PİRHA- Konyaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevi Derneği Başkan Yardımcısı Emire Ulutaş, Alevi kadınların kurumlarda daha fazla söz haklarının olması gerektiğini söyledi. Ulutaş, “Hiçbir zaman kadınla erkeğin aynı posta oturduğunu göremiyoruz. Ben bu tabuların güçlü kadınlarla yıkılması gerektiğine inanıyorum” dedi.
Antalya’da bulunan Konyaltı Alevi Bektaşi Kültürü Cemevi Derneği Başkan Yardımcısı Emire Ulutaş, cemevleri ve Alevilikte kadının yeri üzerine PİRHA‘ya konuştu.
Alevilerin kendi imkanlarıyla cemevlerini yapması gerektiğini belirten Ulutaş, yardım eden kurumların her zaman cemevleri üzerinde bir himayesinin oluştuğunu aktardı. Alevi kadınların kurumların yönetimlerinde sadece hizmet vererek yer alabildiğini de söyleyen Ulutaş, erkek egemen sistemin değişmesi gerektiğini vurguladı.
“ALEVİLER OLARAK KENDİ İMKANLARIMIZLA CEMEVLERİMİZİ YAPMALIYIZ”
1990’lı yıllarda köyden kente göçler nedeniyle cemevlerine ihtiyaç duyulduğunu ve şehirlerde cemevleri yapılmaya başlandığını anımsatan Ulutaş; “Bu cemevlerini bazen yerel yönetimler yaptı bazen kendi içimizde lokmalarımızla yaptık. Tabii ki bu süreç içinde yapılan cemevlerinde bir mimari şekil oluşmadı. Çoğunlukla kültürel ve sanatsal etkinlikler yapılan bir kültür binası şeklinde oldu. Aslında kurumlar, bir şey sunarken karşılığında hep beklenti içinde olmuşlardır. Ama daha sonradan bu durumun ne hale geldiğini Isparta olayında yaşadık. Çünkü size yardım ettikleri zaman sizi satın aldıklarını düşünüp, üstünüzde bir egemenlik yaratmaya çalışıyorlar. Buna baş kaldıran birçok kurum var. Bunun başında da bizleriz. Alevi Bektaşi Kültürü Cemevi Derneği bunu katiyetle kabul etmemiştir. Cemevlerinin belediyelerin himayesi altında olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bize belediyeler bu binaları veriyorlar ama biz onların emrinde değiliz. Biz kendi işlerimizi ve kendi hizmetimizi kendimiz yürütüyoruz. Onlara kira ödemiyoruz ama onlarla aramızda bir kontrat yapıyoruz. Çıkın dediklerinde çıkabileceğiz. Bunun olmaması için kendi arazimizin, imkanlarımızın olması lazım” şeklinde konuştu.
“AŞURE PAYLAŞIMI RESMİ TÖREN BİÇİMİNDE OLMAMALI”
Muharrem ayı bitimi sonrasında cemevlerinde aşure lokmalarının paylaşılmasının son dönemlerde resmi bir tören havasında yapıldığını ve bunun yanlış olduğunu ifade eden Ulutaş sözlerine şu şekilde devam etti:
“Aşure paylaşımı artık resmi bir tören gibi oluyor. Biz aşure etkinliğimizi yaptığınızda her şeyiyle kendimiz yapmak istedik. Ama belediye bu konuda iştirak etmek istediğini söyledi. Her ne kadar da kabul etmek istemesek de kabul etmek zorunda kaldık. Evet aşure bütün insanlarla paylaşılmalıdır. Ama bunu yaparken resmî bir biçimde değil de önceden yaşadığımız o aşure günleri gibi yapılmalıdır.”
“YÖNETİMLERDE SADECE HİZMET EDEN KADINLAR VAR”
Alevilikte kadının yerine de değinen Ulutaş, ataerkil bir toplumda yaşadığımızı ve Alevi kadınların bir de asimilasyona uğradığını vurgulayarak; “Hiçbir zaman kadınla erkeğin aynı posta oturduğunu göremiyoruz. Ben bu tabuların güçlü kadınlarla yıkılması gerektiğine inanıyorum. Yönetimlerde kadınların ön planda olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü onlar anadır, onlar var edicidir, onlarla şekillenir her şey. En başarılı erkeğin yanında bile bir kadın vardır. Demek ki kadın toplumun her yerinde kutsaldır. O yüzden bundan sonra Alevi kadınların kurumlarda daha fazla söz haklarının olması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden tüm kadınlarla birlikte hareket etmeliyiz, düşüncelerimizi, taleplerimizi birlikte haykırmalıyız. Yoksa yönetimlerde sadece hizmet eden kadın modelleri göreceğiz. İşte çay getirip çay götüren, yemek yapıp yemek getiren kadınlar. Bu sistemin artık çökmesi gerekir” dedi.
Cebrail Arslan/ANTALYA
Yoruma kapalı.