Alevi Haber Ajansi

Dersim’deki taş ocağına halktan tepki: ‘Suyumuzu toprağımızı yok edecekler’

PİRHA – Dersim merkeze bağlı Sarah Köyüne kurulmak istenen taş ocağı şantiyesi için özel bir şirket tarafından ormanda ağaçların kesilmesine ve kazı yapılmasına tepki gösteren bölge halkı, “Açılmak istenen taş ocaklarıyla insanların yaşam alanları ellerinden alınıp, köylüler zorunlu göçe tabi tutulacaktır. Suyumuzu toprağımızı yok edecekler” denildi. 

Dersim Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından Pülümür Vadisi’nde yerleşim yerlerine 200 metre mesafede bulunan 150 hektarlık ormanlık alanda taş ocağı ve karma-eleme tesisi için 2013 yılında Suroğlu Şirketi’ne izin verildi. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu alınmadan izin verilen taş ocağı, Marçik, Sahar, Sinanköy, Nuşit, Güleç, Doa Xanê köyleri ve 9 mezrada bulunan 105 hane ile Pülümür Çayı’nı doğrudan etkileyecek.
Bölge sakinleri, verilen iznin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Tunceli İdare Mahkemesi’ne dava açarken, taş ocağının kurulacağı alanda yüzlerce ağaç katledildi.  Ayrıca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bu taş ocağının yanı sıra Dersim’in farklı noktalarında yapılması planlanan 40’a yakın taş ocağına da ruhsat verdiği belirtildi.
“KÖYLÜLER ZORLA GÖÇE TABİ TUTULACAK”
Ağaç kıyımının yapıldığı alana giden yurttaşlar gördükleri manzara karşısında şaşkına döndü. Sarah köyü muhtarı Hıdır Özmen, iş makinelerinin bilgileri olmadan ormanlık alanda ağaç kıyımı yaptığını söyledi. Patlatılacak dinamitler, tesisin çıkaracağı toz ve kamyon trafiğinin köylerini yok edeceğini ifade eden Özmen, “Temel geçim kaynağı hayvancılık, arıcılık ve tarım olan köylerimiz işletilmek istenen taş ocaklarının tehdidi altındadır. Açılmak istenen taş ocaklarıyla insanların yaşam alanları ellerinden alınıp, köylüler zorunlu göçe tabi tutulacaktır. Suyumuzu toprağımızı yok edecekler” dedi.
ŞİRKET SAHİBİNDEN DOĞA AKTİVİSTİNE TEHDİT 
Köylülerin taş ocağının yapımına karşı başlattığı mücadeleye destek veren doğa aktivisti Haydar Çetinkaya, şirket sahibi tarafından tehdit edildikten sonra saldırı girişimine maruz kaldı. Bölge için ÇED raporunun alınmadığını bununda yapılacak taş ocağının vereceği zarara ilişkin hiçbir analizin yapılmadığını gösterdiğini ifade eden Çetinkaya, şirketlerin ÇED’den muafiyet alabilmek için proje alanlarını başlangıçta küçük gösterdiklerini ancak zamanla projenin genişlemesiyle ortaya çıkan çevresel etkilerin büyük alanları etkilediğini söyledi.
“PATLAMALAR DOĞAL DENGEYİ BOZUYOR”
Çetinkaya, olumsuz etkilerinden dolayı taş ocaklarının yerleşim yerleri, ormanlık alan ve su üretim alanlarından uzak, kayalık alanlarda yapılması gerektiğini aktardı. Çetinkaya, “Taş ocaklarında yapılan patlamalar doğal dengeyi, su yollarını ve çatlak-mağara sistemini bozuyor. Değişen su yolları sebebiyle çevrede yaşayanlar, yaşamını ekip biçme ile kazanan çiftçiler ve toprakları zarar görüyor” diye belirtti.
“TOZ ÇEVRE HALKININ SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Taş ocaklarının gerek çıkardığı toz, gerek gürültü ve gerekse ekosisteme verdiği zarar ile büyük bir sorun oluşturduğunu anlatan Çetinkaya, şöyle dedi: “Taş ocaklarının bir büyük sorunu da toz. Tozu engellemek için her ne kadar filtrelerden bahsedilse bile; bu filtreler ya çok az kullanılıyor, ya da hiç kullanılmıyor. Açığa çıkan toz; bitkilerin yeterli fotosentez yapmasına engel olduğu gibi çevre halkının sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bitkiler çiçeklenme döneminde döllenemiyor, solunum yapamıyor.”
“TAŞ OCAKLARIN YAPIMINA GÖZ YUMMAYACAĞIZ”
Herhangi bir kamu yararı bulunmayan bu projede kar uğruna yaşam alanlarının tahrip edilmek istendiğini vurgulayan Ali Yumin, taş ocağının arkasında bırakacağı tahribatın geçici olmayacağını ifade etti. Yumin, “Bu geçici bir bozulma değildir. Bugünkü haline geri dönüşü bir daha asla mümkün olmayan bir cehennem ile kalıcılaşacaktır. Acaba ne kadar para kazanmak bu doğal yok oluşa deva olabiliyor, bunu da sermaye sahibi para sever doğa sevmezlere sormak gerekir. Bizler bugün itibari ile göç etmemek için gereken mücadelemizi vereceğiz. Şiarımız ‘taş ocağının yapılmasına göz yummayacağız, yaptırmayacağız’ olacaktır” ifadelerini kullandı.
“ORMANLIK ALANDA AĞAÇ KIYIMI YAPILDI”
Köylerini kimseye kaptırmayacaklarını belirten Musa Çelik de, “Derdimiz sizin taşı nerden bulacağınız değil, köyümüzün taş ocağı olmamasıdır. Doğa yok olunca taş mı yiyeceğiz” diyerek tepkisini dile getirdi.
Munzur doğa aktivisti Ali Mükan ise, zorbalık ve hile ile bir gece ormanlık alanda ağaç kıyımı yapıldığını ifade ederek, doğayı korumanın herkesin görevi olduğunu söyledi. Mükan, köylüler ile birlikte mücadele edeceklerini ve doğayı yok etmelerine geçit vermeyeceklerinin altını çizdi. (HABER MERKEZİ)
Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak