PİRHA – Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın önceki dönem başkanlığını yürüten Emin Yılmaz, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın faaliyetlerini eleştirdi. Hükümetin Alevi politikalarını “Beyhude çabalar” olarak yorumlayan Yılmaz, “Göle ‘ya tutarsa’ diye maya atıyorlar. Dolayısıyla bu başkanlık bir hayal ürününden başka bir şey değil” ifadelerini kullandı.
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın faaliyetlerine yönelik tepkiler sürüyor. Son olarak Cemevi Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 30 Temmuz’da Nevşehir’de düzenlediği kamp programı sebebiyle toplumun yoğun eleştirisi olmuştu.
Kampta yer alan tesettürlü kadınlar ile bozkurt işareti yaparak poz veren şahıslar sebebiyle Alevi kurumları da açıklama yaparak Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı tanımadıklarını bir kez daha açıkladı.
Nevşehir’de yapılan Hacı Bektaş Gençlik Kampı “Bir Olalım, İri Olalım ve Diri Olalım” temasıyla yapılmıştı. Ancak Cemevi Başkanlığının, 61’incisi yapılacak Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür Sanat Etkinliklerine müdahalesi de tepkileri iyice yükseltti.
Alevi kurumları, Hacıbektaş Belediyesi’yle birlikte 16-17-18 Ağustos’ta program yapacaklarını duyurarak “Bunun dışındaki programları korsan programlar olarak tanımlıyor ve kabul etmiyoruz” dedi.
“GÖLE ‘YA TUTARSA’ DİYE MAYA ATIYORLAR”
AKP-MHP Hükümetleri eliyle kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın faaliyetlerini Emin Yılmaz ile konuştuk. İstanbul’da faaliyet yürüten Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın üç dönem başkanlığını yürüten Yılmaz, siyasal hükümetin Alevi politikasını “hayal ürünü” sözleriyle tarifledi. Emin Yılmaz, gelişmelere ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hepimizin de bildiği gibi devletin kurmuş olduğu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Alevi toplumunun, örgütlerinin içerisinde olmadığı ve kabul görmediği bir yapılaşma. Göle ‘ya tutarsa’ diye maya atıyorlar. Dolayısıyla bir hayal ürününden başka bir şey değil. Bu yolda elbette ki birçok baskı, bölünmeler, parçalanmalar deneyeceklerdir. Amaçları zaten bu doğrultudadır. Fakat onu da başaramayacaklardır. Eğer onu başarırlarsa Aleviliği yok etmeyi de başarmış olacaklardır. Alevilik, yüzyıllardır onca katliama, yok saymalara, işkencelere rağmen yok edilemedi ki 21. yüzyılda bu eylemlere Alevilik boyun eğsin. Bu sadece yeni denenen bir şey değil. Geçmişten bu tarafa her dönemde asimilasyona uğratmak için ellerinden geleni hep yapıyorlar. Özellikle bu iktidar döneminde de en acımasız şekliyle uygulamaya konulmak istenmiştir. Ağıza alınmayacak hakaretler; cemevlerine ‘cümbüş evi, terör yuvaları’ diyerek her türlü suçlamaları yapmışlardır. Fakat ‘çamur at izi kalsın’ mantığıyla gittiler ama çamur atanın eline de o çamur bulaşıyor. Toplum görüyor, güneş balçıkla sıvanmaz.”
“BEYHUDE UĞRAŞLAR”
Emin Yılmaz, hükümet tarafından Aleviliğin henüz tanınmadığının da altını çizdi. “Alevi toplumu, asimilasyona karşı direnişin mücadelesini en iyi şekilde verecektir” diyen Yılmaz, şunları söyledi:
“Bir defa, henüz cemevlerini resmi olarak tanımış değiller. Bize ait olan birçok yerimizi de elimizden almaktalar. Hacı Bektaş Dergahı bugün Kültür Bakanlığı’na bağlı. Bunun gibi birçok Alevi kurumuna ait olan yerler bakanlığın elinde. Kiralama şeklinde tahsisler yapılmış. Elektrik ve sularımız yıllarca taciz edilerek kesilmiştir. Ama ne yazık ki Alevilik hakkında gerek iç hukukta, iç hukukun tükendiği yerlerde ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de birçok davalar açılmıştır. Fakat asıl bizi üzen, kahreden konu, bırakın Avrupa’da dava açmayı, kendi ülkemize bile hukuka başvurmak bize üzüntü vermiştir. Oysa bu işler iktidarlar tarafından verilmesi gereken haklarımızdır. Ancak biz bu hakları iç hukuk yollarıyla elde ettiğimiz halde uygulanmamıştır. Uluslararası anlamda kazandığımız davaları da ne yazık ki siyasi erk, kanunları, mahkeme kararlarını uygulamamakta direnmiştir. Bunlarla da kalmadığı gibi toplumu özünden uzaklaştırıp kendi Alevisini yaratma çabası içerisindedir. Ancak bu göle bu maya tutmayacaktır. Bunlar beyhude uğraşlardır. Alevi toplumu birlik ve beraberlik içerisinde bu zulmün, haksızlığın, asimilasyona karşı direnişin mücadelesini en iyi şekilde verecektir.”
“YOL DÜŞKÜNÜ OLDUKLARI KENDİLERİNE HİSSETTİRİLMELİ”
Emin Yılmaz, Alevi örgütlerinin, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’na karşı nasıl tavır sergilemesi gerektiğine de değindi. Yılmaz, hükümetin Alevi projelerine dahil olan kurum yöneticileri ve dedeleri işaret ederek “Kopuşlar bu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ndan önce de vardı. Çıkar ve menfaatler doğrultusunda kendilerine yandaş edindiği dedeler, hatta birtakım kanaat önderlerimizi de maalesef bu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmadan önce kendilerine taraftar edindiler. Bunları tamamen sıfıra indirmek asla mümkün olmayacaktır. Çünkü her toplumun içinde çürük zihniyetli olanlar mutlaka olacaktır. Elbette ki bunu minimuma indirmek hedeflerimiz arasında olmalıdır. Bir defa toplumsal baskı ve dışlama en başta gelmesi gereken uygulama olacaktır. Bütün Alevi örgütleri bu tür insanlara karşı tutumlarını net olarak sergilemeli. Başta toplumsal baskı, Alevi toplumu birlik ve beraberlik içerisinde bu zulmün, haksızlığın, asimilasyona karşı direnişin mücadelesini en iyi şekilde verecektir. Örgütlü toplum olarak birlikte hareket edip güç birliği sağlayarak bunu başarmalıyız” dedi.
KONFEDERASYON ÖNERİSİ!
Emin Yılmaz son olarak Alevi örgütlerinin bir konfederasyon çatısı altında toplanması gerektiğini söyledi. Yılmaz “Bugün değişik isimlerde federasyon, vakıf, cemevi derneklerimiz bulunmakta ama isteyen istediği şekli ile hareket etme konumunda olmamalı. Mutlaka bir üst çatı kurulması gerekiyor. Birlikteliği o şekilde ile sağlamamız gerekiyor” dedi.
Eren GÜVEN/MUĞLA
Yoruma kapalı.