PİRHA – Dersim Katliamı’nın kararının alındığı 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararının 83. yıldönümü dolayısıyla Dersim Araştırmaları Merkezi bir açıklama yaptı. Açıklamada “Dersim’de toprağa düşen on binlerce insanımızın acısını yüreklerimizde taşıyoruz. Ülkeyi yönetenleri bir kez daha yaşanan bu derin acıyla yüzleşmeye ve özür dilemeye davet ediyoruz” denildi.
4 Mayıs 1937’de alınan Bakanlar Kurulu kararı ile devlet, Dersim’e binlerce askeri ile büyük harekatlar düzenlemiş, bu harekatlarda da on binlerce Dersimli hunharca katledilmişti. Gencinden yaşlısına, çocuğundan kadınına hatta anne karnındaki doğmamış bebek dahi katliamın kurbanı edildi. Yakın tarihin en acımasız ve en kanlı katliamı olan Dersimle devlet hala yüzleşmekten kaçınıyor, arşivleri kapalı tutuyor ve olayların faillerini hala kamuoyuna açıklamıyor.
Katliamın habercisi olan 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararının 83. yıldönümü dolayısıyla Dersim Araştırmaları Merkezi yayınladığı açıklama ile Dersim’de katledilen on binleri anarak yöneticilere çağrıda bulundu.
“BUGÜN DERSİM KIYIMININ KARARININ VERİLDİĞİ GÜNDÜR”
Dersim Araştırmaları Merkezi, açıklamasına 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararları hatırlatarak şunları belirtti:
“25 Aralık 1935’de çıkarılan 2884 sayılı Tunceli Kanunu ve ardından başlatılan operasyon hazırlıklarının bir sonraki adımındaki 4 Mayıs 1937 Bakanlar Kurulu kararıyla, Dersim soykırım süreci fiilen başlatılmıştır.
“Karar
Son günlerde Tunceli’de vukua (meydana) gelen hadiselere dair raporlar 04.05.1937 tarihinde Atatürk ve Mareşal’in huzurları ile tetkik (inceleme) ve mütalaa edilerek (düşünülerek) aşağıdaki sonuca varılmıştır:
1. Toplanan kuvvetlerle Nazimiye, Keçizeken (Aşağı Bor) Sin, Karaoğlan hattına kadar, şedit(sert) ve müessir (etkili) bir taarruz harekâtı ile varılacaktır.
2. Bu defa isyan etmiş olan mıntıkadaki halk toplanıp başka yere nakil olunacaktır ve bu toplanma ameliyesi de (çalışması) köylere baskın edilerek hem silah toplanacak, hem de bu suretle elde edilenler nakledilecektir. Şimdilik 2000 kişinin nakli tertibatı hükümetçe ele alınmıştır.
Mülahaza: Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe (yetinildikçe) isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar vermeyecek hale getirmek, köyleri kâmilen (bütünüyle) tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür.
Malatya’dan ve Ankara’dan gönderilen kuvvetlerin cepheye vasıl olmaları ve cephedeki kuvvetlerin ufak tefek talimleri ve istirahatları ve bundan başka Diyarbakır’dan gelecek taburun tavzifi (görevleri) bütün bunlar düşünülerek bir hafta sonra yani 12 Mayıs’ta ileri harekete başlanabileceği anlaşılmaktadır.
Not: Paraya acımaksızın içlerinden çok adam kazanıp kullanmaya çalışmak lazım”
“DEVLET BU ACIYLA YÜZLEŞMELİDİR”
Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) açıklamasına şöyle devam etti:
“Bu karar sonrasında 1937-1938 yılları içinde iki yaz boyunca askeri operasyonlar yapıldı Dersim’e. Yapılan bu harekatın ardından resmî belgelere göre 13.800 insan öldürüldü ve bir o kadarı da sürgün edildi, denilmekte. Gerçekte ise Dersim’de katledilen insan sayısı 50 bin’in üzerindedir. O gün Türkiye’nin bütünlüklü görünen siyasi yelpazesi bu kıyıma birlikte karar verdi. Dünün ittifakı bugünde ötekiler karşıtlığı üzerinden devam etmektedir. Ermenilere, Kürtlere ve Alevilere karşı işlenen tarihsel suçlar orta yerde duruyorken, ‘benim vatandaşım’ söyleminin hileli bir yalanın tekrarı olduğu riyasını bir kez daha tarihe iliştirmiştir.”
Dersim Araştırmaları Merkezi, “Dersim’de toprağa kefensiz düşen on binlerce insanımızın acısını yüreklerimizde taşıyoruz. Ülkeyi yönetenleri bir kez daha yaşanan bu derin acıyla yüzleşmeye ve özür dilemeye davet ediyoruz” dedi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.