PİRHA- HDP İstanbul Milletvekili Erdal Ataş, Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni değerlendirdi. Ataş, Aleviler, Kürtler ve diğer bütün demokrasi güçlerinin sürdürdüğü bu mücadele başarıya ulaşırsa iktidarda olan bu tekçi zihniyet mağlup olacak ve kazanmamız yakındır” diye belirtti. Ataş ayrıca, “Baskıyla, zorla, şiddetle her ne kadar ayakta tutunmaya çalışıyorsa da biz işin sonuna geldiğini düşünüyoruz. Çünkü toplum Sünniler ve Aleviler eskisi gibi yaşamak istemiyor” dedi.
HABERİN VİDEOSU
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Diyarbakır, İstanbul ve Van’ın ardından İzmir’e devrettiği Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni İstanbul Milletvekili Erdal Ataş PİRHA’ya değerlendirdi.
Ülkenin yarı açık hapishane haline getirildiğini kaydeden Erdal Ataş, “Aleviler, Kürtler ve diğer bütün demokrasi güçleri başta olmak üzere sürdürülen bu mücadele başarıya ulaşırsa iktidarda olan bu tekçi zihniyet mağlup olacak ve kazanmamız yakındır” diye belirtti.
“VAR OLAN ADALET ADALET DEĞİL”
Bu coğrafyada yaşayan halkların ve inançların dışlanan bir siyasetle karşı karşıya kaldığını dile getiren Ataş şöyle konuştu:
“Türkiye’de yüzyıllardır devam eden haksızlıklar, temel problemler sürekli devam etti. Asıl olarak adalet insanın temel hak ve özgürlüklerine yönelik yaklaşımla belirlenen bir durum. Yoksa şu an var olan hukukun işletilmemesi gerçek anlamda bizim için adalet değil. Bilindiği gibi adalet birkaç temel şey üzerinden şekilleniyor. Bir tanesi insanın temel sosyal kimliklerine yönelik tam hak eşitliğidir. Eğer orada eşitlik yoksa orada adalet yok demektir. Bu sosyal kimlikler insanın inanç kimliğidir, dil kimliğidir, ulusal kimliğidir, cinsiyet kimliği ve rengidir. Adaletin esas olarak ölçüldüğü noktalardan bir tanesi de var olan ekonominin adaletli olarak bölünmesi üzerine şekilleniyor. Bu da işçi ve emekçilerin varolan ekonomiden doğru pay almaları hem de bu noktada örgütlenme ve diğer haklarının önündeki engellerin kaldırılması meselesidir. Üçüncüsü ise demokratik yönetimdir. Bu ülkede yaşayan halkların uluslararası evrensel yasalara dayalı olarak hakları hem de onların yönetimdeki payları ile alakalı bir durum oluyor.”
“CEMEVLERİ YASAK, DİN DERSLERİ ZORUNLU VE KATLİAMLARIN HESABI SORULMADI”
Alevi toplumu üzerindeki katliamlar ve inkarın adaletsizliğin en büyük göstergesi olduğunu ifade eden Ataş şunları belirtti:
“Malesef bizim ülkemizde bu hakların tümü gasp edilmiş durumda. Bu ülkede sözde laiklik adı altında Alevilere ve diğer inanç kimliklerine ayrımcılık uygulandı. Bin yıllardır bu coğrafyada yaşayan halklar inançları ile birlikte malesef tarih kitaplarında aşağılanan, dışlanan bir siyasetle karşı karşıya kaldılar. Hala zorunlu din dersleri dayatılıyor. Bu ülkede Alevilere yapılan katliamların hiçbirinin hesabı hala sorulmadı. Cemevleri ve ibadethanelerine yönelik yasaklar hala devam ediyor. El koyulan değerlerinin tümü tahribat yaşıyor. Dillere yönelik yaklaşımda bu şekildedir. Lazcası, Arapçası, Kürtçesi, Çerkezcesi yasak durumda. Kadın kimliği tamamen siyaset ve politika dışında tutulmuştur. Bütün bu eşitsizliklerin olduğu yerde zaten adaletten bahsedilemezdi. Kazanılmış ne kadar hak varsa bunların tümüne yoğun bir saldırı gerçekleşmeye başladı. İnkar, asimilasyon politikası şiddet ile birleştirilerek ülke açık hapishaneye çevrilmiş durumda.”
“TALEPLERİMİZE TEKÇİ ZİHNİYETLE SALDIRIYORLAR”
“Baskıyla, zorla, şiddetle her ne kadar ayakta tutunmaya çalışıyorsa da kazanmamız yakındır” diyen Ataş,
“Bizler bu ülkede 40 yıldır demokratik mücadele yürüten, haklarını isteyen Alevilerin, Kürtlerin, emekçilerin ve demokratik çevrelerin savunduğu bir anayasa yapılırsa belki bir nebze çözülebilir” dedi.
KHK ve OHAL kaldırıldığı taktirde, altından 12 Eylül Anayasası’nın, onun altından da 12 Mart Anayasası’nın ve tekçi siyasetlerin tümünün çıkıcağını belirten Ataş, şunları kaydetti:
“Adalet ve Vicdan Nöbeti bu toplumun sürdürdüğü mücadelenin küçük bir dayanışmasından bir tanesidir. Bu mücadele önemli adımlar katetti. Aleviler, Kürtler ve diğer bütün demokrasi güçleri başta olmak üzere sürdürülen bu mücadele başarıya ulaşırsa iktidarda olan bu tekçi zihniyet mağlup olacak. İktidarını kaybedecek, olanaklarını kaybedecek. Bunu bildikleri için tekrar bir saldırı sürecine geçtiler. Bu taleplerimize tekçi zihniyetle saldırıyorlar.
Adım adım gelişen bir mücadele var ve hızla kitlelerde yankı buluyor. Baskıyla, zorla, şiddetle her ne kadar ayakta tutunmaya çalışıyorsa da biz işin sonuna geldiğini düşünüyoruz. Çünkü toplum Sünniler ve Aleviler eskisi gibi yaşamak istemiyor. Toplumun yüzde 70’i iktidar tarafından zorla durdurulmaya çalışılıyor. İnanıyoruz ki bu bariyer ve barikatlar sürdüğümüz mücadele sayesinde aşılacaktır. Bütün demokrasi güçlerine çağrımız şudur: İnsan haklarından kaynaklanan hakları için bir araya gelmeli ortak mücadele yürütmelidir. Kazanmamız yakındır.”
Ersin ÖZGÜL / İZMİR
Yoruma kapalı.