PİRHA- Bu yıl 2’ncisi düzenlenen “İzmir Uluslararası Edebiyat Festivali” kapsamındaki Edebiyat Günleri’nde barış gazeteciliği üzerine konuşuldu. Konuşmacılar, barış gazeteciliği için salt olanı yazan gazeteciliğin yapılmasının dahi barışa hizmet edeceği vurgusu yaptı.
Barış gazeteciliği konuşuldu: Savaş gazeteciliği insanlık suçudur ve yargılanacaklar
İzmir Edebiyat Günleri çerçevesinde 8 ilçede düzenlenen etkinlikler kapsamında Bayındır’da “Barış Gazeteciliği mümkün mü?” konulu panel düzenlendi. Düzenlenen panele Gazeteci Burcu Karakaş, Özgür Mumcu ve CHP Eski Milletvekili Melda Onur konuşmacı olarak katıldı. Moderatörlüğünü Mahmut Çınar’ın yaptığı panelde medyanın dili ve yaklaşımı konuşuldu.
“YANDAŞ MEDYA KENDİ MESLAKTAŞLARINI TERÖRİST İLAN EDİYOR”
“Türkiye’de ana akım medyanın dilinin barış gazeteciliği ile ilgili değil” diyen Gazeteci Burcu Karakaş şunları belirtti:
“Barış haberciliği OHAL koşullarında yaşanan savaş sürecinde lükstür. Yandaş medya çok farklı bir yerde duruyor. Gerçeği bu kadar çarpıtan bir dönem olmamıştı. Yine meslektaşına bu kadar vurma heveslisi bir medya olmamıştı. Bir whatsapp grubu üzerinden meslektaşlarını terörist ilan eden yayın organları ile karşı karşıyayız. Bu ortamda barış gazeteciliği ne kadar mümkün? Düşman hukuku uygulamasının basın yayın organları üzerinden yürütüldüğü bir dönemden geçiyoruz. Savaşı körüklemeden, nefret söylemine başvurmadan bir haber yazmalı gazeteci. SİHA’lar gidiyor 4 insanı vuruyor. Ve Valilik bu insanları işbirlikçi olarak duyuruyor. Bu açıklamayı medya olduğu gibi kullandığı zaman ne yazık ki bir algı yaratılıyor. Buradan baktığımızda medyanın da 90’lı yılları aşan bu sürece alet edildiğini görebiliyoruz.”
“SAVAŞ GAZETECİLİĞİ İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLİYOR”
“Doğru dürüst olması gerektiği gibi gazetecilik yapıldığı zaman zaten barışa hizmet edilir” diyen Gazeteci Özgür Mumcu şunları söyledi:
“Asıl konuşulması gerekenin savaş gazeteciliği. Ana akım ve AKP’ye yakınlığı ile bilinen medyanın durumuna ortada. Dolmabahçe mutabakatının açıklandığı gün hepsi çocuklar gibi mutluydu. Yayınlarını ona göre yaptılar. Hatta Erdoğan’ın da fotoğraflarını koyarak, ekran başında izlerken duygulandığını yazdılar. Ama birkaç gün sonra Erdoğan Dolmabahçe Mutabakatını tanımadığını açıklayınca hepsi döndüler. Bu önemli bir örnek olabilir. Nazi Almanya’sında Hitler yanlısı yayın yapan medya organlarını ve gazeteciler yargılandı. Türkiye’de benzer şekilde yayın yapan gazeteciler insanlık suçu işliyor ve devran döndüğünde yargılanacaklar. Umarım onlar tutuksuz yargılanır. Çünkü suç işliyorlar. Halka yalan söylüyorlar. Manipülasyon yapıyorlar. Barış gazeteciliği lüks mü Yapmamız gerekiyor. Çok da umutsuzluğa kapılmayalım. Zaman geçecek bunlar değişecek. Arşiv çalışması yapıyoruz zaten. Kimse yazmasa tarih ona göre yazılacak. Zaten biz o tarihin onların istediği gibi yazılmasını da engelliyoruz.”
“MEDYA DİLİ ÖNEMLİ”
“Türkiye’de ana akımın yaptığının gazetecilik dahi değil” diyen CHP 24. dönem milletvekili ve Gazeteci Melda Onur ise şunları vurguladı:
“Medyanın dili çok önemli. İşte SİHA meselesinde medyanın dili ortada. SİHA’ların kullanılmasında yaşananlara bakıldığında eğer ölen biri varsa terörist, yaşayan kişi ise sivil. Böyle yaparak ölen kişinin ölümünü de meşrulaştırıyorlar.”
HABER MERKEZİ
Sonraki mesaj
Bunları da beğenebilirsin
Yoruma kapalı.