Alevi Haber Ajansi

DEDEF: Dersim’de taş ve kum ocakları istemiyoruz

PİRHA – Dersim merkeze bağlı Milli Köyü’nde yapılan taş ve kum ocaklarına tepki gösteren DEDEF, Dersim’de her geçen gün sayıları artan kum ve taş ocaklarının yerleşim ve yaşam alanlarına, verimli tarım arazilerine, bağ bahçelere ve özellikle arıcılık hasadı sezonunda ürünlere ciddi zararlar verdiği görülmektedir” denildi. 

Dersim Dernekler Federasyonu, Milli/Mulu köyü sakinlerinin son günlerde basına ve kamuoyuna yansıyan, köylerindeki taş ocağının kapatılmasını talep ettikleri kampanya bir kez daha Dersim’deki taş ve kum ocakları sorununun gündeme gelmesine dair açıklama yaptı.

“TAŞ OCAKLARI VERİMLİ ARAZİLERE CİDDİ ZARAR VERİYOR”

Dersim’deki taş ve kum ocakları sorununa dikkat çekilen açıklamada, Dersim’de her geçen gün sayıları artan kum ve taş ocaklarının yerleşim ve yaşam alanlarına, verimli tarım arazilerine, bağ bahçelere ve özellikle arıcılık hasatı sezonunda ürünlere ciddi zararlar verdiği belirtildi.

Dersim halkının uzun zamandır barajlara, HES’lere, madenciliğe, Munzur gözeleri peyzaj düzenlemesine, jeopark, orman yangınları, turizm, dere ıslahı ve Dersim halkı için aynı zamanda birer inanç merkezini temsil eden su varlıklarının ticarileştirilmesine karşı mücadelelerin yürütüldüğü hatırlatılan açıklamada, Tunceli Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından  Pülümür Vadisi’nde yerleşim yerlerine 150- 200 metre mesafede bulunan taş ve kum ocakları için lisansın verildiği belirtilerek,  bu işletmelerin uzun zamandır faaliyet yürüttükleri ve yeni ocaklar için de girişimlerin olduğuna dikkat çekildi.

“ÇED RAPORU ALINMADAN TAŞ OCAKLARINA İZİN VERİLİYOR”

Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu alınmadan bu taş ocaklarına izin verildiği kaydedilen açıklamada, şunlar belirtildi:

“Nazmiye yol ayrımı, Marçik, Sahar, Sinanköy, Nuşit, Güleç, Doa Xanê köyleri ve mezralarda bulunan yüzlerce hanede yaşayan insanların sağlığını ve Pülümür Çayı’nı doğrudan etkilemektedir. En başta Pülümür ve Munzur nehri olmak üzere, kurulu Taş ve Kum ocaklarının nehirler üzerindeki etkileri bio çeşitliliğin yok olması, besin ağının bozulması ve sudaki canlı yaşamın ağır hasar görmesi olarak özetlenebilir.

Bugün Pülümür çayında zeminden 7 metre derinliğe inilerek kum alındığını ve işletmelerin bir şekilde yolunu bularak yasaları hiçe sayarcasına çalıştığını görmek mümkündür. Yine nehir yatağında bozulmalar, sulardaki bulanıklığın giderek artması, nehir yatağındaki oluklarda sedimantasyon artışı ve nehir ekosistemlerinde geri dönüşsüz hasarlar gözlemlenmektedir. Pülümür Nehri’nin bilinçli bir tercihle bir nehir olarak değil de bir dere olarak kaydedildiği, böylece dere statüsünde olan Pülümür Nehri’nin kenarında kum ve taş ocakları işletilebildiği bilinmektedir. Ne yazık ki bu hukuk katliamının bedeli Dersim halkı ile Dersim’in eşsiz doğasına ödettirilmektedir. Kum ve çakıl ocakları faaliyet esnasında alandaki yaşamı tamamen yok etmektedir. Bu nedenle oluşan göletlerde sivri sineklerin aşırı üremesine ve doğanın yapısının tamamen bozulmasına neden olmaktadır. Ayrıca, taş ve kum ocağı açılan bütün yerlerde yüzlerce ağaç kesilmektedir.”

MÜCADELE VURGUSU

Dersim’de yaşam alanlarının yok olmasına sebep olacak her türlü projeye karşı mücadele vurgusu yapan Munzur Koruma Kurulu (DEDEF), Taş ve kum ocakları sorununun geçiştirilecek bir sorun olmadığına, pandemi sürecinden sonra gerekli girişimlerin yapılacağına dikkat çekilerek, tüm yetkilileri sorumluluk almaya davet etti. PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak