Alevi Haber Ajansi

DAKB: ‘Jin, Jiyan, Azadî’ isyanı artık sönmez bir özgürlük meşalesine dönüşmüştür!

PİRHA – Demokratik Alevi Kadınlar Birliği (DAKB), Jina Mahsa Emini’nin katledilmesinin üçüncü yıldönümünde açıklama yaparak “Jin, Jiyan, Azadî isyanı artık sönmez bir özgürlük meşalesine dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.

DAKB, İran’da üç yıl önce ahlak polislerince katledilen Jina Emini için yazılı açıklama paylaştı.

‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganının Jina Emini’nin katledilmesi ardından tüm dünyaya yayıldığına vurgu yapan DAKB, İran’da halen benzeri idamların sürdüğünü belirtti.

“KATLEDİLEN TÜM KADINLARIN MÜCADELESİNİ SAHİPLENİYORUZ”

DAKB açıklamasında, dayanışma vurgusu yapılarak şu ifadelere yer verildi:

“Amini’nin ölümü, kadınların özgürlük mücadelesinde tarihsel bir dönüm noktası olmuştur. Onun ardından yükselen ‘Jin, Jiyan, Azadî – Kadın, Yaşam, Özgürlük’ haykırışı, Doğu Kürdistan’dan tüm dünyaya yayılarak kadınların ortak isyanına dönüşmüştür.

Kadınlar ve gençler baskı ve şiddete karşı aynı slogan etrafında birleşmiştir, ancak İran’daki molla rejimi, bu özgürlük dalgasını bastırmak için şiddetini artırmış; yüzlerce insanı cezaevlerinde işkenceye, keyfi yargılamalara ve idama mahkûm etmiştir. Yalnızca Eylül ayında, aralarında dört kadın olmak üzere 92 kişi idam edilmiştir.

Bugün idamla yargılanan Şerîfe Mohammadi ve Pexşan Azizi bunun yanında idam riskiyle yargılanan Werîşe Moradi ve Nasim Gholami Simiyari bu mücadelenin sembolleri haline gelmiştir.

Rejim, idamlarla toplumu korkutmak istese de ‘Jin, Jiyan, Azadî’ isyanı artık sönmez bir özgürlük meşalesine dönüşmüştür.

Nobel Barış Ödülü sahibi insan hakları savunucusu Nergiz Muhemedi, verdiği bir demeçte, isyanın bir devrim olduğunu ve devrimin hâlâ devam ettiğini söylemektedir. Bu isyanla İran rejimine duyulan güvenin azaldığını ve iktidarın zayıfladığını belirtmektedir.

Bugün yalnızca İran’da değil, Türkiye’de de kadınlar erkek şiddeti, devletin cezasızlık politikaları ve hukuksuzluk yüzünden katledilmektedir. Her gün kadınlar, en yakınındaki erkekler tarafından öldürülmekte, şüpheli kadın ölümleri ‘intihar’ diye kapatılmakta, failler ise korunmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılması, kadınların yaşam hakkını daha da güvencesiz hale getirmiştir.

Türkiye’deki kadın hukuksuzluğunun yanında bir de Türk devletinin Suriye’de ki çetelere verdiği sınırsız destekle Alevi ve Dürzi kadınların kaçırılması ve katledilmesi de bir o kadar kahredicidir. Ne yazık kendine insan hakları savunucusu diyen devletler bu katliamlar karșısında sessiz kalmaktadır.

DAKB olarak, Jîna’nın şahsında katledilen tüm kadınların mücadelesini sahipleniyoruz. Kadınların özgürlüğünün halkların özgürlüğü olduğunu biliyor, her türlü baskı, şiddet ve idam politikasına karşı kadın dayanışmasını ve halkların eşitlik mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.”

(HABER MERKEZİ)

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.