz oldu, kimler kulak verdi bize. Şimdi hayatımızın sonuna kadar geçen 25 yıla rağmen mücadelemi sürdüreceğim. Avukatlarım aracılığı ile elimden geldiğince eşimin ve diğer yaşamını yitirenlerin hesabını sormaya çalışacağım” ifadelerini kullandı.

Düzgün BULUT– Rohat EMEKÇİ/İSTANBUL 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak