Alevi Haber Ajansi

Dersim’de 2. Yavuz dönemi-VİDEO

PİRHA- 12 Eylül bu ülkenin ahlaksal genetiğiyle oynadı, ancak Dersim’de yaptığı bundan daha fazlasıydı. “Darbe yıllarında Dersim” kitabıyla gün ışığına çıkan bu tüyler ürperten gerçekleri, yazar Mesut Özcan PİRHA’ya anlattı. Zorla veya korkutarak kuran kurslarına, sonrasında ise imam hatip okuluna gönderilen 5 bin Dersimli çocuğun akibeti bilinmiyor. Buz dağının görünen kısmında ise bu çocuklardan bazılarının Cemevlerine misyoner hoca olarak gönderildiği. 

SES KAYITLARI KORKUNÇ GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARDI

Yazar Mesut Özcan 80’li yıllarda Dersim’de öğrenci. “O dönemde Ticaret Meslek Lisesi vardı. Oranın bir bölümünü imam hatip olarak açtılar” diyen Özcan, imam hatipli öğrencileri şöyle tanımlıyor: Bu öğrenciler bize hep garip gelirdi. Sıfır numara traşlı ve mavi elbise giydirilmişlerdi. Ancak bu görüntünün altında nelerin yaşandığını sonraları öğrendim.

DÖNEMİN VALİSİ GÜVEN’İN SES KAYITLARI ÜRPERTİCİ GERÇEĞİ AÇIĞA ÇIKARIYOR

Bu işin bu kadar büyük olduğunu, bu öğrencilerin tüyler ürpertici derecede asimilasyona tabi tutulduklarını sonradan öğrendiğini belirten Özcan “87 ile ilgili bir video kaydı için bir yere gittim. Orada video kayıtları yerlerde dolaşıyordu. Git işine ne yararsa al dediler. Gittim bir baktım Kenan Güven’in ses kayıtları, hemen toplayıp aldım. O ses kayıtlarını dinledikten sonra, imam hatipli sürecin  ne denli vahim bir sorun olduğunu anladım. Daha sonra onları çözdük ortaya bu kitap çıktı” dedi.

“GENELKURMAY, YAVUZ’UN KATLİAMLARINI ÖVÜYOR”

Ses kayıtlarının eline geçmesinin ardından araştırmalarına başlayan Özcan, gönderilen çocukların bir kısmını bulduğunu, onlarla ve dönemin bürokratlarıyla görüştüğünü belirterek, “Dersimde yer alan çeşitli görevlerde bulunan il başkanları, Kenan Güven’in yardımcısı o döneme tanık olanlar vs. Bir de burada toplanılıp kursa gönderilenlerle konuştuk. Ortaya böyle bir kitap çıktı. Bu aslında her ne kadar 80’leri anlatıyorsa da aslında günümüze de ışık tutan kitap. Çünkü biliyorsunuz 38 öncesi 32’de genelkurmayın bastığı bir kitapta şöyle bir ifade var; “Yavuz’un garazı olmasaydı bugün Türkiye’mizde bir sunniye tesadüf edilmezdi” diyor. Ben Kenan Güven’in yaptığı işi aslında Dersim’e Yavuz’un ikinci sefer gelişi olarak nitelendiriyorum” dedi.

“KENAN GÜVEN DERSİM İÇİN İKİNCİ YAVUZ’DU”

Dersim’e Yavuz’un ikinci sefer geldiğini ve burada binlerce çocuğu alarak  kuran kurslarına götürdüğünü belirten Özcan,  bu çocukların okullarda eğitildiğini ve belirli kısmının  Alevi örgütlerinde, çeşitli üniversitelerdeki Alevi Enstitülerinde ve hükümetin kontrolünde, onun önayak olduğu Alevi çalışmalarında kullanıldığının altını çizdi.

“O ÇOCUKLAR ŞİMDİ ÜNİVERSİTEDE CAMİ YAPTIRIYOR”

“Dersim’de bir üniversite var ve bu üniversitenin bir cami yaptırma çalışması var. Burada son dönemlerde kuran okunup ezan dinletiliyor Alevi mahalleye” diyen Özcan,  burada yer alan çocukların Kenan Güven döneminde kuran kurslarına gönderilen çocuklardan olduğnu ifade etti. Özcan “Kenan Güven buradan çocukları topladı götürdü ve bugünkü üniversite de cami yaptırmak isteyen görevliler bu çocuklar.  Bu sistemi Kenan Güven’in asimile ettiği gençler kullanılarak hayata geçiriliyor.” dedi.

“DERSİM CEMEVİ, GÜVEN’İN BIRAKTIĞI YERDEN DEVAM EDİYOR”

Dersim’deki Cemevi ile ilgili de konuşan yazar Mesut Özcan “Cemevi’nin durumunu bugün biliyoruz. Kenan Güven’in söylediğini söylüyor. Kenan Güven geldiğinde “Ben İslamiyet’i yaymak ve müslümanlaştırmak için geldim” diyordu. 1932’deki mantıkla aynı. Cemevi’nin Başbakana yazdığı mektup da “Biz bunların gönüllerine girip Dersim’i Türkleştirmek için uğraşacağız, çaba sarf edeceğiz’ ifadelerini gördük” dedi.

  “CEMEVİNDE KURAN KURSU MEZUNU GÖREV YAPIYOR”

Dersim  Cemevinde  dedelik yapan kişinin o dönemde kuran kursuna gönderilenlerden biri olduğunun altını çizen Özcan, “Düşünün kuran kurslarına gönderilen birinin Alevi olan bir toplumda cemevinde nasıl dedelik yaptığını,  neyi nasıl söylediğini, nasıl yaptığını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla gerek Dersim’d ki üniversitede, son dönemde  Alevi Bektaşi Enstitüsü kurulmasına dair aldığı kararda, gerek bangır bangır okuttuğu ezanda, gerekse diğer alanlarda tamamen hükümetin yanlısı kadrolaşmayı sağlaması açısından Kenan Güven döneminde imam hatiplere gönderilen çocuklar seçiliyor ve onlar eliyle bu asimilasyon yürütülüyor” dedi.

“ÜNİVERSİTE, DÖNEMİN VALİSİNİN MİSYONUNU OYNUYOR”

“Bugün biz 32’de Yavuzun gazabı olmasaydı Türkiye’mizde bir sunniye tesadüf edilmezdi” ifadesinin bizzat içerisinde yaşıyoruz. Dersim’deki üniversite gibi. Her il kendi içerisinde bir üniversite olmasına sevinir. Çünkü üniversite bilim yapar. Sosyal, tarih kültürel anlamda derlemeler, çalışmalar yapar. Bunları yazıya aktarır. Basılı hale getirir” ifadesini kullanan Özcan “Ama ne yazık ki bizim ilimizdeki üniversite bunu yapmıyor. Buradaki üniversite Kenan Güven’in başlattığı yerden tam da burada görevde şuan” dedi.

“DERSİM’Lİ 5 BİN ÇOCUK İMAM HATİP’E GÖNDERİLDİ”

Dersim’de tam olarak kaç çocuğun imam hatibe gönderildiğini öğrenmek için birçok yere müracaat ettiğini ancak bu konuya ilişkin kayıtları olmadığının kendisine söylendiğini ifade eden Özcan  darbe yıllarında Kenan Güven’in oynadığı rolü de şöyle anlattı:

“Ancak o dönem 86-87 basınını izlediğimiz zaman 5 bin çocuktan bahsediyorlar. Bu çocukları İstanbul’daki kuran kurslarına götürüldü. Köylerde o dönemde siyasal baskılarla çocuklar alındı. Fakir çocuklara da yönelindi. Bir muhtar gidiyor yol istiyor, su istiyor, çeşme istiyor. Ama Kenan Güven bir dilekçe önüne koyuyor. Diyor bir de şuraya bir camii istediğini yaz. Kuran kurslarına çocuklarımızı göndereceğini yaz, diyor. Alıyor yazıyı sonra diyor ki ‘muhtarlar cami istiyor.”

 KIZ ÇOCUKLARINA TÜRBAN TAKILDI SUNNİLERLE EVLENDİRİLDİ

O dönem Çocuk Esirgeme Kurumu’na çocukların alındığını, bu çocukların düzenli olarak camiye götürüldüğünü belirten Özcan, “Çocuk Esirgeme Kurumu’nda o dönem görev yapan biriyle konuştuğumda, o çocukların bir kısmının Van’a götürüldüğünü öğrendim. Oradaki bayan arkadaşlarının kapandığını, türbana girdiğini ve sunnilerle evlendiğini öğrendim” dedi.

SUNNİLEŞTİRME OPERASYONUNDAKİ ÜNLÜ İSİMLER 

O dönem bu çocukları toplayanların arasında Diyanet İşleri Başkanlığının da olduğunu söyleyen Özcan “O dönem din işleri başkanlığı yapanlar var. Burada yaklaşık 250 çocuğu alıp İstanbul Çağlayan kuran kursuna götürdüler. Onlar bilir bunları. Tayyar Altıkulaç bilebilir. O dönemin Diyanet İşleri Başkanı’dır ve bu tesadüf değildir. Tayyar Altıkulaç 1969’da burada askerliğini yapan kişidir. Ama daha sonra Diyanet İşleri Başkanı oluyor ve Kenan Güven’e övgüler diziyor bu projeden dolayı. Ve bu çocuklar Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yurtlar aracılığıyla toplanıp, götürülüyor. Bunlardan biri yine Vehbi Dinçerler’dir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı’dır. Bunlar bilebilir bunları. Dolayısıyla bunu en iyi bilebilecek kadrolar o dönemin kadroları, daha sonra AKP’de bir biçimde ya milletvekilidir  ya  kolkola yürümüşlerdir” dedi.

“O ÇOCUKLAR NE OLDU?  AÇIKLAMAK ZORUNDALAR”

Yazar Mesut Özcan, kitabının ana amacının tarihin bu karanlık dönemini gün yüzüne çıkarmak olduğunu, ancak bir amacının da bu çocukların akıbetinin sorulması olduğunu vurguladı. Özcan, “Bu projeyi iktidar açıklamalıdır. Bu çocukların akıbetini, özellikle Çocuk Esirgeme  Kurumu’ndaki çocukların akıbetini, bu çocukların nereye götürüldüğünü, ne yaptığını ve şu anda ne işle uğraştığını açıklamak zorundadırlar” dedi.

Ahmet BAKIR/DERSİM

VİDEO

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak