PİRHA-Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM), 2017-2018 yılları arasında Dersim’de yakılan ormanlarla ilgili hazırladığı raporu bugün kamuoyu ile paylaştı.
Dersim Araştırmalar Merkezi (DAM) Dersim’de çıkarılan orman yangınlarıyla ilgili bir rapor hazırladı. Hazırlanan rapor DAM’ın Beyoğlu’nda bulunan binasında kamuoyu ile paylaşıldı. Yapılan basın toplantısına DAM üyeleri Hüseyin Ayrılmaz, Selman Yeşilgöz, Muzaffer Kocaman, Nesimi Aday yer aldı.
Basın metnini okuyan Selam Yeşilgöz, Dersim’de orman yangınlarının güvenlik gerekçesiyle kasıtlı olarak çıkarıldığını ve halkın orman yangınlarını çaresizce izlemek zorunda kaldıklarını kaydetti.
“YASAK BÖLGE BAHANE EDİLEREK HALKIN YANGINI SÖNDÜRMESİ ENGELLENİYOR”
Dersim’in Alevi inancında her dağ, ağaç ve canlının insan kadar hak sahibi olduğunu ifade eden Yeşilgöz, “Tüm canlılar doğada eşit haklara sahiptir. İnsanlarımıza bu acıyı yaşatmaya ne devletin ne de bölgedeki idarecilerin hakkı yoktur. Halkımızın inancına ve değerlerine saygı gösterilmesini bekliyoruz” dedi. Orman yangınlarına yasak bölge bahane edilerek halkın müdahalesinin engellendiğine dikkat çeken Yeşilgöz, “Çevre gönüllüleri tarafından Valiliğe yapılan başvurular güvenlik gerekçesiyle ret edilmektedir. Orman Bölge Müdürlükleri mevzuat gereği müdahale hakları vardır. Ancak onlarda Valiliğin kararına uymaktalar.” diye konuştu.
“YENİ ORMAN YANGINLARI GÖRMEK İSTEMİYORUZ”
Raporu kamuoyuna sundukları bugünlerde Dersim merkeze bağlı Uzuntarla ve Güleç mevkiinde yeni orman yangınlarının çıktığı haberi aldıklarını söyleyen Yeşilgöz, şunları belirtti:
“Artık bölgemizde yeni orman yangınları görmek istemiyoruz. Başta mülki amirler ve orman işletme müdürlüğü yetkilileri olmak üzere, dünyamızın nefes kanalları olan ormanlarımızın yakılmasına engel ve yakılmışsa da derhal müdahale etmelerini talep ediyoruz.
Sizlere 2017 ve 2018 yılları arasında Dersimde yakılan ormanlarla ilgili bir araştırma dosyası sunacağız. Dersim Araştırmaları Merkezi olarak hazırladığımız bu dosya içeriğinde bölgede çıkan orman yangınlarının nedenlerini ve yangını söndürmeye giden insanların hangi gerekçeler ile engellendiğini okuyacaksınız.”
2017-2018 yılları arasında çıkan orman yangınlarıyla ilgili hazırlanan raporda şu ifadelere yer verildi.
Türkiye’nin birçok bölgesinde, özellikle yaz aylarında orman yangınları çıkar. Ağırlıkla turizm bölgelerinde yoğunlaşan bu yangınların rant amaçlı çıkarıldığı bilgi dahilindedir. Fakat bu tür yangınların söndürülmesi için seferber olan devletin ve ilgili kurumlarının Kürt illerinde çıkarılan yangınlara aynı yaklaşımı göstermediği gözlemlenmiştir.
Bölgede yaşayan insanlar bu ayrımcı tutumu siyasal nedenlere bağlamaktadır. Baraj ve HES projeleri gibi, orman yangınlarının da tarihsel bir bağlamı olduğu fikri yaygınlık kazanmıştır.
1935 yılında çıkarılan Tunceli Kanunu gibi yasa ve kararnamelerle desteklenen Olağanüstü Hal sistemleri bölgenin ayrımcılığa tabi tutulduğunun örnekleri olarak değerlendiriliyor. Bu bağlamda Dersim’e yapılan sayısız seferde ve 1938 yılında yapılan katliamda, insanlarla birlikte ormanlar da yakılmıştı. Bu anlayışın değişmesi bir yana, günümüzde de varlığını doğa katliamıyla güncellediği görülmektedir.
Yine 1993 – 1994 Köy Yakmaları sürecinde, evlerle birlikte, bağ bahçe, ekili tarla ve ormanlar kasti olarak yakılmış, binlerce insan göç etmek zorunda kalmıştı.
Doğayı siyasal bir unsur olarak görüp tahrip eden bu anlayış Tansu Çiller hükümeti döneminde zirve yapmıştı. 1996 yılında hazırlanan TBMM Göç Raporu’na göre bu süre zarfında 45.000 insan yurdunu terk etmek zorunda kalmıştır.
1993-1994 yıllarında yakılan köylerin büyük kısmı hala virane olarak duruyor, köylülerin geri dönüş talepleri siyasal nedenlerle ret ediliyor.
Günümüzde AKP iktidarlarında, Çözüm Sürecinde ara verilen orman yangınları son bir kaç yıldır kesintisiz olarak devam etmektedir.
2017 YILI ORMAN YANGINLARI…
14 TEMMUZ 2017: Dersim Merkez, Pülümür, Hozat, Çemişgezek, Nazimiye, Ovacık ilçelerinin ormanlık alanlarını kapsayan, ve Eylül ayına kadar devam eden orman yangınlarına ilişkin yapılan incelemeler sonucu orman yangınlarının kobra tipi helikopterlerin ve karakollardan açılan ateşler sonucu ortaya çıktığı tespit edilmiştir.
14-15 TEMMUZ 2017: Dersim’in, Pülümür ilçesine bağlı Rabat tepesi
28 TEMMUZ 2017: Dereboyu köyü mevkii helikopterlerle bombalanmış, bombardıman sonucu ormanlık alanda yangın çıkmıştır.
1 AĞUSTOS 2017: Dersim’in Pülümür ilçesine bağlı Mezra köyü, Uzunevler Mahallesi ve Kaymaz Tepe mevkiinde bulunan ormanlık alanda ise Kırmızı Köprü Karakolu’ndan açılan ateş sonucu yangın çıkmış ve günlerce süren yangına yöre halkı kendi imkanları ile müdahale etmiştir.
1 AĞUSTOS 2017: Dersim’in Çemişgezek Aliboğazı mevkiindeki ormanlık alan kobra tipi helikopterlerle bombalanmış, bombardıman sonucu ormanlık alanda yangın çıkmıştır.
3 AĞUSTOS 2017: Hozat’ın Amutka bölgesi Beydaşmevki, Çakmaklı Yaylası, Kozluca, Samoşi, Dere Köyü bölgeleri de helikopterlerin bombardımanı sonucu orman yangını çıkmıştır. Bölgede yaşayan ve yaylada olan yurttaşlar için büyük tehlike oluşturan yangına hiçbir şekilde müdahale edilmemiştir.
6 AĞUSTOS 2017: Dersim merkeze bağlı Sarıtaş, Karşılar, Geyiksuyu, Eğriyamaç, Gökçek köyleri mevkiindeki ormanlık alan kolluk kuvvetleri tarafından ateşe verilmiş, yangına müdahale etmek isteyen halka ise kolluk kuvvetleri tarafından izin verilmemiştir.
9 AĞUSTOS 2017: Dersim’in Kutudere bölgesinde, jandarma karakolundan atılan havan topu sonucu çıkan yangın bir hafta sürerken, halkın kendi imkanları ile yangına müdahale etmelerine ise jandarma görevlileri tarafından izin verilmemiştir.
10 AĞUSTOS 2017: Ovacık Yayla Günü köyü, Çayırdüzü mezrası, Kızık Köyü Kara Deresi mezrası, Kuşluca köyü mevkiindeki ormanlık alanda, kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu yangın çıkmış, günlerce süren yangına halk kendi imkanları ile müdahale etmiştir.
11 AĞUSTOS 2017: Dersim merkeze bağlı Bali deresi mevkii, yine merkeze bağlı Kutu deresi, Özlücan köyü, Roj Vadisinde ki ormanlık alanda, helikopterlerin bombardımanı sonucu yangın çıkmıştır.
16 AĞUSTOS 2017: Nazımiye, Doğantaş köyü mevkiinde kolluk kuvvetlerinin uygulamaları sonucu çıkan yangın günlerce sürdü.
24 AĞUSTOS 2017: Dersim merkeze bağlı Geyiksuyu Jandarma Özel Hareket Taburu Komutanlığı tarafından yapılan top atışları sonucu, Geyiksuyu mevkiindeki ormanlık alanda yangın çıkmıştır.
27 AĞUSTOS 2017: Kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucunda Dersim’in Pülümür ilçesine bağlı Hasangazi köyü mevkiindeki ormanlık alanda yangın çıkmıştır.
3 EYLÜL 2017: Nazımiye ilçesine bağlı Uzuntarla ve Dokuzkayalar, 8 Eylül Nazımiye ilçesine bağlı Büyükyurt mevkilerinde ki ormanlık alanlarda ise kobra tipi helikopterlerin bombardımanı sonucu yangın çıkmıştır.
17 EYLÜL 2017: tarihinde Dersim Merkeze bağlı Karşılar ve Geyiksuyu karakolları tarafından atılan havan topları sonucu Geyiksuyu, Halvori, Karşılar ve Sin köyleri mevkiindeki orman alanda yangın çıkmıştır.
2018 YILI ORMAN YANGINLARI…
26-30 TEMMUZ: Pertek Çataksu Köyü ve Yakabaşı bölgesinde çıkan yangın 5 gün boyunca devam etmiştir.
ÇIKIŞ NEDENİ: Kesin olmamakla birlikte bir köy korucusunun kasıt veya ihmali sonucu çıktığı belirtiliyor. Dağlık ve ormanlık alana yayılan yangın il orman müdürlüğü ekiplerince söndürüldü. Yaklaşık 50 hektar alan zarar gördü..
29 TEMMUZ-3 AĞUSTOS: Dersim merkez Çılga köyü, Zargovit orman yangını
ÇIKIŞ NEDENİ: Askeri operasyon. Güvenlik nedeniyle müdahale edilmesine izin verilmeyen ormanlık alan günler sonra kendiliğinden söndü. Yangından yaklaşık 25 hektar alan zarar gördü.
AĞUSTOS: Hozat ve Çemişgezek ilçeleri arasında yer alan Aliboğazı ormanlık alanda Ağustos’un ilk haftası itibarıyla çıkan yangın, kısa sürede Değirmendere Köyü, Zağar, Zengi, Koçeri, Bozan ve Kozkuzluca bölgelerini içine alarak geniş bir alana yayıldı. Yangın 22 Ağustos tarihinde gönüllüler ve orman işçilerinin müdahalesi sonucu kontrol altına alındı.
ÇIKIŞ NEDENİ: Askeri operasyon. Müdahale edilmesine uzun süre izin verilmedi. 16-17-18 Ağustos’ta Dersim Doğa Gönüllüleri ve İl Orman Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerce müdahale edildi ve yaklaşık 300 hektar ormanlık alan bu yangında zarar gördü.
Pülümür vadisi Rabat Yangını. Ağustos’un üçüncü haftası başlayan yangın orman işçilerinin müdahalesi sonucu söndürüldü. Etkilenen alan hesaplanamadı.
Geyiksuyu Bali Deresi – Müşkirek mezrası ve Bokır Dağı yangını 18 Ağustos tarihinde başlayıp, 22 Ağustos 2018 tarihinde söndürüldü.
ÇIKIŞ NEDENİ: Askeri operasyon nedeni ile müdahale edilmesine izin verilmeyen yangın, yasağa rağmen doğa gönüllüleri tarafından 22 Ağustos tarihinde tamamen kontrol altına alındı. Ancak 25 Ağustos günü bölgede yapılan ikinci operasyon sonucu tekrar yangın başladı. 2-3 Eylül’de kendiliğinden söndü. Yaklaşık 200 hektar ormanlık alan zarar gördü.
Dersim merkez Çığ köyü orman yangını. 28 Ağustos’ta başlayan yangının,
ÇIKIŞ NEDENİ: Bilinmiyor Doğa gönüllüleri ve orman müdürlüğü işçilerinin ortak çalışması ile söndürüldü. Yaklaşık 3 hektar alan zarar gördü.
1 EYLÜL–7 EYLÜL: Dersim merkez Kutuderesi yangını.
ÇIKIŞ NEDENİ: Askeri operasyon. Durum: Yangına müdahale edilmesine izin verilmedi. Doğa gönüllülerinin bölgeye gitmeleri çabası sonuçsuz kaldı. Kutudere’de süren yangın 7 gün boyunca devam etti ve yağmurun yağması ile kendiliğinden söndü. Bu bölgede çıkan yangın sonucunda yaklaşık 250 hektar alan zarar gördü.
5 EYLÜL: Dersim merkeze bağlı Geyiksuyu yangını.
ÇIKIŞ NEDENİ: Bilinmiyor. Orman işçilerinin müdahalesi ile söndürüldü. Yanan alan yaklaşık 2 hektar.
5 EYLÜL: Mazgirt Hıran bölgesi yangını.
ÇIKIŞ NEDENİ: Bilinmiyor. Orman işçilerinin müdahalesi ile söndürüldü.
16 EYLÜL: Zel Dağı Alacık yangını.
ÇIKIŞ NEDENİ: Bilinmiyor. Yangın 3 gün sürdü ve kendiliğinden söndü.
27-29 EYLÜL: Pülümür ilçesi Meydanlar Mahallesi yangını.
ÇIKIŞ NEDENİ: Bilinmiyor. İlçe orman işletmesi çalışanları ve gönüllüler tarafından söndürüldü.
20-28 EYLÜL: Munzur vadisi Ahpanos bölgesi yangını.
ÇIKIŞ NEDENİ: Bilinmiyor. Tunceli Valililiğinin müdahale edilmesine izin vermediği yangın, çıktıktan sekiz gün sonra kendiliğinden söndü.
27-30 EYLÜL: Mazgirt Kale Köyü yangını.
ÇIKIŞ NEDENİ: Askeri operasyon. Yangın belediye çalışanları ve gönüllüler tarafından söndürüldü.
YASAL MEVZUAT
Hatırlatmak isteriz ki ülkemiz hukuk mevzuatında her ne sebeple olursa olsun bırakalım orman yakmayı seyirci kalmak dahi Orman suçları arasında “Yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepelerini veya dallarını kesmek veya koparmak veya ağaçlardan yalamuk, pedavra, hartama çıkarmak; Dikili yaş ve kuru ağaçları kesmek veya bunları kökünden sökmek, veya bunlardan kabuk veya çıra veya katran veya sakız çıkarmak, yatık veya devrik ağaçları kesmek veya götürmek, kök sökmek, kömür yapmak; Palamut, ıhlamur çiçeği, her çeşit orman örtüsü, mazı kozalağı, tıbbi ve sınai nebatları veya orman tohumlarını toplayıp götürmek; Ormanlardaki göl, gölet, baraj, derelerde dinamit atmak veya zehir bırakmak suretiyle avlanmak Ticaret amacıyla olmaksızın kendi ihtiyacı için toprak, kum ve çakıl çıkarmayı” çok yerinde olarak birer yaptırım aracı olarak cezalandırıcı orman suçları olarak kabul eder ve evrensel hukuk dünyası ile uyum sağlar. Anayasa’nın Ormanlar ve Orman Köylü ana başlığı altında Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi başlıklı 169. Maddesi de der ki: “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.
Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz” şeklinde hiçbir tartışmaya açık olmayan hüküm bulunmaktadır.
170.maddesi de Orman Köylüsünün Korunması başlığı altında Orman Köylüsünün yaşamını sürdürülmesini ve yine esas olarak ormanların korunması için her türlü kolaylaştırıcı tedbirleri alma sorumluluğunun idarenin alacağını düzenler.
Ayrıca 6831 sayılı Orman Kanunu; 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümleri gereği güvenlik nedeniyle bile olsa orman yangınlarının çıkartılmaması ve çıkmışsa da acilen müdahale edilip söndürülmesini yasal zorunluluk olarak hüküm altına almıştır. Bu hukuki yasal düzenlemeler çok açıktır ve hiçbir şekilde esnetilmeye ve tartışmaya açık değildir.
ORMAN YANGINLARI VE ÖZEL GÜVENLİK BÖLGELERİ
Yangınlar genel olarak yerleşim yerlerinden uzak bölgelerde çıkmaktadır. Bu da bize yangınların tedbirsizlik sonucu ya da kazaen çıkmadığını göstermektedir. İkincisi orman yangınlarının yüzde doksanı özel güvenlik (yasaklı)bölgesi olarak tabir edilen mahalde vukû bulmaktadır.
Sonuç olarak her vatandaş gibi bölgede görev yapan mülki amirlerin ilgili mevzuata ve yasa hükümlerine uyma zorunluluğu vardır.
Kanun gereği çıkan yangını vatandaşın bildirme zorunluluğu olduğu gibi ilk elden müdahale etme hakkı var. Öncelikle mülkü amirlerin buna mani olmaması mevzuat gereğidir. İkincisi çıkan yangının nedeni ne olursa olsun başta orman bölge müdürlükleri ve kolluk kuvvetlerinin müdahalesi zorunlu olduğu gibi, ilgili kanunun hükmü gereğidir.
Talebimiz dünya mirası olan doğamıza ve ormanlarımıza, daha fazla zarar vermeden bu ayrımcı ve ötekileştirici faaliyetlerden bir an önce dönülmesidir.
Umarız 2018 yaz sezonunda cereyan eden orman yangınları 2019 yılında tekrarlanmaz, Dersim’in ormanlarına, doğasına, ve yabanıl hayata daha fazla zarar verilmez, yıllardır tekrarlanan bu yanlışa son verilir.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.