PİRHA- Doğanın kadın olduğu söylenir doğurgan üretken yanıyla. Türküler de en çok doğaya ve doğayla haşir nesir insana dair söylenmiş, yakılmış. Köyünde tek başına yaşayan bir kadın olarak Hazime, doğayla türküleri kendinde birleştirmesini bilmiş.
Hazime Ergin, şehirde yaşamaya dayanamadığı için Elazığ’ın Karakoçan ilçesine bağlı Arpesi (Kavalcık) köyünde tek başına yaşıyor. Gençliğinde köy düğünlerinde şarkı söylermiş. O zamanlar bir dengbej gibi de hürmet görürmüş. Hayatı da şarkılar gibi… Kah geçmişe özlem duyuyor, kah geleceğe umutla bakıyor.
Kendisiyle köy hayatının şimdiki ve geçmişteki halinden, tek başına köyde yaşamanın zorlukları üzerine kısaca söyleştik.
TEK BAŞINA YAŞAMAK ZOR AMA KÖYDE HAYAT DAHA GÜZEL
Köyde bostan ekerek, zamanını toprakla ilgilenerek geçirip yaşayan Hazime Ergin, köyde yaşamaktan memnun görünüyor.
Köyde temiz havaya alıştığı için İstanbul’a gittiğinde hemen hastalandığını, “İstanbul’da doktora gittim ‘Doktor bey ben köyde kışın bile hasta olmuyorum, burada ne ola ki hastalanıyorum’ dediğimde, doktor dedi ki ‘orada temiz havaya alışmışsın buranın havası o yüzden seni hasta ediyor'” diye anlatan Hazime Ergin, kışın bir başına da kalsa karı sevdiğini, karın kendisine bir ilaç gibi geldiğini de gülerek sözlerine ekliyor.
“Eeee zorlukları da var tabi ki” diyerek de kışın çok kar yağdığında dışarı günlerce çıkamadığını, kürekle karı temizlemek istese de gücünün yetmediğini, sonunda köy yollarını temizlemeye gelen greyderden yardım istemek zorunda kaldığını söylüyor.
Hazime Ergin, değişen yaşama koşulları karşısında biraz şaşkın. Bir yandan kimi işlerin kolaylaşmasını olumlu bulurken, “Eskiden şartlar zordu. 30 sene kadar önce ‘berî’ye gidiyorduk. Sabah 10.00’da yola çıkıyorduk. 2 saat yol gidiyorduk yaylaya. Orada koyun, keçi sağıyor, sütü köye kadar taşıyorduk. Çamaşırları elle yıkıyorduk. Suyu dışarıdan çeşmelerden taşırdık eve. Kollarımız kopardı. Kadınların işi çok zordu. Her iş kadınların sırtındaydı. Şimdi her şey çok rahat olmuş. Su eve alınmış. Çamaşır makinası, ayran makinası var” diyerek geçmişte güçlükler yaşadıklarından bahsediyor, diğer yandan da insan ilişkilerinin eskisi gibi güzel olmadığını düşünüyor ve bunları “Hayat zordu ama insanlar birbirine destek çıkardı. Sevgi, şefkat vardı” diyerek de özlemle anıyor.
ESKİYE ÖZLEM
Eskiden köyde 3 gün 3 gece süren düğünlerde sabaha kadar şarkı söylediğini özlemle dile getiren Hazime Ergin, artık pek çok şey gibi artık düğünlerin de eskisi gibi olmadığını, düğün salonlarında tatsız tuzsuz bir şeye benzemeyen düğünlerden hiç haz etmediğini söylüyor.
ANADİLİMİZ BİZE TATLI
Yine de arada bir Alevi Kürtürü Derneği’nin şenliklerinde çağırdıklarında kendi anadili Kürtçe ezgiler söylüyor Hazime Ergin, hatırlayabilirse bazen de ağıt…. Söz Kürtçe’den açılınca, “Anadilimiz bize tatlıdır. Unutmamaya çalışıyoruz. Gençlerden konuşan da var konuşmayan da baskılar yüzünden” diyor.
Sevim KAHRAMAN/ELAZIĞ
Yoruma kapalı.