PİRHA- Demokratik Alevi Dernekleri; HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın ‘Demokrasiye, Adalete ve Barışa Çağrı Deklarasyonu’ kapsamında Ankara’da Alevi örgüt temsilcileriyle bir araya gelmesinin ardından yazılı açıklama yaptı. DAD, “AKP-MHP iktidarının toplumu kayyum siyasetiyle yönetmesi, doğaya, kadına, inançlara, gençlere, akademisyenlere ve emekçilere saldırgan bir tutum içerisinde, nefret dilini kullanarak, toplumu ayrıştırarak yürüttüğü bir siyasetin tam da ortasında eksiklerine rağmen bu tutum belgesi değerlidir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonu, partinin Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın katılımıyla ‘Demokrasiye, Adalete ve Barışa Çağrı Deklarasyonu’ kapsamında Alevi örgütlerinin temsilcileriyle Ankara’da bir otelde bir araya geldi.
Toplantıya Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkez yöneticileri Mustafa Karabudak ve Melahat Teke de katıldı. Toplantının ardından yazılı bir açıklama yapan DAD Genel Merkez yönetimi, Alevilerin hala güvenlik sorunu yaşadıklarını, hala çeşitli saldırılara maruz kaldıklarını ve sorunların çözümü için eşit yurttaşlık temelinde demokratik güçlü bir anayasanın şart olduğunu ifade etti.
“HDP’NİN 2015’TE AÇIKLADIĞI TUTUM BELGESİ DAHA KAPSAYICIYDI”
DAD Genel Merkez yönetimi tarafından yapılan yazılı açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Halkların Demokratik Partisi 27 Eylül’de yayınladığı 11 maddelik “Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı” tutum belgesi önemlidir. Bugün AKP – MHP iktidarının toplumu kayyum siyasetiyle yönetmesi; tecrit politikalarını yaşamımızın her anında hissettirmesi; doğaya, kadına, inançlara, gençlere, akademisyenlere ve emekçilere saldırgan bir tutum içerisinde, nefret dilini kullanarak, toplumu ayrıştırarak yürüttüğü bir siyasetin tam da ortasında, hele de böyle bir zamanda eksiklerine rağmen bu tutum belgesi değerlidir. Ötekilerin mevziisi olan Halkların Demokratik Partisi, 2015’te Alevilerin, sol sosyalistlerin, kadınların ortaklaşıp kamuoyuna sunduğu deklarasyon, tutum belgesinden daha kapsayıcıydı. Bu son 11 maddelik tutum belgesinde, inançlarla ilgili kısımda Alevilerle ilgili bir bölüm açılmalıydı. Çünkü Aleviler, bu ülkenin dörtte birini oluşturan nüfusa sahip (Kürt, Türk, Boşnak, Çepni, Arap gibi farklı sürekleri olan) doğa inançlı, gördüğünü hak bilen bir rıza toplumudur. Yayınlanan tutum belgesinde de olduğu gibi açıklanan maddeler, Alevilerce yaşamın her alanında görünür kıldığı değerlerdir.”
“ALEVİLERİN HALA GÜVENLİK SORUNU VARDIR”
Hiçbir siyasi partinin Alevilere dair bir programının olmadığı ve Alevilerin beklentilerinin de farklı olduğu belirtilen açıklamaya şu sözlerle devam edildi:
“Çünkü Alevlerin hala güvenlik sorunu vardır. Hala evleri kapıları işaretleniyor, devlet okullarının sınıflarında Alevi olduğu için çocuklarımıza ve inancımıza hakaret edilmektedir. Alevilerin yaşam alanları daraltılmakta, kutsal mekanları talan edilmektedir. Cem civatını kendi inanç diliyle yapamamaktadır. Doğup büyüdüğü toprağından göç ettirilen Aleviler, ocaklarından koptuğu için inançlarını yaşayamamaktadır. Metropol koşullarında ihtiyaç haline gelen cemevlerimizin yasallığı yoktur. Kendi imkânlarıyla meydana getirdiği cemevlerini ayakta tutmak için iktidara yaklaşan, yerel yönetimlerle bire bir ilişki kurmaya çalışma gayreti, asimilasyonu daha derinleştirmektedir. Cumhuriyet döneminde yaşadıkları kırım katliamların üzeri örtülmekte, dava dosyaları kapatılarak gerçek suçlular tespit edilip adalet önünde hesap vermemiştir. Yakın zamanda gerçekleşen insanlığın yüz karası Madımak Katliamı davası zaman aşımına uğratılmıştır.”
“ALEVİLERE YÖNELİK HER TÜRLÜ AYRIMCI TUTUMUN ORTADAN KALDIRILMASI GEREKİYOR”
Mevcut iktidarın geçmişte 7 kez Alevi çalıştayı yaptığı hatırlatılan açıklamada; “O dönem Alevi kanaat önderleriyle istişarede bulunmuş, Alevilerin sorunlarını çok iyi bildiği halde hiçbir şey yapmamıştır. Son süreçte de İçişleri Bakanlığı üzerinden görevlendirilen kişiler Alevi kurumlarını ziyaret ederek ihtiyaçlarını ve taleplerini belirlemeye çalışmaktadırlar. Bu hem asimilasyon politikasıdır, diğer taraftan da ihtiyaç gidererek, makbul Alevi yaratma çabalarıdır. Alevilerin talepleri bellidir. Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, AİHM kararlarının uygulanması, zorunlu din derslerinin kaldırılması, kamuda personel alımında ayrımcılık yapılmaması, devletin elinde olan dergahların (Hacıbektaş Veli Dergahı, Şah Kulu Sultan Dergahı, Karaca Ahmet, Erikli Baba, Garip Dede) Alevi kurumlarına verilmesi, Alevilere yönelik her türlü ayrımcı tutumun ortadan kaldırılması, Alevileri hedef alan nefret söylemlerinin suç kapsamına alınması, Alevilerin kutsal mekanlarına yönelik yağmaya son verilmesi. Bu talepler göz önünde bulundurulup anayasal güvenceyle kendi inanç ve kimlikleriyle yaşayacağını hissetmek Alevilere rahat bir nefes aldıracaktır. Bu talepler üzerinden Aleviler biraz daha görünür kılınıp öne çıkarılmalıydı” denildi.
“EŞİT YURTTAŞLIK TEMELİNDE DEMOKRATİK GÜÇLÜ BİR ANAYASA ŞARTTIR”
AKP ile MHP’nin Türk-İslam sentezi üzerinden bir siyaset yürüttüğü vurgusu yapılan açıklamada son olarak şunlar kaydedildi:
“Bir diğer ittifak olarak toplumların önüne konan da Kemalist ve ulusalcı. Sonuçta kendi toplumsal grubunun çıkarı ve iktidarı için çaba içinde. Türkiye’de demokrasi, huzur, barış ve kardeşlik adına ortaya koydukları henüz bir şey yokken, tam da bu demde HDP’nin ortaya koyduğu tutum belgesi biraz daha kapsayıcı olmalıydı. Bütün toplumsal farklılıkların kendisini anayasal güvencede hissettiği, kendi inanç ve kimliklerini yaşadığı, halkların kardeşçe, barış içinde yaşaması ve olan bütün sorunlarını çözme ve özellikle yüzyıldır kangrenleşen hem Kürt sorununu hem Alevi halklarının sorununu çözme gayreti çok da belirgin ve net bir şekilde belirtilmesi gerekirdi.
Bu ülkede demokrasi, barış, insanlık ve inanç bir şey yapılacaksa esas demokrasi güçleriyle birleşerek yarata bilinir. Bu da Eşit yurttaşlık temelinde demokratik güçlü bir anayasa ile mevcuttur.”
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.