PİRHA- Mazgirt, Dazkaya (Hasorik) doğumlu bir Dersim Ermenisi olan Zeki Armenak Sarıca, hem aile hikayesini hem de Dersim’de yaşamakta neden ısrar ettiğini anlattı. Dersim’de Ermeni olmanın kendisi için hiçbir farklılık yaratmadığını belirten Sarıca, “Biz artık bu toplumun kültürüyle büyüdük, yaşadık. Bu kültürün bir parçası olduk. Dersim’de yaşamak çok güzel, burada mutluyum” dedi.
Dersim, son dönemlerde yoğun bir göç vermesiyle gündeme gelse de aynı zamanda en az giden nüfus kadar da göç alıyor. Gidenlerin tamamı yerli nüfus, gelenlerin ise çok azı geriye dönüş yapan Dersimli, çoğu da çevre iller ve başka yerlerden gelenlerden oluşuyor.
Göç veren, sorunlarla boğuşan bir Dersim’in yanısıra aynı zamanda yaşayan bir Dersim de var.
‘Yaşayan Dersim’ dosyasında, kendine özgü sosyal ve inançsal yapısıyla hayatın aktığı Dersim’i, burada yaşayan, burada yaşamakta ısrar edenler üzerinden mercek altına aldık.
‘Yaşayan Dersim’ dosyasının ikinci bölümünde mikrofonumuzu Zeki Armenak Sarıca’ya uzattık.
1979, Mazgirt, Dazkaya (Hasorik) köyü doğumlu bir Dersim Ermenisi olan Sarıca, hem aile hikayesini hem de Dersim’de yaşamakta neden ısrar ettiğini PİRHA’ya anlattı.
Dedesinin, 1915 soykırımı esnasında Dazkaya köyünde yaşayan bir kadının üç çocuğundan biri ve o sırada 3 yaşında olduğunu belirterek, başladığı aile hikayesini şöyle anlattı:
“Tertele başlayınca iki çocuğunu Mazgirt Güneşdere’de bir akrabasının yanına gönderiyor. Kendisi de dedemi yanına alıp Kocakoç köyüne gidiyor, Mustafa Ağa diye bir ağanın yanına maraba olarak yerleşiyor. Bir süre orada kaldıktan sonra Dazkaya’ya geri geliyorlar. Babam orada doğuyor. Yaklaşık 2000 yılına kadar o köyde yaşadık.”
Köylülerin, ‘Biz size yeterince baktık, artık gidin’ demesiyle başka bir köye göçmek zorunda kalan ailenin, birkaç göçten sonra Dersim merkezde yaşamaya başladığını anlatan Sarıca, dedesinin adının Hüseyin ama dedesinin babasının isminin Garo Agop olduğunu, aileye Boyacıgiller dendiğini ve o zamanlar Mazgirt bölgesinde geniş bir kabile olduklarını söyleyerek şunları ekledi:
“Bize Boyacıgiller diyorlarmış. Babamın dedesinin pamuk tarlaları varmış. Pamuğunu kendisi ekip iplik yapıyormuş. Boyasını kendisi yapıyormuş. O ipliklerden kumaş yapan, elbiseye kadar dikip bu şekilde ticaret yapan bir adammış.”
“ERMENİ BİR AİLE OLARAK ALEVİLEŞTİK”
Dersim’de Ermeni bir aile olarak Alevileştiklerini, halen de Alevi kültürüyle yaşadıklarını, cenazelerini cemevine götürdüklerini, ibadetlerini Alevi inancına göre yaptıklarını ve Kırmanc göreneklerine göre hareket ettiklerini belirten Sarıca, sözü iki inanç arasındaki benzerliklere getirerek, “Ermeni ve Alevilerin yaşam tarzları benziyor, çok ortak yönleri var. Mesela ibadet şekilleri, güneşe karşı dua etmeleri, onların da mum yakması. Mesela Gağand dediğimiz Paskalya Bayramı. Bu tür ortak yönlerimiz var. Ermeni dilini biraz araştırdım, çok bilmiyorum ama Kırmancki ile çok ortak kelime var.”
“YERLİ HALK SAYESİNDE YAŞIYORUZ”
Dedesinin adının Hüseyin, onun babasının adının Agop olduğunu hatırlatan Sarıca, asimilasyona vurgu yaparak, “Dedemden itibaren isimler Türkçeleşiyor” dedi.
Yaşadıkları kırımdan ve sonrasında başlarına gelenlerden dolayı ailelerin Ermeni olduklarını mecburen gizlediğini ifade eden Zeki Armenak Sarıca, “Ermeni olduklarını sadece komşuları ve yakın civardaki insanlar biliyorlarmış. Zaten devlet de sonradan bulduklarını tekrar götürüyormuş. Haliyle kendi dillerini de inançlarını yaşayamamışlar. Bu, halen devam ediyor. Mecburen kaçıyor, sığınıyor, saklanıyorlar ve kendilerini gizliyorlar ancak yerli halk bunların Ermeni olduğunu biliyor. Zaten o yüzden ve onların sayesinde yaşıyorlar” dedi.
“ERMENİ OLDUĞUNU BİLMEYEN AİLELER VAR”
İlişkiler bazında bakıldığında, Ermenileri sevenlerin de sevmeyenlerin de olduğunu ve bugün yaşıyorlarsa sevenler sayesinde yaşadıklarını belirten Sarıca, “Hor görüldüğümüz de olmuş. ‘Bunlar Ermeni dölü değil mi’ gibi hakaretlerle karşılaşmadık değil. Dedemler, babamlar da yaşamış bunları” dedi.
Ermeni ve Alevi toplumunun iç içe geçtiğini, kız alıp verdiğini ve onların yanında kendilerini gizleme ihtiyacı duymadıklarını söyleyen Sarıca, “Ama kendini gizlemekten ziyade kendisinin Ermeni olduğunu bilmeyen aileler ve Ermeni aşiretler var. Kendisinin Ermeni olduğunu gizleyenlerin çoğu bunu aşamamış. Kendilerini anlatamıyorlar. Mesela Ermeni olduğunu bildiğim insanlarla konuşmak istiyorum. ‘Hayır, biz bunları konuşmak istemiyoruz” diyorlar ya da mesela benim amcam diyor ki ‘biz Ermeni değiliz.’
“YERLİLER GİTTİ Mİ DERSİM YABANCILAŞIYOR”
Dersim’de Ermeni olmanın kendisi için hiçbir farklılık yaratmadığını vurgulayan Sarıca, “Biz artık bu toplumun kültürüyle büyüdük, yaşadık. Biz artık bu toplumun, bu kültürün bir parçası olduk. Tamam Ermeni kökenliyiz ama ne ibadetimizle ne dinimizle Ermeniliğimizi hiç yaşayamıyoruz. Tamamen asimile olmuş, kendi dilini, inancını, kültürünü yaşamayan bir Ermeni” dedi.
Konuyu göçe getirerek, “Şu anda büyük bir göçle hepsi terk ediyor” diyen Sarıca, Dersim’de yerli nüfusun neredeyse yarısının gittiğini ve yerine yabancıların geldiğini belirterek, “Dersim acayip göç veren bir il ama nüfusu artıyor. Dersim terk edilmemeli bence. Önceden çarşıda gezerken selam vermekten başım boynum ağrırdı. Şimdi tek tük arkadaşlarımı görüyorum. Dersim çok güzel bir il ve bizim Dersim’e sahip çıkmamız lazım. Çünkü yerliler gitti mi maalesef Dersim yabancılaşıyor” dedi.
“DERSİM’DE YAŞAMAK ÇOK GÜZEL”
Zeki Armenak Sarıca, Dersim’de yaşamakta neden ısrar ettiğini sorduğumuzda ise şu yanıtı verdi:
“Müthiş bir coğrafya. Bizim daha keşfedemediğimiz bir Dersim var. Dersim’de yaşamak çok güzel bir şey. Dersim’i çok seviyorum. O yüzden hiç terk etmek istemedim, etmeyeceğim. Dersim’de yaşam koşulları çok zor. Hayat pahalılığı çok, kiralar çok yükseldi. En büyük sıkıntımız ekonomi şartları ama aç da kalsam Dersim’i seviyorum. Herhalde burada doğup büyüdüğüm için, ana toprağımız olduğu içindir.
“KIRK KANAAT DA GEÇİNSEM BURADA MUTLUYUM”
Çarşıya inip tanıdık bir arkadaşı gördüğümde, o gülümsemeler, o sıcak tebessüm, çok nadir istisnalar dışında kavganın dövüşün olmadığı çok medeni, saygılı bir şehir. Kırk kanaat da geçinsem burada mutluyum. Zorlanıyorum ama mutluyum. Çünkü Dersim başka bir coğrafya.”
Eyüp HANOĞLU/DERSİM
İLGİLİ HABERLER:
–Bir köye dönüş hikayesi: Küsmüş ağaçları sularken keyif alıyorum -VİDEO
–‘Birileri bizim Dersim’den gitmemizi istiyor ama biz gitmeyelim’ -VİDEO
Yoruma kapalı.