Diyarbakır’daki oturma eyleminde yakınlarının akıbetlerini soran kayıp yakınları, Galatasaray Meydanı’ndaki 700’üncü hafta eylemine izin verilmemesi ve Cumartesi Anneleri’ne müdahale edilmesini alkışlarla protesto etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla gerçekleştirilen oturma eyleminin 498’ncisi, Bağlar ilçesi Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Eyleme, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Bedran Öztürk, HDP Diyarbakır Milletvekilleri Dersim Dağ, Remziye Tosun, Adnan Selçuk Mızraklı, Semra Güzel, HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il eşbaşkanları, sivil toplum örgütleri temsilcileri, kayıp yakınları ve İHD yöneticileri katıldı. Kayıpların fotoğraflarının üzerinde bulunduğu “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” yazılı pankart yere serilirken, eylemde kayıpların fotoğrafları, yakınları tarafından taşındı.
İSTANBUL’DAKİ SALDIRIYA PROTESTO
Eylemde konuşan İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun, oturma eyleminin 498’inci haftasında bulunduklarını belirterek, 90’lı yıllarda bölgede dönemin siyasi iktidarları tarafından binlercesi Kürt muhalifi olmak üzere politik insanların evlerinde, sokakta herkesin gözü önünde yasadışı bir şekilde gözaltına alınarak ya kaybedildiği ya da faili meçhul bir şekilde kamu görevlileri tarafından katledildiğini söyledi. Hakikatlerin ortaya çıkarılması için İstanbul Galatasaray Meydan’ında 700’üncü haftada bir araya gelmek isteyen Cumartesi Annelerine müdahale edildiği ve birçok kişinin gözaltına alındığını ifade eden Zeytun, “Bizler bu durumu protesto ediyoruz ve buradaki herkesi bir dakikalık alkış eylemine davet ediyorum” diye konuştu.
“KAYBETTİRME BİR DEVLET POLİTİKASIDIR”
İstanbul’daki yasak, müdahale ve gözaltılar bir dakika boyunca alkışlarla protesto edildikten sonra konuşmasına devam eden Zeytun, Amed’ten arkadaşları ve kayıp yakınlarının mücadelesini selamladı. “Değerli kayıp yakınları, aslında bu gözaltlara 90’lı yıllarda tanık olduğumuz bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz” diyen Zeytun, “Bu gözaltların sebebini de ayrıca belirtmeye gerek yok. Çünkü faillerin bulunması bir yana, aklanması, hukuken cezasızlık politikasıyla halen korunması bu durumun açıkçası bir devamı olarak görünüyor. Bizler Türkiye’nin Kayıplar Sözleşmesine neden taraf olmadığını biliyoruz. Çünkü her dönem failleri koruyan, o siyasi iktidarı aklayan bir siyasi iktidar mevcuttur. Uluslararası mahkemelerin, defalarca yaşam hakkı olmak üzere mahkûm ettiği bir siyasi irade ve devletten bahsediyoruz. Her defasında tekrarlıyoruz. Kaybedilme, zorla kaybedilme ve yargısız infaz topyekûn bir devlet politikasıdır. Halen o cezasızlık politikasıyla devam etmektedir. Bizler barış hakkı savunucuları, yaşam hakkı savunucuları, sivil toplum olarak bu mücadeleyi her koşulda sürdüreceğimizi belirtmek istiyoruz” diye kaydetti.
“ONLAR DA BU SUÇUN ORTAĞIDIR”
DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk ise Kürdistan’a baktıklarında her zaman katliamlar olduğunu gördüklerini kaydederek, “Türk devleti, her dört parçada da aynı katliamları sürdürüyor. Katliam yaparken, katlettiklerinin akıbetini de saklıyor. Hiçbir tarihte böyle bir şeyle karşılaşmazsınız. Biz vicdan, vicdan diyoruz. Ama vicdan yok. Bu katliamları yapan insanları kaybettiren diğer iktidarlardı ama şimdi bu konuyu aydınlatmayıp anneleri cevapsız bırakan bugünkü iktidardır. Onlar da bu suçun ortağıdır” dedi.
“HESAP SORULUNCAYA KADAR MÜCADELEYE DEVAM”
Bugün İstanbul’da yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’ne yapılan saldırı ve gözaltılara dikkat çeken Öztürk, konuşmasına şöyle devam etti: “Demokrasiden, hukuktan, adaletten bahsediyorlar. Eğer hukuk ve adaletten bahsediyorsanız, annelere cevap verin. Kaybettirdiklerinizin akıbetini ortaya çıkarın. Ama aydınlatmıyorsunuz. Niye, çünkü kaybettirdikleriniz Kürtlerdi. Kürtleri katledin, kaybettirin ama hesap vermeyin. Bu böyle gitmez. 3 yıldır Kürt halkının iradesine yönelik saldırılarınızı iyi biliyoruz. Biz sizi Şırnak’ta, Sur’da, Nusaybin’de de iyi tanıyoruz. Bir gün insanlık kazanacak, bizim mücadelemiz de bunun içindir. Demokrasi ve hukuk anlayışı geldiğinde dün kaybettirmeleri yapanlar, bugün onları koruyanlar, başta Kürt halkına sonrada tüm Türkiye halklarına hesap verecek. Biz her zaman annelerimizin, kayıp yakınlarımızın yanında olacağız. Hesap soruluncaya kadar ailelerimizle birlikte mücadelemiz devam edecek. DTK ve diğer tüm örgütlerimiz adına söz veriyoruz.”
KAYIP ŞEN’İN HİKAYESİ
İHD Diyarbakır Kayıp Komisyonu Üyesi Hasan Yalçın de, İstanbul’da Cumartesi Annaleri’ne yönelik gerçekleştirilen polis saldırısı ve birçok kayıp yakınının gözaltına alınmasını kınadı. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde 1994 yılında gözaltına alınarak kaybedilen Ahmet Şen’in hikayesini anlatan Yalçın, “Mehmet Emin Şen’in, 27 Mart 2009 tarihinde babası Ahmet Şen’in zorla kaybedilmesi ile ilgili Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadeye göre; 1994 yılında Ahmet Şen ve ailesi evlerindeki eşyaları hava topu saldırılarında zarar görmemesi için bir mağaraya taşımıştı. Bir gün mağaradaki eşyalarının ateşe verildiğini öğrendiler. Bu olaydan 7-8 gün sonra Ahmet isminde bir korucu ile iki asker, Ahmet Şen’i camiden alıp karakola götürdü. M.K. ve G.K. isimli şahıslar da Ahmet Şen ile birlikte gözaltına alındı. M.K. ve G.K. birkaç gün sonra serbest bırakıldı. Ailenin M.K.’den aldığı bilgilere göre; Ahmet Şen yanındakilerle birlikte önce Bulmuşlar Köyü Karakolu’na götürüldü. Diğerleri salıverildikten sonra da Diyarbakır’dan istendiği söylenerek birlikte tutuldukları karakoldan alındı ve bir daha Ahmet Şen’den haber alınamadı. Mehmet Emin Şen’in 2009’da Cizre Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği dilekçe üzerine 2009/430 dosya numarasıyla başlatılan soruşturma devam ediyor” dedi.
Konuşmaların ardından kayıp yakınları, oturma eylemi yaptı.
Yoruma kapalı.