Alevi Haber Ajansi

Devrimci Parti: Kuyu tipleri kapatılsın! – VİDEO

PİRHA- Devrimci Parti, S, Y, R tipi ve Yüksek Güvenlikli cezaevlerinin fiziksel ve psikolojik işkence merkezlerine dönüştüğünü belirterek, “Tecrit içinde tecrit uygulanıyor” dedi. 300. günü aşan açlık grevlerine dikkat çekilen açıklamada, kuyu tipi cezaevlerinin kapatılması çağrısı yapıldı.

Devrimci Parti Mersin İl Örgütü, S, Y, R Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerde uygulanan tecrit politikalarına karşı direnişte olan siyasi tutsaklara ilişkin İnsan Hakları Derneği şube binasında basın toplantısı yaptı. Açıklamaya siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan katıldı.

“HAPİSHANELER İŞKENCE MERKEZLERİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA”

Basın metnini okuyan Devrimci Parti İl Başkanı İsmet Akdağ, kuyu tipi olarak adlandırılan bu cezaevlerinin fiziksel ve psikolojik işkence merkezlerine dönüştüğünü vurguladı.

S, Y, R tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerin, F tiplerinden daha ağır tecridin dayatıldığı işkence merkezleri olduğunu söyleyen İsmet Akdağ, “ S, Y, R Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishaneler; kuyu gibi tasarlanmış, üç katlı, dar hücrelerden oluşan, havalandırması kısıtlı, gün ışığından mahrum bırakılan mekânlar. Burada kalan tutsakların zamanla ciddi sağlık sorunları yaşadığı, ilerleyen süreçte ise psikolojik olarak ağır yaralar alacağı açıktır. Bu yüzden tutsaklar kuyu tiplerine karşı direnişte. Direnişleri, hapishane idareleri tarafından disiplin cezaları ve infaz yakma tehditleriyle bastırılmak isteniyor” dedi.

“TUTSAKLAR ÖLÜMLE BURUN BURUNA”

Akdağ, Çorlu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan Fergil Fırat ve Celal Punar’ın sürgün edildikleri kuyu tipi hapishaneye karşı kapı dövme ve slogan atma gibi eylemlerle tecrit koşullarını teşhir ettiklerini kaydetti. Hapishane idaresinin ise bu eylemlere disiplin soruşturmalarıyla karşılık verdiğini belirten Akdağ, kuyu tipi hapishanelerde bulunan Serkan Onur Yılmaz ve Ayberk Demirören’in süresiz açlık grevlerinin 300’lü günlerinde olduğu hatırlattı ve tutsakların taleplerinin “kuyu tipi hapishanelerin kapatılması” ve “daha insani koşullara sahip cezaevlerine sevk edilme” olduğunu belirtti.

ALİ BOZAN: MAHPUSLARIN YAŞAM HAKKI TEHDİT ALTINDA

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Milletvekili Ali Bozan da Türkiye’deki cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin sadece mahpusları değil, dolaylı olarak milyonlarca yurttaşı etkilediğini söyledi. Bozan, şöyle konuştu:

“Türkiye cezaevlerinin kapasitesi 300 bin kişi olmasına rağmen şu anda 420 bin mahpus tutuluyor. Bu sayı, aileleriyle birlikte düşünüldüğünde yaklaşık 7-8 milyon yurttaşı doğrudan etkileyen bir tabloya işaret ediyor. AKP döneminde cezaevleri hızla çoğaltıldı; alfabede harf kalmayacak şekilde yeni cezaevi tipleri inşa edildi. S ve Y tipi cezaevleri, yüksek güvenlikli yapılar olarak planlandı. Bu yapılar öyle bir şekilde dizayn edildi ki, yalnızca ağırlaştırılmış müebbet cezası almış kişiler için öngörülüyordu. Bugün ise bu cezaevlerinde hem süreli hapis cezası almış mahpuslar hem de tutuklular tutuluyor.

Bazı cezaevlerinde mahpuslar, kelepçeli muayene ya da ağız içi arama dayatması nedeniyle 2-3 yıldır tedavi olamıyor. Bu uygulamalar doğrudan insan hakları ihlalleridir. Mahpuslara reva görülen bu uygulamalar, yaşam hakkını tehdit eden, keyfi ve işkence niteliğinde uygulamalardır. Bu kurullar ilk kurulduğunda daha çok siyasi mahpuslara yönelik baskı aracı olarak işliyordu. Bugün geldiğimiz noktada, cezaevlerinde tutulan 420 bin kişinin tamamına yönelik keyfi ve hukuksuz uygulamalara imza atan bir yapıya dönüştüler. Bu nedenle bu kurullara karşı da herkesin sesini yükseltmesi, itiraz hakkını kullanması gerekiyor.”

PİRHA/ MERSİN

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.