PİRHA- DEDEF ve ADEF ortak açıklama yayınlayarak, 4 Mayıs Dersim 1937-1938 Tertelesi’nde hayatını kaybedenleri andı. Açıklamada “Dersim 37-38 resmi tarihin yazdığı ”birlik-beraberliğimizi nasıl kurduk” hikayesinin en kanlı sayfasıdır” denilerek, devletin Dersimlilerden, tüm toplumdan özür dilemesi gerektiği belirtildi.
Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF), yazı açıklama yaparak, 4 Mayıs Dersim 1937-1938 Tertelesi’nde hayatını kaybedenleri andı.
Açıklamada “Kendilerine bir kefen ve mezar yeri nasip olmayan onbinlerce canımızı anma günüdür, Dersimlilerin kara günüdür” denilerek, şunlar ifade edildi:
“Bildiğiniz üzere, Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu 4 Mayıs’ta çıkardığı ” Tunceli vilayeti idaresi hakkına 2884 sayılı kanunun” neticesinde 1937-1938 yıllarında Dersim’de tedip ve tenkil harekâtı yapılmış, çoluk-çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum sivil katledilmiş, yine on binlercesi ailelerinden koparılarak Anadolu’nun değişik illerine sürgün edilmiştir. Ayrıca, binlercesi de hapishanelerde, dağlarda ve mağaralarda ölüme terk edilmiş, küçük kızlar zorla alıkonulmuş, inanç ve gelenekler yasaklanarak Dersim coğrafyası tarumar edilmiştir.”
“DERSİM 37/38 ACISI İLE YÜZLEŞMEDEN, BU YARAYI ONARMADAN MÜMKÜN DEĞİLDİR”
“Bu acıların üzerinden tam 83 yıl geçmiştir. Tüm bu yaşananlardan dolayı biz Dersim halkı olarak 4 Mayıs’ları Dersim Tertele günü olarak anmaktayız” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:
“1937-38 Dersim Tertelesi sıradan bir katliam değildir. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti Dersim toplumunu sürekli bir biçimde bünyesi içinde yabancı bir varlık olarak görmüş Dersim’in kendine özgü yaşam tarzını, siyasi, sosyal ve kültürel kimliğini ortadan kaldırmak istemiş ve nihayetinde Tunceli Tenkil Harekâtı ile bunu fiilen gerçekleştirmiştir. Dersim 37-38 resmi tarihin yazdığı ”birlik-beraberliğimizi nasıl kurduk” hikayesinin en kanlı sayfasıdır. Ve şimdi bu sayfada unutulmayan, unutturulamayan acı, bütün zamanların baskılarına, yasaklarına galebe çalmış bir gerçek olarak kendisini bize hatırlatıyor. Gerçek bir ”birlik ve beraberlik”, Dersim 37/38 acısı ile yüzleşmeden, bu yarayı onarmadan mümkün değildir. Dersim37/38 sadece Dersimlilerin değil, ülkemizde ve dünyada yaşayan herkesin meseledir ve derdidir. Bu sebeple Dersimde devlet eliyle yaşatılan bu tertele, bugüne kadar yine yalan ve hileyle üstü örtbas edilmek istendi. Bu yalan perdesini yırtıp atmak Türkiye halklarının ortak çabasıyla ancak mümkündür.”
“DEVLET DERSİMLİLERDEN VE TÜRKİYE TOPLUMUNDAN RESMİ OLARAK ÖZÜR DİLEMELİDİR”
Açıklamanın devamında devletin olanaklarını elinde bulunduran bugünkü siyasilerin ”İleri demokrasi” adına yapacağı en büyük iyilik Dersim dosyasını siyasi malzeme olarak tutmadan tarihimizin en önemli kara kutusu olan dosyasının açılmasını sağlaması gerektiği vurgulanarak, şunlar dile getirildi:
“Dünya devletleri ve insanlık ailesi de Dersimlilerin bu çığlığına kulak vermelidir. Dersim Tertelesi nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devleti evvela hiçbir günahı ve suçu olmadığı halde buna maruz kalan Dersimlilerden, sonra Türkiye toplumundan ve insanlık ailesinden resmi olarak özür dilemelidir. Dünyada pek çok örneği vardır; bu sebeple kurumsal olarak TBMM geçmişte yaptığı bu büyük hatayı bir kanunla düzeltmeli ve çıkarılacak bu yeni kanunla aşağıdaki taleplerimizi yerine getirmelidir: Arşivler açılsın Dersim ismi iade edilsin. Dersim halkından resmi olarak özür dilensin. Sürgünler, kayıplar ve evlatlık alınan çocukların listeleri, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın. Dillerimize ve Kızılbaş Alevi inancımıza özgürlük tanınsın. Dersim’de Doğanın talanına yol açacak projeler iptal edilsin!”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.