PİRHA- Malatya Yeşilyurt’a bağlı İkizce köyündeki arazilere deprem konutu yapılmak üzere ‘kamulaştırmasız resen el koyma’ kararına tepki gösteren köylüler, “Sorunun çözümü için kamulaştırmasız el koyma uygulamasını derhal durdurun” çağrısında bulundu.
Depremin en çok hasar verdiği illerden olan Malatya’da deprem konutları yapmak için köylülerin ellerinde bulunan ev ve arazilere ‘kamulaştırmasız resen el koyma’ kararı veriliyor.
‘kamulaştırmasız resen el koyma’ kararına karşı tepki gösteren İkizce (Haçova) köylüleri, bunun bir gasp olduğunu söyledi.
İktidar, rantı yüksek başta kent merkezi olmak üzere birçok bölgede yurttaşların sağlam ya da az hasarlı konutlarını da rezerv alanına dahil etme çalışmasına karşı, yurttaşlar yoğun bir itiraz gösteriyor. İktidar buna karşı ‘resen el koyma’ kararı vererek kırsalda uygulamaya başladı.
Rejimin temeli hakkı olan mülkiyet hakkını deprem bahanesiyle ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar son dönemde artış gösterirken, birçok yurttaş mallarına çöküldüğüne dair bilgileri tapu kayıtlarını kontrol ettiklerinde ‘el koyma’ yazısıyla öğrenmeye başladı.
Duruma tepki gösteren köylüler Pir Haber Ajansı’na (PİRHA) konuşarak, şunları söyledi:
“Depremde evi yıkılmış veya ağır hasar almış hak sahiplerinden binlercesi kalıcı olarak göç etti. Şimdi bu kişiler sistemde hak sahibi görünüyor. TOKİ Malatya’da oturmayanlar içinde konut yapmış oluyor. Şehir dışına kalıcı olarak göç etmiş olan hak sahiplerine teslim edilen bu konutlarda kim oturacaktır. Malatya çok ciddi oranda nüfus kaybetti. Yapılan planlamalarda bunların hiçbiri dikkate alınmadı. Çok değil bir yıl sonra Türkiye’nin ana gündemi “Malatya konut çöplüğü” şeklinde olacaktır. Yaklaşık 2 yıldır İkizce Mahallesi yolunu TOKİ şantiyeleri kullanmaktadır. Mahalle sakinleri TOKİ şantiyelerinin bir an önce bitirilip bölgenin normalleşmesini istiyor. Sorumsuzca vatandaşın tapulu arazisine izinsiz ve usulsüz şekilde hafriyat dökülmektedir.”
“TAPULU ARAZİME EL KONULMUŞ”
Daha önce mera alanlarına konut yapılmasına karşı çıkmadıklarını söyleyen İkizce köyü sakinlerinden Hüseyin Gemici, kendisine ait olan mülklere el konulmasına tepki göstererek şunları söyledi:
“Depremden sonra konutların İkizce’de yapılmasına saygı gösterdik. Süreç içerisinde bizim evlerimize, meralarımıza el konuldu. Hayvanlarımızın yayılacağı meraları feda ettik, arazilerimizi feda ettik bir de yetmiyormuş gibi tapulu olan arazilerimize devlet tarafından el konuldu. Benim orada emek verdiğim 3 katlı bir evim, hayvanlarım, arazim var. Şu anda tapulu bir arazim yok, el konulmuş. Biz mağduruz, endişeliyiz. Bu konuda bizim aleyhimize alınan bu kararların durdurulmasını, yaşadığımız mağduriyetlerin çözülmesini istiyoruz.”
“80 YAŞINDAN SONRA BENİ NEREYE ATACAKLAR”
Uzun yıllar emek vererek ev yapabildiğini söyleyen İmam Durdu, “Ben hamallıkla 4 tane çocuğumu okutturdum ve bir ev yapabildim. Yaptığım evin yapı ruhsatı var. Ne yaptım ki beni bu şekilde mağdur ediyorlar. Ben 80 yaşındayım, bu yaştan sonra beni nereye atacaklar. 100 daire verseler de beni mağduriyetim giderilmez” ifadesinde bulundu.
“KÖYLÜLER BENDEN ÇÖZÜM BEKLİYOR”
Defalarca yetkililerle konuştuğunu ve yetkililerin kendisine sorunların çözüleceği sözünü verdiğini belirten İkizce Köyü Muhtarı Mehmet Tanrıverdi, verilen sözlerin tutulmadığına dikkat çekerek, “Özellikle TOKİ şantiyelerinde çalışan ağır vasıtalı araçlar yüzünden bütün yollarımız toz ve bozulmuş durumda. Defalarca yetkililere söyledik bugün yarın bitireceğiz dediler. İnsanlarımız öfkeli, bunun önüne geçemiyorum. İki arada bir derede kalmışım. Köylülerimiz benden çözüm bekliyor ama ne yazık ki arazilerimiz, tarlalarımız ellimizden alınmaya çalışılıyor. En kısa zamanda insanlarımızın sorunlarını çözüme kavuştursunlar. Çünkü insanlarımız çok gergin ve başka sorunlar çıkmasından endişe ediyoruz.”
“BAŞKA GİDECEK TOPRAĞIMIZ YOK”
Ektiği ürünün risk altında olduğunu ve hayvanlarını besleyecek alanlara el konulmasını istemediğini vurgulayan Hüseyin Yılmaz ise, topraklarını terk etmek istemediklerini belirterek şunları söyledi:
“Tarlada 20 dönüm ektiğim buğday, baktığım küçükbaş hayvanlarım var ve yakında doğum yapacaklar. İş makinalarının çalıştığı esnada hayvanlarımız korkuyor, strese giriyor. Devlet hayvancılıktan, tarımdan bahsediyor. Bu şekilde yaparak bize hiçbir şey yapmamayı dayatıyorlar. Bu bir tacizdir, tecavüzdür başka bir şey değildir. Bir gecede alınan bir kararla beni köşeye sıkıştırarak ne yapmaya çalışıyorlar. Devlet şu an bizi hiçe sayıyor. Nereye gidelim şimdi biz. İkizceliyiz, bir yere gitmiyoruz. Başka gidecek bir toprağımız yok. Şu ana kadar herhangi bir sorun yaşamadık ama biz çok zorluyorlar. Bizi bir köşeye sıkıştırmış durumdalar. Bizimle ilgilenecek bir yetkili yok, bir sorumlu yok, muhatap bulamıyoruz. Ne Belediye Başkanı var ne milletvekili var.”
Kamber YILDIZ/MALATYA
Yoruma kapalı.